| Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
| Konu | : | Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş ve arkadaşlarının, Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin (2/1186) daha ayrıntılı biçimde ele alınarak görüşülmesi amacıyla alt komisyona sevk edilmesi hakkındaki önergesine ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 01 .11.2018 |
HABİP EKSİK (Iğdır) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri ve değerli katılımcılar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün bir kez daha anladık ki AKP iktidarı her şeyden kendine rant ve zulüm devşirme peşinde. Bakın, OHAL süreci bitti ama hâlâ fiiliyatta bir OHAL'i sürdürmek için her yolu deniyorlar. Geçen haftalarda bir doktor meslektaşımız hastası tarafından bu iktidarın Sağlıkta Dönüşüm Programı yüzünden başına kurşun sıkılarak katledildi. Bunun üzerine her kesimden insanlar sağlıkta şiddeti önlemek amacıyla mücadeleye başladı. Kimisi önerge verdi, kimisi basın açıklaması düzenledi, doktorlarımız, beyaz önlüklülerimiz nöbet eylemleri yaptı parklarda. Ne oldu peki ardından? Ben size söyleyeyim: İktidar bu can alıcı konuya dikkat çekmek yerine gitti bunu kendine devşirdi. Mücadele ettik, basın açıklamaları yaptık, önergeler verdik, doktorlar, beyaz önlüklüler eylemler yaptı. Bunun sonucunda ne oldu? AKP kolları sıvadı, dedi ki: "Ya, buradan acaba yine nasıl oy, rant, güç devşiririm?"
Tam biz halkın mücadelesi sonuç verdi derken gelen yasa teklifleriyle bir baktık şok, şok, şok. Ben size söyleyeyim, AKP her zamanki gibi kulağı burun, ayağı ağız diye anlamış, kafasına göre. Hemen işine gelenleri yasa teklifi içine koymuş. Nedir bu teklifler diye baktığımız zaman, sağlıkta şiddetle ilgili yasa tasarısı yerinde duruyor, hiçbir şey yapmamışlar. Ne var OHAL'le ilgili? Hıncını tam alamadığı doktorlar var arkadaşlar, hıncını alamamış. Öfkeyle, kinle, nefretle bu insanları nasıl ağaç kovuğu yemeye muhtaç ederim diye hesap yapmışlar. Bu, başka bir şey değil.
Bakın arkadaşlar, OHAL dönemiyle ilgili konuşmakta fayda var. Madem bu insanları açlığa, ağaç kovuğu yemeye talim ettireceğiz, o zaman konuşalım. OHAL'den önce Sayın Bakanımız, doktor bey...
BAŞKAN - Sayın Vekilim, önergeyle ilgili konuşursanız memnun olurum.
HABİP EKSİK (Iğdır) - Önergeyle ilgili konuşuyorum, başka neyle ilgili konuşacağım?
BAŞKAN - OHAL değil.
HABİP EKSİK (Iğdır) - Hayır, hayır, önergeyle ilgili konuşuyorum. İhraç edilen doktorların çalıştırılmamasıyla ilgili konuşmuyor muyuz? O, zaten o. Alt komisyonlarla ilgili konuşuyoruz, kurulmasıyla ilgili. Geleceğim, beklerseniz toparlayacağım zaten. Ama siz böyle yaparsanız benim konuşmamım bütünlüğü tamamıyla dağılacak Sayın Başkan.
Şimdi, OHAL dönemiyle ilgili, arkadaşlar, bu iktidar el eleydi, kol kolaydı. O dönemde bakanlık yapanlar, belediye başkanlığı yapanlar parsel parsel okul arsaları, işte, yurt arsaları verdiler, "İsmini ağzınıza almadan önce ağzınızı yıkayın." dediler, ondan sonra durdular, dediler ki "Ya, tertemiz adamdır." Dönemin Sağlık Bakanı söyledi hemşehrisini korumak için. Sonrasında da aralarında nasıl bir sorun çıktıysa artık 17-25 Aralıkta bozuldu ortaklık. Sonrasında vaveylayla, terör örgütü, terör örgütü. Tamam, terör örgütü. O zaman bunlarla iş yapan, bunlarla beraber hareket eden herkesi yargılayalım, niye yargılamıyoruz? Yok, 17 Aralıktan öncesi suç değil, 17 Aralıktan sonrası suç. Ya, böyle bir şey olur mu? Hukuken böyle bir durum olabilir mi arkadaşlar? Türkiye Cumhuriyeti hukuk devletidir. Bakın, ilk girişinde yazar Anayasa'nın, hukuk devletidir, hukuk. Bir kişi aynı durumdan suçlu, öbürü suçsuz sayılamaz. Siz kendinizi aklatıp başkasına "terörist" diyemezsiniz. Hele ki onların kucağına zorla ittiğiniz bu doktorlar, garibanlar asla suçlu değildir. Eğer suçluysa vallahi de billahi de diğerlerinin örgüt kurmaktan, yönetmekten yargılanması lazım, dün Genel Kurulda da söyledim.
Şimdi, size şunu söyleyeyim: FETÖ'yle beraberdiler, ondan sonra Adil Öksüz'ü bıraktılar. Şimdi, ben size şöyle söyleyeyim: Adil Öksüz öksüz değil ha, sahibi belli, sahibi belli, öksüz falan değil. Yani bu halk öksüz, kesinlikle. Adil Öksüz öksüz değil, öksüz olsaydı burada tutuklanırdı. O gece ne yapıldı? Bırakıldı, evrildi çevrildi, Almanya'ya gitmesi sağlandı. Niye? Çünkü ortaklığınızı dile getirecekti, bu net; geçelim.
Şimdi, ihraç, doktorlar medeni ölüme... Bu bir nevi medeni ölümdür. Bir insana diyorsunuz ki: "Öl; sana iş vermiyorum, aş vermiyorum." Kesinlikle bunun adı ölümdür, başka da bir şey değil, vicdansızlığın dibidir arkadaşlar. Medeni ölüme sevk edilmesinin temel sebebi, hıncınızı ortaklarınızdan alamamanızdır. Hıncınızı ortaklarınızdan alsaydınız bu gariban doktorlardan almazdınız. Bu yasanın koymuşsunuz içine, diyorsunuz ki: Acaba nasıl daha örseleriz, vururuz, barış imzacılarını, ondan sonra KESK üyelerini, Kürtleri, muhalifleri biz nasıl sustururuz diye buraya da bir şeyler yapıştırmışsınız.
Şimdi gelelim, daha başka ne var? "Cumhurbaşkanı bütçeyi ihtiyaca göre düzenler." demiş. Bakın, döner sermaye bütçesini. Niye ihtiyaca göre? Çünkü sizinle iş yapan hastaneleri, orayı, burayı ona göre yapacaksınız, belli yani işinize geldiği gibi; yoksa nasıl geçireceksiniz, nasıl izin alacaksınız oradan, imkânı yok. Bari Sayın Cumhurbaşkanı cülus da dağıtsa, tamam artık, olacak, gidecek. Yani gerçekten biz bir şey demeyiz, cülusu, ulufeyi de dağıtsın, kabulüz artık. Gelen tekliflere baktığımız zaman bir bunu önermediğiniz kalmış.
Ne var başka, bakıyoruz. Eczacılardan denetimi alıp şirketlere ilaç getirme yetkisi var. Şimdi, tekrar soruyoruz: Bu ülkede şirketler konusunda en tecrübeli kim arkadaşlar? Soruyoruz, en tecrübeli kim? Vallahi de, billahi de bu iktidardan daha tecrübelisi gelmemiştir ha doksan beş yıllık cumhuriyet tarihinde yani ben size söyleyeyim.
Şimdi, AKP'li iş adamlarının bir de artık eczacıya da ihtiyaçları yok yani ortak eczacıya da ihtiyaçları yok. 2 bin lira verecekler, bir eczacıyı getirip orada sigortalattıracaklar, diyecek ki: "At bu imzayı, at, bu ilaçları getiriyorum, şunu yapıyorum, bunu yapıyorum." Bütün usulsüzlüklerin önünü açacaksınız. Zaten garibim bir sigortalı eczacı bulacaklar, yapacaklar istediklerini. Bunu niçin yapıyorlar? Şirketlerinizin kârı azalıyor diye. Eczacılarla ortak olmayı kaldırmalarının sebebi ne? Şirketlerin kârı azalıyor diye, değil mi?
Şimdi, geçiyoruz, daha ne var başka? Bir tane Vermidon için reçete isteniyor. Çok önemli, yoksa imkânı var mı ya? İnsanlar bir tane Vermidon'u, bir tane Aspirin'i nasıl alacak? E, tabii, uçan sarayın yakıtını almak için para lazım, sarayın ejderha içecekleri için para lazım, değil mi?
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Yasayı konuş, yasayı.
HABİP EKSİK (Iğdır) - Yasayı konuşuyorum, yasayı konuşuyorum.
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Diline de dikkat et biraz.
HABİP EKSİK (Iğdır) - Şimdi dinleyin, siz de konuşursunuz.
Şimdi, para lazım. Ne yapılacak? Reçete isteniyor. Reçete için gidip...
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Bak, tahrik edici konuşuyorsun sürekli.
HABİP EKSİK (Iğdır) - Beni dinleyin.
Reçete için gidecek, aile hekimine ilaç yazdıracak.
RECEP ŞEKER (Karaman) - Kanunu bilmiyorsun.
HABİP EKSİK (Iğdır) - Dinlerseniz gelecek zaten. Dinlemeniz lazım yani önce.
BAŞKAN - Sayın Vekil, bir dakika...
HABİP EKSİK (Iğdır) - Dinleyin lütfen, dinleyin.
BAŞKAN - Sayın Vekil, karşınızdakilerin hepsi milletvekili...
HABİP EKSİK (Iğdır) - Ben kesmedim kimsenin sözünü, siz de benim sözümü kesmeyin Başkan. Yani çoğunluğunuza ve şeyinize güvenerek bizi konuşturmayacaksanız o zaman Komisyon niye toplanıyor?
RECEP ŞEKER (Karaman) - Ne alakası var?
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Kimse konuşmadı ki sende söz kesilsin ya!
HABİP EKSİK (Iğdır) - Yani böyle bir şey yok.
Aile hekimliğinde 2-3 TL'lik katkı payı alınacak. Basit görünüyor ama çok büyük bir para.
BAŞKAN - Sayın Vekil, bir dakikanızı istirham ediyorum, sözünüzü kesmek için değil.
HABİP EKSİK (Iğdır) - Şimdi, bir dakika...
BAŞKAN - Sözünü kesmek için değil. Buradakilerin hepsi milletvekili, biraz daha saygılı olursak iyi olur.
Teşekkür ederim.
HABİP EKSİK (Iğdır) - Ben çok saygılı bir insanım, emin olun, rahat olun, o konuda sıkıntı yok.
Şimdi, bu 2-3 TL'lik katkı parası alınmasa yani bir Vermidon için, bir Aspirin için, vallahi ülkenin ekonomisi düzelmez yani size göre. Sürümü buralardan sağlayacaksınız.
Ne var başka?
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Zaman önemli.
HABİP EKSİK (Iğdır) - Tabii, siz hemen, hızlıca geçirmek istersiniz, doğrudur. Alelacele getirdiniz zaten, yangından mal kaçırır gibi.
Ne var başka? TTB, Dişhekimleri Birliği, Türk Eczacıları Birliği, ondan sonra kendisine muhalif olan tüm kesimlerin üye olduğu odaların, üyeliklerin etkisini azaltmaya yönelik manevralar var. Yahu, işimiz gücümüz kalmadı da bir bu mu kaldı? Ne istiyorsunuz bu ülkenin hekimlerinden, eczacılarından, diş hekimlerinden? Nedir bu öfkeniz bu insanlara? Yani bir odaya kayıt olmak suç mu? Bir odaya kayıt olmak sizin için şey midir ya? O zaman gitsin, usulsüz yapsın. Suriyelilere kapı mı açıyorsunuz ya? Otuz gün eğitim alsın Suriyeli doktor, o zaman çalışsın, amacınız o galiba.
Şimdi, ben size şöyle söyleyeyim: Doğrudur, siz doktorlara, eczacılara, hekimlere, diş hekimlerine niye kızgınsınız biliyor musunuz? Çünkü torpille AKP'li çocuklarını oraya getiremiyorsunuz. Memur yapıyorsunuz, genel müdür yapıyorsunuz, müdür yapıyorsunuz ama doktor yapamıyorsunuz, eczacı yapamıyorsunuz, kızgınlık buradan, başka da bir şey değil.
ABDULLAH AĞRALI (Konya) - Ne alakası var ya!
HABİP EKSİK (Iğdır) - Çok alakası var Sayın Vekil, çok alakası var.
Şimdi, ne var başka? Şarbon getirme ihtimali olan gemilere, şirketlere daha az ceza yazılması var. Yahu, biraz bekleseydiniz, adamlar trilyonlar kazandı ya. 3-5 kuruş ceza verseler ne olacak, değil mi? Yok, hemen kurtarayım. "Yahu, çok ceza oldu da bunlar Brezilya'dan inekleri getirirken zarar etti, bari biraz zararlarını böyle şey yapalım." Herkese cezayı artırmışsınız, nedense bu şirketlere cezayla ilgili indirime gitmişsiniz.
Ne var başka? Aile hekimliklerini özelleştirme var. Aile hekimlerini sorumluluk altına sokan, eski adıyla sağlık ocaklarını, şimdiki adıyla aile sağlık merkezlerini şirketleştirmeye çalışıyorsunuz. Yani aile hekimlerini çok sevdiğinizden dolayı değil ha, onlara hem sorumluluk yüklüyorsunuz hem de bir sonraki adım olarak -ben size söyleyeyim- bu ASM'lere çökeceksiniz. Bu ASM'leri kendinize mahallelerde, köylerde küçük hastanelere dönüştüreceksiniz, amaç bu, belli yani bir sonraki adım bu. Soruyoruz tabii, doymadınız mı? Doymamışsınız ki demek ki bu böyle.
Şimdi, bu Komisyonun teklifi usulen de doğru değildir arkadaşlar. Bu yasa teklifi derhâl geri çekilmelidir. Bu şekilde, tartışmadan, yangından mal kaçırırcasına yapmak doğru değil. Hemen bu teklif geri çekilmeli, alt komisyonlar kurulmalı, ilgili STK ve odalardan görüş alınmalı, onlarla tartışarak bu oluşturulmalı kesinlikle. Gizli bir şekilde binlerce, milyonlarca insanı etkileyen bir teklifi bu şekilde yangından mal kaçırırcasına yapmak doğru değildir.
Teşekkür ediyorum.