| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı (1/944) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 03 .05.2018 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Komisyonumuzun değerli üyeleri, kıymetli bürokratlar, değerli basın mensubu arkadaşlarım; ben de tabii, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun bugüne kadar yürüttüğü çalışmalar için hepinize teşekkür ediyorum, bugüne kadar geçen yasalar için, emeği geçenler için emeklerine teşekkür ediyorum.
Önümüze yine bir af paketi geldi. Sevgili Musa ağabey saymış, ben sayamadım; 6 ya da 10 diye tahmin ediyordum, o 17 tane sayıyordu. Bir torba kanun daha geldi ve içinde vergi, ceza, prim, trafik borçlarını hafifleten, öğrencilere af getiren, emeklilere önümüzdeki iki bayramda biner lira ikramiye veren, yaşlıların aylıklarını artıran ve imar affı getiren bir paket.
Öncelikle emekliye Ramazan ve Kurban Bayramlarında ikramiye verilmesi konusuna değinmek istiyorum. Bu konuyu ilk kez Türkiye kimden duydu değerli arkadaşlarım? Cumhuriyet Halk Partisinden duydu. Şimdi, biz ne diyorduk? "Her bayram birer maaş ikramiye." diyorduk. Önümüzdeki iki bayramda sadece biner liralık bir ikramiye; bu, tabii ki yetmez, mutlaka düzeltilmesi lazım ve sadece seçimi, seçim dönemini görecek şekilde değil ama ondan sonrasında da emeklilerimizin bayramlarına katkı sağlayacak şekilde düzeltilmesi lazım. Nasıl düzeltilir? Bizim dediğimiz gibi, birer maaş ikramiye olabilir, asgari ücretin altındaki emekliler için en az asgari ücret kadar ikramiye verilebilir.
Bu düzenleme ne zaman getiriliyor? Seçimlere bir ay kala getiriliyor. Peki, bugüne kadar aklınız neredeydi? Bugüne kadar 30-32 bayram geçti Hükûmetinizin döneminde, niye bugüne kadar vermediniz? Biz "Emekliye 2 ikramiye" dediğimizde neler söylendiğini değerli arkadaşlarım hatırlatmıştır ama ben bir kere daha üzerinde durayım: "Kimin cebinden veriyorsunuz o parayı?" diyenler çıktı, "Kaynağı nereden bulacaksın?" diyenler çıktı hatta ve hatta "Bunu yapsın, Cumhuriyet Halk Partisine oy vereceğim." diyen bakanlar gördük, duyduk.
BAŞKAN - Hangi Bakan söyledi?
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Mehmet Şimşek.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Belki verir ama siz yapmadınız, biz yaptık, bize verecek.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Şimdi, tabii, sizin verme tarzınız ile bizim vermeyi düşündüğümüz tarzımız arasında epey fark var: Siz bu ülkenin millî varlıkları şeker fabrikalarını yok pahasına satarak bu seçim yatırımlarını finanse etmek istiyorsunuz; vatandaşa dünyanın en pahalı akaryakıtını, en pahalı elektriğini satarak bütçenin iki yakasını toplamaya çalışıyorsunuz, bunlar da yetmiyor; hazineyi borçlandırıp rantçıya daha fazla faiz ödeyerek bu parayı toplamaya çalışıyorsunuz.
HALİL ETYEMEZ (Konya) - "Sadece iki bayram" diyorsunuz ama bütün bayramlarda vereceğiz.
BAŞKAN - "Yılda iki bayram" demek istedi Çakırözer.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - 1 Mayısta da verin çalışanlara.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Bizim bayramlarda da verecek misiniz?
BAŞKAN - Sen emekli ol, biz verelim, Paskalya'ya kadar saklarsın.
Buyurun.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Biz ise millî varlığımız şeker fabrikalarımızı bırakın satmayı daha fazla verimini artırarak ekonomiye katkısını artırmayı planlıyoruz, daha çok üretip, daha çok kazanıp bu bereketi işçimiz, çiftçimiz, emeklimizle hakça paylaşma sözü veriyoruz; aramızdaki temel fark bu, sadece satıp savarak kaynak yaratmaya çalışıyorsunuz, biz ise üretmeyi, üreterek zenginleşmeyi ve hakça bölüşmeyi konuşuyoruz.
Vergi affından bahsediyoruz, borçların affından bahsediyoruz; bu çıkan -işte az önce söyledik- on altı yılda 10'uncu deniyor, her yıl neredeyse bir, iki, bazen üç tane çıkarıyoruz. Peki, insanlar ödeyebiliyorlar mı? Hayır. Çünkü elde yok, avuçta yok, ödeyemedikleri için biz sürekli çıkarıyoruz. Esnafı, girişimciyi vergisini, primini ödeyemez hâle sokmuş durumdasınız. Bu kara tabloyu değiştirmeye biz talibiz. Vergi aflarından kim faydalanıyor? İşçi, memur, emekli değil sermayedarlar, patronlar faydalanıyor. Bu ülke işçi, memur yani ücretli çalışan için vergi cehennemi ama rantçı, ihaleci, futbolcu için birer vergi cenneti, neredeyse hiç vergi ödemiyor bunlar. Bakın, vergi aflarında -basında yer aldı- artık çıka çıka bu vergi afları nedeniyle yurttaşın, vatandaşın vergiye dönük sadakatinin bozulduğu, tahsilat oranının yüzde 20'nin altına düştüğü rakamlarla ispat edilmiş durumda. Üyesi de olduğumuz Uluslararası Para Fonu kendi son değerlendirme raporunda bu konuya dikkat çekiyor; Türkiye'de katma değer vergisi tahsilatının yüzde 40'ın altına düştüğüne ve Avrupa ülkeleri arasında Türkiye'nin KDV toplama performansında son sırada olduğuna işaret ediyor. Vergi istisnaları ve indirimlerine sıkça başvurulmasının vatandaşların vergiye uyumunu zayıflattığının altını çiziyor. Aslında bu bilmediğimiz bir şey değil, biliyoruz ama bir türlü bu konunun üzerine gidemiyoruz.
İmar affı konusunda değerli arkadaşlarım vurgular yaptılar, ben de söyleyeceğim; kaçak uygulamaların hızlanacağına ilişkin çok büyük kaygılar var, imar affına başvuru süresinin yıl sonuna kadar devam edecek olması Türkiye'nin kaçak yapılarla doldurulacağı kaygısını yaratmakta. Bu başvuru süresinde kaçak yapıların artacağı ortada, kamu yönetimlerinin önlem alması ve yurttaşların duyarlılıklarını göstermesine ihtiyaç var ancak bu, bir noktaya kadar belki hizmet edecek. Benzer şekilde deprem bölgelerinde imar affının deprem konusunda çok büyük olumsuz sonuçlara neden olacağı şeklinde uzmanların uyarıları var; bunların hiçbirine kulak verilmediği gözleniyor. Bu salonda daha önce yaptığımız tartışmalarda Sayın Bakan, diğer bakanlar büyümeyle övündüler, yüzde 7,2 işte, bazen dönemsel yüzde 11'lik büyümelerle burada övündüler ama bakın, reyting kuruluşları birbiri arkasına puanımızı düşürmekte. Ne demek reytingin düşmesi? Şu demek: Yabancı yatırımcının bize, size güvenmemesi demek, "Yatırım için Türkiye uygun değil." demesi demek. Hani biz büyümüştük? Demek ki bu büyüme balonmuş, demek ki üretime dayalı değil, tüketime dayalı bir büyümeymiş. Bir tane yeni fabrika açılmamış, geleceğine yatırım çıkmış, çıkmakta. Bunu sadece ben, bizler değil, aslına bakarsanız Adalet ve Kalkınma Partisinin en tepesindeki şahıslar da söylemekte. Ülkeden yerli sermaye sahiplerinin paralarını çıkarmasına yönelik sürekli uyarılarda bulunmaktalar yani bırakın yabancıları, yerli sermaye sahipleri bile paralarını yurt dışına çıkarma gayretinde. Böyle olunca ülkeye bakan, yurt dışından bakan kişiler bunları görmekte "Bu ülkeye yatırım yapılmaz, yapılamaz." demekte. Hukuk güvencesi olmadığını sadece biz değil, yabancılar da görüyor. Yatırımcı gelse, yarınının garanti olmadığını biliyor, şirketine gece yarısı el konulsa hakkını savunacak bir yer olmadığını görüyor, demokrasinin olmadığını görüyor. Gazeteci tutuklu, milletvekili tutuklu, öğrenci tutuklu, öğretmen tutuklu, hukukçu tutuklu, insan hakları savunucusu tutuklu. OHAL var, Parlamento baypas edilmiş, ekonomik kararların çoğu KHK'lerle alınıyor. Böyle bir ülkeye yatırımcı gelir mi? Merkez Bankası hiçbir hedefini tutturamıyor, enflasyon, kurlar almış başını gidiyor. Türk lirası sadece dolar, euro karşısında değil, dünyanın tüm paraları karşısında ezik, değer kaybetmiş durumda.
Ekonomiyi ancak ve ancak Cumhuriyet Halk Partisi kadrolarının 24 Hazirandan sonra, yeniden üreten, güven veren politikalarla hedefi tutturan bir noktaya getireceğini düşünüyorum.
Bu paketin hayırlı olmasını diliyorum. Vatandaşlarımızın hayrına olan uygulamaları destekleyeceğiz tabii ki komisyonda ve Genel Kurulda. Sakıncalı gördüğümüz konularda da yine bugüne kadar olduğu gibi Hükûmetimizi, kamuoyunu uyarmaya, tavsiyelerde, eleştirilerde bulunmaya devam edeceğiz.
Teşekkür ediyorum.