| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)Millî Savunma Bakanlığı b)Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletmesi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 01 .11.2018 |
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, sayın bakan yardımcıları, değerli bürokratlar, Komisyonumuzun değerli üyeleri, milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün Millî Savunma Bakanlığı bütçesi üzerinde görüşme yapıyoruz. Sayın Bakanımızın sunumunu dikkatle hepimiz takip ettik. Ancak, tabii, ben öncelikle bütçe üzerine bir iki konuya kısaca değindikten sonra Sayın Bakanın sunumuyla ilgili birkaç konuda da kamuoyunun dikkatini çekmek istiyorum.
Şimdi, bütçeyle ilgili olarak Sayıştay raporunda bazı olumsuz durumlar tespit edilmiş. Tabii, düzeltilebilir konular bir kısmı, tamamı belki ama özellikle iki konuya dikkatinizi çekmek ve bu konuda bir önlem ve kısa sürede bir tedbir alınmasını talep etmek istiyorum. Örneğin atık motor yağlarının değerlendirilmiyor olması, Savunma Bakanlığındaki bütün Türk Silahlı Kuvvetlerinin de bünyesinde olan atık hâldeki motor yağlarının, Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği'nin gereğinin yapılmıyor olması, bu konuda "İşte, birtakım yönetmelikleri, birtakım mevzuat değişikliklerini bekliyoruz." diyerek yönetmeliğin uygulanmıyor olması, bir sakınca gibi görüyorum. Bunun düzeltilmesini talep ediyorum.
Yine aynı şekilde, askerî kantinlerle ilgili elektrik, su ve yakacak giderlerinin kurum bütçesinden ödeniyor olması... Bu konuda bu söz konusu kantinlerin esasen orduevleri, askerî gazinolar, kışla gazinoları veya vardiya yatakhaneleri ve diğer tesisler kapsamına girmediği için kurum bütçesinden ödenmesinin mümkün olamayacağı Sayıştay raporunda dikkat çekilmiş. Bu konu tabii önemli, hassas bir konu. Burada ciddi anlamda ticari bir faaliyet söz konusu. Bu faaliyetlerin kontrol altında tutulmasının önemli olduğuna ve bir ticari faaliyetin kamu bütçesinden karşılanıyor olmasına dikkatinizi çekmek istedim.
Sayın Bakanım, ben aynı zamanda NATO Parlamenterler Asamblesi üyesiyim. Değişik vesilelerle gittiğimiz toplantılarda hep karşımıza çıkan F35, S-400 ikilemi. Biz de bir millî birlik, beraberlik bakışıyla, çerçevesiyle penceresiyle iktidar ve muhalefet partileri ortak bir görüş ve tavır ortaya koyuyoruz. Bu konuda savunma sistemimizin işte Patriot'ların biz talep etmemize rağmen bize verilmemiş, satılmamış olması nedeniyle çaresizlik durumunda kalınarak S400'lerin alınmak zorunda olduğunu ifade etmeye çalışsak da şöyle bir konu getiriliyor tabii. S400 savunma sistemi ile F35'lerin -ki F35'le birlikte değerlendirildiği için- Türkiye hava sahasında dolaşımı esnasında birbirlerini tanıyabiliyor olması, normalde tanınmayan F35'lerin S400'ler tarafından ve Rusya savunma sistemi tarafından bilinir hâle gelmesi konusundaki endişeler ifade ediliyor, bu konuda teknik bir rapor yazıldığı söylendi. Bu konuda ne yapılıyor, nedir? Bizim teknik olarak savunma durumumuz nedir? Bunu yine bu soruyla karşılaşırsak yanıt vermek adına öğrenmek istiyorum zatıâlinizden. Ama on altı yıldır bu ülkeyi yönetiyorsunuz. Tabii siz bu göreve yeni geldiniz ama, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarından bahsediyorum, hava savunma sisteminin son anda, son yıllarda, son bir iki yıl içerisinde böylesi uluslararası ilişkiler açısından sorun yaratacak bir duruma doğru meyletmesini ve şimdiye kadar hiç düşünülmemiş olmasını, İspanya'nın Patriot'larına bile razı olunuyor olması gibi bir duruma gelinmesini aslında üzerinde durulması dikkate değer bir konu olarak görüyorum. On altı yıldır neden bu konuda madem öyle bir önlem alınmadı, şimdi böyle bir sorunla ülke karşı karşıya kalıyor.
Sayın Bakanım, ayrıca Yunanistan'la iyi komşuluk ilişkilerimizi bir İzmir Milletvekili olarak ve ataları da Yunanistan'dan Balkan Harbi'nde gelmiş bir ailenin evradı olarak bu iyi komşuluk ilişkilerinin geliştirilmesini en çok arzulayan kişilerden birisi olduğumu söyleyebilirim ama bu iyi komşuluk ilişkilerini biz talep ederken, hani "Yurtta ve dünyada barış" ilkesini talep ederken Avrupa Birliğinin İnternet sitesinde Türkiye karasularını Kıbrıs'ın tamamında dışarıda tutan ve gasbeden bir haritayla karşı karşıya kaldığımızı söyleyebilirim. Millî Savunma Bakanlığı eski genel sekreteri emekli kurmay albay Sayın Ümit Yalım'ın da bir açıklamasında Yunanistan'ın Doğu Akdeniz'deki 42 bin kilometrekarelik -yani bunu Ankara'nın neredeyse 2 katı büyüklüğünde bir alan olarak ifade edebiliriz- Türk kıta sahanlığını parselleyip ihaleyle satışa çıkardığı konusunda bir bilgi var, ihaleyle ilgili bilgi detayları da var, ihale detayları da önümde. Bu özellikle Girit Adası'nın dörtte 1'i Londra ve Lozan anlaşmalarıyla Türkiye'nin kontrolünde olması gereken buradaki adaları -ki on dörde yakın ada burada olduğunu düşünüyorum- on sekiz Türk adasını da içeren ve bir Türk kayalığını içeren 42 bin kilometrekarelik Türk kıta sahanlığının böylesi bir ihaleyle parsellenip satışa çıkartılmış olmasına ve Yunanistan'a teslim edilmiş olmasına bizim itirazımız yok mudur? Yani buna rıza mı göstereceğiz? Bu on sekiz Türk adasının ve bir kayalığın, Londra ve Lozan anlaşmalarından olan haklarımızın, bu konuda ikili ilişkilerin, iyi komşuluk ilişkilerinin zedelenmemesi adına diplomatik bir çerçevede masaya yatırılması düşünülmüyor mu? Bunu özellikle ısrarla sormak istiyorum.
Bir diğer konu şehitlerimiz. Vatanımız için, milletimiz için, bayrağımız için canını feda etmiş olan bütün kurtuluş, millî mücadele şehitlerimiz ve bugüne kadar yitirdiğimiz, terörde yitirdiğimiz, bu anlamda aynı zamanda en son FETÖ darbe girişiminde yitirdiğimiz şehitlerimiz arasında ayrım yapılmasının doğru olmadığını ısrarla söylüyoruz. Şehitlerimizin ailelerine yapılan yardımlar konusunda bir ayrım yapılmamasını ısrarla söylüyoruz. Gazilerimizin yakınları, aileleri, eşleri, çocuklarıyla ilgili "15 Temmuz şehitleri ve diğer şehitler" gibi bir ayrımın yapılmaması gerektiğini ısrarla söylüyoruz ancak bu ayrımı görüyoruz. Bu konuda bununla ilgili bu ayrımı ortadan kaldıracak bir kanun teklifi de verdiğimizi sizin de bilginiz dâhiline sunmak istiyorum. Ancak 15 Temmuz şehitlerimizle ilgili de bir para toplanmıştı. Bu paranın akıbeti nedir? Nerede harcanmıştır? Nerede duruyor bu para? Nasıl değerlendirildi veya nasıl değerlendirilmesi düşünülüyor? Bu konuya da dikkatlerinizi çekmek istedim.
Tabii sözlerimi kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve vatan uğruna canını feda etmiş olan ve etmeye hazır olan kahraman Mehmetçik'imize güç, kuvvet ve başarı dileklerimle sonlandırmak istiyorum. Ve Millî Savunma bütçemizin de bu bahsettiğim eleştiriler ve görüşler doğrultusunda milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Teşekkür ederim.