KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; tabii ki, bu tasarının geneli üzerinde de ifade ettiğim birkaç cümleyi burada tekrar etmek istiyorum.

Şimdi, iktidar kanadından, bu tasarıyla ilgili olarak, sadece Sayın İdris Şahin konuştu ve işte, "Biz, terörle mücadele konusunda burada parlamentodan yetki istiyoruz." diye ama tasarıya baktığımız zaman terörle mücadele babında bir şey görmek mümkün değil. Tasarıya baktığımızda, tamamıyla iktidara muhalefet eden her kim varsa bunları sindirme operasyonu var. Özellikle 1'inci, 2'nci maddede bu daha belirgin bir şekilde var. Şimdi, bir kere, biz, tasarıda ısrarla söylediğimiz o 1'inci maddedeki birinci fıkra, kolluk amirinin mülki amir tarafından görevlendirilmesi. Yani, burada, adli olayla idari olayın birbirine karıştırılması söz konusu. Bir kere, buradaki adli görevlerle ilgili kolluk amiri görevlendirilmesinin muhakkak adli amirler tarafından yapılması lazım. Şimdi, bu, uygulamada muhakkak sıkıntı çıkaracaktır.

İkinci fıkradaki bu koruma altına almak konusu gerçekten çok tartışmalı bir konu. Kimi, kimden, nasıl koruyacaksınız, bu konuda hiçbir izahat yok. Burada, bu koruma altına alma konusunun buradan çıkarılması lazım.

Uzaklaştırma da gene aynı şekilde. Çünkü kimi, nereden, nasıl uzaklaştıracaksınız? Yani, ben bir vatandaş olarak Kızılay'da yapılan herhangi bir eyleme giderken polis yolları kesti, "Buradaki eyleme senin gitmen sakıncalı, ben seni göndermiyorum." Bunlar yarın karşılaşabileceğimiz işler. İşte, biz geçen hafta İztuzu'nda eylemdeydik. Yani, İztuzu'na giden zaten bir tane yol var. O yolu da kesin, e, ondan sonra o eyleme kimse gitmesin, dolayısıyla, siz istediğinize burayı satın. Yani böyle bir şey olmaz. Bu koruma altına alma ve uzaklaştırma kısmının kesinlikle çıkarılması lazım. Ama yanlış yapan varsa polis bunlarla ilgili gerekli kanuni işlemleri şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da yapar.

Yani, bu ifade konusu burada bence üçüncü fıkrada tartışmalı bir konu. İfadeyi şüpheliler, sanıklar verir, diğerlerinin bilgilerine başvurulur. Burada da böyle bir düzenleme yapmak lazım ama şu dördüncü fıkradan bu "ve/veya boyalı" ibaresinden anlaşılan şey şudur: "Kim ki protesto babında Hükûmetin istemediği herhangi bir eyleme gidiyorsa, ister basınçlı ister basınçsız, biz bir şekilde onu boyalar, fişler, yakalarız, suçlu olarak alır götürürüz." Benim buradan anladığım şey budur. Bu konuda kesinlikle bu "boyalı" ibaresinin, "boyalı su sıkma" ibaresinin bu tasarıdan çıkartılması lazım.

Beşinci fıkrada zaten yirmi dört saatlik dinleme kırk sekiz saate çıkarılmaktadır. Bu yirmi dört saatin bile hâkim gözetimi olmadan yapılmaması gerekirken kırk sekiz saat bir adamın dinlenmesi, takip edilmesi... Zaten siz bunları, biliyorsunuz, "istihbari dinleme" adı altında istediğinizi istediğiniz kadar dinliyorsunuz. Geçmişte başkaları dinledi, şimdi de siz dinliyorsunuz yani bu konuda hiçbir şüphemiz yok ama bu dinlemelerde -ben her zaman söylediğimi bir daha tekrar etmek istiyorum- sizin teknolojiniz herkesi dinlemeye yeterli değildir ama sizi de dinleyen bir güç olduğunu, yüce Allah'ın herkesi dinlediğini, zamanı gelince sizin kayıtlarınızı da kendi önünüze koyacağını, tapelerinizi... Yani burada kendi yaptığınız tapeleri silme imkânınız var ama Yüce Mevla'nın tapelerini silme hakkınız yok. Biz sizin adaletinize güvenmiyoruz ama Allah'ın adaletinin mutlak olduğuna inanıyoruz.

Bu yetkili ve görevli hâkim konusu... Sayın Bakan biraz önce bir şeyleri açıkladı ama biz konuşurken tam detaylarını alamadık. Bu yetkili ve görevli hâkim konusu, Ankara Ağır Ceza Mahkemesi üyesi değil, bütün, hangi ilde bu operasyon yapılıyorsa o ildeki yetkili ağır ceza mahkemesi üyesi olması lazım. Türkiye'de sadece bütün dinlemelerin Ankara'dan kontrol edilmesi bütün bu uygulamada hem birtakım başka sıkıntılar getirecektir hem de başka aklımıza gelmeyen sıkıntılar olacaktır.

Tabii, "Bu maddede yer alan faaliyetlerin denetimi; sıralı kurum amirleri, mülki idare amirleri, Emniyet Genel Müdürlüğü ve ilgili bakanlığın teftiş elemanları tarafından yılda en az bir defa yapılır. Bu faaliyetler Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından da denetlenebilir. Bu kapsamda yapılan denetimlerin sonuçları bir rapor halinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Güvenlik ve İstihbarat Komisyonuna sunulur."

Şimdi, bu Komisyonumuz yeni bir komisyon. İnşallah bu Komisyon burada hepimizin kafasındaki soruları giderecek çalışmalara, faaliyetlere imza atar. Hani, Amerika'da, biliyorsunuz, 11 Eylülde yapılan polis soruşturmaları ilgili komisyonun eline geldi bütün bilgileri ve belgeleriyle. İnşallah bizim ülkemizde de bundan sonra bu tip yanlışlar bütün bilgileriyle, belgeleriyle Komisyonun önüne gelir diye temenni ediyoruz, bu konuda ancak temennide bulunuyoruz. Ümitvar olamıyoruz çünkü bir Meclis Soruşturma Komisyonun nasıl kilitlendiğini, onun nasıl karartıldığını, faaliyetlerinin nasıl gizlendiğini hep beraber yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. Ben bu bakımdan bu 1'inci ve 2'nci maddede, yani 1'inci maddede emniyet, 2'nci maddede de jandarma açısından verilen, getirilen bu yeni düzenlemelerle ve yeni yetkilerle, bir terörle mücadeleden değil, tamamıyla toplumu sindirmenin söz konusu olduğunu... Ama ne yaparsanız yapın sizin cezaevleriniz ve nezarethaneleriniz bundan sonra yapacağınız yanlışlara karşı direnecek, bütün vatandaşlarımıza yetecek miktarda değildir, ne kadar cezaevi yaparsanız yapın, gene de hâlâ yeterli hâle gelemedi. Onun için bu maddeleri istediğiniz kadar zorlaştırsanız da uygulama imkânınız olmadığını da tekrar hatırlatmak istiyorum.

Hepinize teşekkür ediyorum.