KOMİSYON KONUŞMASI

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11'inci maddesine ilişkin değişiklik metni, Anayasa'nın -biraz önce Komisyon üyesi arkadaşlar da söyledi- 13, 19 ve diğer maddelerine açık ve net aykırı. Yani, kişilerin hak ve hürriyetini zedeleyen hükümler taşıyor.

11'inci maddenin (C)'sinin ilk cümlesinde, kişi dokunulmazlığının sağlanması valiliğin ödev ve görevlerindendir diye açıkça belirtilmiş ancak değişiklik teklifinde kişi hak ve özgürlükleri Anayasa'ya aykırı olarak kısıtlanıyor. Yargının alanına da müdahale var bu konumda. Değişiklik metninde subjektif, kişiye göre değişebilecek, takdir edilebilecek ifadeler geçiyor.

Şimdi, burada, hukuk metinleri keyfî tasarruflara yol açabilecek metinler olmamalı. Biraz önce valilerden bahsettik. Ben bir İçişleri Bakanından bahsedeceğim, bir de Adana Valisinden bahsedeceğim. Bakınız, şehit cenazeleri konusunda "Cumhuriyet Halk Partisi il başkanları şehit cenazelerine katılmamalı." diye talimat veren Süleyman Soylu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun vermiş olduğu talimat ve Adana Valiliğinde 15 Temmuz törenlerinde Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili ve il başkanının törene alınmamasını sağlayan valinin iradesi şu metinle, şu metinle -eğer bu metin hukuki metin hâline gelirse- sağlanacaktır. Bundan sonra biz herhangi bir yerde -bir milletvekili olsak dahi- örneğin şehit cenazesine katılmaya gittiğimiz anda, bu metnin içerisinden çıkan yetkiyi kullanarak vali bizi oraya sokmayacak. Yani İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun yasaya, hukuka, Anayasa'ya aykırı talimatı ve Adana Valisinin yapmış olduğu hak ve hürriyetleri zedeleyici iradesi şu metinle sağlanmış olacak; böyle şey olmaz. Bu metin açıkça, açıkça, yine söylüyorum, Anayasa'ya aykırı ve hukuk metni hâline geldikten sonra da kişi hak ve özgürlüklerini engellediği gibi, siyasi partilerin siyaset yapma hak ve özgürlüklerini de engelleyecek. Ne yapacaksınız? Bizim siyasi faaliyetlerimizi engellemek için valileri kullanacaksınız ve geçmişte de bunlar yapıldı. Bu konuda savcılıklara suç duyusunda bulunduk, savcılıklardan çıkan kararları da çıkmayan kararları da hepimiz biliyoruz. Bu nedenle bu metni çıkarmak biz hukukçular, biz siyasetçiler için demokrasiye inanıyorsak, hak ve özgürlüklere inanıyorsak, bu memlekette demokrasinin gelmesi için çalışıyorsak kesinlikle kabul edilemez bir metin hâlinde. Valiye sıkıyönetim komutanı yetkisi veriliyor arkadaşlar bu metinle yani burada diyor ki: "Bu kişilerin kamu güvenliğini bozabileceği -açık iki maddesi var- bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hâllerde..." "Ciddi belirti"yi kim tayin edecek, kim belirleyecek? Valiliğin belirteceği "ciddi belirti"nin doğru olduğu nereden belli. "Kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler için sınırlayabilir." diyor. Ben Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül jeotermallere karşı, toprağa, insan sağlığına aykırı davranıldığından dolayı bir açıklama yapacağım ya da bir eylem yapacağım; orada, kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi Aydın Valisinde olursa beni oraya sokmayacak arkadaşlar, sokmayacak; elinde yazılı metin olacak, kanun olacak. Bunu ne yapacağız?

Bu subjektif yetki, bu takdir yetkisi, keyfî yetki valiye verilemez. Bu, valiye verilirse... Hep diyorsunuz ya, "kuvvetler ayrılığı: yasama, yürütme, yargı" siz valiyi 12 Eylül dönemi sıkıyönetim komutanı yaparsınız. O nedenle, bu yetkilerin verilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.

Arkadaşlar söyledi, bu, yargı alanına müdahaledir, seyahat özgürlüğüne, kişi dokunulmazlığına, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na, hak ve özgürlüklere, hepsini söylediler. Bu kadar açık ve net Anayasa'ya aykırı bir maddenin önümüze getirilmesi dahi Adalet Komisyonuna, Türkiye Büyük Millet Meclisi milletvekillerine açıkça, açıkça bir müdahaledir. Bu nedenle, bu maddenin çekilmesini talep ediyorum ve demokrasiye aykırı olan bu madde eğer yasalaşacak olursa siyaset yapma özgürlüğümüz, temel hak ve özgürlüklerimiz kesinlikle ortadan kalkabilecek durumda olacak; her şeyi valiye bırakacağız.

Teşekkür ederim.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11'inci maddesine ilişkin değişiklik metni, Anayasa'nın -biraz önce Komisyon üyesi arkadaşlar da söyledi- 13, 19 ve diğer maddelerine açık ve net aykırı. Yani, kişilerin hak ve hürriyetini zedeleyen hükümler taşıyor.

11'inci maddenin (C)'sinin ilk cümlesinde, kişi dokunulmazlığının sağlanması valiliğin ödev ve görevlerindendir diye açıkça belirtilmiş ancak değişiklik teklifinde kişi hak ve özgürlükleri Anayasa'ya aykırı olarak kısıtlanıyor. Yargının alanına da müdahale var bu konumda. Değişiklik metninde subjektif, kişiye göre değişebilecek, takdir edilebilecek ifadeler geçiyor.

Şimdi, burada, hukuk metinleri keyfî tasarruflara yol açabilecek metinler olmamalı. Biraz önce valilerden bahsettik. Ben bir İçişleri Bakanından bahsedeceğim, bir de Adana Valisinden bahsedeceğim. Bakınız, şehit cenazeleri konusunda "Cumhuriyet Halk Partisi il başkanları şehit cenazelerine katılmamalı." diye talimat veren Süleyman Soylu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun vermiş olduğu talimat ve Adana Valiliğinde 15 Temmuz törenlerinde Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili ve il başkanının törene alınmamasını sağlayan valinin iradesi şu metinle, şu metinle -eğer bu metin hukuki metin hâline gelirse- sağlanacaktır. Bundan sonra biz herhangi bir yerde -bir milletvekili olsak dahi- örneğin şehit cenazesine katılmaya gittiğimiz anda, bu metnin içerisinden çıkan yetkiyi kullanarak vali bizi oraya sokmayacak. Yani İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun yasaya, hukuka, Anayasa'ya aykırı talimatı ve Adana Valisinin yapmış olduğu hak ve hürriyetleri zedeleyici iradesi şu metinle sağlanmış olacak; böyle şey olmaz. Bu metin açıkça, açıkça, yine söylüyorum, Anayasa'ya aykırı ve hukuk metni hâline geldikten sonra da kişi hak ve özgürlüklerini engellediği gibi, siyasi partilerin siyaset yapma hak ve özgürlüklerini de engelleyecek. Ne yapacaksınız? Bizim siyasi faaliyetlerimizi engellemek için valileri kullanacaksınız ve geçmişte de bunlar yapıldı. Bu konuda savcılıklara suç duyusunda bulunduk, savcılıklardan çıkan kararları da çıkmayan kararları da hepimiz biliyoruz. Bu nedenle bu metni çıkarmak biz hukukçular, biz siyasetçiler için demokrasiye inanıyorsak, hak ve özgürlüklere inanıyorsak, bu memlekette demokrasinin gelmesi için çalışıyorsak kesinlikle kabul edilemez bir metin hâlinde. Valiye sıkıyönetim komutanı yetkisi veriliyor arkadaşlar, bu metinle yani burada diyor ki: "Bu kişilerin kamu güvenliğini bozabileceği -açık iki maddesi var- bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hâllerde..." "Ciddi belirti"yi kim tayin edecek, kim belirleyecek? Valiliğin belirteceği "ciddi belirti"nin doğru olduğu nereden belli. "Kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler için sınırlayabilir." diyor. Ben Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül jeotermallere karşı, toprağa, insan sağlığına aykırı davranıldığından dolayı bir açıklama yapacağım ya da bir eylem yapacağım; orada, kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi Aydın Valisinde olursa beni oraya sokmayacak arkadaşlar, sokmayacak; elinde yazılı metin olacak, kanun olacak. Bunu ne yapacağız?

Bu subjektif yetki, bu takdir yetkisi, keyfî yetki valiye verilemez. Bu, valiye verilirse... Hep diyorsunuz ya, "kuvvetler ayrılığı: yasama, yürütme, yargı" siz valiyi 12 Eylül Dönemi sıkıyönetim komutanı yaparsınız. O nedenle, bu yetkilerin verilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.

Arkadaşlar söyledi, bu yargı alanına müdahaledir, seyahat özgürlüğüne, kişi dokunulmazlığına, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na, hak ve özgürlüklere, hepsini söylediler. Bu kadar açık ve net Anayasa'ya aykırı bir maddenin önümüze getirilmesi dahi Adalet Komisyonuna, Türkiye Büyük Millet Meclisi milletvekillerine açıkça, açıkça bir müdahaledir. Bu nedenle, bu maddenin çekilmesini talep ediyorum ve demokrasiye aykırı olan bu madde eğer yasalaşacak olursa siyaset yapma özgürlüğümüz, temel hak ve özgürlüklerimiz kesinlikle ortadan kalkabilecek durumda olacak; her şeyi valiye bırakacağız.

Teşekkür ederim.