KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri, kıymetli bürokratlar, basınımızın değerli temsilcileri; hepiniz hoş geldiniz. Bu görüşmekte olduğumuz 6'ncı maddeyle ilgili olarak arkadaşlarımız birçok konuyu hatırlattılar ama bir defa bu hukukumuzu ne kadar geriye götüreceğini tartışsak bunun altından kalkmak mümkün değil. Her türlü olayda bundan sonra idare istediği vatandaşı gözaltına alabilir. Tabii bu toplumsal olaylar bakımından özellikle daha ciddi sıkıntılar getirecektir. Yarın mesela duyduğumuza göre emekli polisler Meclisin kapısında emeklilik haklarıyla ilgili bir basın açıklaması yapacaklarmış. Bu madde bu şekliyle yürürlüğe girerse oraya gelen vatandaşları, işte sayıları da 1'den fazla olduğu için gözaltına alıp dört gün boyunca mahkemeye çıkarmadan gözaltında tutabilirsiniz. Emekli polisle çalışan polisi birbirine vurdurursunuz. Tabii, gene bu uygulamada olabilecek şeyleri söyleyelim. İşte vatandaşın bir tanesi iktidar partisinin ilçe başkanının canını sıkar, polise götürürsünüz "Şu adam benim canımı sıktı, atın üç gün içeriye, bir nezarete, aklı başına gelsin." Bunlar, şimdi gülüyorsunuz ama...

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Bu nasıl olacak bu kanunda Mehmet Ağabey, merak ediyorum. Deminki de mesela, şimdi yarın emekli polisler gelecek, orada gösteri yapacak.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Basın açıklaması yapacak.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Basın açıklaması. Ne diyor orada? Bakın, dikkat ederseniz maddenin başında "suçüstü hâllerinde..." Suçüstü hâlini öngörüyor, ona göre alttakileri sıralıyor. Diyor ki eğer suçüstü hâlleri...

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Bu da bir suç.

CELAL DİNÇER (İstanbul) - Hükûmete karşı gösterileri suç hâline getiriyor bir yerde.

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Onun kararını kim verecek?

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Bir saniye...

Toplantı gösteri ve yürüyüşleriyle alakalı da "33'üncü maddenin (a) fıkrasında belirtilen hususlarda" diyor.

BAŞKAN - Sayın Şahin, konuşmayı bir bitirsin de.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Sayın Şahin, bundan sonra ne olur biliyor musunuz? Hani Temel'in hikâyesi var ya. "Bana şöyle bir laf etti ama ne dediğini anlayamadım." diyor. İşte öbürü yorum yaparken de "Ya o kadar yoruma gerek yok, ben onu zaten tedbiren vurduydum." diyor.

BAŞKAN - Ama bu fıkra tabii...

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Fıkra ama...

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Yargıç gibi düşünüyorsunuz...

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Biz hukukçuyuz.

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Yani hukukçu diyorsun ama buradaki hukukçu değil.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Zaten idarecilerin yüzünden değil mi?

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Sen mahkeme gibi karar verdin.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Aynen öyle... Aynen öyle...

Bir yetki idarenin eline geçti mi, tabii, ondan sonra o yetkinin nasıl kullanılacağının biz uygulamada çok örneklerini biliyoruz. Zeytinburnu'nda Sayın Cumhurbaşkanımızın vecizelerini asan ilçe teşkilatlarımız basılıp o vecizeler indirildi aşağıya. Yani idarenin eline geçen yetkilerin nasıl kullanılacağını az çok hepimiz biliyoruz.

Ama en önemli konu da arkadaşlar, ben bunu daha önce başka platformlarda da söyledim ama burada tekrar etmek istiyorum: Şimdi, tabii, siyasetçinin sonunu getiren şey sokağa çıkma korkusudur. Son dönemde gerek Sayın Cumhurbaşkanı gerek Başbakan gerek bakanlar artık vatandaşın içine çıkıp gezemiyorlar.

Gezemiyorlar arkadaşlar... İşte Başbakanın Gümüşhane gezisine kaç vilayetten polis gitti? Cumhurbaşkanının Muğla programına kaç vilayetten polis gitti? Bunları biliriz. Yani her şeye de tepki göstermeyin.

Bundan sonra olacak olanlar nedir? İşte istihbarat raporları gelir idarenin önüne, Başbakan, Cumhurbaşkanı, bakanlar şuraya gitti... İşte Soma'ya gitti Enerji Bakanı. Yarın olacak olanları söyleyeyim. Amasya'da yeni bir termik santral ruhsatı verilmiş, oraya gitti. Oradaki protestolara kimler katılacak, tedbiren onlar toplanır. Bunun uygulamasında bunları görürsünüz. Bizim yirmi beş senelik idarecilik tecrübemiz var. Biz bunları paylaşıyoruz. Bugün sizin dedikleriniz toplanır, yarın birileri sizi toplar.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Toplayacağız zaten, toplayacağız.

ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - Dağılmışlar toplanır. Biz topluyuz.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Yani kim dağılmış kim...

Şimdi, bakın, 60 ihtilalinde var böyle hukuk. 60 ihtilalinde çıkarılan bir kararnameyle kaymakamın teklifi valinin onayıyla istenilen vatandaşlar altmış güne kadar tutuklanmış. Bunlar ülkemizin kayıtlarında var. Bu da ona benzer bir şey.

ALİ TURAN (Sivas) - Bunlara çok fazla girme istersen.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Niye?

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Altında CHP kalır diye korkuyor.

ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - Biraz daha geriye gidersen il başkanlarının vali olduğu dönemleri de gördük.

ALİ TURAN (Sivas) - Yanlış anlaşılabilir.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Anlaşılsın arkadaşlar. Bunu aydınlatmak için onları da konuşalım.

BAŞKAN - Arkadaşlar, zaman ilerledikçe açılmaya başladınız. Lütfen...

Sayın Erdoğan...

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Şimdi, tabii, bundan sonra önümüze gelecek başka konular da var. Bu şekilde gözaltına alınan vatandaşlarımız, tabii ki, gidecek iç hukukta haklarını arayacak. İç hukukta bu haklarının karşılığını bulurlar bulmazlar. Tabii, idarenin biz bu durumunu tartışırken yargının da gün geçtikçe iktidarın kontrolüne giden yapısını unutmuş, görmezden gelen insanlar değiliz. Ama Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gider, buralardan önümüze çok yüklü tazminat davaları gelir. Eğer bu kanunun bu maddesini böyle geçirecekseniz, bu tazminatları gözaltına alanlar mı ödeyecek, aldıranlar mı ödeyecek, devlet mi ödeyecek, bunu da bu maddeye yazmak lazım.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - İlerleyen maddelerde var Mehmet Ağabey.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Yok. İlerleyen maddeler ayrı arkadaşlar. İlerleyen maddelerde 5233'le ilgili hükümler var. O konu benim uzmanlık alanım. Ben onu çok iyi bilirim. O konuda benimle tartışamazsınız. Ben uyguladım geldim onları, okumadım.

Burada çok ciddi davalarla devlet karşı karşıya gelir ki bu davaların karşısında 5233 davaları küçük kalır. Çünkü burada tamamen ucu açık, çok keyfîliğe açık bir düzenleme var. Bu Anayasa'ya aykırı, şu bu, falan filan bunları bir kenara bırakalım ama dediğim gibi, bu hükme dayanarak bugün siz üç günlük bir saltanat sürebilirsiniz, ama unutmayın ondan sonra bu düzenleme sizi de sıkıntıya sokar. Yani bugün siz birilerine söylersiniz, birilerini gözaltına alırsınız ama yarın o sizin söylediğiniz adamlar birinin söylemesine ihtiyaç duymadan "Bunlar geçmişte çok yapmıştı." diye gelir sizi alır götürürler.

CELAL DİNÇER (İstanbul) - Giderayak yasayı değiştirirler kurtarırlar kendilerini.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Arkadaşlar, zaman kalmadı ki.

CELAL DİNÇER (İstanbul) - Seçime bir ay kala değiştirirler.

ALİ TURAN (Sivas) - 7 Haziran 2071...

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - 7 Haziran, öyle 2071 değil arkadaşlar. 7 Hazirana yüz kırk yedi gün kaldı.

Arkadaşlar, bunlar tehlikeli yetkiler. Kendiniz günah işlemeye niyet ediyorsunuz başkalarının da günah işlemesine sebep olursunuz.

ALİ TURAN (Sivas) - 2071'in 7 Haziranından bahsediyoruz.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Yok yok arkadaşlar. 2071'e kadar bu değirmenin altından çok su geçer, hiç merak etmeyin.

İktidarlar, tabii kendini böyle alternatifsiz gördüğü, kendini en güçlü gördüğü zaman tepetaklak giderler. Bu da uzakta değil. 7 Haziran önemli bir seçimdir. İnşallah, 7 Haziranda, bu kanun yapma konusundaki kötü uygulamalarınızın sonucunu millet size sorar.

Ben bu maddenin muhakkak metinden çıkarılması gerektiğini tekrar ediyorum. Yani bizim hukuk sistemimizi altüst eden, Anayasa'mızı altüst eden... Gerçi Sayın Bakanın Anayasa'yla, tabii, çok barışık olmadığını biliyoruz. Dün yine tekrar etti İdareciler Günü'nde. Sayın Bakan bir şeyi unutuyor. Kendisi o beğenmediği Anayasa'ya göre burada oturuyor.

BAŞKAN - Bak, az önce dediniz ki, burada olmayan arkadaş hakkında konuşmayalım. Hasan Hüseyin kardeşimiz de söyledi. Ama burada Bakan Yardımcımız var. Demek ki konuşulabiliyormuş az önce ikaz ettiniz diye söylüyorum.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Bakanın tüm icraatlarını değerlendiriyoruz.

CELAL DİNÇER (İstanbul) - Bakan adına oturuyor orada.

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Vekâlet kullanmıyor mu?

BAŞKAN - Bizler de vekâlet kullanıyoruz ama her birimiz açısından söylüyorum konuşurken.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Tabii ki, zaten Sayın Bakanın burada olması lazım. Bu kadar ciddi düzenleme getiren bir tasarı konuşulurken burada olmaması bir eksiklik zaten.

BAŞKAN - Evet, Sayın Erdoğan, toparlayın lütfen.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Arkadaşlar, şimdi, işin şakası bir tarafa, gerçekten bu kanunumuz Anayasa'mıza açıkça aykırı, her ne kadar Sayın Bakanın ve bazı arkadaşlarımızın Anayasa'yla problemi olsa bile ve onlar illaki -kiminle anlaştılarsa- yeni bir anayasa yapma konusunda ısrarcı davranıyorlar ama. Allah'ın izniyle bu millet on iki senedir onlara yeni bir anayasa yapma hakkını vermedi, bundan sonra da öyle bir hakları olmayacak. Dolayısıyla siz ne kadar yok sayarsanız sayın, bu Anayasa'mız burada, yürürlükte ve bunu değiştirmeye Allah'ın izniyle sizin gücünüz yetmeyecek.

Şimdi, Anayasa'yı baypas eden değişiklikler yapıyorsunuz, bunların bir kısmı Anayasa Mahkemesinden zaten dönecek. Ama özellikle hak ihlalleriyle ilgili kısmı... Tabii, Anayasa Mahkemesi kararları geriye dönük yürümediği için bunlar da bu şekliyle geçecek.

Biz, tekrar, bir muhalefet milletvekili olarak uyarı görevimizi yapıyoruz. Vakit var, düşünün, bu maddeyi bu metinden çıkaralım. Çünkü hakikaten uygulamada bugün hayal bile edemeyeceğimiz sıkıntıları beraberinde getirir. Bugün siz bana tebessüm ediyorsunuz verdiğim örneklerle ilgili ama yarın bunlardan belki bizim öngörümüzden de fazlası olacak. O zaman aynen "PKK'yla görüşen şerefsizdir." hikâyesine döner bu. Oraya döndürmeden bu maddeyi buradan çıkaralım. Bu çok tehlikeli bir madde. Yanlıştan dönmek erdemdir. Bu erdemi göstermenizi bekliyorum. Teşekkür ediyorum.