KOMİSYON KONUŞMASI

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Evet, aslında diğer öneri ve tavsiyelerde de söylenebilecek, konuşulabilecek şeyler vardı ama bağlam birbirine yakın olduğu için genelde söz almayı tercih ettim.

Tabii, karmaşık bir durumdayız. -Sayın Genel Müdürüm İzzet Alagöz de burada.- EÜAŞ Komisyon toplantımızda birçok konuyu dile getirmiştik, ben tekrar etmeyeceğim o konuyu ama TETAŞ'la bağlı bir ortaklık, daha sonra o ortaklık neticesinde EÜAŞ'tan alınan bir iş ve aynı zamanda şimdi de TETAŞ'ın tabii, artık faaliyetleri EÜAŞ'a aktarılmış olacak.

Dolayısıyla bir bağlamda TETAŞ'ın özellikle sektörde belirleyici etkisi vardı, devlet alım garantilerinde de bir fonksiyonu vardı. Şimdi, bu noktada özellikle Akkuyu Nükleer Santrali'yle ilgili yine Sayıştay raporunda bulunan bazı fiyatlamalar var. Bu fiyatlamalarla ilgili sizlerden bilgi talep edeceğiz, yani birincil muhataplardan sayılırsınız.

Bu bağlamda, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Rusya Federasyonu Hükûmeti arasında 2010 yılında onaylanan anlaşma kapsamında Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nden alınacak elektrik enerjisinin fiyatı güç ünitelerinin ticari işletmeye alınmasından itibaren on beş yıl boyunca 12,35 cent-kilovatsaat olarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Japonya Hükûmeti arasında Türkiye Cumhuriyeti'nde Nükleer Güç Santrallerinin ve Nükleer Güç Sanayisinin Geliştirilmesi Alanında İşbirliğine İlişkin Anlaşma kapsamında alınacak elektrik enerjisi fiyatı 10,80 cent/kilovatsaat olarak öngörüldüğü, Kahramanmaraş Elbistan sahasıyla ilgili olarak 14/11/2014 tarih ve 7919 sayılı Bakanlık oluru kapsamında TETAŞ ile ilgili şirket arasında 14/01/2015 tarihinde imzalanan elektrik enerjisinin fiyatı da yirmi yıl boyunca 9,33 cent/kilovatsaat olarak belirlenmiştir.

Şimdi, buraya kadar en azından ölçülebilir, kıyaslanabilir birbirine yakın fiyatları duyduk. 12,35 cent, Akkuyu Nükleer Güç Santrali ki devlet alım garantisi verdiğimiz fiyat bu, Japonya'yla yaptığımız anlaşmaya göre 10,80 cent, Kahramanmaraş Elbistan sahasıyla ilgili de 9,33 cent. Bu kısımlar birbiriyle kıyaslandığında birbirine yakın rakamlar.

Peki, 2016 yılı ortalama satış fiyatımız nedir? Onu da Sayıştay yazmış. 2016 yılı ortalama satış fiyatı 16,23 kuruş/kilovatsaat yani 2,93 cent. Yani Akkuyu'da anlaşılıyor ki 12,35 cent bizim fiyatımız da 2,93 cent; arada çok ciddi bir uçurum var. Dolayısıyla bu bağlamda sizden bu konunun açıklamasını istiyoruz.

Aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Rusya Federasyonu arasında yapılan anlaşma, bu anlaşmada da birkaç dikkat çekici nokta var. Yani anlaşma incelendiğinde, Rusya Federasyonu'nun Türkiye'de kendilerine ait bir nükleer santral inşaat ettikleri gibi bir sonuç çıkıyor aslında çünkü anlaşma metinlerinde proje şirketi diye tabir edilen ve on beş yıl boyunca yüzde 100 hisseye sahip olacak olan kuruluş Rusya Federasyonu'nun Atom Enerjisi Kurumunun oluşturduğu bir anonim şirket. Burada Türkiye olarak bizim hakkımız on beş yıldan sonra başlıyor, yüzde 51'den de Rusya Federasyonu'nun az olamaz gibi bir durum söz konusu. Yani güç üniteleri bize de devredilse, netice itibarıyla yüzde 51'i her halükârda, her zaman Rusya Federasyonu'nda olacak diye görünüyor. Daha sonra da bize Rusya Federasyonu demiş ki -bu anlaşmanın bir parçası olduğunuz için bu doğrultuda bazı sorular yönelteceğim, o nedenle bunları söylüyorum- "Üniteler devreye alındıkça da bunlardan size yüzde 20 kâr veririz." Tabii, orada da yine çeşitli oranlamalar var santralle ilgili.

Şimdi, bu anlaşmaya göre, yine lisans hakları, fikri mülkiyet hakları tamamen Rosatam'da yani Rusya Federasyonu'nun Atom Enerjisi Kurumu veya oluşturdukları o anonim şirket üzerinden proje şirketi diye tabir ettikleri yapıya ait ve yine özel gizlilik içeren kısımları da bizimle paylaşmayacaklarını ifade etmişler, onlara da "'confidentiality' diye bir ibare konulacak, sizinle paylaşmayacağız." diyorlar.

Sonra uranyumun zenginleştirilmesi noktasında bize katkı vermeyeceklerini ifade etmişler. Yani işin bu AR-GE boyutunda bizi dışarıda bırakmışlar, ona da zaten bir oran vermişler. "Uranyum 235 olarak yüzde 20'den fazla zenginleştirilmeyecektir." diyor. Tabii, biz bir terör ülkesi değiliz. Biz Amerika'nın veya diğer birçok ülkelerin kendilerine sınırsız yetki tanıyarak zenginleştirebildikleri, kullanabildikleri, teknolojisinden istifade edebildikleri bir noktada Rusya Federasyonu dahi maalesef bize bir ölçüde mesafeli yaklaşmış bulunuyor. Yine bu sözleşmede atıf yapılan uluslararası birçok anlaşma var tabii bizim de taraf olduğumuz ama o uluslararası anlaşmaların hangi maddelerine bağlam yapıldığı, atıf yapıldığı da ayrıca belirtilmemiş.

Şimdi, bu noktada deniliyor ki: Biz tabii, Rusya Federasyonu ile sıkıntı yaşayabiliriz hâliyle ve o uzlaşma durumunda da "Uluslararası Adalet Divanına gidecekseniz ve oradaki Divanın Başkan Yardımcısı da hakem olacak." deniliyor, yani bir hakem bulamazsanız o hakem olacak deniliyor. Dolayısıyla bu noktada da şu anda Başkan Fransa'dan... Bilgi amaçlı söylüyorum bunu; Uluslararası Adalet Divanındaki yapı dokuz yılda bir değiştiği için, nükleer santralin yapıldığı yıllar içinde -ki zaten bu da bir süre alacağı için- bunlar muhtemelen aynı kalacak veya ikinci kez seçilebiliyorlar, Başkan Fransa ki yani bizim zaten nükleer santrali kurmamızı istemeyen, kendi teknolojisini ihraç edip sürekli olarak okyanuslarda nükleer çalışmalar yapıp patlamalar gerçekleştiren bir ülke. Bu bağlamda Başkan Vekili Somali ve birkaç tane ülkeyi de sayayım; Japonya, Slovakya, Fas, Brezilya -kıdeme göre sayıyorum, kıdeme göre geçerli- Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı, Çin, Amerika Birleşik Devletleri, İtalya, Uganda, Mısır, Jamaika, Avusturalya, Rusya Federasyonu ve Belçika'dan oluşuyor.

Bu bağlamda mutlaka bir değerlendirmenizi almak istiyorum. Hangi stratejiyle hareket ettik? Çünkü şöyle de bir enteresan durum var. Rusya Federasyonu ile oluşturulan bu konsensüste. Bizim doğu sınır ucumuz "Güneşin doğduğu yer" diye tabir edilen Iğdır ilimiz, aynı zamanda orada bir Dilucu Sınır Kapımız var. Küçük iki cümleyle de şunu ifade edeyim: Bu Dilucu Sınır Kapısı Nahçıvan sınırımızı teşkil ediyor ve 12-13 kilometrelik bir hat bu. Sovyetler Birliği dağıldıktan hemen sonra bildiğiniz üzere Ermenistan'ın Yukarı Karabağ gibi Nahçıvan'a da yönelmesi, oraya teknolojik silahlarla yüklenmesi durumunda Nahçıvan'a da bizim destek vermemizi; öyle korunmuş bir yer. Bu yer aynı zamanda Mustafa Kemal Atatürk tarafından bizzat kendi parasıyla İran'dan satın aldığı bir yer 12-13 kilometre. Dolayısıyla öyle bir sınır kapımız var.

Şimdi, bu noktada niye bu kısma geldim onu hemen size ifade edeyim: Burada Metsamor Nükleer Santrali var Ermenistan'a ait. Ermenistan bu noktada 25 Ocak 2001 tarihinde Avrupa Konseyine üye olurken nükleer santralinin kapatılması şartını ortaya koydu; hatırlayacağımız üzere, Güney Kıbrıs Rum kesiminin AB'ye kabul edilme şartları gibi. Dolayısıyla bu noktada hemen sınırımızın 16 kilometre ilerisinde aslında kapatılması gereken, zaman zaman sızıntıları olan Iğdır'da, Kars'ta, Ardahan'da, yaklaşık 100 kilometrelik bir bölgede hayatı durdurulabilecek, bitirecek nitelikte bir nükleer santral var.

Şimdi bu noktada şunu sormak istiyorum. Nükleer santrallerin tipleri de aynı bu arada yani bir bölümünün teknolojisi farklı olmakla birlikte bir bölümünün de teknolojisi aynı formatta çalışıyor. Bu bağlamda Rusya Federasyonu'yla yaptığımız bu ilişki çerçevesinde... Şuradan okuyayım: "Avrupa Birliği ve ABD'nin en tehlikeli nükleer santrali ilan ettiği Metsamor Iğdır'a 16 kilometre uzaklıkta, İstanbul'a denk bir deprem riskine sahip Metsamor'un nükleer yakıtını koruyacak bir koruma havzası da bulunmadan faaliyetine devam ediyor." Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan nükleer enerjinin Ermenistan için önemli olduğunu kaydederek şu anda nükleer santral işletim süresinin 2040 yılına denk uzatılması umudunu taşıyoruz ve bu süreye kadar yeni bir nükleer santral inşa etme gayretinde olacağız. Rusya'nın bize bu süreçte..."

BAŞKAN - Sayın Yavuzyılmaz, toparlayalım, toparlayalım, lütfen, lütfen...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bitiriyorum, bitiriyorum.

"Rusya'nın bize bu süreçte..."

SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) - Böyle bir şey var mı?

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bakın, bu kısım çok önemli.

SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) - Hiç önemli değil, o kadar önemli değil.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bakın, tam durduğunuz...

SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) -Yani böyle bir şey var mı?

BAŞKAN - Tamam, son sözünüz.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - "Hiç önemli değil." dediğiniz noktada söylüyorum.

Bakın, öyle bir yerde kestiniz ki..

SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) -Ama olmaz ki. Ben de bütün sözleşmeleri isterim, getirin hepsini okuyup tartışalım bunları.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Söz alınca konuşursunuz.

BAŞKAN - Bir saniye... Lütfen karşılıklı konuşmayalım.

Bitirelim artık. Sayın Vekilim, bitirelim; lütfen...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Şimdi, ben bir cümle...

BAŞKAN - Tamam, karşılıklı konuşmayalım.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - İnşallah okumuşsunuzdur da sözleşmeyi.

Bir cümle okuyacağım, ne demek istediğim netleşecek. "Rusya'nın bize bu süreçte yardım edeceği umudunu taşıyorum." diyor Ermenistan Başbakanı ve aynı zamanda, aynı Rusya Federasyonu da şu anda Akkuyu Nükleer Santralini yapıyor. Bu bağlamda TETAŞ olarak bu anlaşmaya katıldınız, görüş verdiniz, bu boyutlarıyla ilgili değerlendirmenizi almak istiyorum.