| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Karayolları Trafik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/860) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 15 .10.2018 |
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Başkanım, bu 30'uncu maddenin gerekçesinde "Devlet güvenliği açısından kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilecek ve edilmiş kişiler hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının nitelikli olarak yapılması gerekmektedir. Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasında kamusal zararın önlenmesi ve ayrıca kişiler ile ilgili tam bilgiye ulaşılarak, hak kaybına neden olacak eksik bilgi ile işlem yapılmasının önlenmesi amacıyla düzenleme yapılmaktadır." deniliyor. Burada da -30'uncu maddeyi okudunuz- özellikle bu, cumhuriyet savcıları ve mahkemelerce yapılan soruşturma ve kovuşturma sonuçlarını alma yetkisi verilmektedir. Yani bu çok önemli. Pratiğe gelince, siz daha önceki konuşmamda da sormuştunuz "Pratikte ne yararı ya da ne zararı var?" diye. Düşünün, bir arkadaşımız bir sınava girmiş, 85-90 puan almış, diğer arkadaşı da 75 puan almış, geliyor, onun hakkında bir ihbarda bulunuyor. Bununla ilgili bir soruşturma açılıyor, bir dava açılıyor, istihbarattan, emniyetten birileri geliyor, onunla ilgili o dosyayı mahkemeden alıyor, daha sonra "Bunun hakkında böyle bir dava açılmıştır." diye bir rapor düzenliyor, doğal olarak da o şahıs işe giremiyor, değil mi? Yani olayının sonucunun gideceği nokta burası. Suç isnadı yapılan kişi hemen fişleniyor. Yani buna artık dünyada da Türkiye'de de -yeni yeni tartışılıyor- biz buna "lekeleniyor" diyoruz. Yani insan ceza almıyor, kesinleşmemiş ama siz, bunun hakkında bir suç isnadında bulunuyorsunuz, onu lekeliyorsunuz. O lekelemeyi nasıl kaldıracak ortadan? Yeni bir dava açacak. Yani biz bir yasa yaparken... Deminki madde de aynı şey söz konusu. Siz de 29'uncu maddede dediniz ki Başkanım: "Bu, netice itibarıyla mahkemeden dönecek." Mahkemeden dönecek şeyleri niye yapıyoruz?
BAŞKAN - Hayır... Yanlış anlaşılma oldu.
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Bitireyim de Başkanım...
Ben sizi şöyle anladım: "Zaten, hata yapılmış olursa bu, mahkemeden dönecek." anlamında kullandınız, ben öyle anladım en azından.
BAŞKAN - O, deminki ödül maddesinde.
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Ödül maddesinde, evet.
Burada biz neden mahkemeden dönecek yasalar çıkarıyoruz? Biz, Türkiye'deki davaların fazlalığından bahsediyoruz hep beraber, hâkimlerin bu yükün altından kalkamadığından bahsediyoruz. O zaman, biz, uygulanamaz olan yasalar çıkarmamamız lazım. Yani biz, uygulanamaz olan yasaları çıkarıyoruz, mahkemeden dönüyor bir kısmı, Yargıtaydan dönüyor bir kısmı, Anayasa Mahkemesinden dönüyor, Anayasa Mahkemesinden dönmeyenler gidiyor, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden dönüyor. Şimdi, bu yasa mutlak surette dönecek çünkü bakın, Anayasa'nın 38'inci maddesinin dördüncü fıkrasında "Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz." diyor. Yani siz arşivlediğiniz andan itibaren o insanı lekeliyorsunuz ve suçlu sayıyorsunuz.
Yine Anayasa'nın 90'ıncı maddesinin son fıkrası "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır." diyor. Yani biz kendimizi Anayasa'nın 90'ıncı maddesiyle bağlamışız. Yani biz kendimiz yasa çıkarsak, onu uygulanır kılsak bile biz uluslararası sözleşmeleri burada tanıyacağımıza göre, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarını tanıyacağımıza göre biz sonuçta döneceğiz, dolaşacağız, bunları iptal edeceğiz. Ama nasıl iptal edeceğiz? Bir de bu konuyla ilgili fişlediğimiz kişilere... Ben şimdi bilmiyorum, özellikle de sormak istiyorum: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden dönen kararlarla ilgili Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşlara ne kadar para ödemiştir?
BAŞKAN - Çok ciddi paralar ödedik.
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Çok ciddi para ödeniyor değil mi Başkanım?
Şimdi, biz bunları eleştirirken şöyle anlaşılıyor: Sanki biz bir şeye karşıyız. "Kardeşim, sen laf olsun diye karşı çıkıyorsun ya da kendini ispat etmek için karşı çıkıyorsun ya da hukuku kendince yorumluyorsun." Öyle değil. Şurada bulunan herkesin vatansever olduğuna inanıyorum ben. Hepimiz de bu ülkenin yararına olsun diye çalışıyoruz. Bu yasalar çıkarken bizler de bu ülkenin yararına olacağını düşündüğümüz için bu eleştirileri yapmak zorundayız. Şimdi, yarın bir gün Anayasa Mahkemesinden dönen ya da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden dönen kararlarımız olsun istemiyoruz. Dünyada birinci olduklarımıza bakın: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden dönen kararlarda ilk sıralardayız; okuma yazma oranının en düşük olduğu ülkeler arasında ilk sıralardayız; okuma yazma oranında en düşük sıralardayız; okuduğunu anlamamakta en düşük sıralardayız; matematikte en düşük sıralardayız. Şimdi, biz bunları yaşıyorsak bunların nedeni var demek ki. Biz hamasetle bir yere varamayız. Eski Çağ geçti, kaba kuvvetle, muhbirlikle, ihbarcılıkla insanları fişleyerek bir yere varmamız mümkün değil. Bunun sadece solcu söylem olarak ya da karşı tarafın eleştireceği bir söylem olarak da değerlendirilmemesi gerekir. Bu eleştirileri hepimizin ciddiye alması gerekir. Bunların üzerinde yeniden tartışmamız gerekir. BAŞKAN
Bizim grup sözcümüz söyledi, ben de bu yasanın, 29'uncu ve 30'uncu maddelerin çekilip Komisyonda yeniden -ülkemiz yararına olduğu için söylüyorum- tartışılması gerekir diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.