| Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
| Konu | : | Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi(2/1186) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 05 .11.2018 |
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Beş dakika mı konuşacağım? Bakın, usul olarak sanki bir müdahale var. Biz usul açısından konuşma sürelerini kararlaştırmadık eğer kararlaştırılacaksa bunun da demokratik bir şekilde kararlaştırılması gerekir. Burada sanki bir karar verilmiş gibi sözler kesiliyor, buna dair söylemek istedim yoksa bir süre belirlenmesi yönünde bir düşüncem yok.
Şimdi, arkadaşlar, şöyle: Yani burada 1'inci maddeyi konuşurken aslında pek çok şeyi konuşuyoruz. İşte burada maddenin savunucusu olan taraftan gelen ifadeler de bunu gösteriyor. Türk Tabipleri Birliğine yönelik ifadeler gerçekten insanı derinden etkiliyor, derinden sarsıyor. Biliyoruz, şu anda biraz dünya da bildiğimiz bir dünyaya benzemiyor. Yani dünyada büyük bir değişim var. Özellikle çatışmaların, yoksullukların, işsizliğin arttığı, kapitalizmin büyük bir kriz içerisine girdiği bir dönemden geçiyoruz. Kapitalizmin krizi ülkeleri de derinden etkiliyor. Bu daha çok büyük bir demokrasi krizi olarak, hukuk krizi olarak da kendisini gösteriyor ve bizim içinde bulunduğumuz, bu yaşadığımız şeyler aslında dünyadaki süreçlerden de bağımsız değil. Dünyada pek çok ülkede otoriter, despotik iktidarlar kendisine hükmünü sürdürür bir durumda ve özellikle bölgedeki çatışma ve savaşın da etkisiyle ve Türkiye'nin doksan beş yıllık birikmiş demokrasi sorunlarıyla birlikte baktığımızda, Türkiye de bu dünya tablosundan etkilendi ve etkileniyor ve bizim burada tartıştığımız konular da buna bağlı olarak bunun bir sonucu olan konular oluyor. Yani dünyadaki gelişmeler Türkiye'nin demokratikleşmeden yana kökleşmiş sorunlarını, kireçleşmiş, yüzyıllık sorunlarını çözmeden yana mı gelişecek yoksa despotik bir iktidarla, otoriter bir iktidarla bütün talepleri, demokrasi taleplerini, insan hakları taleplerini, halkların taleplerini, halkların kimlikleri, onların statüleriyle ilgili taleplerini ve emekçilerin, kadınların ekolojik taleplerini bastırarak mı ilerleyeceğiz? Yani burada, Türkiye'de biraz önce hatip dedi ki: "TTB kaç kişinin oyunu alıyor ki?" TTB Yüksek Seçim Kurulunun oylarıyla, Yüksek Seçim Kurulunun kararlarıyla oynamış değil yani mühürsüz oylarla seçime gitmiş değil ki mühürsüz oylarla seçime giden mevcut Cumhurbaşkanı. Yani Anayasa'nın değiştirilmesi, 16 Nisan meşru olmayan bir referandum süreciydi ve mühürsüz oylarla bu Anayasa değişikliği yapıldı, öyle değil mi? Biz de ona şimdi gelmişiz burada bu Anayasa'yla örtüşecek, onun tabiatına uygun yeni düzenlemeler yapmak gibi bir işe kalkışmışız.
Değerli arkadaşlar, Türk Tabipleri Birliği Türkiye tarihinin, demokrasi tarihinin halk sağlığı ve sağlığın kamusallaşması açısından büyük önemi olan... Bugün eğer az da olsa demokratik bazı hakları kullanabiliyorsak onların mücadelesiyle ve onların bugüne kadarki dirayetli duruşlarıyla biz demokratik haklarımızı kullanabiliyoruz. Siz AKP milletvekilleri de aslında bu demokrasi mücadelesinin geldiği bir evrede bu imkânları kullanarak, demokrasinin, halkların, ezilenlerin, sendikaların, başta Kamu Emekçileri Sendikası olmak üzere, Türk Tabipleri Birliği olmak üzere, örgütlerin, demokratik kitle örgütlerinin demokrasi mücadelesinin kazanımlarını kullanarak geldiniz ve üstelik de "demokratikleşme" adı altında iktidara geldiniz, daha sonra da bugün gördüğümüz gibi tek adam rejimini inşa etmeye, faşizmi kurumsallaştırmaya çalışıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen toparlayalım.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Sayın hatip diyor ki TTB'ye: "Siz ideolojik fikirlerinizi savunuyorsunuz." Bakın, ideoloji ne demek şurada hemen okuyayım ben size: İdeoloji; düşün, bilimsel, toplumsal ya da siyasal bir öğreti oluşturan, ülke olarak da benimsenebilen kişi ve kurumların davranışlarına yön veren düşünceler bütünü. Herkes belli düşüncelerle, fikirlerle kendi hayatına yön veriyor. Bizim fikirlerimiz, bizim ideolojimiz, bizim hayatımıza yön verdiğimiz değerler de demokrasi değerleridir. Bu demokrasi değerlerinin içerisinde en önemli maddelerden bir tanesi de savaşa karşı olmaktır, gerçekten de savaş bir halk sağlığı sorunudur. Binlerce akademisyen "Savaş bir halk sağlığı sorunudur." dediği için akademiden atıldı ve barış akademisyenleri bugün bu çıkarılan yasanın mağdurları konumunda olacaklardır. Yani bir cümle ifade ediliyor, bu cümlenin insanların sadece kendi hayatlarını değil geleceğimizi de nasıl karartacağını hesap etmeliyiz. Eğer bir fikir sizin iktidarınızı, sizin kurumsallaştırmaya çalıştığınız tek adam rejimini desteklemiyorsa o zaman siz ona hemen "Siyaset yapıyorsunuz." ya da "İdeolojik konuşuyorsunuz." diye bir şekilde ötekileştirmeye çalışıyorsunuz, bunu Genel Kurulda da yapıyorsunuz, bunu Erdoğan kendi konuşmaları içerisinde de yapıyor, bunu burada sizler de şimdi yaptınız.
Türk Tabipleri Birliği onurlu bir tarihe sahip, demokratik bir tarihe sahip ve şu anda aslında bu yasa teklifinin içerisinde Türk Tabipleri Birliği gibi kamu kuruluşlarını, demokratik kitle örgütlerini, kamu faydası sağlayan, demokrasi mücadelesi veren sendika ve diğer meslek birliklerini ortadan kaldırma, tasfiye etme, gücü yetmiyorsa da azaltma yani müdahale ettiği alanı daraltma çabası içesinde getirilmiş bir yasa teklifi.
BAŞKAN - Sayın Kemalbay, lütfen, önerge üzerinde yoğunlaşalım.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Dolayısıyla burada bu yasa teklifinin 1'inci maddesinin en son kısmında da Cumhurbaşkanı yetkilendiriliyor. Yani biz burada "evet" dediğimiz zaman, "evet" şeklinde oylarımızı kullandığımız zaman Cumhurbaşkanı ruhsatlandırma uzmanı gibi bu konuda da karar verici olacak.
Değerli arkadaşlar, ben şöyle düşünüyorum, daha önce cuma günkü konuşmamda da ifade etmiştim: Sizler de eminim ki bu yasayı çok fazla benimsemiyorsunuz. Fakat bu yasayla ilgili olarak çok da fazla inisiyatifiniz yok çünkü aslında bir şeylere sizlerin de karar verme yetiniz yok, karar verme inisiyatifine sahip değilsiniz, halkı temsil etme iradesine sahip değilsiniz, aslında AKP diye bir partinin de olmadığını düşünüyorum.
VİLDAN YILMAZ GÜREL (Bursa) - Hakaret ediyorsunuz, hakaret etmeyin!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Dolayısıyla, bizde şöyle bir...
BAŞKAN - Lütfen önerge üzerinde konuşalım sayın vekilim.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Tam da onunla ilgili konuşuyorum.
VİLDAN YILMAZ GÜREL (Bursa) - Hakaret ediyor!
BAŞKAN - Lütfen karşılıklı konuşma olmasın sayın vekillerim.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Bakın, bizde şöyle bir şey var...
BAŞKAN - Önerge üzerinde lütfen...
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Bu yasa geçtiği zaman, bu yasa sizleri de sizlerin çocuklarınızı da sizlerin gelecek kuşaklarınızı da etkileyecek ve biz, aslında, burada sizin çocuklarınızı da savunuyoruz çünkü bizde bir laf var, bakın "Susma, sustukça sıra sana gelecek."
VİLDAN YILMAZ GÜREL (Bursa) - Teşekkür ederiz, bizim fikirlerimizi...
BAŞKAN - Karşılıklı söz almayalım lütfen...
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Bakın, burada, hep şundan söz ediyorsunuz, bir FETÖ'den bahsediyorsunuz, bu yasaları da hep bu FETÖ'nün üzerine kurmuş durumdasınız, FETÖ fikriyatının üzerine kurmuş durumdasınız. Bu yasa teklifini buraya getirebilmenizin dayanağı, sözde bir Fetullahçı terör örgütü var ve bunun için getiriyorsunuz. Hayır, biz şöyle düşünüyoruz, bakın...
BAŞKAN - 1'inci maddenin söylediklerinizle ilgisi yok Sayın Kemalbay, lütfen önergeyle ilgili fikirlerinizi bekliyoruz efendim.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Eğer kekin içerisinden unu ayırmak mümkünse, AKP'nin içerisinden Fetullah'ı ayırmak da o kadar mümkündür.
Dolayısıyla, siz, siyasi ayağını açığa çıkarmadığınız, gerçek anlamda hesaplaşmadığınız bir düşmandan ya da bir terör örgütünden bahsediyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Lütfen açar mısınız, sözüm bitmedi.
Bana o şekilde bakmayın! Bana yüzünüzü ekşiterek lütfen bakmayın!
VİLDAN YILMAZ GÜREL (Bursa) - Sen açıktan hakaret ediyorsun, "Sen baktın." diyorsun!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Ben bir tarihten, ben bir gerçekten bahsediyorum.
BAŞKAN - Sayın vekilim, karşılıklı atışma olmasın, herkes söz sırasıyla konuşsun.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Ortada, aslında ne büyük gerçek darbe olmuştur... Bir darbe girişimi olmuştur ama
BAŞKAN - Konuyla ilgili konuşmuyorsunuz sayın vekilim.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Gayet konuyla ilgili...
BAŞKAN - Önergeyle ilgili...
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Eğer Cumhurbaşkanına bu teklifin 1'inci maddesi bağlanıyorsa, ben de konuyla ilgili konuşuyorum...
BAŞKAN - Konudan çok koptunuz.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Bu yasanın 1'inci maddesi eğer saraya bağlıyorsa, ruhsatlandırma gibi basit bir maddeyi bile saraya bağlıyorsa, o zaman ben tam da bu yasadan bahsediyorum.
Şöyle söylemek istiyorum: Bakın, Japonların bir atasözü var, diyor ki: "Hiçbirimiz hepimizden akıllı değiliz." Biz niye bütün akıllarımızı götürüp tek bir adama teslim ediyoruz, bu ruhsatlandırma kararı olsa bile? Ruhsatlandırmıyor ilacı, "Hayır, gerek yok." dedi ama biz gerekli olduğunu düşünüyoruz. O zaman ne olacak? O zaman hangi hukuka başvuracağım? Türkiye bir hukuk devleti mi? Hukuk devletiyse, ben ille de Cumhurbaşkanıyla dövüşmek, savaşmak, mücadele etmek zorunda kalmamalıyım bir vatandaş olarak. Bir yurttaş gider mahkemede hakkını arayabilir ama bir Cumhurbaşkanının verdiği karara karşı, hele hele hiçbir sorumluluğu bulunmayan bir Cumhurbaşkanının verdiği karara karşı, bir yurttaş olarak, o sağlık hakkını kullanmak isteyen, ilaca erişimi kullanmak isteyen bir yurttaş olarak nasıl ama nasıl mücadele edebilir? Hangi araçlarla, hangi hukukla mücadele edebilir? Siz bunu bana açıklayabilir misiniz? Bunu sağlık hakkını kullanmak isteyen bireye açıklayabilir miydiniz? Açıklayamazsınız.
Dolayısıyla, biz, eğer yangından mal kaçırmıyorsak bunu doğru düzgün tartışmak zorundayız. Ve TTB'nin burada konuşmamış olması, Türk Eczacıları Birliğinin, SES'in burada konuşmamış olması, Türk Dişhekimleri Birliğinin bu madde için konuşmamış olması büyük bir hatadır...
BAŞKAN - Sayın vekilim, bütün saydığınız sivil toplum örgütleri...
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Bakın, onlar bizi temsil etmiyor diye konuşturulmuyorlarsa eğer bu bir kayyum zihniyetidir.
BAŞKAN - Hayır, şu anda gerçek...
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Bakın, bizim belediyelerimize kayyum da aynı zihniyetle atanmıştır. Kayyum darbesi yapılmasının sebebi, halkın iradesine, halkın düşüncesine, halkın ideolojisine saygı duymamaktan kaynaklıdır.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - 1'inci maddeye gelin!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Eğer halk sizin ideolojinizden değilse, sizin düşüncenizden değilse, o zaman onları konuşturmayız, o zaman onların temsilini kabul etmeyiz, o zaman onların yerine kayyum atarız. Bunu biz asla kabul etmiyoruz.
BAŞKAN - Sayın Kemalbay, bahsettiğiniz sivil toplum örgütleri ve odalar, zikrettiğiniz kurumlar konuşacaklar efendim, birinci oturumda da...
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Ne alakası var bunun belediyelerle?
BAŞKAN - Lütfen karşılıklı söz almayalım.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Gayet alakalı.
Bakın, siz oradan...
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Ne alakası var belediyelerle?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Gayet alakalı.
BAŞKAN - Efendim, karşılıklı söz almayalım.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Arkadaşınız söylediği ile kayyum zihniyeti aynıdır. Kayyum zihniyeti bir ideolojidir, o zaman kayyum zihniyetiyle aynı zihniyettesiniz.
BAŞKAN - Sayın Kemalbay, eğer müsaade ederseniz...
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Bizim isteğimiz aslında...
Bakın, Başkan...
BAŞKAN - Sayın vekilim, lütfen...
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Bakın, bu heyetin istediği aslında, Türk Tabipleri Birliğini bu teklifle tasfiye etmek.
RECEP ŞEKER (Karaman) - Ne alakası var?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Hepsi aynı mantık!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Çünkü ideolojik olarak kendileriyle aynı düşünmüyor.
BAŞKAN - Lütfen sayın vekillerim, lütfen karşılıklı söz almayalım.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Sizinle aynı düşünmediği için Kamu Emekçileri Sendikasını tasfiye etmeye çalışıyorsunuz...
BAŞKAN - Sayın Kemalbay...
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - ...TTB'yi tasfiye etmeye çalışıyorsunuz...
BAŞKAN - Sayın Kemalbay, bu toplantının başında, bahsettiğiniz SES'in, bahsettiğiniz kurum temsilcilerinin dışarda kaldıklarını söylediniz ve içeriye davet ettik, bahsettiğiniz kurum ve odaların hepsinin söz hakkı bakidir fakat şu anda bu kadar uzatınca, belli bir metoda oturtamayınca bir türlü söz gelmiyor, ben de sivil toplum örgütlerinin ne diyeceğini çok merak ediyorum, onlara da söz hakkı tabii ki vereceğim, zaten vermek durumundayız...
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Toparlamak istiyorum.
BAŞKAN - Lütfen toparlayın.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Ben, burada, bu konuya kendiliğimden girmedim, burada, Hükûmeti temsil eden tarafta açıkça Türk Tabipleri Birliğini yok sayan bir tutum geliştirildiği için ve bu saate kadar sosyal taraflar burada konuşturulmadığı için ve bu "ideolojiktir" diyerek ötekileştiren, dışlayan tutum sergilendiği için, aslında bunu teşhir etmek istedim.
Dolayısıyla, ben şunu söylemek istiyorum son olarak. Yine, Japon atasözünde olduğu gibi "Hiçbirimiz hepimizden akıllı değiliz."
Gelin, arkadaşlar, bu yasa teklifini burada reddedelim, 1'inci maddeyi de reddedelim, bütün maddeleri reddedelim, sağlığın iyileştirilmesi için yeniden bir komisyon oluşturalım ve sağlığın toplumsallaşması için ve iyileştirilmesi için birlikte çalışalım diyorum.
Teşekkürler.