| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 03 .11.2014 |
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, kamu kurumlarının değerli mensupları, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum, iyi akşamlar diliyorum.
Bugün önemli bir görev yapıyorsunuz, yapıyoruz. Bütçeler gerçekten ülke yönetimlerinde en önemli metinlerdir. Demokrasi de zaten bütçe hakkından doğmuştur. O zaman ne olmak gerekir? Bütçenin ve bütçe uygulamalarının şeffaf ve hesap verebilir nitelikte olması lazım. Ama bakıyoruz -benden evvelki arkadaşlarım da söylediler- fonlar genellikle denetim dışında bırakılmış, kamu mali yönetimi dışında bırakılmış, Sayıştay denetimi dışında bırakılmış ve şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkeleri göz ardı edilmiş. Aynı şekilde, bakıyoruz, hiç açıklanması mümkün olmayan büyüklükte örtülü ödenekten harcama yapılmış.
Biliyorsunuz örtülü ödenek niteliği gereği kontrol edilemiyor, denetlenemiyor, nereye harcandığı da Sayın Başbakan ve zannediyorum Başbakanlık Müsteşarı ve görevli kişi tarafından bilinen hususlar dışında kimse tarafından bilinmiyor. Demek ki bütçe ne hesap verilebilirlik ilkesine uygun ne de şeffaflık ilkesine uygun.
Şimdi, Sayın Koca konuşurken eğitim harcamalarının yüzde 11 arttığını söyledi. E zaten enflasyon o kadar. Yani, şimdi, enflasyon ölçüsünde, oranında artış gösteren bir eğitim bütçesi başarılı olabilir mi?
VAHAP SEÇER (Mersin) - Yüzde 80 de personel gideri.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Şimdi, bakınız, bir düşünür şöyle diyor Sayın Bakan: "Eğitimin pahalı olduğunu, masraflı olduğunu söyleyenler cehaletin bedelini hesaplasınlar." Siz cehaletin bedelini hiçbir şeyle ölçemezsiniz. O nedenle, eğitime bu şekilde baktığınız vakit gelişmeyi sağlayamazsınız. Belki bazıları çok para kazanabilir, çok yatırım yapabilir ama ülke gelişmiş olmaz. O nedenle, eğitime harcanan ödeneğin yeniden gözden geçirilmesi lazım. Eğitim harcamaları yüzde 11 artıyor ama Cumhurbaşkanlığı bütçesi yüzde 97 artıyor. Bu affedilir bir şey değildir. Bunu yeniden gözden geçirmemiz lazım.
Şimdi, yasa ne diyor? Devletin millî güvenliği ve yüksek çıkarları için örtülü ödenek ancak harcanabilir diyor. E bir bakıyoruz, Sayın Başbakanın göreve gelişinden evvelki on yıllık dönemde toplam harcama 312 milyon lira. Sayın Tansu Çiller, Sayın Mesut Yılmaz, rahmetli Sayın Necmettin Erbakan, rahmetli Sayın Bülent Ecevit dönemlerinde toplam örtülü ödenek miktarı 312 milyon lira ama Sayın Erdoğan'ın on bir yıllık döneminde 6 milyar 424 milyon lira. Bunu nasıl açıklayacağız? Yani şimdi örtülü ödenek istisnai bir harcamadır. İstisnai bir harcamanın bu büyüklüğe ulaşması çok düşündürücü.
Bir başka husus: Bütçeler ancak huzurlu bir ortamda uygulanırsa netice verir. Ancak üzülerek belirtmek lazım ki şu anda ülkemiz huzurlu değil. Bakın, bir RTÜK üyesi kendi makamında saldırıya uğruyor ve Ankara'da bu saldırı gerçekleşiyor. Bu hepimizi düşündürmeli.
Değerli arkadaşlar, RTÜK Başkanının açıklaması var. Saldırıyı yapan kurum çalışanı. Bu açıklama da RTÜK Başkanının. Diyor ki: "Söz konusu kurum çalışanı uzun süreden beri psikolojik tedavi görüyor. Vardiya usulü çalışıyor. Olay saatinde kurumda görevli değil. Televizyondan -bakın, dikkat buyurun- RTÜK önüne siyah çelenk bırakıldığını öğrenince kuruma gelerek Öztunç'un odasına giriyor ve saldırıyı gerçekleştiriyor."
Değerli arkadaşlarım, siz ülkede böyle bir iklim yaratırsanız bu sonuç olur. Bunlar sonuçtur. Siz bu iklimi, bu yaratılan vasatı, ortamı, ortadan kaldırmak durumundasınız. Aksi hâlde bunların önüne biz geçemeyiz.
Bir başka husus Sayın Başkan, Sayın Bakan; bu insanların demokratik tepkilerini ortaya koyma yöntemlerini ortadan kaldırırsanız o zaman sokağı meşru hâle getirirsiniz. Bakın, bunu çok dikkat ederek söylüyorum. Siz yasal yollardan anayasal ölçüler içerisinde insanların hak arama özgürlüğünü kısıtlarsanız, kullanılamaz hâle getirirseniz sokağı meşru hâle getirirsiniz. O nedenle, bu konu üzerinde ben özellikle düşünmenizi, durmanızı ve ülkede huzurun sağlanması hususunda bu konuda gereğini yapmalısınız diyorum.
Bu ne olmalı? Şiddet içermeyen ve herhangi bir silahlı saldırı riski olmayan veya herhangi bir silahlı saldırı hususu içermeyen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin terör olarak nitelendirilmesini, siz, Türkiye gündeminden çıkarmalısınız. Öyle olur ise, siz, bunu, Türkiye gündeminden çıkarmazsanız, o zaman şiddet içeren eylemlerle tamamen şiddet içermeyen demokratik yöntemlerle hak arama imkânını sağlamak için başvurulan toplantıları aynı kefeye korsanız, o zaman ülkede huzuru sağlayamazsınız. Bunu bizim ne yapmamız lazım? Birbirinden ayırmamız lazım. Bizim Anayasa'mız diyor ki: "Herkes izin almaksızın silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir." Bu Anayasa hükmüdür.
ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) - Ama maskeli değil, değil mi?
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Elbette.
Bu kanunla düzenlenir. Net, kanunla düzenlenecek olan nedir? Bunun yani toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin amacına uygun ve salimen yapılmasını sağlamaktır, önlemek değil. Anayasa kesin hüküm koymuş. Olması gereken budur. Siz yasayla bir hakkın kullanılmasını ortadan kaldıramazsınız. Yine, bizim Anayasa'mıza göre bir hakkın özüne dokunan düzenlemeler yapamazsınız. Oysa yapılan budur. Yoksa hiç kimse düzenleme yapılmasın demiyor. Ama siz yaptığınız düzenlemelerle, yaptığınız uygulamalarla bu hakkın kullanılmasını imkânsız hâle getirirseniz, o zaman -demin de ifade ettiğim gibi- sokağa meşruluk kazandırmış olursunuz. Gelin bundan vazgeçin. Bundan vazgeçin. Yurttaşlarımızın demokratik ölçüler içerisinde ve demokratik yollarla, şiddet içermeyen toplantı ve gösteri yürüyüşünü yapma hakkını mutlaka sağlayın. Aksi hâlde ülkemize huzur getiremeyiz.
"Efendim, 1 Mayıs gösterileri Taksim'de yapılmasın." Şimdi, burada da bir yanlış düşünce var Sayın Başkan. Taksim'de 1 Mayısta yapılan toplantı ve gösteri yürüyüşü değildir, bir anmadır. Yani Emek Bayramı'nı kutlamadır. Öyle mi?
MUSA ÇAM (İzmir) - Öyle.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Bunu toplantı ve gösteri yürüyüşü kavramı içerisinde değerlendiremeyiz. Kim sayın uygulayıcılara yol gösteriyorsa yanlış yapıyor.
Bakın, ne kadar doğruları ifade edersek o uygulayıcılara veya karar vericilere iyilik yapmış olursunuz, kötülük yapmamış olursunuz. Aksini yaparsanız kötülük yapmış olursunuz. Belki bazı arkadaşlarımız tepki gösterebilir. Nitekim, işte diyor ki: "Efendim, rastgele değil." Rastgele olmadığını ben de biliyorum. Bakınız, ben yıllarca devlette görev yaptım, rastgele elbette olmaz.
ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) - "Rastgele" demedim, "maskeli" dedim. Maske takarak o eylemi gerçekleştirmek olmaz. Maske anayasal hak değil.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Elbette...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Serindağ, buyurun.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Bir zahmet... Bu yasa şu anda Komisyonda görüşülüyor herhâlde, orada görüşlerinizi daha rahat söyleyebilirsiniz. Bu mahiyette bir yasa zaten görüşülüyor yani Adalet Komisyonunda.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Ama şöyle: Şimdi, bakın, maskeli olmasın, kesinlikle maskeye karşıyız. Şiddet içermesin, kesinlikle... Efendim, hiçbir iş yerini tahrip etmesin, kesinlikle... Ama bunları yapanları getireceksiniz, adalete teslim edeceksiniz, gereğini onlar yapacaklar. Bunları yapmadan hakkı ortadan kaldırırsanız o zaman olmaz diyoruz.
Teşekkür ederim, saygılar sunuyorum.