KOMİSYON KONUŞMASI

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Geneli üzerinde konuşmalarda... Ben, tabii, Komisyon üyesi değilim, Adalet Komisyonu üyesiyim ve yeni parlamenterim, eski siyasetçi sayılırım. Ama Parlamentoya geldiğimiz andan itibaren tabii ki Meclisin gücünün azalması, hatta işlevsiz görüntüsü çok rahatsız edici. Bir arkadaşımızın da söylediği gibi, gittiğimiz yerde, halkın içinde de "Meclisin işlevi var mı?" sorusuna muhatap olduğumuzda gerçekten çok rahatsız edici oluyor.

Sayın Akbaşoğlu biraz içimizi ferahlattı, bundan sonra demokrasi, uzlaşma, özgürlükler ve güçlü Meclis tanımı yaptı ve ardından da "Geçmiş de bizim, gelecek de bizim." diyerek içimize su serpti ama benim burada tabii şu soru aklıma geliyor: "Geçmiş bizim, geçmiş bizim." derken, tam da o noktada "Geçmişin yüz yıllık kazanımının -Sayın İbrahim Kaboğlu Hoca çok güzel izah etmişti- geçmiş yüz yıllık parlamenter birikimlerimizin yok sayılması o zaman neden?" sorusu akla geliyor. Oysa o yüz yıllık kazanımlarımızda Türkiye çok önemli hizmetler vermişti; hem devrimleri başarmıştı hem de güçlü bir Meclis ve Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmuştu, Kurtuluş Savaşı'nı vermişti, 1921 Anayasamızı yapmıştı ve sonrasında da yine parlamentoların gücüyle Türkiye büyük badireleri atlattı ve çok büyük demokrasi, cumhuriyet ve özgürlükler mücadelesi verildi. "Geçmiş bizim." derken bu geleneğin, kazanımların yok sayılmış olmasını bir türlü anlayamıyoruz.

Yine, bir hatip "Yüz yıllık parlamenter sistem yürümedi, yürütülemedi." derken onu da üzüntüyle karşıladım. Oysa yüz yıllık -dediğim gibi- parlamenter sistem ve deneyimlerimizde devlet idaresinde çok önemli başarılarla belli yerlere gelinmişti. Ama bugünkü sistemde, henüz dünyada denenmemiş ve bizde de denenmemiş bu sistemde ise yeni model doğru sinyaller de vermiyor doğrusu. Hatta bir örnek vermek gerekirse, bu modele geçtikten itibaren ekonomiyi yerine oturtamıyoruz. "Neden?" diye bir düşündüğümüzde de çünkü denetlenmeyen, şeffaf olmayan sistemlere sermayenin yaklaşması, yatırımların yaklaşması son derece zordur ve dünyada biz bunu hemen şu birkaç ayda bile örneklerimizle gördük. Doların yükselmesi, ekonominin sıkıntılı olması, bir türlü kontrol altında tutulamaması bile... Yine, bu modelin denetlenemeyen ve Parlamento denetiminin olmadığı, yargının zaafa düştüğü ve Hükûmetin de yetkisi sadece tek adama bağlanmış görüntüsü dünya sistemini de rahatsız etmiştir. Çünkü böyle bir sistem, böyle bir düzen yoktur, rejim yoktur. Öyle olunca bunun sıkıntılarını çok çekeceğiz, öyle görünüyor. Yine, bir arkadaşımız ısrarla meşruiyet vurgusu yaparken tabii, seçimler için meşruiyet vurgusu yapmıştı. Biz seçimlere meşru değil diyemeyiz ama bir anayasanın meşru sayılması için doğrusu, bir mutabakata, toplumsal bir mutabakata... Ki tanımında sözleşmedir anayasalar, toplumsal uzlaşma ve sözleşmeye dayalı mutabakat metinleridir. Oysa bizde çıkışı bile bir ayrımcılıkla, çok ciddi sıkıntılarla çıkmış ve oylanmıştır ve olağanüstü hâl döneminde oylanmış olması da o meşruiyet tartışmasını her zaman gündeme getirecektir. Ama şunu söylemek gerekir ki meridir. 16 Nisan 2017 Anayasası tabii ki meri bir Anayasa'dır. Artık o Anayasa'ya göre bu Tüzük'ü uyarlamak ve tüzük yapmak görevimiz vardır. Ama benim burada altını çizmek istediğim şu: En azından, keşke Feridun Bahşi arkadaşımızın da söylediği gibi, yine, Kaboğlu Hocamızın da altını çizdiği gibi yeniden bir tüzük yapabilseydik Meclis çok rahatlıkla kısa zamanda bütüncül, buna uyum sağlayan yeni bir tüzük yapabilirdi. Ama ben şunu umut ediyorum: Bu Meclis, bu yönetim anlayışı Türkiye'yi çok ciddi sıkıntılara sokabilir. O nedenle, güven veren, denetlenebilen ve güçlü bir Parlamentoya, parlamenter sisteme dönüş tabii ki çok kolay olmayacaktır böyle bir sistemi oluşturduktan sonra. Ama dünyalı bir modele yani en azından, denge denetim mekanizmalarının sağlandığı, erkler ayrımının olabildiği dünyalı bir başkanlık sistemine evrilmek ve Parlamentoyu güçlü kılmak zorundayız. Eğer Parlamentonun işlevsiz hâle gelmesine katkı sunarsak bundan bugün bizler rahatsızız ama yarın bütün Meclis tümüyle bundan büyük rahatsızlık duyacaktır.

Türkiye çok önemli işler başarmıştır dedim, gerçekten çok büyük işler, hizmetler vermiştir şu geçtiğimiz yüzyıllık dönem içinde ama hangisine bakarsanız arkasında güçlü bir millî irade, bir Meclis iradesi bulunmaktadır. Onun için, güçlü bir Meclisten hiç çekinmeden, denetleyen, sorgulayan güçlü bir Meclisi oluşturmak zorundayız. Bunu yapamazsak bütün milletvekilleri zaman içinde bunun sorumluluğunu ve zorluğunu yaşayacaktır. Bunun eksiklerini hepimiz büyük ölçüde hissedeceğiz. Hatta, bu modeli önerenler, bu modeli Türkiye'ye layık görenler de önümüzdeki aylarda, süreçte sistemi bir türlü oturtamadığı için, sistemi bütüncül olarak işletemediği için bunun sorunlarını hep birlikte yaşayacağız, sorgulamaya başlayacağız diye düşünüyorum.

Yeni dönemin hepimize hayırlı olmasını diliyorum.

Yapılmış olan uzlaşmadan, en azından Tüzük'teki partilerin uzlaşmasını da memnuniyetle karşılıyorum.

Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.