| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | TÜRKSAT Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme A.Ş.'nin 2015 ve 2016 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 01 .11.2018 |
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Öncelikle, TÜRKSAT kurumumuzun 2004 yılından itibaren kurulmuş olması nedeniyle tabii Türkiye'deki havacılık veya uzayla ilgili çalışmaların bu tarihten itibaren başladığını söylememiz, geçmişte bu konuda çeşitli çalışmalar yapmış olan devletimizin kurumlarına, yetkililerine biraz haksızlık olur. Bu bağlamda, tam da yeri gelmişken "İstikbal göklerdedir." diyen Mustafa Kemal Atatürk'ün 1925'te Türkiye'de ilk uçak fabrikasını kurduğunu, 1930 yılında ilk yerli uçağımızı ürettiğimizi, yerli ve millî uçağımızı ürettiğimizi, on yıl içinde de 5 ayrı tipte 134 adet uçak ürettiğimizi hatırlatmak istiyorum. Sonrası aslında TÜRKSAT'ın geleceği açısından da bize bazı fikirler verebilir diye düşünüyorum ders almak bakımından. Sonrası, 1952'de Türk Hava Kurumu Makine Kimya Endüstrisi Kurumuna devredilmiş. Bu noktada Amerika Birleşik Devletleri'nin Truman Doktrini'ni devreye sokarak Türkiye'ye yaptığı 400 milyon dolarlık bir yardım var, tabii bunun da bazı şartları var. Marshall yardımı nedeniyle de ordumuzdan sipariş alamayan üretim yanımız maalesef 1962'de tamamen faaliyetlerini durdurmuş. Buna bir hatırlatma yapmak istedim.
Bu bağlamda, servis sağlayıcı olma noktasında TÜRKSAT Yönetim Kurulumuza sorum var. Özellikle servis sağlayıcılarının bant genişliklerini düşürmeleriyle birlikte Twitter ve Facebook'ta çeşitli yavaşlamaların olabileceğinden hareketle, "throttling" yani daraltma, boğazını sıkma diye de ifade edilen bu bant genişliğini düşürmenin şu ana kadar TÜRKSAT kurulduğundan beri uygulanıp uygulanmadığı, uygulandıysa da hangi tarihlerde hangi nedenlerle veya bu konudaki yetkili kurum kimse hangi talimatlara dayanarak uygulandığının bilgisini sizlerden rica ediyorum. Eğer TÜRKSAT'ın böyle bir yeteneği yoksa bu yeteneği geliştirmiş olan diğer servis sağlayıcılarının ve özellikle yurt dışı servis sağlayıcılarının Türkiye üzerinde istediği anda, istediği gibi interneti yavaşlatıp yavaşlatamayacağını, bu konuda da bizim ülke olarak tedbirlerimizin olup olmadığını da sormak istiyorum.
Bir bağlam da biz tabii Komisyon olarak kurumlarımızı denetlemek vazifesiyle buradayız. Özellikle ben hain FETÖ kalkışması nedeniyle hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımızı ve aynı zamanda direnen Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet mensuplarını tekrar rahmetle anıyorum, yaralananlara da acil şifalar diliyorum. Bu bağlamda TÜRKSAT'taki direniş video görüntülerine de yansımıştır, çok çok üzücü. Ben de gelmeden önce sabah tekrar izledim, tekrar tekrar bir acıyı, bir yarayı kanatmak değil amaç ama hiç unutmamak gerekiyor. Neticede devlet kurumumuzun çalışanları bir anlamda gerçekten müthiş bir direniş sergilediler. Ancak Komisyonumuzun görevi de sürekli olarak buraya gelen devlet kurumlarımızı övmekten ibaret değil. Bu bağlamda biz, gerek muhalefet gerek iktidar denetlemek için buradayız. Milletimizin bize verdiği yetki ve buradaki görevlendirmenin nedeni budur. O nedenle övgü noktası... Tabii ki her kurumumuz başımızın üstündedir ama bizim buradaki vazifemizin biraz daha farklı olduğu kanaatindeyim.
Bu bağlamda da bizler özellikle özelleştirmeyle ilgili çeşitli değerlendirmeler yaparken TÜRKSAT gibi stratejik ve bunun gibi stratejik olan pek çok kurumla ilgili çekincelerimizi ifade ediyoruz, ettiğimiz zaman da bütünüyle özelleştirme karşıtıymışız gibi böyle bir yaftalamayla karşı karşıya kalıyoruz. Bahsettiğimiz ölçü, TÜRKSAT'ta da görüldüğü gibi, bu tip kurumların özelleştirilmesi stratejik anlamda çok büyük bir problem. Yani bu ölçü diğer devlet kurumlarımızın birçoğunda kaçmış vaziyette. Ümit ediyorum ki TÜRKSAT gibi bir firma daha bir şekilde belirli bir bölümü itibarıyla dahi olsa özelleştirilmez. Özellikle gerek mali yapısı gerek diğer bütün AR-GE çalışmaları itibarıyla da çok dikkatli bir şekilde çalışmalar uluslararası firmalara kapatılır. Bu bağlamda farklı şekilde de görüş beyan eden bir milletvekilimiz oldu, ben görüşüne katılmıyorum. Bu noktada yerli ve millî olmanın denetim noktasında da çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Bir sorum da Türksat AŞ'nin yurt dışı iştirakleri kaç adettir? Bu biraz dağınık ifade edildi şu ana kadar. Bunların isimleri nelerdir? Bunu sormak istiyorum.
Daha önce, 2016 yılında Genel Müdürümüzün Komisyon tutanaklarındaki ifadesinde "Afganistan, Libya ve Sudan'a 1.048 terminal üzerinden uydu aracılığıyla internet hizmeti sağlamaktayız." demiş. Bu hizmeti hâlâ sağlamakta mıyız? Sağlıyorsak bu ülkelerin başkentleri bizim sağladığımız internet hizmetinden mi istifade etmektedir? Yani en kritik önemdeki yerler olduğu için söylüyorum. Bu 3 ülke dışında da başka ülkelere de internet sağlıyor muyuz? Yani hangi bölgelerine sağladığımızı da sormak istiyorum.
Verdiğiniz rakamlara, TÜRKSAT'ın uydularına baktığımızda yaklaşık olarak ortalama on-on iki yıllık bir ömür var, uydu ömrü görünüyor. TÜRKSAT E6 uydusundaki yaklaşık ömür ne olacaktır? Bunu sormak istiyorum.
Aynı zamanda dünya genelinde, çevresinde işlevini kaybeden uydular tabii, zannediyorum, çöplük olarak dolaşmakta. Bu bağlamda sizin elinizdeki veriler itibarıyla hangi ülkenin kaç tane böyle çöp uydusu uzayda buluyor? Türkiye'nin kaç tane bulunuyor? Aynı zamanda da biz ilk fırlattığımız uyduları tabii birçok yabancı ülkeyle birlikte gönderdik. Dolayısıyla bunların artıklarının sorumluluğu o ülkelerde midir, yoksa o da bizimle ilgili midir? Bunun yanıtını sizlerden rica ediyorum.
Konusu geçti ama o kısma geri dönüş yaparak bir sorum olacak. Türkiye'de kaç adet yer kontrol istasyonu vardır? Siz bunu yedeklemeye çalışıyoruz şu anda, çok isabetli bir karar. Hatta şu ana kadar yedeklenmemesinden kaynaklı olarak sorumlular, sorumlu kurum kimdir, bunun yetkilileri kimlerdir, burada bir görev zafiyeti var mıdır? Bu konuda çok gecikilmiş, o anlamda bunu sormak istiyorum. Bu anlamda da herhangi bir istifa eden de var mıdır?
Bir nokta da şu: Burada konuşuyoruz yedeklenmesi konusunda ama aynı zamanda da bu, belirli bir ölçüde de gizlilik içermesi gereken bir konu. Bu bağlamda, tabii, burada sormak pek mümkün olmayabilir ama yedeklense dahi bir üçüncü kontrol noktasının daha veya çeşitli alternatif kontrol mekanizmalarının tarafınızca değerlendirilip değerlendirilmediği... Kimi yer üstü olur, kimi yer altı olur, kimi denizde olur, artık sizlerin bu araştırmaları yapmakta olduğunuzu ümit ediyorum. Bu bağlamda çalışmalarınız var mı? Gizlilik kaydına da dikkat ederek bizlere de bu bağlamda aktarırsanız aynı zamanda seviniriz.
Bir nokta da bu yer kontrol istasyonlarının güvenliği konusu çok önemli. Bu güvenli duvarları aşılarak veya herhangi bir devlet kurumumuzda bu Türk Silahlı Kuvvetleri olabilir, Jandarma Genel Komutanlığımız olabilir, İçişleri Bakanlığı veya Cumhurbaşkanlığı olabilir bu kontrol noktasında herhangi bir bağlantıları var mıdır? Buradaki hiyerarşi sistem nasıl çalışıyor. Darbe kalkışmasının olduğu noktada, evet, TÜRKSAT çalışanları direnmiştir ancak bu direnmeyi kendi iradeleriyle bir anda ortaya koymuşlardır bir refleksle. Bizim devlet hiyerarşimizde bu bağlamdaki kararların ve talimatların hiyerarşisi acil durumda nasıldır? Bu noktada da sizden bilgi talep ediyoruz, teşekkür ediyorum.