| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünün (TMO) 2015 ve 2016 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 25 .10.2018 |
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Aslında, söylenecek çok şey var ama zaman da çok dar, bir iki hususun da altını çizmekte fayda var.
Tabii, öncelikle, Toprak Mahsulleri Ofisi bir regülasyon kurumu dedik. Aslında, bir denge kurumu da aynı zamanda üretici-tüketici arasında bir dengenin sağlanması açısından. Yine, Toprak Mahsulleri Ofisinin denge sağladığı aktörler sadece üretici-tüketici değil; sanayici var, tüccar var, mali kesim var, devlet var. Üretici ve tüketici ana unsurlar. Dolayısıyla, bunların arasında, bu dengenin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için gerekli politikaları üretmesi ve uygulaması gerekiyor. Bunların hepsi bir denge.
Şimdi, ben affınıza sığınıyorum, Komisyon üyelerimizi de dinlerken doğal olarak belki kurumun asli fonksiyonu konusunda biraz görünürdeki duruma göre değerlendirme yaptıklarını da düşünüyorum. Örneğin, şu soru çok geldi... Burada kurumu savunmak değil ama doğruyu ifade etme anlamında... "Dışarıdan daha pahalıya buğday getiriyoruz." Değerli arkadaşlar, daha pahalıya buğday getirmezsek destekleme yapmıyoruz demektir, o zaman "Gümrük vergisini aşağıya çekin." talebi anlamına gelir bu. Dışarıdan gelen, içeridekinden daha pahalı olacak ki içerideki fiyat yükselecek. Yani bir şekilde gümrük vergilerinin düşürülmesini eleştiriyoruz, en ağır eleştirenlerden biri benim. Yine, buradan ben hem ekonomi yönetimine hem Tarım Bakanlığına o uyarıyı da yapmak istiyorum. Bakın, son dönemde, hasat dönemleri yaklaştığında gümrük vergileriyle oynandı, hasat dönemi yaklaştığında özellikle dışarıdan gerek dâhilde işleme kapsamında gerekse normal şartlarda ithalata izin verildi. Yani Türkiye'de içeride hububat piyasasının fiyatlarının oluştuğu bir dönemde, aslında sıkı sıkıya tutulması gereken o algının bir şekilde piyasaya yansıması gereken bir ortamda, bir dönemde siz tarlada biçerdöverler dolaşırken eğer limanlarda ithal buğday gemileri boşalmaya başlarsa Toprak Mahsulleri Ofisine hiçbir şey söyleyemezsiniz. Toprak Mahsulleri Ofisinin en önemli araçlarından birini etkisiz hâle getirmiş olursunuz. Sayın Bakan Yardımcısı da buradayken ben bunu da ifade etmek istiyorum, Toprak Mahsulleri Ofisine, özellikle hasat dönemi yaklaşırken bu konularda sahip çıkmak zorundasınız. Aksi takdirde, Toprak Mahsulleri Ofisinin elini kolunu bağlayıp ondan sonra da "Piyasayı niye regüle etmiyorsunuz? şeklindeki bir soru, bu kuruma da ciddi bir haksızlık olur.
Değerli arkadaşlar, 30 milyon tonun üzerinde hububat üretimi var. Bunun yaklaşık yüzde 60'ı piyasaya çıkar, bu, üç aylık kısa bir dönemde hatta üç ay bile değildir, yoğunluk bir aylık, kırk beş günlük bir süreçte olur, doğal olarak baskın arzın olduğu dönemde fiyatlar da anormal şekilde düşer. İşte Toprak Mahsulleri Ofisinin politikaları bu durumda devreye girecek.
Lisanslı depoculuk bu işin bir parçasıdır, bunun altyapısal çalışmalarını genel müdürlüğüm sırasında önemli ölçüde bir noktaya getirmiştik, uygulama daha sonradan başladı. Mutlaka yaygınlaşması lazım, bu, tarım ürünleri piyasasıyla alakalı.
Yine önemli bir konu, Toprak Mahsulleri Ofisinin yeniden yapılandırılması konusudur. Toprak Mahsulleri Ofisinin yeniden yapılandırılması konusunda yine önemli bir çalışma yapmıştık, bunun Toprak Mahsulleri Ofisinin tarım ürünleri müdahale kurumu hâline dönüştürülmesine yönelik Sayıştayın da benzer şeyleri var ama bunun çalışmaları da hazır. Hatta ben bu dönemde Cumhuriyet Halk Partili arkadaşların da destek vereceğini bekliyorum çünkü biz o dönemde o çalışmayı yaparken daha önce Toprak Mahsulleri Ofisinde çalışan değerli bir arkadaşımız, daha sonra Cumhuriyet Halk Partisinde Genel Başkan Yardımcılığı, Ankara Milletvekilliği görevini de yaptı, o dönemde yeniden yapılanmayla ilgili çalışmanın içerisinde bizimle birlikte çalıştı. O çalışmaların bugün uygulanması noktasında eğer siyasi bir destek gerekiyorsa bir sorun olacağını da düşünmüyorum.
Değerli arkadaşlar, yani Toprak Mahsulleri Ofisi, bazen normal bir ticari kuruluş gibi dışarıdan bakıldığıyla değerlendirilecek bir kurum da olmayabiliyor. Ben de şu sorularla çok muhatap oldum yani bu sıralarda şunlar soruldu: Dışarıya sattığınız buğdayı içerideki buğdaydan niye ucuza satıyorsunuz? Desteklemenin anlamı bu, o zaman destekleme yok demememiz lazım çünkü orada, dışarıda fiyatlar ucuz olduğu için biz o desteklemeyi yapma adına içeride fiyatları yüksek tutmaya çalışıyoruz.
Yine Toprak Mahsulleri Ofisi, iç piyasadan oluşan zararlardan görev zararı ödemiyor. Bunu benim genel müdürlüğüm döneminde başlatmıştık, daha önceden iç piyasadan da görev zararı veriliyordu. O zaman burada söylenen o eleştirilerin haklılığı vardı ama sadece dışarı sattığınız -hububat ya da müdahale alanına giren neyse- ürünlerden doğan zararlarla ilgili bir görev zararı söz konusudur, bu da mutlaka olmalıdır.
Dâhilde işleme kapsamında, evet, bazı istismarlar söz konusu olabiliyor. Yani bunlardan basına yansıyanlar da var, görüneni de var, görünmeyeni de var. Bununla ilgili de bu konuyla ilgili biz Toprak Mahsulleri Ofisi olarak çok önemli tedbirler almıştık, belki onlara bakılabilir. Hatta bu yanlış anlaşılmazsa, 2006 yılında Devlet Denetle Kurulunun bir raporu vardır, Devlet Denetleme Kurulunun bu konuyla ilgili o raporu hazırlayanların bazı önerileri vardır, özellikle 2000 ve 2003 döneminde uygulanan politikaların uygulanmasının daha sonraki dönemlerde sapmaları, eleştiri anlamında uygun olacağını rakamlar ile bilimsel gerçeklerle ortaya koymuşlardır.
Ben burada mutlaka arkadaşlarımızın işlerinin kolaylaştırılması, zorluklarının aşılması noktasında bizlerin de doğru gördüğümüz noktalarda, hususlarda destek vermemiz gerektiğine inanıyorum ama bu desteklerden biri biraz önce söylediğim maliyetlerle alakalıdır. Şunu çok açıkça söyleyeyim: Sabit fiyatların da eklendiği maliyetler üzerinden fiyatlama yapılmaz. Bu fiyatlama, ticari kârı ifade eder. Fiyatlama, katkı payı dengesinde yapılır, başa baş noktalarıyla hesaplanır. İşte asıl hata ve yanlış da buralardadır. Dolayısıyla burada Toprak Mahsulleri Ofisi özelindeki bu sıkıntıyı çok net biliyorum. Aksi takdirde, hiçbir bürokrat, şişirme maliyetlerin altında fiyat belirlemeyecek, bundan korkacak, bu da dışarıdan yeni rakipleri tekrar devreye sokacaktır. Dolayısıyla, eğer dünya bu ürünü üretiyor, sizden çok daha ucuza satıyorsa siz finansman maliyetlerini bahane ederek, başka maliyetleri, stok maliyetlerini bahane ederek bunu yapamazsınız. Uluslararası finansal raporlama standartları gereğince faiz maliyetleri stok maliyetine eklenmez ancak siz, sonuçta ticari kârınızı görmek için böyle bir hesaplama yapabilirsiniz. "Contribution margin" yani katkı payı denilen bir olay vardır yani bunun bilinmemesi, üstünkörü gidilmesi, kurumu sıkıntıya sokabilir. Ben bunun tekrar bir daha altını çizmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Sayın Başkanım; sabrınıza sığınıyorum. Türkiye'deki en önemli yanlışlardan bir tanesi de ekmek ve buğday fiyatları arasında yanlış korelasyonun kurulmasıdır, yanlış algıdır. Bu ilişki yanlış bir şekilde kurulduğu için, yıllardır Türkiye'de buğday fiyatları üretici aleyhine baskılanmıştır hâlâ bu baskı devam etmektedir. Bakın, bugün bir ekmeğin içerisindeki, daha doğrusu, ekmek fiyatının içerisindeki buğdayın maliyeti yüzdesel olarak yüzde 25'lerdedir, yüzde 30'larda dahi değil. Türkiye'de buğday fiyatlarının ekmek fiyatlarına baskı yaptığını söylemek, buğday üreticisine yapılacak en büyük yanlış ve bu konunun en büyük tehditlerinden biridir. Bugün 250 gram ekmek için 250 gram buğdaya ihtiyacınız vardır. Buğday 1 lira değil, bakın şu andaki piyasa fiyatı 1 lira değil. 250 gram buğdayın fiyatı 25 kuruştur yani bazen ekmek zammı konuşuluyor, "Ekmeğe 50 kuruş zam yapılacak." deniyor. Ben bununla çok ciddi mücadelede bulundum, fırıncıların da zaman zaman hakikaten hedefinde yer aldım. Ekmek fiyatları pahalıdır demiyorum, ucuzdur da demiyorum ama ekmek içerisindeki buğdayın maliyeti düşüktür, dolayısıyla buğday fiyatlarındaki artış öyle zannedildiği gibi ekmek fiyatlarını yukarı çekmez. Bunlar arasındaki korelasyon oldukça düşüktür. Yani bugün, Toprak Mahsulleri Ofisi tüm siloların kapısını açsa, buğdayı bedava verse uncuya, ekmek fiyatları en fazla 20 kuruş düşer. Bakın, fiyatın ucuzluğunu, yüksekliğini konuşmuyorum, buğday bedava verilse bugünkü ekmek fiyatları 20 kuruş düşer. Onun için bizim burada üzerinde durmamız gereken bir başka husus şu: Ekmek fiyatları algısıyla buğday fiyatlarına yıllardır yapılan bu baskıyı da biraz kaldırmak lazım, artık üretici üretimi yapacak durumda değil. Ben Ankara'nın çok yakın bir köyündenim, geçen yıl kendim 300 dönüm buğday ektim, bir asgari ücret kazancım olmadı, zararına gidiyor. Toprak Mahsulleri Ofisi bunları çok iyi biliyor, bu gerçeğin de mutlaka farkında olmamız lazım. Dolayısıyla Toprak Mahsulleri Ofisinin fiziki kapasitesi var, mali kapasitesi var, piyasaya çıkan toplam hububat 18 milyonu bulur, buğday yaklaşık 12-13 milyonu bulur. Dolayısıyla bunları çok kısa süre içerisinde alıp bedellerini ödemek sıkıntıdır. Bu noktada Toprak Mahsulleri Ofisi uyguladığı alım ve satış politikalarıyla piyasayı regüle eder.
BAŞKAN - Sayın Karakaya...
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Hemen bitirdim Başkanım.
Sayın Genel Müdürüm, bakın 2000 yılında ilk defa Toprak Mahsulleri Ofisinde alım ve satış fiyatlarını birlikte açıklayarak özellikle ileriyi görme anlamında piyasa regülasyonunda çok önemli sonuçlar elde edildi. Bu politikalara tekrar bakılmasında fayda olduğunu düşünüyorum.
Bilançoyla ilgili de 2 rakamla ilgili yazılı bilgi isteyeceğim. Bir, bilançodaki borç ve gider karşılıkları önemli bir rakam olarak görünüyor, bunların terkibini; bir de ortaklardan borçlar ve ortaklardan alacakla ilgili kalemlerde önemli rakamlar var, bunların terkibini yazılı olarak verirseniz çok teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, aslında söylenecek tabii çok şey var. Bir de eski Genel Müdür olduğum için... Yani bu konuda gösterdiğiniz anlayışa da tekrar teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Rica ediyorum.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Toprak Mahsulleri Ofisi üst yönetimine, çalışanlarına çalışmalarında başarılar diliyorum. Toprak Mahsulleri Ofisinin, hakikaten, Türk tarımının özellikle emeğin değer dönüşümü noktasındaki fonksiyonunu dikkate alacak olursak gerçekten desteklenmesi gereken, hepimizin sahip çıkması gereken bir kurum olduğunu da tekrar ifade etmek istiyorum.
Hepinize saygılarımı sunuyorum.