| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünün (TİGEM) 2015 ve 2016 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 25 .10.2018 |
ATİLA SERTEL (İzmir) - Geneli üzerinde konuşurken TİGEM'in öneminin altını bir kez daha çizmek isterim. Tabii, TİGEM Türk tarımının kalkınması ve yol haritasında çok önemli bir kuruluş. Ben o açıdan tekrar başarılar diliyorum.
Bazı modelleri uygulamanın gerektiği düşüncesiyle ve sorularımı bu konuşmanın ardından soracağımı bilmeniz nedeniyle kısaca anlatarak geçmek istiyorum. Gerçi Sayın Başkanımızın bugün acele bir işi olduğunu hissediyorum.
BAŞKAN - Memlekette hizmetler var, onların açılışlarına katılacağız Sayın Sertel; durmak yok, yola devam diyoruz.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Evet, o açıdan onu geciktirmek için de biraz uzun tutacağım.
Şimdi, Sayın Başkanım, Sayın Genel Müdür; İzmir Milletvekili olduğum için, İzmir'de bir tarımsal kalkınma modeli uygulanıyor, acaba bu, TİGEM'e entegre edilir mi diye de bahsetmek isterim.
Bu tarımsal kalkınma modeli İzmir Büyükşehir Belediyesinin modeli ve geçmiş dönemde ilkokul çocuklarına herhangi bir ücret almaksızın her sabah süt veren bir Büyükşehir Belediyesiydi, bunu sonradan iktidar örnek aldı ve Türkiye genelinde uygulamaya aldı. Bence çok da iyi oldu yani çocukların beslenmesi ve süt üreticilerinin desteklenmesi hayvancılığın geliştirilmesi açısından önemli bir örnekti, modeldi. Şimdi, Tire Süt aracılığıyla Bayındır, Tire, Beydağ, Ödemiş, Kiraz gibi kırsal kalkınma bölgelerinde hayvancılığı geliştirmek için 0-5 yaş grubuna Büyükşehir Belediyesi her hafta 4 litre süt dağıtıyor, hatta Suriyeli çocuklara da dağıtılıyor bu süt. Hem çocukların gelişmesi için hem de tarımın kalkınması için yörede önemli bir gelişme oldu ve bizim bölgemizde artık kırsaldan kente göçüşte bir azalma oldu, hayvancılık gelişti, 80 ineği olan işletmeler 120, 200, 300 ineğe kadar çoğaldı ve sütçülük hızla gelişiyor.
İkincisi, çiçek modelini geliştirdiler, Bayındır çiçekçilik merkezi oldu, Bademler çiçekçilik merkezi oldu. Yani geçmiş dönemde Hollanda'dan lale soğanı getirerek kentlerimizi güzelleştirme yerine yerel yönetimler, bugün Türkiye'nin hemen hemen bütün yerel yönetimleri Bayındır'dan çiçek alarak oradaki üreticinin kalkınmasına da çiçekçiliğin geliştirilmesine de seracılığın geliştirilmesine de katkı koyuyor, hatta öyle noktaya geldi ki Hollanda'ya çiçek ihraç edecek kadar gelişti.
Yine, sizin de üretim alanınız içerisinde olduğu için söylüyorum, Ödemiş Bademli de küçücük bir beldedir, orası eskiden belediyeydi, secereli fidan üretimini çok önemsediler ve Türkiye'de şu anda Türkiye'nin yüzde 60 secereli meyve fidanı üretimini Bademli karşılıyor ve 17 ülkeye ihracat yapabiliyor. Ayrıca TİGEM'in yapmadığı, yetiştirdiği ama belli bedeller karşılığında sattığı yerde Büyükşehir Belediyesi köylüye koyun ve keçi dağıtımı yapıyor her yıl düzenli olarak. Ayrıca Kiraz da mesela bölgesel olarak istiridye mantarı üretimi ve satışı için kooperatifleşme sağladı. Yine, arı ve kovan dağıtımıyla orada bölgedeki arıcılık geliştiriliyor, köylü destekleniyor. Her yıl düzenli olarak 1 milyon meyve fidan dağıtımı yapılıyor, bu, köylünün kalkınması için.
Şimdi, ben bunu TİGEM'e bir örnek olarak düşünüyorum. Acaba siz de köylüye, üreticiye bölgesel anlamda kalkınma modeli olarak tarımsal kalkınma ve hayvancılığın gelişmesi için bu rol modeli üstlenme durumu olabilir mi diye bir soru yöneltmek istedim.
Şimdi, TİGEM'in, tabii, birçok başarısı var, birçok da başarısız olduğu konu var. TİGEM hayvancılıkta başarılı olsaydı bugün hayvan ithal etmez noktada olurduk yani ne olduğunu bilmediğimiz cinsten, türden hayvanlar getiriliyor, İzmir'e de geliyor, her yere geliyor. "Angus" denilen yani ne ineğe ne öküze benzemeyen, bizim tanımadığımız hayvanlar geliyor, Rusya'dan, Sırbistan'dan et geliyor. Bütün bunların olmaması gerektiğini düşünüyorum.
Tabii ki Sudan'da arazi satın alınması tarımın geliştirilmesi yolunda önemli bir gelişmedir ama kendi topraklarımızın rantabl şekilde kullanılması ve hakikate uygun şekliyle üreticinin desteklenmesi, hayvancılığın ve tarımın geliştirilmesi noktasında TİGEM'in öncü görevini daha iyi yapması gerektiği noktasında da görüşlerimi belirtmek isterim.
İşte, bu açıdan da sorum şu: Önümüzdeki süreçte... Siz yeni geldiniz, iki aylık Genel Müdürsünüz, ömrünüz uzun olsun çünkü bizim kuruluşlarda ne kadar genel müdür değişirse o kadar anlayış da değişiyor, o kadar işleyiş de değişiyor, o kadar yatırım da değişiyor. Bence kurumlarda liyakate dayalı gelişten sonra gelişmeyi sağlayacak olan genel müdürlerin yani işin başında olanların uzun süreli bu görevde kalması diye düşünüyorum. O açıdan sizin bu noktada Türkiye'deki tarımsal kalkınmayı geliştirme modelleri konusunda elbette ki çalışmalarınız olacaktır, bize bunları satır başlarıyla sıralarsanız biz de KİT Komisyonu üyeleri olarak Türkiye'deki gelişmeleri takip etme açısından da tatmin olmuş oluruz ve bilgi sahibi olmuş oluruz.
Bir şey soracağım yalnız: Bu Altındere'deki tarım işletmesi sorunu çözüldü mü, bilmiyorum. Yani burada Sayıştay raporlarına yansıdığı gibi 20.788 dekar işletme Ahmet Yüzbaşıoğlu isimli şahsa, ondan 2008 yılında Hamdi Ulukaya'ya, Hamdi Ulukaya'dan başka başka birilerine yani elden değiştire değiştire TİGEM'in zararına gelişen bir hadise olduğunu Sayıştay belirliyor. Burada mesela Sayıştay taahhüt edilen yatırımların yüzde 70'inin yapılmadığını söylüyor. Şimdi, bu gibi, Altındere Tarım İşletmesi gibi diğer tarım işletmelerinde bu durumlar var mı? TİGEM bu konuda bilinçli bir zarara mı uğratılıyor? Yani bu işletmeleri alan insanlar görevlerini kötüye kullanmalarına rağmen TİGEM bunlara niye müdahale edip, sorunu çözüp yeniden kiralama veya yeniden ihaleye çıkma yöntemleri uygulamıyor, bunu da ben merak ediyorum ve bunun da yazılı olarak yanıtı verirseniz memnun olacağımı ifade ediyorum.
Size çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Sayın Başkanımızın Aydın'da işi olduğu için de konuşmamı burada noktalıyorum.
Teşekkür ederim.