KOMİSYON KONUŞMASI

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Sayın Başkan, KEFEK Komisyonunun çok değerli üyeleri; ben her şeyden önce geçmiş dönemde çalışmalar gerçekleştiren tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Özellikle, Emre Bey çok güzel toparladı, kendisine de teşekkür ediyorum. Birleşmiş Milletler UN Women'ın çok değerli temsilcilerine de bizimle daha önce gerçekleştirdikleri çalışmaları bize aktardıkları için teşekkür ediyorum.

Şimdi, tabii ki pek çok çalışma gerçekleştirilmiş gördüğüm kadarıyla. Hatta, benim bugün önermeyi düşündüğüm bir çalışmamın da geçmişte gerçekleştirildiğini gördüm.

Şimdi, bence buradaki en büyük sıkıntı, biraz önce gerçi Jülide Hanım da söz etti birazcık, bir parça ama, burada yapılması gerekenin ben en çok uygulamada geçerliliğinin sağlanması olduğunu düşünüyorum.

Şimdi, örneğin, benim Türkiye açısından çok önemsediğim bir proje var, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme çalışması. Türkiye'de de Eskişehir Büyükşehir Belediyesi olarak ilk bu konuda çalışmalar gerçekleştiren ve bizzat benim öncülüğünü üstlendiğim bir projeydi bu ve Birleşmiş Milletler UN Women'ın Türkiye ayağıyla çok güzel çalışmalar gerçekleştirdik ve uygulamada da başarılı sonuçlar aldık biz bu konuda. Bütün daire başkanlarımızı eğittik, işte, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunu kurduk, tüm belediye başkanlarımızın, valinin imza koymasını sağladık bunlara ve gerçekleştiriyoruz, gerçekten de bütçelemede bunu uyguluyoruz.

Şimdi, gördüğüm kadarıyla, proje çalışmaları yapılmış fakat bizim yapmamız gerekenin bunun aslında Türkiye Büyük Millet Meclisinde yasama organı olarak yasalarda işlerliğini sağlamak olduğunu düşünüyorum. Şimdi, geçtiğimiz dönemde, sanıyorum yine medyada bir çalışma yapılmış medya üzerine. Bildiğiniz gibi, kadına yönelik özellikle sosyal medyada, internet gazeteciliğinde, yazılı basında, sözlü basında kadını aşağılayan, işte, toplumsal yaşamdan uzaklaşmasını sağlayan ya da öneren çok fazla yayın yer alıyor. Bakın, dün bir yayın vardı, 25/7/2018 tarihli, Vehbi Kara, Yeni Akit gazetesi yazarının -bir köşe yazarı- yazısı, sizlerle paylaşmak istiyorum, tabii uzun bir yazı ama ben özellikle bazı noktaların altını çizdim: "Zorunlu olmadıkça kadının çalışma hayatına sokulması ne dinen ne de örflerimize göre uygun değildir. Kadınlara karşı bir şey kazandırmadığı gibi, aynı zamanda bir insanlık hakkı gaspıdır." Araları atlayarak okuyorum süre kısıntısı nedeniyle. "Kadınlar yuvalarına döndüğü takdirde hürmet görecektir. Bu nedenle, hayasını muhafaza ettiği ölçüde kadın güzel, değerli ve saygındır." Yine araları atlıyorum. Peygamberimizin hadislerinden söz ediyor, devam ediyor "...ya da seküler yaşamında yaptığı ahlaksız eğlencelere kapılmış kadınların yalancı hâllerine kanmayalım." Ve yine aralarda çok fazla açıklamalar var. "Çok samimi arkadaşlıklar, dostluklar ve iş yaşamındaki dayanışma, bir güzel kadının aralarına girmesiyle birlikte derhâl bitiverir. Bir daha ara ki o eski zevkli çalışma ortamı bulunsun. Kadınların çalışma hayatına girip erkeklerle fink atması..." gibi tanımlamalarla devam eden ve son derece kadınları aşağılayıcı ve erkeklerin de sanki görüşüymüşçesine birtakım tanımlamalarla devam eden bir yazı.

Şimdi, ben gördüm, Değerli Komisyon geçen yıl bununla ilgili bir çalışma yapmış ama bunun sonuçları ne? Şimdi, tabii, biz Komisyon üyeleri olarak bunlara da ulaşıp -geçen hafta belli oldu, seçimlerimiz yapıldı ama bir hafta boyunca çok yoğun çalıştığımız için- çok fazla geçen yılki çalışmalara da bakma şansımız olmadı. Tüm bu yapılan çalışmaların nasıl sonuçlandığı, nasıl etki ettiği, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmaları hakkında çok fazla bilgi edinemedik.

Şimdi, benim esas önemsediğim nokta, bu örnekleri şunun için verdim: Bizim yaptığımız çalışmaların uygulanabilir olması konusunda bir alt komisyon kurmamız gerektiğini ve bunun yasama organında, direkt karar mekanizmasında yer almasını sağlayıcı bir çalışma yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Şimdi, verilen tepkiler de ne olacak? Şimdi diyelim ki bizim bir çalışmamız var, son örnekten yola çıkarsak medyada cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik. Şimdi böyle bir yazı var. Köşe yazarı, evet, "İfade özgürlüğü var." diyoruz ama ifade özgürlüğü ne yazık ki her alanda yok bildiğiniz gibi ülkemizde. Bazı gazetecilerimiz tutuklu hâlen ifadelerini özgürce söyledikleri için ama bazıları da kalkıyor son derece rahat biçimde ifade özgürlüğünden yararlanarak bunları söylüyor. Mesela biz KEFEK olarak bu ve bu benzeri yazılara ne tür önlem alıyoruz, ne yapıyoruz, nasıl bir refleks gösteriyoruz? Ya da çalışılmış, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme, biz bunu oluşturduğumuz bütçe... Gerçi, biliyorsunuz, bütçeyi de artık biz yapmıyoruz, Cumhurbaşkanlığı yapacak ama en azından yapılması konusunda KEFEK olarak bir baskımızın olması lazım kadınların da bu bütçeden yararlanması açısından, eşit yararlanması açısından.

Şimdi, biz, kadını, tabii, hep böyle bir bağlam içinde... Mesela biraz önce arkadaşımız söyledi, "kırsalda kalkınma." Evet, kırsalda kadının da kalkınması, rol alması çok önemli ama hep bir bağlam içinde. Oysaki kadın bir birey. Biz öncelikle KEFEK olarak kadının bir birey olduğunu kabul etmeliyiz, kadını aileden, çocuktan ve içinde bulunduğu tüm ekonomik ve sosyal bağlamlardan farklı olarak, bir birey olarak ele almalıyız ki kadına gerçekten fırsat eşitliğinin sağlanmasına da Komisyon olarak bir yararımız olsun. Esas önemli bunu görüyorum ve bunu çok önemsiyorum.

Şimdi yasalar yapılırken de belki şöyle bir önerim olabilir, bilemiyorum yani işlerliği... Şimdi, tüzük değişikliği bizim için önemli bir fırsat ki o da biliyorsunuz yani, açtık Türkiye Büyük Millet Meclisini, İç Tüzük değişikliği yapmadan birden torba yasaları yapmaya girdik. Oysaki önce İç Tüzük'ümüzü değiştirmemiz gerekiyordu. İç Tüzük'te böyle bir çalışma yapılabilir yaz boyunca. İç Tüzük'te, bizim Komisyonumuzun yapılacak tüm yasalarda etkin olarak rol almasını sağlayıcı birer temsilci verebiliriz ya da belki bize yasalar gelir, biz KEFEK olarak inceleriz, ondan sonra görüşlerimizi bildiririz, kadın açısından nasıl rol alınacağını, yani kadına nasıl etkileri olacağını ve kadının bundan nasıl fırsat olarak yararlanabileceğini daha etkin olarak konumlandırabiliriz. Dolayısıyla, yani, hani, birtakım çalıştayları yapıp, işte, yurt dışına gidip yerinde uygulamaları görüp... Tabii ki bunlar çok anlamlı ama bunları ihtiyacımız olan uygulamaya, yasalarımıza sokmak ve ardından da uygulanmasının takipçisi olmak, en önemsememiz gereken konu bu. Yani yaptırım anlamında KEFEK olarak bunu başarabilirsek Komisyon olarak varlığımızın da bir anlamı olur. Biz de, kadınlar -erkek üyelerimiz de var, biz kendilerine de teşekkür ediyoruz bizlerle birlikte oldukları için bu Komisyonda- dolayısıyla hem gönül rahatlığıyla çalışırız hem bir işe yaramış oluruz, sonuçlarını görürüz, mutlu oluruz.

BAŞKAN - Hocam, süreyi hatırlatacağım. Kusura bakmayın, çok tarzım değil böyle bir şey ama...

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Tamam, ben süremi çok aştım herhâlde, gösterdiğiniz anlayış için teşekkür ediyorum.

Yani bu konuda elimizden geleni yapmayı isteriz.

Çok teşekkür ediyorum, sağ olun.