| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 19 .07.2018 |
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Teşekkür ederim.
Şimdi, bence bu kanunun 2'nci maddesi ile 1'inci maddesini birbiriyle bağlantılı olarak düşünmek gerekiyor çünkü bu kanunun genel sistematiği açısından şöyle bir durum var: Aslında kişileri olmayan yani kişi ya da oldukları kurumun/konuma olmadığı yetkilerin devri söz konusu, burada da yine benzer bir şey. Nasıl ki valilere aslında olmaması gerektiği şeklinde geniş şef yetkisi veriyorsak -aslında Türk hukuk sisteminde olmayan bir mantıkla- burada da biraz benzer önleme araması getiriliyor. Şimdi bu önleme aramasında sulh ceza hâkimi ama hemen sonrasında askerî birlik komutanı vesaire geliyor. Şimdi askerî birlik komutanına gelmeden önce bizim hukukta kanunun sistematiği şöyle ilerler: Hâkim olmazsa savcı olur ama bu, bir adım daha öteye gitmiş ve aslında korumayı yine kendisine vermiş. Şimdi dediğim gibi bir yetki artırımı, her tarafta birilerine aslında daha fazla yetki verilmesi ve kanundaki sınırların da aşılması söz konusu, burada da benzer bir uygulama var. Şimdi askeriye içerisindeki yapıların güçlenmesi, orada bir yapılanmaya gidilmesi, bir örgüt kurulması bunun önlenmesi açısından düşünülüyorsa, böyle bir mantıkla eğer bu kanun maddesi buraya geldiyse bence tekrar bir düşünülmesi gerekiyor. Çünkü işte, cemaat yapılanması dedikleri, işte, kırk yıldır devam eden aslında çok da görünmeyen, bilinmeyen bir yapılanma değildi. Biz bunun eleştirisini çokça yaptık. Yani hem Genel Kurulda yaptık hem başka alanlarda söylemlerimizde aslında cemaatin suç örgütü hâline geldiğini defaatle söyledik. Sadece işte askeriye içerisinde değil yargı içerisinde de ve bundan en çok etkilenen kesim de biz olmuştuk yani özellikle HDP. İşte, 2009'daki KCK operasyonlarından daha sonraki uygulamalara kadar vesaire. Bunun çokça eleştirisini yapmıştık. En son eleştirimiz de aslında yine darbe teşebbüsünden birkaç gün önce 13/7/2016'da çıkan askerlere dokunulmazlığın getirildiği yani darbeden iki gün önce, Mecliste askerlere yaptıkları suçlarla ilgili bir dokunulmazlık yasası getirildi ve orada da arkadaşlarımız aslında bu eleştiriyi yapmışlardı. Bakın "Siz askere böyle bir yetki veriyorsunuz, bir dokunulmazlık zırhı geliyor ama bunun kötüye kullanılma ihtimali aklınızda bulunsun." diye bir uyarıda bulunmuştuk. Tabii bu uyarımız çok da dikkate alınmamıştı. Muhalefettir, muhalefet yapıyorlar diye çok da umursanmayan bir eleştiri olarak not edilmişti, kayıtlarda da hâlâ var ama sonra aynı askerlerin bu dokunulmazlık zırhı kapsamında darbe yaptıklarını da görmüş olduk. Şimdi burada benzer bir şey. Yani siz bu askerlere bu yetkiyi veriyorsunuz ama işte darbede sadece erler, erbaşlar, kademesi altta olanlar bunu, bu darbe teşebbüsünü yapmadılar, aslında en üstten başlayıp işin içerisindeydi. O açıdan neyin önlemini kime aldırıyorsunuz bu kanunla? Ben çok açıkçası anlam veremedim. Yani neyin önlemini kiminle alıyorsunuz? Ve bizim hukuk sistematiğimize tamamen aykırı. Bir önlem olarak da karşımızda durmuyor. Ki sadece askerin aranması değil vatandaşın da aranması söz konusu.
Şimdi bu "askerî mahallerde..." açıkçası biraz kafamı karıştıran bir durum oldu. Yani eğer sadece kışla, askerlerin kendilerinin bulunduğu yer olarak kabul edilecekse askerî mahal yine bir nebze anlaşılabilir. Ama eğer operasyonların yapıldığı her yeri askerî alan olarak kabul edersek bu vatandaşların neredeyse yüzde 90'ının hayatını etkileyebilecek bir düzenleme hâline gelecek. Şimdi bu tanımlamayı ben çok anlamadım. Hani varsa başka bir yerde belki de açık vardır ama dediğim gibi bu kanun da yine birilerine daha fazla yetki verme ama hukuksuz bir yetki verme. Biz bunun da kanundan çıkartılması gerektiğini de savunuyoruz. Zaten baştan sona kanunun geri çekilmesi gibi bir düşüncemiz var.
Yine bunun yanında dediğim gibi bir arama yapılıyor ama bir de bu arama sonucunda elde edilen delilleri de saklama yetkisi de bunlara veriliyor. Yani bu da garip bir durum dediğim gibi. Yani savcının işi, hâkimin işi...
BAŞKAN - Saklama mı koruma mı?
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Koruma. Yani bunların hepsini siz birinden şüphelenip diğerine yaptırma gibi bir durum söz konusu.
BAŞKAN - Söz konusu delillileri ilgili kimse soruşturma yapacak ona teslim etmek manasında.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Ya, şimdi, onu söylüyorum ben de. Şimdi biz dediğim gibi bir darbe teşebbüsünde tamam, sadece erler, erbaşlar yapmadı, komutanlar da vardı bunun içinde, en üst düzeyde askerler de vardı, beraber planlandığı söyleniyor yani bize açıklanan böyle. Eğer farklı bir durum varsa burada açıklansın ama eğer hep beraber planlanan bir şey varsa siz birini riskli grup olarak görüp nasıl diğerine emanet ediyorsunuz? Bence burada bir soru işareti var ve dediğim gibi bir yetki devri de söz konusu. Bu kanunun da bu maddenin de çekilmesi gerektiğini düşünüyoruz.