KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; hemen söyleyeyim -peşinen söylüyorum- Bakanlığın bütçesi hayırlı olsun.

Şimdi, Sayın Bakanı dinledik, vizyon sundu, Türkiye'nin enerji politikalarıyla ilgili nasıl yeteri kadar temiz, yerli enerji karşılanacağına dair bir sunum yaptı. Ancak daha başında bu sunum çok gerçekçi bir sunum olmadı, Sayın Bakan iddia ettiği şeyleri gerçekleştirecek yatırımların, tedbirlerin alındığına dair bir şey de söylemedi.

Şimdi, enerjiyle ilgili kaynaklar dışarıda, işte Türkiye'de doğal gaz yok, petrol yok; yıllardan beri konuşuyoruz, ediyoruz. Yani sadece bu bağımlılık bu anlamda kaynak açısından değil. Enerji alanındaki bağımlılık giderek artıyor yanlış enerji politikalarından dolayı. Hangi alanda? Yatırımlar alanında artıyor, işletmeler alanında artıyor, Türkiye'nin elindeki enerjiyle ilgili yatırımlar, ulaşım hatları, her şey yabancıların eline geçiyor, ekipman olarak artıyor. Her ne kadar, sizin döneminizde, daha önce hiç görülmedik, müthiş bir yerli ve millî hamasetiyle karşı karşıyayız ama enerjide yerli ve millîyle ilgili çok fazla bir şey yapıldığına dair önemli bir şey söylemedi Sayın Bakanımız.

Değerli arkadaşlarım, bu sadece cari açıkla ilgili bir olay değil yani sadece ekonomik bir konu değil şu anda konuştuğumuz enerji. Hepinizin bildiği bir cümleyi tekrar edeyim ben yani aynı zamanda Türkiye'nin güvenlik riskiyle ilgili de bir şeyi konuşuyoruz. Türkiye'nin güvenliğiyle ilgili, savunmasıyla ilgili de bir şeyi söylüyoruz. Niye? Arkadaşlar anlattılar, ben de bir cümleyle ifade edeyim: Kaynaklar, bu ulaşım yolları, petrol boru hatları, doğal gaz boru hatları; bütün bunlara baktığımız zaman, Türkiye'nin daha başka bir konuda bir şey yapmasına filan gerek yok, bir yerde birilerinin toplanıp saldırı hazırlamalarına gerek yok, eli kolu zaten bütünüyle bağlanmış. Böylesine bir ülke. Yani gerçekten hayret ediyorum, geçmişte "İşte biz Ruslara filan diklendik, filanlara diklendik..." Diklenemeyiz ki, bir gün dikleniriz -gerçekçi olalım arkadaşlar- ikinci gün elektriğimizi keserler, karanlıkta kalırız, karşımızda konuşanın kim olduğunu anlayamayız. Böyle bir durum var. Şimdi, bunu aşacak bir şeyler yapılması gerekiyor. En stratejik alan bu alan, bunu yapacak bir şeyler gerekiyor.

Şimdi, enerji ihtiyacı... 2023 hedefleri, dünya kadar şeyler konuluyor. Örneğin Türkiye'nin elektrik üretimiyle ilgili rakamlar verilmiş. Türkiye'de, örneğin 2017 yılında elektrik tüketimi 228 milyar kilovatsaat olmuş, 750 milyar kilovatsaatten fazla ilave elektrik üretebilecek bir potansiyelden söz ediyoruz, bunun için yatırımlar yapıyoruz. Ne olacak bu yatırımlar? Yani siz enerjinin güvenliği, temizliğiyle ilgili yapacağınız, yerliliğiyle ilgili yapacağınız yatırımları bir tarafa bırakıp, bırakın şu anda yaşayan insanların cebini ilgilendirecek yanlışlıkları yapmayı, gelecek kuşaklardan da alarak dünya kadar yap-işlet-devret ya da -"yap-işlet-devret" demeyelim onlara değil mi? Onlar neydi?- kamu-özel sektör iş birliğiyle yatırım yapıyorsunuz.

Sayın Bakanım, 2023'e kadar Türkiye'de toplam kamu-özel iş birliği için 325 milyar dolarlık bir hedef konulmuş. Araştırmalar var. Bunların 100 milyar doları enerjiyle ilgili yatırımlardır, 100 milyar dolarlık bir yatırım yapıyorsunuz. Tabii "100 milyar dolarlık yatırım" derken hedeflerden söz ediyoruz. Bu yatırımları yapan insanlar -Türkiye'de böyle bir tasarruf yok, böyle bir para yok- yerli firmalar filan değil. Yerli firmalar olsa bile dışarıdan kaynak buluyorlar ve Hazine, devlet bu kaynaklarla ilgili bütünüyle garantiler veriyor yani herhangi bir... Daha evvel de vermişti devlet garantileri, veriyor ama bunlar çok büyük garantiler veriyor. Yetmiyor bu garantileri vermek -garantiler sadece alınan kredilerle ilgili garantiler değil, finansla ilgili garantiler değil- adamların üretmiş olduklarıyla -her ne üretiyorlarsa- ilgili de ciddi garantiler veriyorsunuz. İşte, nükleer santralle ilgili, kilovatsaatini kaça garanti verdiğinizi arkadaşlarımız ifade ettiler. Bir de yani "Bunlar yerli, millî." filan diyorsunuz, işte "Nükleer enerji üreteceğiz." filan diyorsunuz ama -arkadaşlarımız yine anlattılar- Ruslarla yapılan anlaşma bu nükleer santralin yerlilikle, millilikle hiçbir ilişkisinin olmadığını açık, net bir şekilde ortaya koyuyor.

Sayın Bakanımızın sunumunda, arz güvenliğinden, kaynak çeşitliliğinden, yerli kaynaktan maksimum ölçüde yararlanmadan, dışa bağımlılığın azalmasından, düşük maliyet, enerji verimliliği, çevre... Bakın, Sayın Bakanımızın ince yazılarla yazılmış bir sunum yaptı bize, 20 sayfalık falan. Burada, "Sürdürülebilir Enerji ve Çevre" diye bir başlık da açılmış; 1,5 paragraf. Bu bile sizin Hükûmetinizin, Kabinenizin -artık "Hükûmet" demiyor musunuz, ne diyorsunuz- bu işe nasıl baktığını açık bir şekilde ortaya koyuyor. Kurulan cümleleri okuyup zaman kaybetmeyeyim. Bu cümleler de aslında, yani sadece verilen yer değil, öyle bir cümle yazarsınız ki verdiğiniz önem açık bir şekilde ortaya çıkar, öyle değil; kurduğunuz cümleler de Paris Anlaşması'nı... "Mecburen bir uyma zorunluluğumuz var Paris Anlaşması'yla ilgili filan, bununla ilgili de işte, biz buradaki yükümlülüklerimizi azaltmak için de çalışıyoruz." Yani "Çevreyi kirletmeye devam edeceğiz, bunun için dünyadan yetki almaya çalışıyoruz." gibi bir cümle kurmuşsunuz. Bu bile, tek başına bu ayıp bile yeter.

Değerli arkadaşlarım, bakın, bir örnek vereyim: Benim memleketim, Doğu Karadeniz, Rize, HES yapılıyor, HES. Şimdi, bu HES'le ilgili geçtiğimiz dönemlerde hem Plan ve Bütçe Komisyonunda hem başka yerlerde, her yerde tartıştık. Türkiye'nin enerji politikalarını göstermesi, sizin Hükûmetinizin Türkiye'nin kaynaklarına ve değerlerine nasıl yaklaştığını göstermesi açısından da enteresandır. İşte, Türkiye'de hangi kaynaklardan ne kadar enerji üretiyoruz, ne kadar yerliye, millîye dönüşebilene, yenilenebilir kaynağa ihtiyacımız var; bunların hepsi ortada. Ama Doğu Karadeniz'in o güzelim derelerine kurulan HES'ler... Ki bu HES'ler baraj falan değil değerli arkadaşlarım yani. Bu "HES" dediğimiz zaman, Doğu Karadeniz'de çok küçük miktarda enerji üretecek, küçük bir derenin üzerine kurulan değirmen ile Atatürk Barajı aynı şekilde "HES" adıyla adlandırılıyor, öyle değil yani. Bu HES'ler boru tipi HES'ler mi diyelim? Su bir yerden alınıyor; ırmağın, o derenin 3 kilometre, 5 kilometre, 10 kilometresi tamamen kurutuluyor -can suyu filan diye bir palavra, yalan var; gelin, Sayın Cumhurbaşkanının evininin altındaki dereyi ben göstereyim, nasıl kuruduğunu göstereyim size, gelin misafirim olun, göstereyim- alınıyor, ondan sonra akıtılıyor. Nedir bu? Neyi karşılayacak? Türkiye'nin enerji tüketiminin ne kadarını karşılayacak, defalarca sorduk. Hiç, kesin bir rakam veremediler; bazen "yüzde 5" dediler, bazen "yüzde 2,5" dediler, "yüzde2" dediler. İTÜ'den bir arkadaşın yaptığı çalışmada "Yüzde 1,7'sini karşılayacak." diyorlar. Değerli arkadaşlarım, bu nasıl bir politikadır, nasıl öngörüdür? Diğer taraftan, diyorsunuz ki: "Bu bölgede insanlar yaşamaya devam etsin. Bu bölgede insanların yaşayabilmesi için de biz bu bölgede turizmi geliştireceğiz; dereler, vadiler falan, bunları pazarlayacağız." Yeşil Yollar falan, bir sürü şeyler yapıyorsunuz. Peki, dereleri yok ederek bunu nasıl sağlayacaksınız? Nasıl bir yaklaşımdır, nasıl bir hesaptır? Neyle izah ediyorsunuz?

Sonra, şöyle bir soru sordum geçtiğimiz dönemde Sayın Bakana: Bu, elektrikteki kayıp kaçak ile Doğu Karadeniz'de bu dereleri yok ederek kurduğunuz boru tipi HES'lerden üreteceğiniz enerji arasında şey ne? Kaçak ne kadar, yüzde 20 mi, yüzde 16 mı Sayın Bakanım? Biraz daha azaltıldı. Sonra, bu kaçağın tamamını, işte, doğuda, güneydoğuda, Urfa'da filan, orada kuyulardan su çeken çiftçiler falan yapmıyor ki. Siz zamanında iletim hatlarında gerekli yatırımları yapmadığınızdan dolayı, yanlış özelleştirmelerinizden dolayı da dünya kadar kayıp kaçak var ve bunların bedellerini biz ödüyoruz.

Yani enerji politikanızla ilgili gerçekten bu ülkenin bütün kaynaklarını, bütün değerlerini göz önüne alan ve on sene yirmi sene otuz sene elli sene sonrası için hesaplamalar yapan, ciddi bir politikanız, maalesef, yok.

Değerli arkadaşlarım, tabii, biz burada sadece 2019 yılı bütçesini konuşmuyoruz; 2017 yılının kesin hesaplarını da konuşuyoruz ve Sayıştay raporlarına bakıyoruz. Diğer bütün bakanlıkların raporlarında olduğu gibi, Enerji Bakanlığı ve bağlı ve ilgili kuruluşların Sayıştay raporlarına da bakıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlar mısınız lütfen Sayın Bekaroğlu.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Dur, daha yeni başladık.

İşte, "sonucu etkilemeyecek, idari para cezalarına ilişkin muhasebe kayıtlarının yapılmaması" gibi bir şeyler geçiyor. Ya, hiçbir yerinde, biraz evvel sözünü ettiğim, 100 milyar dolar -kesin rakamları, Sayın Bakan burada, söylesin- yani kamu-özel ortaklığıyla enerji alanında hangi yatırımları yapıyoruz ve bunlara ne gibi şeyler verilmiş, bunlarla ilgili hiçbir şey sormuyor. Sayın Bakan, geçen sene bütçeye 6,2 milyar TL para konulmuştu bu kamu-özel ortaklığındaki garantilerle ilgili, geri ödemelerle ilgili. Ne kadarı enerji alanında kullanıldı? Siz bu konuyla ilgili bize bir şey söyleyecek misiniz? Biz baktık sizin şeylerinize, varsa ödeme hangi kalemde ödüyorsunuz? Geçen sene herhangi bir ödeme yaptı mı Enerji Bakanlığı bu enerji yatırımlarıyla ilgili? 2019'la ilgili bir kalem var mı bir yerde? Biz hiçbir yerde bulamadık. Nereden geliyor bu? Nasıl ödüyorsunuz? Kaç lira ödüyorsunuz? Ne kadar ödemeye başladınız? Ne kadar öngörüyorsunuz? Önümüzdeki yıllarda; 2019'da, 2020'de, 2021'de kamu-özel ortaklığı dolayısıyla, verdiğiniz garantiler dolayısıyla ne kadar ödeyeceksiniz? Bu konularla ilgili bir şey var mı?

Sayın Başkanımızın baskısıyla konuşuyoruz tabii, zaman baskısı var.

Bütün bakanlıklarda olduğu gibi, Enerji Bakanlığı da yeniden düzenlenmiş. 2 tane Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Enerji Bakanlığı da düzenlenmiş. Niye yapılmış? Ayrıntılara girecek şeylerimiz yok. Bazı kurumlar bugün kapatılmış, yarın tekrar açılmış; enteresan. Merak ettim, o kurumun personeli ne olmuş, o yeni açılana mı devredilmiş? Hayır, o kurumun personeli birtakım yerlere gitmiş, ilgisiz yerlere gitmiş; yeni açılmış. Ne oluyor arkadaşlar? Yani bu McKinsey hakikaten sarayda duruyor mu, o mu yapıyor, niye yapıyor? Niye bir kurumu kapatıp yeniden açıyorsunuz ve açarken personeli dağıtıyorsunuz? Bunlarla ilgili de bir şey bilemiyoruz.

Bir son cümleme izin ver...

BAŞKAN - Duyan da hiçbir şeye izin vermiyorum zannedecek.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Vermiyorsun Sayın Başkanım ya, vermiyorsun. 2 tane elma getiriyorsun bize Isparta'dan, ondan sonra gidiyor işler.

Şimdi, dünyada birincil enerji arzının yüzde 27'si, elektrik üretiminin ise yüzde 38'i kömürden sağlanmaktadır diyor, bizdeki rakamlar da belli. Bu konuyla ilgili, geçtiğimiz dönemde başlayan, yerli kömür üretilsin ve elektrik enerjisi bununla üretilsin diye müthiş çalışmalar var. Bu çalışmalar sonrasında dünya kadar lisans verildi, kömür çıkarılmaya başlandı, müthiş baskılar kuruldu. Oradaki problemlerle ilgili, geçen bütçe görüşülürken şu andaki Hazine ve Maliye Bakanı "Şöyle şöyle hallediyoruz." filan dedi. Biz gidiyoruz, buralarda konuşuyoruz, aynı problemler, aynı sıkıntılar devam ediyor. Allah korusun, şu anda bir şey yok, hemen unutuyoruz biz ya; bir yer patlıyor, çöküyor, bir şey oluyor, hemen -aman- gidiyoruz oraya, unutuyoruz, üç ay sonra bir daha. Ya, durum nedir Sayın Bakanım? Gerçekten, buradaki bu madencilerin güvenliğiyle ilgili durum nedir? Bu konuyla ilgili siz de bize bir şey söyleyin, yeni dönemin Bakanı olarak bize lütfen bir şey söyleyin.

Tamam, bitti diyor, ben de burada bitireyim.

Bütçemiz tekrar hayırlı olsun.

BAŞKAN - Vallahi, söyleyecek bir şeyin kalmadı, onu da benim üzerime yıktın ya, helal olsun!

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Girmiyorum, girmiyorum.

Başkanım, arkadaşlara bir öneride bulunacağım izin verirseniz.

BAŞKAN - Tabii ki.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bakın, bu kamu-özel iş birliği projeleri, bunlar çok önemli projeler arkadaşlar. Size bu dünyada da öbür dünyada da çok müthiş bir sorumluluk getiriyor bunlar çünkü gelecek kuşakların, yüz sene, iki nesil sonraki insanların parasını, gelirlerini kullanıyoruz. Şimdi, hemşehrim Hakan Özyıldız, kendi sitesi var, hakanözyildiz.com, şuraya açıp girin, Hakan Bey kamu-özel sektör iş birliği projelerine bu kadar garanti verilmesini... Bu yazı 15 sayfalık bir yazı, lütfen bir okuyun.