| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun Teklifi (2/773) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 03 .10.2018 |
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle 27'nci Dönem İkinci Yasama Yılımızın Meclisimize ve bütün milletimize hayırlı uğurlu olmasını yürekten diliyorum.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; aynı uygulamaya yönelik eleştiriyi bir şekilde ben de takdim etmek istemiştim. Bir kere, 2 milletvekili arkadaşımız bir kanun teklifi sunuyor ancak 1'i burada değil; bir. Önemli bir işi vardır diye, kendisini de buradan anarak, saygımı da ifade ederek, bunu da kabul etmiş olalım ama olsaydı iyi olacaktı. 2 arkadaşımız baş başa vermişler, bir kanun teklifi hazırlamışlar herhâlde ya da...
BAŞKAN - Bürokrasiden destek almışlardır, bu her zaman böyle olur.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - ...kanun tasarısı olamadığına göre Hükûmet ya da daha doğrusu Cumhurbaşkanımızın bizatihi kendisi bir kanun teklifi hazırlatmış ve -çok özür dilerim, bu kelime her yerde kullanılıyor ama- bir taşeron üzerinden, bir milletvekili arkadaşımız üzerinden bu teklif Meclis gündemine geliyor.
BAŞKAN - Vallahi, bu ifade çok ağır.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bunu olumsuz eleştiri, hakaret anlamında değil yani...
BAŞKAN - Yok yok yani Meclise ve kendi kurumumuza hakaret ediyorsunuz.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Şimdi ben burada uygulama eleştirisi yapıyorum Sayın Başkan, uygulama eleştirisi.
BAŞKAN - Başka bir formül önerin.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Yani niye kanun tasarısı... Gelseydi o zaman kanun tasarısı. Hükûmetin yetkilisi gelsin.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Başkanım, arkadaş kimin taşeronu? Milletvekilimiz kimin taşeronu? Yani eğer...
BAŞKAN - Ben soracağım bir müsaade ederseniz.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan, bu ifade bir hakaret değil, sözlük tanımıyla...
BAŞKAN - Ama bunu sormaktan hicap ederim.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Kendi rızasıyla, isteğiyle, kendi düşüncesiyle bir teklif hazırlanmış olursa başımın üstünde ancak Hükûmetin, bürokrasinin talimatlarıyla hazırlanmış bir kanun teklifini alıp Meclise sunan bir kişinin sözlük tanımıdır bu. Bunun bir hakaret olarak algılanmasını istemem. Öyle bir durum olacağını da zannetmiyorum zaten.
BAŞKAN - Aldırmadı zaten Sayın Muş gördüğüm kadarıyla.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bir hakaret değildi çünkü tanımım ve ifadem.
Şimdi, Sayın Başkan, konumuz o değil ama aynı şeyi ben de düşünüyorum. Bir devlet memuru bir siyasi partinin arkasında duramaz, Devlet Memurları Kanunu gereğince bu söz konusu olamaz. O nedenle, arkasında duruyormuş gibi bir görüntü verildiğini Sayın Arı ifade etmiş olabilir. Bundan sonra da hep böyle olacak gibi görünüyor. Bizim vereceğimiz kanun teklifleri de Komisyona gelmeyeceğine göre AK PARTİ milletvekili arkadaşlarımızın...
BAŞKAN - Niye gelmesin?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Var kanun tekliflerimiz indirin.
BAŞKAN - Niye gelmesin?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Var dünya kadar, EYT var, emeklilikte yaşa takılanlar var, hadi indirin.
BAŞKAN - Neler geldi bize, yeni gelen var mı elinizde? Listeyi getirin bir bakayım.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan, izin verirseniz ben sözlerime devam ediyorum.
Şimdi, böyle bir süreç. Bunu ben Meclis tatile girmeden önceki bir kanun, bu bedelli askerlikle ilgili kanun teklifi -o da tabii, tasarı niteliğinde bir teklifti ama- üzerindeki görüşmemde de söyledim, siz de hatta komisyon sıralarında oturuyordunuz. Şimdi, bu Meclis Genel Kurula da taşınacak, Meclis Genel Kurulunda da bizim yönelteceğimiz sorulara kim yanıt verecek?
BAŞKAN - Ben cevaplayacağım.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bu teklifi veren mi yanıt verecek?
BAŞKAN - Yok efendim, aşağıda teklif görüşülmüyor, aşağıda görüşülen komisyon metni olduğu için ben cevaplayacağım soruları.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sizin komisyon çoğunluğunun onayını almanız lazım değişiklik önerisi geldiğinde. O nasıl olacak, onu bilemiyorum tabii.
BAŞKAN - "Değişiklik önerisi geldiğinde" derseniz, yok, yani eğer gelen bir değişiklik önerisinin kabulü söz konusuysa salt çoğunluk gerekir yoksa takdire bırakırsınız, muhalefet edersiniz yani.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Evet, evet, onu diyorum yani siz orada "Ben veririm." diyemezsiniz çünkü o zaman komisyon toplamanız lazım.
BAŞKAN - Sorunun cevabını efendim, kararı değil. Cevap ayrı, karar ayrı.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Yeni madde ihdasından bahsetmek istiyor galiba.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Evet, yeni madde ilavesi veya...
BAŞKAN - Salt çoğunluk gereken işler ayıdır.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Evet, evet. Siz Komisyon Başkanı olarak Komisyona yöneltilen... Peki, bu kanun teklifini veren arkadaşımızın vereceği yanıt da olacaktır herhâlde. Onun yanıtını siz verme yetkisini kendinizde bulmazsınız sanırım.
BAŞKAN - Efendim, ben komisyon metniyle ilgili, bu komisyon metni üzerinden görüşmeler sürdürüldüğü için orada metin üzerinden direkt olarak gelen...
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Komisyon ve teklifi verenin... Yani burada teklifi verenin hiç mi sözü olmayacak Sayın Başkan?
BAŞKAN - Efendim, teklifi veren aşağıda konuşma yapmak istiyorsa konuşmasını yapar, Genel Kurulun çalışma sistemini ben buradan yönetmiyorum. Onu da Meclis Başkanı ya da Başkan vekilleri oradaki oturumu yönetiyorlar. Onları nasıl yapacaklarsa yaparlar.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Ben bir teklif verdim, teklifimle ilgili bir milletvekili arkadaşımız bir eleştiri getirdi, ona yanıt verecek olan benim herhâlde, siz değilsiniz çünkü teklifi veren, onun detayını, araştırmasını, incelemesini yapmış, arka planı benim.
BAŞKAN - Onu söylüyorum efendim, soru-cevap işlemlerinde yeni usule göre...
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Neyse, karşılıklı diyaloğa geçtik Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Hayır hayır, ben sadece sorunuzun cevabını veriyorum, sizinle bir diyaloğa girmiyorum, niye gireyim.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Peki.
Şimdi, Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 4456 sayılı Kanun, Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketinin Kuruluşu Hakkında Kanun. Bu kanun 1975 yılında Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası Kuruluşuna Dair Kanun Hükmünde Kararname'yle başlamış, sonra AŞ olarak değiştirilmesine yönelik bir KHK var, sonra bazı maddelerinin değiştirilmesine dair bir kanun hükmünde kararname var, arkasından 1990 yılında Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketinin -altını çizerek söylüyorum- Kuruluşu Hakkında Kanun, bakın, "Kuruluşu Hakkında Kanun" olarak yeni bir isimle yeni bir banka olarak kurulmuş, değişikliğe uğramış. Arkasından, Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketinin Kuruluşu Hakkında bu 4456 sayılı Kanun çıkmış. Şimdi, bu kanun söz konusu, üzerinde görüştüğümüz bu teklifin 8'inci maddesiyle yürürlükten kaldırılıyor. Artık böyle bir AŞ yok, yürürlükten kaldırıldı. Şimdi, yürürlükten kaldırılmış olan bir banka anonim şirketi kanunu ortada yokken biz bunu da yürürlükten kaldırıyoruz aynı şeyle, bir kuruluş değil, Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun Teklifi diye bir teklifle kanun onaylıyoruz.
BAŞKAN - 2'nci maddeye ilişkin bir önerge var, hazır. Buradaki 8'inci maddeyle...
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Ben onu bilemem şimdi, ben sözlerimi bitireyim.
BAŞKAN - Haklısınız, söylüyorum yani 8'inci maddeyle mülga hâle gelen kanundan dolayı düzenleme yapıyor 2'nci madde.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Dolayısıyla bu kanunda, önceki kurulmuş yani ortadan kaldırdığımız Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketi daha önce ana sözleşmesi ki sadece şirketin merkezinin ana sözleşmeyle belirleneceğine dair bir hüküm var iken ve ana sözleşmeyle merkezi belirlenen ve diğer bütün hükümleri yani bu anonim şirketinin amacı, kaynakları, sermaye yapısı, organları, hesapları, faaliyet konuları, kârın dağıtımına ilişkin hususlar, vesaire kanunla düzenlenmiş iken şimdi yeni kanunda mülga olan, ortadan kaldırılmış olan bu anonim şirketinin artık bütün bu, işte "Merkezi, amacı, kaynakları vasaire, bütün sermayesi, sermaye yapısı, organları, çalışanları, kâr dağıtımına ilişkin hususlar esas sözleşmesinde belirlenir."
Değerli arkadaşlar, bir bankanın kuruluşunu hadi mülga ettik, burada mantıksal bir çelişki, sürece dair ciddi bir bence önemli bir çelişki var, ortadan kanunu kaldırıyorsunuz yani böyle bir anonim şirketinin kuruluşu artık söz konusu değil, onun üzerine değişiklik yapan bir şey getiriyorsunuz. Bir de böyle bir bankanın bütün düzenini, aslında bir kuruluş kanunu olarak tanımlanabilecek bir düzeni esas sözleşmeyle tanımlamak üzere kanuna hüküm koyuyorsunuz. Yani dolayısıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi aslında üzerindeki bu kuruluş kanunuyla ilgili yetkinin neredeyse bütününü, tamamını "Esas sözleşmeyle belirlenir." diyerek o sözleşmeyi belirleyecek olanlara devretmiş oluyor. Böyle bir yaklaşım, böyle bir kanun teklifi, böyle bir banka kuruluşu veya düzeni bence kabul edilebilir değil, bir.
İkincisi, tabii, ben "Bu kanunda devlet nerede?" diyorum. Bu kanunda devlet nerede? Sayıştay denetimi ortadan kaldırılıyor. Yani bu Türkiye Kalkınma Fonu tarafından iştirak edilen şirketler ve fonlar, kamu iktisadi teşebbüsleri de dâhil, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan ve özel kanunla kurulan kamu kurum kuruluş ve ortaklıklarına uygulanan mevzuat yani Sayıştayın denetim hakkı, yetkisi vesaire, hangi mevzuat varsa "Bu mevzuata tabi değildir." denerek bu iştirakler, bu bütün düzenler Sayıştay denetiminden uzaklaştırılıyor.
Bu fonla ilgili, bankanın "Harcırah Kanunu'ndan, Taşıt Kanunu, Türk Standartları Enstitüsüyle ilgili düzenlemelerden, Devlet İhale Kanunu'ndan, Kamu Konutları Kanunu'ndan, Kamu İhale Kanunu'ndan, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, personel rejiminin düzenlenmesi -artık fazla da saymayayım- bütün bu hukuki düzenlemelere de tabi değildir." deniyor. Peki, değerli arkadaşlar, gerek banka gerek fon açısından devlet nerede burada, devletin rolü ne? Türkiye Büyük Millet Meclisi nerede? Kanun düzenliyoruz, Meclisin hakkı nerede? Yani bu bütçe hakkı nasıl uygulanacak bütün bu denetimlerden kaçırılan, bütün bu ihale kanunlarından uzaklaştırılan fonlar nerede? Devlet denetiminden uzaklaştırılan bir başka harcama alanı açılmış oluyor. Kaldı ki Cumhurbaşkanına "İhtiyaç duyulan kaynağın hangi kurum veya kuruluş bütçesinden karşılanacağı Cumhurbaşkanınca belirlenir." diyoruz yani bankanın ihtiyaç duyacağı kaynağın hangi kurum veya kuruluştan... "Ben şu kuruluştan, kurumdan istiyorum." "Ya, şunun bütçesinden, ödeneğinden alalım." Ya, böyle bir bütçe uygulaması olabilir mi? Bütçe hakkı Türkiye Büyük Millet Meclisindedir. O bütçenin denetim hakkını da bütçe hakkını da kullanan Meclisin yetkisini, hakkını siz burada bir kanunla Cumhurbaşkanına vermiş oluyorsunuz. Cumhurbaşkanı istediği kamu kurum veya kuruluş bütçesinden bunu karşılayacak.
Şimdi, tabii, burada kalkınma... Aslında burada tanım da yok. Mesela "kalkınma" deyince neyi anlıyoruz? Kalkınmanın bir tanımı olması lazım. "Kalkınma" ifadesinin sınırlarının, tanımının... "Sürdürülebilir kalkınma" nedir yani doğa, çevre ve sürdürülebilir yaşam adına bunun tanımını nereye koyuyoruz, bu da ayrı bir konu çünkü kalkınma çoğunlukla sürdürülebilir bir çevreden uzaklaştıran bir sürece de evrilebilir. Ama kalkınmanın önce insan kaynağıyla olacağını hepimiz biliyoruz. İnsan kaynağı olmazsa, yoksa kalkınma olamaz.
Peki, burada Türkiye Kalkınma Bankası AŞ'nin mevcut personeli tasfiye edilmeye, diğer kurumlara uzaklaştırılmaya çalışılıyor. Bakın, bu personel ne? 19 daire başkanı, 59 müdür ve müdür yardımcısı, 9 müfettiş, 2 hukuk müşaviri, 4 avukat, 12 mühendis, 67 amir, 67 şef ve şef yardımcısı, 22 memur, 47 teknisyen, şoför, bekçi, aşçı. Yalnızca üç aşamalı KPSS yazılı, sözlü, özel yarışma sınavıyla mesleğe girerek belirli bir süre hizmet içi eğitimden geçerek yeterlilik sınavıyla yetki alan, üçüncü yılında hazırladığı uzmanlık teziyle uzman olarak atanan ve de beş yıl bilfiil uzman olarak çalıştıktan sonra sözlü sınavla kıdemli uzman olan, bankanın mevcut mevzuatında ihtisas personeli olarak tanımlanmış, yaptığı işin niteliği gereği özel bir uzmanlık gerektiren işlerde çalışmış olan 140 kıdemli uzman, 35 uzman ve 36 uzman yardımcısı ne olacak? Bu insan kaynağını siz diğer kurumlara göndererek heba mı edeceksiniz? Bu insan kaynağı ve bu uzman yapısı geleceği ne olacak? Bunların özlük hakları ne olacak? Bunlar daha önceki kanunda, 4456 sayılı Kanun'da "5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine ve hizmet süreleri ise 657 ile 5434'e göre yapılır." hükmü ortadayken şimdi bunları kaldırıyorsunuz, 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine göre yani taşerona verilen iş hükümlerine göre yani sözleşmeli taşeron işçi çalıştırma kanununa göre yeni personeli düzenliyorsunuz.
Yani hangi akıl ve mantıkla bu insanlara... Bunun yerine ne koyacaksınız, hangi insan kaynağını koyacaksınız? Nasıl koyacaksınız, bu insan kaynağı nereden gelecek? Bu konuda, hele hele diğer kurumlara gönderilecek olan uzmanların, özellikle mevcut statülerini koruyabilmeleri, görev unvanlarını koruyabilmeleri, o görev unvanlarından 3600 ek göstergeyle emeklilik haklarını da aynı zamanda o gösterge üzerinden alabilmeleri gibi bir, onların geleceğini, yaşam haklarını koruyan bir düzenlemeden de maalesef burada kaçınılmış.
Ben maddelere geçildiğinde daha detaylı bu konulara gireceğim ama bir insan böyle bir kanun geldiğinde sanki önceki kanunun üzerinde değişiklikmiş gibi önceki kanunu da aldım, bu kanun hükümleri tamamen mülga olduğu için artık yok hükmünde, bu önümüze gelen, getirilen de devletin denetim yetkisini, devletin varlığını bile ortadan kaldıran bir anonim şirket, denetimden uzaklaştırılan bir şirket konumuna getiriliyor ki bunu da bu şekliyle kabul etmemiz söz konusu değil.
Ben sözlerimi uzatmak istemiyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Dilerim bu usulle ilgili gerek komisyon çalışmalarımızda gerek Meclis çalışmalarımızda İç Tüzük düzenlemesiyle sıkıntılar giderilir. Biz bunları her seferinde gerek burada gerek Genel Kurul çalışmalarımızda ifade etmek ve bu sıkıntıyı her seferinde kamuoyunun gündemine taşımak zorunda kalmayız.
Teşekkür ediyorum.