KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Dinlediniz ama kararlarınıza yine tek adam rejimi olarak devam ettiniz, "Ben böyle karar verdim, böyle olacak." dediniz.

Sayın Başkan, ben size şunu önermiştim: Mesela, çok basit, pratik sorular sorduk. "Sayın Mehmet Muş, Sayın Hasan Turan Vekilimiz orada oturacaklar." dediniz. Biliyorsunuz, bizim teamüllerimizde orada hükûmet oturuyordu ve hükûmet orada oturduğu sürece biz birleşimimize devam ediyorduk, toplantılarımıza devam ediyorduk, hükûmet oradan kalkmak istediği zaman siz ara veriyordunuz veya başka bir bakan gelip orada oturuyordu yani hükûmeti temsilen.

BAŞKAN - Bu, Komisyonun talebi, çok arzu ettiğiniz için onu yapıyordum, aslında bakan...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ama bir teamül, bu bir teamüldü. Biliyorsunuz, teamüller sonuç olarak oturur demokratik düzenlerde ve böyle devam eder.

Şimdi, Sayın Mehmet Muş sunumunu yaptıktan sonra -sonuç olarak Grup Başkan Vekili, işi de olabilir- kalkıp giderse... Gidebilir, değil mi? Bir teamül yok, bir kural da yok, herhangi bir...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Osman Aşkın Bak gelir o zaman.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Gelmeyebilir.

BAŞKAN - Hayır. Arkadaşlar, bir dakika...

"Teklif sahibi burada olacak." diye yazılı bir şey yok ki.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - İşte, tamam, ben de onu söylüyorum.

BAŞKAN - Oy hakları yok, önergelerde sormayacağım "Kabul ediyor musun, etmiyor musun?" diye, o da yok artık.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tabii, tabii.

Sayın Mehmet Muş şimdi sunup yapıp "Arkadaş, ben bunu dedim, ne yaparsanız yapın." diye kalkıp giderse biz burada kime konuşacağız?

BAŞKAN - Birbirimize.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ha, ne güzel! Yani Sayın Mehmet Muş savunmasını yapmamış olacak, biz birbirimize savunmasını yapacağız. Sayın Mehmet Muş böyle demiş olabilir ya da şöyle demiş olabilir diye yorumlar yapacağız, öyle mi? Şimdi, bu tip teamülleri baştan bu şekilde oturtmamız lazım, bunları konuşmamız lazım.

Siz dediniz ki "Basın burada olmayacak." Karar aldınız tek başınıza. Hâlbuki, bunu ilgili grubun sözcüleriyle veya birlikte oturup konuşsak...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - İç Tüzük Başkana vermiş yetkiyi.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yapmayın, böyle olmaz, demokrasilerde "Ben çoğunluğum; ben yaptım, oldu." ile iş yürütmemek gerekir. Budur, Meclisin mantığı budur, Meclisler uzlaşma rejimidir.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Kendi yetkisini size niye versin?

BAŞKAN - Arkadaşlar, ben hukukumu savunurum, sıkıntı yok.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Az önce, basınla ilgili "görüntü kirliliği" ifadesini kullandı Sayın Başkan, "görüntü kirliliği" dedi kameraya ya. Bu bile sıkıntılı bir ifade. Basın, demokrasilerde dördüncü güçtür, hatta bazı demokrasilerde birinci güçtür. Basını baş üstünde tutmadığınız sürece, "görüntü kirliliği" olarak tabir ettiğiniz sürece orada bir demokrasiden bahsedilemez.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Öneriniz ne Sayın Paylan?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Önerimiz şu: Uzlaşma. Yani tabii ki yirmi tane kamera olmayabilir ama ajanslar gelir, burada kayıtlarını yaparlar ve kamuya bilgi ulaştırırlar. Sayın Başkan hep böyle bir uzlaşmadan kaçtı, üç yıl boyunca kaçtı. Biz Dimyat'a pirince giderken eldeki bulgurdan da olduk yani kameraları tamamen attı dışarıya Sayın Başkan. Bu açıdan, bunları oturup konuşmamız lazım Sayın Başkan. Yani bu anlamda, bütün bunları -tabii ki eldeki salon imkânlarına göre- bir oturup konuşmak... Ne var? Bu, oturulur, bir saat ayrılır grup sözcüleriyle ve denir ki...

BAŞKAN - Tamam, şu teklifi bitirelim, oturup konuşacağım.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yapmayın Sayın Başkan, teamüller oturur, buna bu şekilde başlamayalım, yanlış başlamayalım.