| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Tasarısı (1/934) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 12 .04.2018 |
DİDEM ENGİN (İstanbul) - Sayın Başkan, öncelikle toplantımızda hangi kurumlar var? STK'ler var mı? O konuda da bilgi alabilir miyiz lütfen.
BAŞKAN - Ben arkadaşlarıma söyleyeyim, birazdan okutayım onları.
Siz buyurun.
DİDEM ENGİN (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, Komisyonumuzun değerli üyeleri, kamu kurumlarımızdan ve varsa eğer, bilemiyorum, sivil toplum kuruluşlarımızdan gelen değerli katılımcılar, değerli basın mensupları; herkesi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Ekonomi Bakanlığımızın çalışanlarına ve bu tasarıya katkı sunan diğer kurumlardaki çalışanlara emekleri için teşekkür ediyorum.
Ürün güvenliği konusu, insan sağlığı ve güvenliğine tüketici sağlığı ve halklarını, çevreyi iş sağlığı ve güvenliğini doğrudan etkilediğinden bu konuda yapılacak yasal düzenlemeler büyük önem arz etmektedir. Geçtiğimiz dönemlerde ne yazık ki insan sağlığını tehdit eden güvensiz ürünlerle ilgili kamuoyunu ciddi boyutta rahatsız eden çok sayıda vakayla karşılaştık ve hâlâ da karşılaşmaya devam ediyoruz. Bu nedenle, bu tasarının hazırlanması çok gecikmiş olmakla birlikte nihayet hazırlanmış olması sebebiyle önemlidir. Bu yeni kanunda konuyla ilgili yasal düzenlemelerin çok açık ve net olması gerekir ki ülkemizde insan sağlığı ve güvenliği en üst seviyede sağlanabilsin ve tüketici hakları, çevre en üst seviyede korunabilsin. Bu bağlamda yapılacak düzenlemelerin üreticilerimizin üretim yapmalarına engel teşkil edebilecek nitelikte düzenlemeler de olmaması gerekir.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, hazırlanan bu kanun tasarısını genel itibarıyla desteklediğimizi belirtmek istiyorum. Genel olarak desteklemekle birlikte, tasarıdaki bazı düzenlemelerin daha açık ve net olması, uygulamada karmaşaya mahal vermeyecek şekilde mevzuatın hazırlanması için önergelerimiz olacak. Bu bağlamda, örneğin, tüketici derneklerinden bize ulaşan görüşlerde tasarıda bazı kavramların açık ve net olmadığı, bazı maddelerde belirsizliklerin olduğu, çelişkili ve net olmayan bazı düzenlemelerin tasarıda yer aldığı, bazı düzenlemelerin piyasada güvensiz ürünlerin daha da artmasına sebebiyet verebileceği endişesi, güvensiz ürünlerle ilgili olarak koruyucu, önleyici ve caydırıcı önlemlerin yeterince alınmayabileceği, tüketicilerin ve kamuoyunun tam ve eksiksiz olarak zamanında bilgilendirilmeyebileceği endişeleri belirtiliyor tüketici derneklerinden gelen görüşler de. Bu nedenle aslında konuşmama başlamadan Sayın Başkana toplantımızda hangi sivil toplum kuruluşları var diye sordum. Eğer aramızda tüketici derneklerinden temsilciler varsa onlar da görüşlerini paylaşırlarsa memnun olurum. Tabii, aynı zamanda iş dünyasını temsil eden kuruluşlardan da. Tüm bu görüşleri dikkate alarak, hep birlikte, ülkemizde insan sağlığı ve güvenliğini, tüketici sağlığı ve haklarını, çevreyi, iş sağlığı ve güvenliğini doğrudan etkileyen ürün güvenliği konusunda tasarıda gerekli değişikliklerin Komisyon çalışmaları süresince hep birlikte yapılabilmesini ümit ediyorum.
Tasarının genel gerekçesinde yapılan düzenlemelerin Avrupa Birliğinin ilgili mevzuatı temel alarak hazırlandığı belirtiliyor, Sayın Bakan da konuşmasında bu konu üzerinde durdu. Ürün güvenliği konusunda ülkemizde AB mevzuatına uyumun sağlanması ihracatımızın artmasına ve ülkemizde üretilen ürünlerin markalaşmasına da fayda sağlayacaktır. Ancak, kanunun hazırlık sürecinde Ekonomi Bakanlığının AB Bakanlığından görüş almamış olmasını önemli bir eksiklik olarak gördüğümü ifade etmek istiyorum. Özellikle bunu bilgilendirme toplantısında sormuştuk "Ekonomi Bakanlığı temsilcilerimiz, hangi kurumlardan görüşler alındı?" dediğimizde ne yazık ki AB Bakanlığından bu kanun tasarısı hazırlık sürecinde görüş alınmadığını öğrenmiştik. Ülkemizi bir koalisyon hükûmeti yönetmiyor. On altı yıldır ülkemizi tek başına yöneten bir iktidar partisi olmasına rağmen, çoğu kanunda karşılaştığımız gibi bu kanun tasarısında da bakanlıklara arası bir iletişim ve koordinasyon eksikliği olduğunu görüyoruz ne yazık ki.
Kanun tasarısı Meclise geldiğinde AB Uyum Komisyonunun tali komisyon olarak görevlendirilmesi sonrasında ve Komisyonunda AB Bakanlığından görüş istemesini takiben AB Bakanlığının görüşleri ulaştı bize. AB Uyum Komisyonunun görüşleri de bizim bu toplantımız başladıktan sonra elimize ulaştı, bu sabah. Hâlbuki, AB Bakanlığının görüşleri Ekonomi Bakanlığı tarafından alınarak taslak hazırlansaydı daha sağlıklı olurdu diye düşünüyorum.
Hazırlanan tasarı kanunlaştığında 4703 ve bin 1705 sayılı Kanunlar yürürlükten kalkacak. Bu 2 kanunun yürürlükten kalkıyor olmasının tüketiciler açısından bir hak kaybına neden olmaması gerekli. Yeni kanunun hem tüketicilerimiz hem de üreticilerimiz ve ihracatçılarımız açısından sağlıklı düzenlemeler içermesi gerekir. Maddelere geçtiğimizde her maddeyle ilgili görüşlerimizi önergelerimizi de paylaşacağız.
Ayrıca, biraz önce Sayın Tanrıkulu'nun da belirttiği üzere, Ekonomi Bakanlığı web sayfasında linki olan ve ürün güvenliği konusunda kamuoyunu bilgilendirmek üzere kurulan "www.ürüngüvenliği.ekonomi.gov.tr" sayfası çalışmıyor. Kamuoyunu sağlıklı bir şekilde bilgilendirmek için sayfanın bir an evvel aktif hâle getirilmesi gerektiğini de eklemek istiyorum.
Son olarak, Sayın Başkan, açılış konuşmanızda ihracat verilerinden bahsettiniz. Tabii, bu, çok sık olarak Hükûmet temsilcileri sanki böyle ihracatla rekorlar kırıyoruz, mucizevi bir gelişme yaratıyor Türkiye, bütün dünya duruyor, bir tek gelişen ülke Türkiye'ymiş gibi açıklamalara ve şahit oluyoruz. Ben şaşırarak bu açıklamaları izliyorum gerçekten. Tabii ki ihracatımız arttı. 2016'da ihracatımız 142,5 milyar dolardı, 2017'de 157 milyar dolara çıktı yani yüzde 10,1'lik bir artış söz konusu. Dünya Ticaret Örgütü verilerine göre, yani tüm ülkelerden gelen ihracat verilerini dikkate alarak Dünya Ticaret Örgütünün yapmış olduğu hesaplamaya göre, 2017 yılında dünyadaki ihracat artışı ortalama yüzde 10 olarak gerçekleşti. Yani dünyadaki ortalama artış yüzde 10, Türkiye'nin artışı da yüzde 10,1 yani dünyadaki gelişmelere paralel olarak 2017 yılında Türkiye'de de vasat bir gelişme olarak, vasat bir artış olarak bunu nitelendirilebiliriz. Dünyadaki diğer ülkelerle paralel bir artış söz konusu yani mucizevi bir artış, ihracatta rekorların kırılması gibi bir şey söz konusu değil. Ayrıca Dünya Ticaret Örgütünün en güncel verilerini de ben paylaşmak istiyorum ocak ayı ihracat artışıyla ilgili olarak. 2018 yılı Ocak ayındaki artış 2017 yılı Ocak ayındaki artışa göre Türkiye'nin artışı yüzde 10,7, ocak ayındaki artış; 11,2 milyardan 12,4 milyar dolara çıkmış. Dünyadaki ortalama artış ise yüzde 17,5 yani ocak ayındaki performansımız bizim, dünyadaki performansın gerisinde kalmış vaziyette ihracatta, bunu özellikle belirtmek istiyorum. Dolayısıyla, ülkemizin ihracat artışı evet, var ama dünyadaki performansın ne yazık ki gerisinde kalıyoruz ve bunun özellikle üzerinde hep birlikte yani bu, sadece iktidar değil, muhalefet olarak hep birlikte düşünmemiz gereken bir konu. Ama özellikle ihracat artışını sağlamak iktidarın sorumluluğunda olduğu için bunu da özellikle burada belirtmek istiyorum.
Diğer taraftan, ihracatta dünya lideri olamadık ama ithalatta dünya lideri olduk, o verileri de paylaşmak istiyorum. 2016 yılında ithalatımız 198,6 milyar dolardı, 2017'de 233,8 milyar dolara çıktı yani yüzde 17,7'lik bir artış söz konusu 2017 yılında ithalatımızda. Aynı süre zarfında dünyada nasıl bir gelişme olmuş ithalat artışında diye bakıyoruz, ortalama olarak yüzde 11,2'lik bir artış var dünyada. Yani dünyada yüzde 11 artarken bizim ülkemizde ithalatımız çok daha yüksek bir oranda artmış. Ocak ayı -en güncel- verilerine baktığımız zaman da 2018 Ocak ayında Türkiye'deki ihracat artışı 2017 Ocak ayına göre yüzde 38 yani çok yüksek bir oranda ocak ayında ithalat artışımız var. Dünyada ocak ayındaki artış ise yüzde 21. Yani bu verilere göre, yüzde 21,7. Ocak ayında çok yüksek oranda bir ithalat artışımız var. Vietnam'dan sonra dünyadaki en yüksek ithalat artışı ocak ayında ülkemizde gerçekleşti. Dolayısıyla bu konuda daha ciddi önlemlerin alınması gerektiğini de ifade etmek istiyorum. Hepimiz de sorumluluk sahibi siyasetçiler olarak halkımızı doğru bilgilendirilmeniz gerekli ve gerçekçi olmamız, hep birlikte de bu sorunlara çözüm üretmemiz lazım.
Teşekkür ederim.