| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 30 .10.2018 |
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, Hükûmetimizin yetkilileri, devletimizin yetkilileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında söylenecek birçok şey söylendi, ben de kısaca birkaç konuya değinerek sözlerimi tamamlamak istiyorum.
Şimdi, bütçeye girmeden önce, bütçenin, hepimizin de bildiği gibi, ne amaçla yapıldığı, aslında ekonominin ne olduğu... Ekonomiyi "Belirli bir amacı yönelik olarak sınırlı kaynakların sınırsız istekleri en iyi şekilde karşılaması işi" olarak tanımlarsak, burada esas olanın, önceliklerin belirlenmesi ve tercihlerin ortaya konması olduğu görülür. Dolayısıyla belirli bir amaç derken de siyasal iktidar söz konusu amacını ortaya koyar, hedeflerini ortaya koyar, bunun ekonomik ve siyasal amaç ve hedefleriyle yol yürür ve buna yönelik olarak da sınırlı olan kaynaklarını sınırsız isteklere en doğru şekilde, optimum şekilde dağıtımını sağlamaya gayret eder.
Şimdi, bu çerçeveyi çizdikten sonra, bütçeye baktığımızda, ben... Bir siyasal iktidar, uzun vadede "istikrar" dediğimiz kavramın gereği olarak, belli bir vizyona, belli bir hedefe doğru yol yürürken ince ayarlarla her yıl bütçesini düzenleyerek ve gelişen koşullara, ekonominin temel göstergelerine bağlı olarak da bütçeyi düzenleyerek yol yürür.
Şimdi, geçen yılın bütçesine baktığımda gördüğüm, bütçenin yani 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'ndaki bütçenin gerekçelerine baktığımda bu yılki gerekçelerle arada dağlar kadar fark olduğunu görüyoruz, hepimiz de bunu biliyoruz, kamu yatırımlarında tasarrufu öngören bir bütçeyle karşı karşıya olduğumuzu biliyoruz. Aslında şu "Ekonomimizde kriz miriz yok, nereden çıktı bu kriz?" söyleminin içinin ne kadar boş olduğunu, sadece bütçe kanunu tasarısındaki gerekçelere baktığımızda gayet açık ve net görebiliriz.
Bunlar içerisinden birkaç noktaya değineceğim ama eğer siz ithalata dayalı bir tüketim, yine ithalata dayalı bir üretim politikası güderseniz, üreten değil rant üzerine bir ekonomik model ortaya koyarsanız, yatırımlarınızı dahi kamu denetiminden kaçırıp varlık yönetimini de kamu denetiminden kaçırırsanız geleceğimiz nokta bu ekonomik durumdur, buna dayalı bir bütçe ortaya koymaktır. Aslında, kriz miriz yok da diyebiliriz çünkü doğru dürüst bir ekonomi de yok ortada, olmayan ekonominin krizi de olmaz tabii doğal olarak. Belki bu anlamda Sayın Cumhurbaşkanını hak verir görmek lazım, ekonominin olmadığı bir yerde kriz de olmaz sonuç itibarıyla.
Şimdi, bakın, bu tasarıda 117 milyar lira bir faiz öngörülüyor. Şimdi, kamuda yapılan tasarruflar vesaire bunlara hiç girmeyeceğim ama 117 milyar lira faiz gideriyle, faiz dışı giderlerle toplam bütçe değerini karşılaştırdığımızda... Sayın Bakanın sunuş raporundaki bazı rakamlarla karşılaştıracağım. Bu ülke faize 117 milyar lira verirken örneğin, yerel yönetimlere yani büyükşehir belediyeleri, il ve ilçe belediyeleri, il özel idareleri de dâhil olmak üzere bu ülkenin bütün yerel idari kaynaklarına toplam 93,6 milyar lira ayrılmış. 93,6 milyar lira ki bu bütçenin yüzde 10'unu bile teşkil etmiyor. 117 milyar lira faize vereceksiniz, 93,6 milyar lira yerel yönetimlere kaynak ayıracaksınız ve ondan sonra, vatandaşın yaşam kalitesi, kentler, sağlıklı kentler, sağlıklı doğa, çevre, yaşam diyeceğiz; bunu hangi kaynakla yapacağız, yapabileceğiz, tabii, tartışılır.
Yatırıma ayrılan kaynak... Yani faize 117 milyar lira gider ortaya koyuyorsunuz, yatırım bütçeniz 65 milyar lira yani faiz giderinizin neredeyse yarısı ancak yatırım bütçeniz, güzel. Yani yatırım bütçesinin 2 katı faiz gideriniz söz konusu.
Emeklimize... "Devlet çalışanlarımızın hakkını koruyoruz." diyorsunuz, tasarrufları yatırım kaleminde gerçekleştirirken "Memurumuzun, işçimizin, emeklimizin, devlet çalışanlarımızın haklarını koruduk." diyorsunuz, "Emeklimizin hakkını koruduk." derken, Mecliste gündeme gelmiş olan emeklilikte yaşa takılanların hakları umurunuzda bile değil. Bununla ilgili bütçeyi falan düşünmüyorsunuz bile. Yani yaptığınız bütçede bu kalem zaten sizin hesabınızda kitabınızda söz konusu değil. Dolayısıyla, 5 milyona yakın yaşa takılmış olan emeklinin hakkı, mağduriyeti bütçede pek kimsenin umurunda değil.
Şimdi, "Kaynaklarımızı öncelikli olarak ihracatı artıracak, teknolojik ürün üretimi sağlayacak, cari açığı azaltacak yatırımlara kanalize edeceğiz." diyorsunuz yani "Katma değeri yüksek üretimi teşvik edeceğiz." diyorsunuz gerekçelerde. Güzel ama peki, ben de soruyorum: Geçen yılki bütçe gerekçesinde "AR-GE desteklerine yönelik harcamalara daha fazla kaynak sağlamak..." diye bir öngörü vardı, bu yılki bütçede AR-GE'nin adı neden geçmiyor? AR-GE'yle ilgili bir derdiniz yok mu? Yani o katma değeri yüksek üretimi sağlayacak olan bütçeden AR-GE'ye herhangi bir kaynak artışı düşünmüyor musunuz? Bu da akla geliyor.
Değerli arkadaşlar, tarım her şekilde, her yerde en can alıcı konularınızdan birisi, hepimizi doğrudan ilgilendiriyor, hepimiz hem tüketiciyiz hem de sağlıklı gıda istiyoruz ve ucuz gıda istiyoruz hem de bu yarın bir gün güvence altında olsun, bu ülke insanı aç kalmasın talebimiz var. Bunun için de bir kanunu, 5488 sayılı Tarım Kanunu'nu 2006 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı çıkardı, iyi de bir kanun, eksikleri vesaire... Genel bir Tarım Kanunu, genel çerçeveyi ortaya koyan. Bunu tartışmak değil derdim ama kanunun 21'inci maddesini hepimiz gayet iyi biliyoruz, bu 5488 sayılı Kanun'un. Ne diyor? "Tarımsal destekleme programlarının finansmanı, bütçe kaynaklarından ve dış kaynaklardan sağlanır. Bütçeden ayrılacak kaynak -bakın, bu kanunun 21'inci maddesini okuyorum size- gayrisafi millî hasılanın yüzde birinden az olamaz." Peki, bütçede ne ayırdık tarıma, tarımsal desteklemelere? Yine, Sayın Bakanın sunuş konuşmasındaki rakamların direkt özetine bakmakta fayda var. Tarımsal destek programları için 16,1 milyar TL. Diyebilirsiniz ki: Burada tarımsal kredi sübvansiyonu, müdahale alımları, tarımsal KİT'lerin finansmanı -şimdi, tabii, onu da kendi içinde ayırmak lazım, tarımsal KİT'lerin finansmanını tarıma destek olarak ifade etmek de başka bir mesele- ihracat destekleri ve diğer tarımsal destekler için -ihracat desteği de yine tarımı dolaylı etkileyecek, çiftçiyi dolaylı ama doğrudan etkilemeyecek olan destekler- 5,3 milyar lira. "Tarım sektörü yatırım ödenekleri" yani buna açarak bakmak lazım, bunun alt kalemlerine. Hepsini toplasanız 26 milyar yapar ki bu 20 milyarı bile bulmayacak, görünen o. Peki, Orta Vadeli Mali Program'a göre 2019 yılı gayrisafi yurt içi hasıla nedir? 4,45 trilyon lira. Bunun yüzde 1'i ne yapar? 44,5 milyar lira. Kanun ne diyor? "Bundan aşağı olamaz." diyor. Siz ne veriyorsunuz? Hepsini toplasanız, tarımla ilgili destekleme diye saydığınız her şeyi yani KİT'lerin finansmanını da ihracat desteklerini de bir araya getirseniz topu topu 26 milyar lira. Aradaki fark ne? 18 milyar lira. Niye vermiyorsunuz? Üretimi önemsemiyor musunuz? Çiftçinin hiçbir kıymeti, değeri yok mudur? Çiftçi zaten girdi maliyetleri altında eziliyor, mazota zamları basıyorsunuz. İki yıldır mazot desteğini ödemiyorsunuz. Niye ödemiyorsunuz? "Mazotun yarısını vereceğiz." dediniz. O dönemin Başbakanı Sayın Binali Yıldırım geldi, Ödemiş'te mitingde "Helalühoş olsun, mazotun yarısı bizden." dedi. Güzel. Niye ödenmiyor? Yani bütçeye koymuyor musunuz? Niye ödemiyorsunuz? Niye bu tarımsal desteği, kanunun gereğini yapmıyorsunuz? Bu soruyu lütfen...
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Eğer verilere bakarsan mazotu ödediğimiz belli oluyor.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - O mazot desteği değil Beyefendi, bilmiyorsunuz.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Google'a girerseniz, orada vardır.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bahsedilen mazot desteği, sizin dönüme verilen mazot desteği değil.
Müdahil olmayın lütfen. Çok rahatsız oldunuz, biliyorum.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Ben rahatsız olmadım ama şunu...
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Çok rahatsız olduğunuzun farkındayım ama karşılıklı diyalog olmaz.
Sayın Başkan, böyle bir usul de yok.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Sayın Bakanın açıkladıklarına bakarsanız, son dönemde Türkiye'de genelde...
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Söz alarak konuşabilirsiniz.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Söz alıp konuşabilirsiniz.
Mazota verilen destek...
BAŞKAN - Sayın Sındır, siz devam edin lütfen.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Yatlara verdiğiniz gibi yani.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Mazota verilen destek dönüme...
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - 1940'lara bakın, sizin ödediğiniz hiçbir şey yok. Yine bu devlet Tayyip Erdoğan sayesinde...
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Zaten bütün derdiniz de o.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Cumhuriyetin ilk on yılını oku. Bizim açtığımız fabrikaları siz sattınız. Boş konuşma. Bu ülkede ne varsa satan sizsiniz. Herkese laf atıyorsun. Şeker fabrikalarını sattınız, Sümerbankları sattınız, arazileri sattınız. Vatandaşlığı satıyorsunuz.
BAŞKAN - Arkadaşlar...
Sayın Gürer, cüssenin avantajını kullanma, sesin yüksek çıkıyor.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Başkanım, sürekli laf atıyor, gerçekleri çarpıtıyor.
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Söz alarak konuşabilirsiniz.
BAŞKAN - Sayın Özdemir, sesiniz buraya kadar geldi.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan, izin verirseniz ben devam etmek istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Sındır.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Aynı şeyi geçen yıl için de söyleyebilirim. Bakın, 2018 yılında gayrisafi yurt içi hasıla 3 trilyon 740 milyardı, bunun yüzde 1'i 37,4 milyardı, verilen destek, gerçekleşen şeylere baktığımızda 13 milyar, yapılan transferler. Yani kimi kandırıyorsunuz? Kandıramazsınız.
Değerli arkadaşlar, yapmayınız, veriniz. Çiftçiye vereceğiniz destek hepimizin, bu milletin sağlıklı gıdayla buluşmasını sağlayacaktır. Çiftçiye vereceğiniz destek hepimizin ucuz gıda ürünleriyle, ithalata dayalı değil, kendi üreten, kendi kendine yeten, üretimde yeterlilik sağlayacak bir etki yaratacaktır. Çiftçiye vereceğiniz destek kaliteli üretim sağlayacaktır. Çiftçiye vereceğiniz destek, vermeniz gereken destek...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Önceden veriliyormuş da biz mi kesmişiz? Önceden veriliyor muymuş? Baktınız mı?
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Niye vermiyorsunuz? Kanun çıkardınız.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 1'i. Kanun ortada, kanun.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Tam kanunsuzluk var burada.
Değerli arkadaşlar, yok böyle bir şey.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 1'i.
BAŞKAN - Arkadaşlar...
Sayın Bekaroğlu, Sayın Aydemir, Sayın Çelebi; lütfen...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Rakamlar yalan söylemez.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Yarısını bile vermiyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Bekaroğlu, Sayın Sındır konuşuyor.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bakan çıksın açıklasın, gayrisafi yurt içi hasılanın kaçı tarımı desteklemek için verildi?
BAŞKAN - Sayın Bekaroğlu, Sayın Sındır kendisini ifade eder.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bakın, iktidara...
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Çiftçiye ne kadar...
BAŞKAN - Sayın Çelebi...
Arkadaşlar, lütfen ya...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya, rakamlar ortada.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Sayın Kuşoğlu, bir söyleyin.
BAŞKAN - Arkadaşlar...
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan...
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Sadece benim ilçemde 130 milyon lira para...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Yüzde yarımını veriyorsunuz, kanun "yüzde 1'i" diyor.
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Sayın Başkan, konuşturmayacak bu arkadaş.
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Susturmak mı sizin göreviniz?
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Söz alın, söz.
BAŞKAN - Sayın Sındır...
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan, kimseye sataştığım da yok, kimseyi rencide edecek bir söz de söylemiyorum ama rahatsızlığın nedenini de gayet iyi biliyorum. Kimsenin şahsıyla ilgili bir derdim de yok, bu ülkenin tarımı, çiftçisi için konuşuyorum.
Arkadaşımızın varsa bir derdi söz alır, basar, sırası geldiğinde...
BAŞKAN - Tamam, ben onu hallettim. Siz buyurun Sayın Sındır.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan, lütfen...
Bakın, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldiğinde, 1 kilogram buğday 1 litre mazot alınıyordu, 1 kilogram buğdayı sattığınızda bedeliyle gidip 1 litre mazot alıyordunuz. Şimdi, 1 litre mazot alabilmesi için çiftçinin 6-6,5 kilogram buğday satması lazım değerli arkadaşlar. Tabii, önümüzdeki yıl ne olacak, bilemiyoruz. Böylesi bir gider baskısı altında ürününü pazara çıkaracak. Yani bu Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi ve komisyonları, ilgililer, nerede bunlar, niye denetlemiyorlar? Niye piyasalar denetlenmiyor? Niye üreticinin bu aracılar altında ezilmesine izin veriliyor? Fındıkta TMO "Alım yapacağım." dedi. Zaten fındık kalmamış çiftçinin elinde, her şey aracıya çoktan gitmiş.
Değerli arkadaşlar, Toprak Mahsulleri Ofisinin kapatılması bile bu iktidarın gündemine geldi. Bırakın bunları.
Dolayısıyla sözlerimi sonlandırmak istiyorum. Bu bütçe, oturulup çalakalem hazırlanmış, "tasarruf bütçesi" adı altında 60 küsur, 63 milyar yatırım karşılığında 117 milyar faiz ödemeyle bir faiz bütçesinden öte bir bütçe değildir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.