| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 19 .07.2018 |
ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Burada "vatandaşların günlük yaşamını aşırı ve katlanılamaz derecede zorlaştırmayacak" ifadesi... Eklenen ifade bu. Şimdi bu neden eklendi diye baktığımızda aslında şöyle bir şey var: Anayasa Mahkemesinin 28/9/2017 tarih 2014/101 esas 2017/142 sayılı kararında ne diyor? "Vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak" ibaresi iptal edilmiş yani onun iptal edilmesi üzerine yapılmış...
BAŞKAN - Onun üzerine "aşırı" kelimesini ilave etmişler.
ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Ama baktığınızda yani Anayasa Mahkemesinin, en yüksek mahkemenin "vatandaşın günlük yaşamını zorlaştırmayacak" ibaresi "aşırı ve katlanılamaz"la yer değiştirmiş oluyor yani arkadan dolanmış oluyor. Şimdi, hep söylüyoruz ya, meseleleri samimiyetle ele almak lazım. Anayasa Mahkemesi bir karar vermiş, kararın doğruluğu yanlışlığı bir tarafa yani Anayasa Mahkemesinin kararlarını çok defa biz de eleştiriyoruz ama buna uymak lazım yani bunun arkasından dolandığımız zaman hukuka uygun bir iş yapmış olmuyoruz. Yani bu şekilde belki yürürlükte olmuş olacak ama gene sonuçta mahkemenin iptal ettiği mesele tekrar farklı şekillerde önüne gidecek. Bu neyi gösteriyor biliyor musunuz aslında? Şunu gösteriyor: Anayasa Mahkemesi iptal etti, çok bariz, o maddeyi iptal etti, arkasından dolanarak bir şey yapalım, bu seferki şeyi de Anayasa Mahkemesi bir önceki içtihadından dönsün, zaman zaman içtihatlarından döndüğü gibi.
BAŞKAN - Bu biraz daha değişik tabii, "aşırı ve katlanılamaz" ibarelerini koymuş ki yani onunla arasında epeyce fark var.
ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Yani, bakın, bu belirsizlik içeren bir ibare. Günlük yaşamı aşırı ve katlanılamaz derecede zorlaştırmanın kriteri, derecesi ne? Yani bunu, kamu makamları... Keyfî uygulamayı daha genişletmiş olmayacak mıyız bu şekilde? Ve herhangi bir toplantı ve gösteri yürüyüşünde gürültüden şikâyet bahanesiyle toplantının ve yürüyüşün iptal edilmesi en büyük mülki amir tarafından kararlaştırılabilir, değil mi? Bu, bu şekilde. Yani burada istemese bile, bir şikâyet gelmese bile vatandaş yerine koyarak buna karar verebilir, buna hiçbir engel yok. Dolayısıyla aynı madde ile aynı kanunun 7'nci maddesinin ikinci fıkrasında düzenleme yapılıyor. Daha önce, açık yerlerdeki toplantı ve yürüyüşler güneş batmadan önce dağılacak şekilde, kapalı yerlerdeki toplantılar ise 24.00'e kadar yapılabilir düzenlemesi. Yeni düzenlemede ne var? Açık yerlerdeki toplantılar ile yürüyüşlerin gece vaktinin başlamasıyla sona ermesi, geçerli bir neden gösterilmesi hâlinde saatin uzatılması, vatandaşın günlük yaşamını aşırı ve katlanılamaz derecede zorlaştırmayacak derecede olmasına bağlanmış. Şimdi, toplantı ve gösteri yürüyüşü dediğimiz şey, görünmeden, hiç ses çıkarmadan, kimseye gözükmeden olacak bir şey değil yani bu sonuçta herkesin bir şekilde, bir noktada katlanmasını gerektirecek bir düzenleme. Hep söylüyoruz ya, kamu otoritesiyle hak ve özgürlükler arasında elbette bir denge vardır yani bu dengenin bir tarafı, terazinin bir tarafı ağır bastığı zaman, evet, problem olur yani bunu sınırsız bir özgürlük hâline getirseniz de elbette problem olur ama bu hâliyle de her an, her koşulda, her sokağa çıkanı yasal mevzuatta "Ben bunu kontrol edeceğim." dediğinizde o zaman bu, Anayasa'daki temel hakların da ihlali anlamında da olacaktır. Yani bu şekilde bu konulan ifadelerle her türlü yasaklama yetkisinin verilmesini biz hukuka uygun bulmuyoruz. Bu nedenle, bununla ilgili de çıkarılması yönünde bir önergemiz de oldu, onun değerlendirilmesini talep ediyoruz.