| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Karayolları Trafik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/860) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 15 .10.2018 |
MENSUR IŞIK (Muş) - Sayın Başkan, gerçekten, sizin sabahtan beri bu Kürt sorunu konusundaki olumlu dilinizi, üslubunuzu hakikaten de beğendiğimi yemek arasında arkadaşlarla paylaştım. Bizim açımızdan takdir edilecek bir yaklaşım, onu söyleyeyim öncelikle. Çünkü bugünkü Cumhurbaşkanı iki sene, üç sene çok farklı bir noktadayken, Kürt meselesi, Kürdistan ya da heyetler Kandil'e, İmralı'ya... Yani çok ayrıntıya girmeme gerek Başkanım, bunu herkes biliyor zaten. Ama bugün itibarıyla Kürt meselesini inkâr eden bir Cumhurbaşkanıyla karşı karşıyayız. Yani bu bir defa kayıtlara geçsin diye söylüyorum.
Ama Başkan, şimdi, bizim Kürt meselesi konusunda, tamam, elbette ki şiddet yanlıştır yani sivil insanların ölümü, sivil olmasın yani ne olursa olsun insanların ölümü gerçekten yanlıştır, bunu kınıyoruz tabii ki, şiddetin her türlüsünü kınıyoruz biz.
Şimdi, mesela, biz burada 26 milletvekili arkadaşla birlikte, Sayın bürokratlar da var ama "Kürt meselesi" derken neyi anlıyoruz? Mesela, arkadaşımız diyor ki: "Neyiniz eksik?" Yani bu yaklaşımla yaklaştığımız andan itibaren Başkan, bir defa bu iş biter. Mesela ben size bir şey söyleyeyim: Bakın, Afrin'e girildi, Afrin'deki o halkın bir hastanesi vardı. Hastanenin üzerinde bir tabela var "..." (x) Kürtçe yani Afrin Hastanesi. Ama oraya girildi, oradaki tabela indi, Türkçe ve Arapça yazıldı. İşte, sorun budur bakın Sayın Milletvekilim, sorun tam da budur biliyor musunuz.
Bakın "Güney Kürdistan" denilen Irak Federal Bölgesi'nde insanlar, oradaki halk, oranın kadim halkı referanduma gitmek istedi, bizim devlet olarak, Hükûmet olarak yaklaşımımızı bir gözünüzün önüne getirin bakalım; işte, sorun budur.
Bakın, biz bir defa, Kürtleri de tıpkı Türkler gibi bir ulus olarak kabul edeceğiz, Fransızlar gibi, Almanlar gibi, Araplar gibi bir ulus olarak kabul edeceğiz. En temel referansımızın bence bizim şu olması lazım: 1920'li yıllarda Osmanlı'nın küllerinden kurulan bir cumhuriyette Kürtler ve Türkler ittifak kuruyor. Bakın, Kürtler Araplar gibi ya da bir başka halk gibi Türkleri ya da Osmanlı'nın küllerinden yeni cumhuriyeti kuran o kesimi arkadan hançerlemedi, beraber hareket ettiler. Antep, Urfa, Maraş olayı bellidir, Çanakkale belli, ortada, hepimizin ataları var orada Sayın Başkanım, hepsi orada Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Toparlayalım çünkü konu çok dağılıyor.
MENSUR IŞIK (Muş) - Tabii, tabii Başkanım, bitireceğim Sayın Başkanım, aynen öyle.
Şimdi, Başkan, 1921 Anayasası'yla Mustafa Kemal Atatürk Kürtlere bir özerklik sözü verdi. Şimdi, bakın, şunu söyleyeyim: Bir defa, bir kısmımızın ya da büyük kısmımızın kafasında şöyle bir şey var: Özerklik, otonomi "Aman ülke bölünüyor, ülke gitti, parçalandı, bittik." "Osmanlı üç kıtaya hâkimdi, şimdi gelmişiz küçücük bir Anadolu, doğu, güneydoğu, tarihteki ismiyle kürdistan da giderse aman ne olacak?" diye çok gereksiz bir korkumuz var Sayın Başkan. Şu bir cümleyi bitireceğim: Şimdiki yeni sistem, "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" deniyor "Başkanlık sistemi" deniyor vesair. Ben şuna inanıyorum, bence biraz araştırılsa o fikir de kabul görecek diye düşünüyorum: Yeni sistem yani parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükûmet sistemine geçiş özerklikten daha radikal bir idari sistem değişikliğidir. Avrupa'nın yüzde 80'i, yüzde 90'ı özerklik, otonomi vesair yöntemlerle çözülüyor yani ben bu sorunumuzun mutlaka ama mutlaka -zaten bizim parti tüzüğümüzde de var Sayın Başkanım- bu şekilde çözülebileceğine inanıyorum. Çözüldüğü zaman, emin olun, biz, Orta Doğu'da da dünyada da parlayan bir yıldız olabiliriz ve ne Amerika'sı ne Rusya'sı ne de başka bir ülke bizim kendi iç sorunumuzda yangına körükle gitmez Sayın Başkan.
Teşekkür ediyorum.