KOMİSYON KONUŞMASI

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; ülke savunması sadece silahlanmayla olmuyor. Ülke savunmasında en önemli faktör sağlıklı bir siyasettir. Sağlıklı bir siyaset yapmadığınız müddetçe istediğiniz kadar silahlanın, ülkenizin güvenliğini, toplumumuzun güvenliğini sağlayamazsınız. Eğer silah gücüyle savunma olsa idi, eğer silah gücüyle güvenlik olmuş olsa idi Almanya Birinci Dünya Savaşı'nda ve İkinci Dünya Savaşı'nda hiçbir zayiat vermeden ülke insanını refaha kavuşturabilirdi ama maalesef hepimizin bildiği gibi bu iki tane büyük savaşta Almanya dünyada en büyük zayiat veren, en büyük can veren ülkelerin başında gelmektedir. Demek ki sadece silahlanmakla olmuyor Sayın Bakan. Ayrıca, sağlam bir ordunun caydırıcılığı ön planda tutulmalıdır. Caydırıcılık ön planda değil ise sizler sadece savaşla güvenliği sağlamak istiyorsanız can kaybınız demin bahsettiğim gibi, Almanya örneğinde olduğu gibi, büyük bir can kaybıyla sonuçlanır ama caydırıcılığı ön plana alırsanız ve ön plana aldığınız caydırıcılıkla ülkenin insanında en az can kaybıyla veyahut da hiçbir can kaybına sebebiyet vermeden ülke güvenliğini sağlamış olursunuz.

Değerli arkadaşlar ve Sayın Bakan, özellikle bu paralı askerlik yani parayla yapılan askerlik veyahut da para verilerek yapılmayan askerlik konusuna ben biraz değinmek istiyorum. Parayla yapılan askerlik ve para verilip de yapılmayan askerlik ülkemizde orduya olan güveni gittikçe sarsmaktadır ve büyük ihtimal önümüzdeki yıllarda bu gittikçe orduya olan güveni de sarsacaktır ve laçkalaşmaya sebebiyet verecektir. Bu, orduya olan güveni azalttığı gibi toplum içinde de büyük bir huzursuzluğa sebebiyet vermektedir. Parası olan veriyor parasını askerlik yapmıyor, parası olmayan insanlar askerliğini yapıyor veyahut da para karşılığı, maaş karşılığı askerlik yapıyorlar. Böyle bir toplumda Sayın Bakan, huzuru beklersek biraz havanda su döveriz diyorum ben.

Bir konuya daha değinmek istiyorum. Meşhur bir söz vardır: "Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır." Şimdi, şu konuya da değinelim biraz: Ülkemizde tarımsal alanda özellikle çiftçilerimizin girdilerinin yüksek olması ama ürettikleri malın para etmemesi sonucunda insanlarımız para kazanamıyorlar, çiftçilerimiz para kazanamıyorlar.

Değerli arkadaşlar, ülkemizin tapusu çiftçinin elindedir, köylünün elindedir. Köylü para kazanmadıkça bu araziyi satmaktadır ve arazi el değiştirmektedir. Önceden Köy Kanunu'nda biliyorsunuz yabancılara tarım arazisi satımı yasak idi, sıfırdı. Bu gittikçe arttı, gittikçe arttı; bugün Bakanlar Kurulu kararıyla 600 dekara kadar bir kişiye tarım arazisinin satılma yetkisi verilmiş durumda. Ayrıca, şirketleşme, ortaklaşma olduğu zaman bunun önü alınacak gibi değildir. Bu gittikçe artmaktadır ve bu ülkenin tarımsal arazileri muhtemel ki ileriki yıllarda yabancıların eline geçecektir. Şimdi, bu sözde olduğu gibi uğruna ölecek toprak vatandaşın kendisinin değil ise, halkın kendisinin değil ise niçin savaşsın? Toplumumuzda böyle bir ikilem doğacaktır ve gittikçe toplumla ordunun arasındaki ilişkiyi zayıflatacaktır. Özellikle her erkeğin askerlik yaptığı önceki şeklimizle, ordu ile toplum arasında, millet arasında büyük bir bağ vardı ve bu bağda orduya olan güveni gittikçe artırmakta idi. Hâlbuki şu anda bu olay sarsılmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kayan, son cümlenizi alayım.

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Sarsılmasının temel nedeni de bu bahsettiğim parayla yapılan askerlik veyahut da para verilip de yapılmayan askerlikten kaynaklanmaktadır.

Ayrıca, bu çiftçimizin elindeki mal, tapu başkasının eline geçtiği zaman, siz o insanları vatan savunmasına sevk ettiğiniz zaman canla başla bunu savunacağına inanmıyorum.

Hepinize teşekkür ediyorum.