KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Zaten bu, Jandarma Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun'da değişiklik yapıyor. Biraz önce Emniyet Teşkilatı Kanunu'nda da benzer bir değişiklik vardı. Yirmi dört saati kırk sekiz saate çıkarıyorsunuz. Biz bunu hoş karşılamıyoruz yani bu iyi bir düzenleme değildir, yanlış bir düzenlemedir. Hâkim de yirmi dört saat içerisinde karar verecektir dolayısıyla yetmiş iki saate çıkıyor ki bu, uzun bir süredir. Bu nedenle bu maddenin tasarı metninden çıkarılmasının uygun olacağını düşünüyoruz.

Teşekkür ederim.

--0---

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Teşekkür ederim.

Şimdi, Sayın Başkan, bu 3'üncü maddeyle getirilen düzenleme gerçekten 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nda öngörülen, aslında Anayasa'da da yer alan toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkını ortadan kaldıran, kısıtlayan, bu hakkın kullanılmasının ortadan kaldırılmasına neden olabilecek olan bir düzenlemedir.

Şimdi, (1)'inci fıkrayla ilgili söylersek, siz demir bilye ve sapanı ateşli silah kategorisine alıyorsunuz. Böyle bir şey olamaz, yanlış bir şeydir bu. Yani, demir bilye ve sapan ateşli silahlarla aynı kategoriye alınıyor. Bunun kabulü mümkün değil. Demin tasarının tümü üzerinde görüşlerimizi ifade ederken de belirttik. Bugün, köylerde çocukların pek çoğunun elinde sapan var, köyde büyüyen arkadaşlarımız bunu bilirler. "Demir bilye." Nedir demir bilye? Yani, demir bilye ne yapacak? Demir bilye Berkin Elvan'ın ölümünden sonra gündeme gelen bir şey yani bu yanlış bir şey. Demir bilye ile ateşli silah aynı kategoride yer alabilir mi? Efendim, elinde demir bilye varmış. Ne olur bir çocuğun elinde demir bilye varsa yani ateşli silah mı var demektir? Bana göre bu çok yanlış. Zaten tabanca bulundurmanın cezası, efendim, bir yıl, demir bilye ve sapanın cezası ondan çok daha ağır.

(2)'nci fıkra da benzeri özellikler taşıyor. Efendim, şimdi, yüz örtme meselesi. Şimdi, bugün dışarı çıkın, eksi 16 galiba bugün Ankara'da, insanlar ağzını, burnunu kapattı. E yani şimdi bu kısmen yüzünü örtmüş oluyor. Şimdi, siz, Sayın Bakan, bunu her zaman söylüyorum, insanların barışçıl gösteri yapma hakkını sonuna kadar kullanmalarına imkân tanırsanız kimse yüzünü örtmez. Niye adam yüzünü örtsün? O zaman, yüzünü örtenlere hep beraber ne tür bir cezai müeyyide uygulanacaksa uygulayalım. Ama, siz, efendim, parasız eğitim isteyen çocuğu bile gözaltına alıyorsanız o çocuk da yüzünü örter. Aslında bu bizim elimizde. Olayları önlemenin en iyi yolu özgürlükleri sonuna kadar kullandırmaktır. Siz özgürlükleri kısıtlarsanız onlar da yüzünü kapatıyor, vesaire vesaire.

Şimdi, ne diyorsunuz? "Yasa dışı örgüt ve topluluklara ait amblem, işaret taşıyarak veya bunları üzerinde bulunduran üniformayı andırır giysiler giyerek katılanlar; kanunların suç saydığı afiş, pankart, döviz, resim..." Zaten meri mevzuatta bu var. Siz parti binalarına asılan pankartı bile indiriyorsunuz yani onu bile indiriyorsunuz. Niye indiriyorsunuz? "Konusu suç teşkil ediyor." diyorsunuz. Demek ki bu meri mevzuatta var. E, niye bunu tekrar düzenliyoruz? Bunun düzenlenmesinin tek sebebi, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkını ortadan kaldırmaktır. Ateşli silahlarla, efendim, diğer pek çok hususu aynı kefeye deminki gibi koyuyorsunuz ve ondan sonra da diyorsunuz ki: "Herkes toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkına sahiptir." Bu yanlış bir uygulamadır.

(3)'üncü fıkrada belirtilen husus da yanlış. Şöyle, siz nasıl belirleyeceksiniz? Kimin ne kadar, nasıl zarar verdiğini nasıl ortaya çıkartacaksınız? Bu nedenle, bizim zaten madde üzerinde önergemiz de olacaktır. Bu maddenin de tasarı metninden çıkarılmasının uygun olacağını düşünüyoruz.

Teşekkür ederim.