KOMİSYON KONUŞMASI

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli bürokratlar, değerli katılımcılar; şimdi, hakikaten çocuk konusu, kadın konusu, bazı konular siyasi malzeme olarak kullanılmaz. Kendine "insanım" diyen herkesin vicdanı da böyle söyler, buna el vermez. O yüzden, biz burada ne söylüyorsak hakikaten çocuklarımızın iyiliği için söylüyoruz. Bu tasarıya da öyle bakıyoruz yani iyi niyetli bir çalışma olduğunu umuyoruz ama çok yetersiz buluyoruz, onu da söylemek zorundayız.

Şimdi, hukukçuların bakış açısıyla söylenen şeylerin çarpıtılması doğru değil. Zaten Bakanımız Recep Akdağ'ın görüşmelerinde de -Yargıtayla da görüşüldüğünde, hukukçularla da görüşüldüğünde- herkes aynı şeyi söylüyor, objektif bakış açısıyla söylenen şey bu. Bizim kaygımız şu: Gerçekten çocukları koruyalım. Çocukları korumanın yolu önleyici tedbirleri almaktan geçiyor. O nereden geçiyor? Bir kere, eğitim sisteminde hakikaten bir devrim yapmak lazım, müfredatı değiştirmek lazım, söylemleri değiştirmek lazım, okul öncesi eğitimden itibaren çocuklarımızı yetiştirirken kız-erkek çocuklarını bu bilinçle, bu kültürle yetiştirmemiz lazım. Hani şimdiden temellerini atsak biliyoruz ki belki yüz-yüz elli yıl sonra ancak bu suçları azaltabileceğiz, ancak değiştirebileceğiz, bilinçaltımızdaki, kültürel kodlarımızdaki o olumsuzlukları ancak değiştirebileceğiz. O yüzden, bunlar, evet, caydırıcı anlamda kısa vadeli belki çözüm üretebilir, belki 3-5 çocuğu kurtarabilir ama bütün çocuklarımızı kurtaramaz. Bütün çocuklarımızı kurtarmak için, belki hepsini kurtaramayız ama çoğunu kurtarmak için önce daha köklü değişiklikler yapmamız lazım. Bu da sadece mevzuatı değiştirmekle olmuyor. Bu tabii ki aslında beyinlerimizdeki değişikliklerle ve uygulamayla olur.

2008 yılında çocuk haklarıyla ilgili bir strateji belgesi düzenlenmiş ama aradan tamı tamına on yıl geçmiş. Bugüne kadar bir şey yapılmış mı? Hayır, hâlâ oturuyoruz, burada cezaları ağırlaştırmayı konuşuyoruz. Keşke on yıldır o strateji belgesi hayata geçirilmiş olsaydı da birtakım şeylerde bugün daha ileri aşamada olsaydık ve aşmış olsaydık.

Şimdi, deniliyor ki mesela: "Memur olamayacak." Tamam, zaten olamayacak, İlhan Vekilimiz de söyledi ama diğer yandan bakıyorsunuz, çocuklarla ilgili alanlarda çalıştırılmama konusunda -evet, güzel, önemli, bunu hepimiz kabul ediyoruz, hepimiz öneriyoruz, hepimiz istiyoruz ama- beş yıl gibi bir sınırlama getiriliyor. O zaman bunu da aşalım, ömür boyu olsun, ömür boyu çalışamasın çocuklarla ilgili alanlarda bu kişiler. Bunu değiştirelim diyoruz öneri olarak.

Diğer yandan, işte, takdirî indirimle ilgili gerekçelendirme getirdik. Var zaten, Anayasa'da var, emredici; CMK'de var, hâkimlerin bütün kararları gerekçeli olmak zorunda. Yani bu, bir aşama kaydetmiyor bu metin içerisinde, zaten mevcut olan bir şey yeniden tekrarlanmış.

Onun dışında, cezaların ağırlaştırılması, evet, hem kamuoyunu teskin etmek anlamında hem de... Bizim de vicdanlarımız sızlıyor, hepimiz anne-baba olmasak dahi insan olarak empati zaten kuruyoruz ister istemez. Her çocuk istismarı haberi okuduğumuzda biliyorum ki buradaki herkes uyuyamıyor benim gibi, aynı şeyleri hissediyor, aynı huzursuzluğu hissediyor, aynı acıyı hissediyor. O zaman bunu gerçekten çözmenin yollarını arayalım.

Bakın, 115 hamile çocuk vakasıyla karşılaştık. Peki, bu çocuklar o doğumhaneye gidene kadar neredeydi? Niye hiçbir yetkili bundan haberdar olmadı? Niye hiç kimse ihbar etmedi hastane aşamasına kadar, neden? Ama bunlar çocuk, bunların okulda olması gerekmez miydi, bir tane öğretmenin hamile olarak o çocuğu görmüş olması gerekmez miydi? Ama yok çünkü getirilen 4+4+4 sistemiyle çocuklarımız maalesef okula gitmiyorlar, bunun önü açıldı bu iktidar döneminde.

BAŞKAN - Beş dakika doldu Sayın Altaca.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Ama çok önemli bir konu, biraz aşacağım.

BAŞKAN - Tamam ama maddelere gelelim biraz yani buraya gelelim.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Ben de İstismar Komisyonunda görev almış bir arkadaşınızım. Dolayısıyla görüşmelerde de yer aldım, aktarmak istiyorum.

Şimdi, biz bunu önerdik: Bir kere, okula devam zorunluluğunu sağlayalım, kız çocuklarımız ilk dört yıldan sonra okuldan alınıp evlendirilmesin. Değil mi yani aşmak istiyorsak evet, bu samimiyeti gösterelim, diyelim ki: "On iki yıl boyunca çocuklarımız okula gidecek, devlet de bunun takibini yapacak. Kız çocukları ilk dört yıldan sonra alınıp zorla evlendirilmeyecek." Bunu diyelim mesela.

Deniz Hanım da söyledi, evet, kendilerinin de kanun teklifi vardı; biz de önerdik. Şimdi, diyorsunuz ki: "Çocuk yaştaki evliliklere karşıyız." Evet, karşıyız. O zaman tedbirini alalım. Ne yapalım? İşte, anne-baba zaten ceza alıyor, yasak zaten kanunumuza göre ama birisi de mesela oturuyor, nikâh kıyıyor, değil mi? 13 yaşındaki bir çocuğa, 14 yaşındaki bir çocuğa nikâh kıyıyor, aslında suça iştirak ediyor, aslında istismara ortak oluyor. Var mı cezası? Yok. Uygulanıyor mu? Yok. Peki, nasıl engelleyeceğiz çocuk yaştaki evlilikleri? Madem ceza, buraya da ceza getirelim ama yok, getirilmiyor.

Peki, eğitimle ilgili tedbirler aldık yani önerilerde bulunduk İstismar Komisyonunun raporunda. Bir tane cümle var şöyle: "Yasa dışı yurtlar, eğitim kurumları vesaire Millî Eğitim Bakanlığının ruhsatına tabi tutulsun yani Millî Eğitim Bakanlığı ruhsat versin." Tamam, versin ama ya ruhsata başvurmamışsa? Yani şu anda ruhsat almamış yasa dışı kurumlar yok mu? Var. Şimdi, bunun cezası da bu dönemde kaldırıldı. Evet, çocuklarla ilgili cezalar artırıldı ama bir yandan da maalesef istismarın önünü açan...

BAŞKAN - Sayın Kayışoğlu, lütfen toparlayalım, yedi dakikayı geçti.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - ...yasal değişiklikler de yapıldı. İşte, yasa dışı eğitim kurumlarındaki ceza kaldırılınca Karaman'da gördük Yılmaz Bey, orada hepimizin kulakları duydu, dedi ki orada aileler: "Biz devlete güvendik ve teslim ettik çocuklarımızı buraya." O hâlde devlete güveniyorsa bu millet, o zaman millete bu devlet güvence versin, desin ki: "Ben, yasa dışı yurt açan, okul açan yerlere izin vermeyeceğim, eğer izin veriyorsam da denetleyeceğim." Değil mi, bunu vermesi lazım ki çocuklarımız oralarda denetimsiz bir şekilde istismara maruz kalmasınlar ve biz gerçekten önleyici tedbirleri almış olalım.

Cezaların artırılmasına karşı değiliz, biz söylüyoruz zaten ama bunun cezasızlığa yol açma kaygısı var uygulayıcılar açısından, onu dile getiriyoruz.

Genel olarak somut önerilerimiz oldu, tekrar ediyoruz. Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar, daha sonra maddeler üzerinde de tekrar fikirlerimi beyan edeceğim.

Teşekkür ederim.