KOMİSYON KONUŞMASI

SERMET ATAY (Gaziantep)- Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlarım, yaklaşık on üç saatten beri hem AK PARTİ'li öneriyi getiren arkadaşlarımızı, İYİ PARTİ'li, CHP'li ve HDP'li arkadaşlarımızı büyük bir sabırla dinledik. Bu 2'nci söz alışımız. Bütün partili arkadaşları dinledikten sonra bazı hususlarda saptama yapmak, bazı gerçekleri dile getirmek ve bazı insanların vebali üstümüze kalmasın diye bazı kelimeleri konuşmak zorundayız.

Konuşmacı arkadaşlardan bazıları kelimelerinde sıkça, Mecliste de duyduğumuz şekilde, Türkiye'de bir Kürt meselesinden bahsediyorlar. Bizim ve partimizin görüşüne göre Türkiye'de bir Kürt melesi yoktur, terör meselesi vardır.

"Kürdistan" diye bir yerden bahsediliyor, Türkiye Cumhuriyeti devleti içerisinde, coğrafyasında "Kürdistan" denilen bir coğrafi bölge yoktur, Türkiye Cumhuriyeti tektir, bütündür, ismi de Türkiye Cumhuriyeti devletidir.

Asker kaçaklarından bahsediliyor, 300 bin, 400 bin sayıdan bahsediliyor. Bunların devletin politikasına karşı oldukları için askere gitmedikleri iddia ediliyor. Bu, bu insanları da büyük bir vebal atlına koyuyor. 300-400 bin insanı devlet politikasına karşı olduğunu nitelendirmek ve bunları da bu şekilde asker kaçağı olarak nitelendirmek bize göre bunlara yapılmış bir haksızlıktır. Bunların içerisinde kendi şahsi sebepleri olanlar vardır, sağlık sebepleri olanlar vardır, eğitim durumu sebebiyle gitmeyen insanlar vardır. Ha, bunun içerisinde PKK'ya katılmak için dağa çıkan gençler de vardır, kandırılmış, götürülmüş gençler de vardır; bu bir gerçektir.

Israrla Kürt halkının temsilcisi HDP olarak görülüyor. Benim yaşadığım yer Gaziantep için söylüyorum, yaklaşık 300 bin, 400 bin civarında Kürt nüfusunu sahiptir benim bölgem, HDP'nin aldığı oy 100 bin civarındadır. Demek ki HDP Kürt oylarının temsilcisi değildir, CHP'li arkadaşlar da buradan payını almıştır, AKP'liler de almıştır, biz de almışızdır. Kürt siyasi hareketin temsilcisi HDP değildir. Kürt vatandaşlarımız istediği partiye özgür bir şekilde oyunu veriyor.

"Bütün bunlar olduktan sonra köylerde kaçakçılık bitti, mera bitti, bu sebeple insanlar dağa çıktı." deniliyor. Geçtiğimiz günlerde gördük, uyuşturucu maddenin bir sinek olduğunu, bataklığın kurutulması gerektiğini söylüyoruz. Birçoğumuz hukukçuyuz, uyuşturucu suçlarını incelediğimizde uyuşturucunun kaynağının Güneydoğu ve Doğu olduğu, özellikle bir bölgenin, Van ve Hakkâri'nin uyuşturucunun merkezi noktasında oluğu, burada yapılan uyuşturucunun Türkiye ve dünyaya dağıtıldığı, özellikle sadece Yüksekova'da ele geçirilen eroin miktarının 5 ton olduğu gözetildiğinde eroinin esas kaynağının da orası olduğu açık ve nettir. Yani biz eğer bataklık kurutacaksak önce oradaki uyuşturucu kaçakçılığını ve üretimini engellememiz lazım. Buna çanak tutan PKK terör örgütü mensuplarının sırtına binmemiz ve uyuşturucu kaçakçılığını önlememiz lazım çünkü buradan elde edilen para direkt PKK'ya finans olarak gidiyor.

Bunların dışında şöyle bir laf söylendi: "Korucular hırsızdır, namus düşmanıdır, korucular uğursuzdur." Arkadaşlar, koruculuk sistemi Türkiye'ye sadece Türkiye Cumhuriyeti devleti zamanında gelmedi, bu sistem Osmanlı'nın icat ettiği bir sistemdir. Ermeni çeteleriyle baş etmek için Osmanlı Devleti 1891 yılında "Aşiret Süvari" alayları adında köy korucularına benzer bir sistem oluşturmuştur. Ne zaman ki PKK olayları başlamış, devletin o bölgede yerel güç ihtiyacı sebebiyle geçici köy koruculuğu yeniden sisteme geçirilmiş ve burada yaşayan insanlar geçici köy korucusu olarak kullanılarak teröre karşı bir tampon yaratılmıştır. PKK terör örgütü, geçici köy korucuları nedeniyle güç kaybetme, faaliyetler alanının kısıtlanması, halkla arasına set çekilme, devletin etkisini meskûn bölgelerde artma ihtimali nedeniyle bu sisteme karşı çıkmış, devletten silah alan köy korucusu olan insanları öldürmeye başlamıştır. Lakin bölge halkı tehdit ve baskıdan dolayı pes etmemiş, devletle terör örgütü PKK'ya karşı ortak hareket etmeye devam etmiştir. Artık ailelerde babadan oğula geçen bir sistemin devam etmesi için Türkiye Cumhuriyeti en zor döneminde bile koruculara gerekli desteği vermeye özen göstermiştir.

Ayrıca, devletin kontrolünde olan bu yapı içerisinde insanların genel olarak PKK teröründen zarar gören ailelerden olması, ilişkiyi daha da kuvvetlendirmiştir. Devletin bu bölge insanıyla arasında bulunan yakınlık ve samimiyet temel olarak PKK'nın Kürtlerin haklarını savunduğuna dair bir karşı cevap olmuştur. Sistemin hayata geçirilmesinden sonra belli sıkıntılar yaşanmıştır, doğrudur. Örneğin bazı köy korucuları -hepsini aynı şekilde nitelendirmek yanlıştır- hukuksuzluğa bulaşmış, bunların bir kısmı da PKK terör örgütüne yandaşlık yapmış, onlarla beraber çalışmış. Devletimiz en son, geçtiğimiz günlerde çıkardığı bir kararnameyle 635 köy korucusunun işine son vermek suretiyle hukuksuzluk yapanların da önüne geçmiştir. Bu sebeple hakkıyla görevini yapan korucuların hakkının da verilmesi gerektiği düşüncesindeyiz. Bunların içerisinde şehit olan, bu devlet için ölen insanlar vardır, bu sebeple bu saptamayı yapıyorum.

Hepinize teşekkür ediyorum, iyi akşamlar diliyorum.