| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 03 .11.2014 |
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Daha erken özetlemeye çalışacağım.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, elimizdeki Sayıştay raporlarını rapor olarak değerlendiremeyeceğim için çok ayrıntısına girmeyeceğim. Bizim bu sorunu kökten çözmemiz gerektiğine ilişkin görüşlerimi ifade etmeye çalışacağım.
Şimdi, mevcut durumda bizim idari ve siyasi yapımız, ne kadar zorlarsak zorlayalım, nihayetinde bize sağlıklı veri elde etme imkânı sunmuyor. Bütçe yapma yetkisiyle bütçeyi yönetme yetkisini aynı elde birleştirdiğiniz zaman, sistemin adına ne derseniz deyin, bu sistemi denetleme imkânına sahip olamazsınız.
İki yıldır tartışıyoruz; Sayıştayın bize verdiği, bize ilettiği raporları rapor olarak değerlendirelim mi, değerlendirmeyelim mi? Gerçeği yansıtıyor mu, yansıtmıyor mu? Bu tartışmayı geçen sene çok yaptık, gene yapacağız, Komisyon üyeleri bu konuda fikirlerini, görüşlerini ifade edecekler ama bundan farklı olarak, ben esasında genel değerlendirme yaptığım bu fasılda bu raporların hiçbirinin ayrıntısına girmeme görüşündeyim, şundan dolayı: Mevcut yapıda sağlıklı sonuç elde etme imkânına sahip değiliz çünkü bütçeyi yapan mekanizma ile bütçeyi uygulayan mekanizma aynı. Hâliyle Meclis adına denetleme fonksiyonunu da yerine getiren Sayıştayın da yapısal sorunları itibarıyla sağlıklı -ve cesaretli diyeceğim ama galiba tarafsız biraz daha uygun olur- denetleme yapma şansı yoktur. Hangi açıdan değerlendirirseniz değerlendirin bu noktaya varacağız, bu işin özeti bu. Bunu söylerken Sayıştay üyelerini, Başkanını, yönetimini töhmet altında bırakmak için bunu ifade etmiyorum. Bu sıralarda oturan hükûmet kim olursa olsun benzer bir tabloyla karşı karşıya kalırız. Sonuçta istatistik dediğiniz şey bir rakam oyunudur. Sizin çok pozitif olarak değerlendireceğiniz bir rakamı ben tersinden okuyarak, farklı bir boyutuyla bakarak negatif olarak okuma imkânına sahibim burada. Burada gördüğümüz şey, okuduğumuz tablo bize bunu gösteriyor.
Niye Sayıştay raporlarını önemsiyoruz? Biz bir kere bütçe yaparken uygulamayı konuşamıyoruz. Bütçe yapım aşamasında Meclis olarak bizim bir etkimiz yok. Devletin teknokratik yapısının önümüze koyduğu veriler üzerinden değerlendirme yapıyoruz. Dört yıldır bu Komisyonda ben de bütçe tartışmalarına tanıklık ediyorum. Burada daha değişiklik yaptığımıza dair, yani bütçe rakamlarında oynama yapabildiğimize dair bir örneği hatırlamıyorum, varsa da ben kaçırmışımdır ya da ben hatırlamıyorum ama yok, buraya gelen rakamlar ne ise üzerinde saatlerce, günlerce tartışma yapmışız ve o şekilde geçip gitmiş. Şimdi, planlamasını ben tartışamadığım zaman, planlamasına yasa yapıcı eğer dâhil değil ise nihayetinde bunun nasıl uygulanacağına dair bir kanaat de geliştirme imkânına sahip olamaz. Doğrusu, bütçe yapma yetkisi ile yani bütçe yapma hakkı ile uygulamayı birbirinden ayrıştırmak gerekir; bu da yapısal bir sorundur. "Reform" diyorsunuz ya, reform olacaksa burada olur. Siz Hükûmet olarak uygulayıcısı olursunuz bütçenin. Eğer bu Meclis bütçeyi... Yani nihayetinde şu anda sistemimizin adı, bütçeyi yapıyoruz, şu anda Plan ve Bütçe Komisyonu bütçeyi yapıyor. Oysaki yapmıyoruz ki, bütçe yapmakla ne alakamız var? Bütçe geliyor. Kim hazırlıyor? Devletin teknokratik yapısı hazırlıyor, önümüze koyuyor. Burada birilerimiz eleştiriyor, birilerimiz savunuyor, çekip gidiyoruz. Esasında, bir ay kendimizi yormak dışında başka bir şey yapmıyoruz, sadece sinirlerimizi tahrip ediyoruz. Yöntem yöntem değil.
İki saat daha Sayıştay raporlarını konuşacağız. Ben aslında çok anlamlı bir şey olarak değerlendirmiyorum. İşin açıkçasını ifade edeyim, yani şu anda, şu saat itibarıyla bu konuda Sayıştay raporları üzerine yapacağımız değerlendirmeyi çok anlamlı bulmuyorum. Önemsemediğimden değil, çok da önemsiyorum. Elbette ki denetim yetkimizi kullanacağız, kullanma arzusu içerisindeyiz ama o imkânım yok, bir milletvekili olarak öyle bir imkâna sahip değilim, hiçbir milletvekili buna sahip değil. İktidarı muhalefeti fark etmeksizin durum böyledir. Karşı sırada oturan bir milletvekili de bu yetkiyi kullanma arzusu içerisinde olursa buna şansı yok, mümkün değil.
Geçen seneki tartışmalarımızda somut, net öneriler ortaya koyduk, dedik ki: "Bu sene böyle geldi, bari önümüzdeki seneye ilişkin olarak daha sağlıklı işler yapabilmemiz için şunları, şunları, şunları yapalım." Ne yaptık? Geçen sene yaptığımız tartışmaların hepsi orada kaldı, bir arpa boyu yol alamadık. "İlkini görüşüyoruz." dedik, "Bu yıl itibarıyla yapacağımız her türlü uygulama teamül niteliğinde uygulama olacağı için daha dikkatli davranalım." dedik, "Önümüzü açacak önerileri buradan geliştirelim." dedik ki nihayetinde, o tartışmaların sonunda bazı öneriler de ortaya çıktı, iş ki o önerileri hayata geçirmek. Dünyada bunun örnekleri nasıldır? Bizde nasıl olmalıdır? Karşılaştırmasını yapın. Plan Bütçe Komisyonu bu örnekleri incelemek için bir yurt dışı seyahati gerçekleştirdi. Gittik, baktık, pek çok Komisyon üyesi vardı o seyahatte.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın lütfen, yedi dakikayı geçti.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Bir cümleyle ifade edeyim.
Ama nihayetinde biz bir sonuca ulaşamadık.
Şimdi, yarından itibaren başlayacağız, onar dakika bakanlıkların bütçelerini konuşacağız. Yarın, bakıyorum, müsaadenizle, ifade edeyim. Yarın kaç kurum konuşacağız? 11, en az kurum konuşacağımız gün, 11 kurum konuşacağız yarın. 11 kuruma ait de Sayıştay raporlarını talep edeceğiz. Tamamını on dakika içerisinde ben değerlendireceğim. Nasıl değerlendireceğim? Her bir kuruma bir dakika bile düşmüyor. Nerede Sayıştay raporuna gireceğim, nerede değerlendirmesini yapacağım? Dolayısıyla zevahiri kurtarma arayışı içinde olacağız. Doğru yöntem bu değil. Bütçe yapma yetkisiyle uygulama yetkisini ayrıştırmadığımız sürece burada demokratik bütçe yapma uygulamasını gerçekleştiremeyeceğiz.
Saygılarımla.