KOMİSYON KONUŞMASI

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, görevinizde başarılar diliyorum.

Yaptığınız konuşmada dikkatimi çeken, altını çizdiğim hususlar var. Öncelikle, konuşmanızın başında ülkemizin dört bir yanında hizmet veren, işçisinden mühendisine, memurundan amirine mesai harcayan, aldıkları sorumlulukları layıkıyla yerine getiren çalışma arkadaşlarınıza teşekkür ediyorsunuz. Bu teşekkürünüzden memnunuz ama bu teşekkürün bir gereği olarak sizler İstanbul Havaalanı'nın yapımı sırasında kaç kişinin, kaç işçinin iş cinayetlerinde hayatını kaybettiğini kamuoyuna açıklamakla mükellefsiniz. Bu rakam hâlâ açıklanmış değil.

İkinci olarak, bu havaalanı yapımında çalışırken emeğini ortaya koyan, alın terini ortaya koyan bu işçilerden yaklaşık 31 tanesi aylardır özgürlüğünden mahrum bir şekilde, cezaevinde tutuklu bir şekilde bulunduruluyor. Tabii ki siz Adalet Bakanı değilsiniz, hâkim değilsiniz ama sizin bu insanların özgürlüğüne kavuşması için bir sorumluğunuz bulunmakta. Bu konuda da sizden bir yurttaş olarak talepte bulunuyorum. Bu insanların -aralarında sendika başkanı da var- artık özgürlüğüne kavuşması gerekiyor. Yaptıkları tek şey, çalışma koşullarından rahatsızlıklarını dile getirmek, aldıkları ücretler konusundaki sıkıntılarını dile getirmek, yattıkları yataklardaki tahtakurularından şikâyet etmek ve "iş cinayeti" dediğimiz iş kazalarından şikâyet etmek. Bunlar da en temel haklarıdır aslında.

Değerli Bakanım, yine sunumunuzda -hedefinizin- cumhuriyetin 100'üncü yılında ulaşım ve altyapı alanındaki hizmetleriyle dünyayla rekabet eden, müreffeh bir Türkiye ve dünyanın ilk 10 ekonomisi içerisinde yer alan bir ülkeye hizmet eden Bakanlık olma arzunuzu ifade ediyorsunuz. Ben de katılıyorum. Umarım olalım, ilk 10'a girelim, ilk 5'e girelim ama Değerli Bakanım, biz interneti yasaklayan bir ülke olarak anıldığımız sürece sizler dünyanın en iyi havaalanını da yapsanız, Türk Hava Yollarımız dünyanın uçulmadık başkentini bırakmasa da biz maalesef bu hedeflere ulaşamayız.

Önümdeki bazı rakamları sizlerle paylaşmak isterim. İşte Wikipedia, her yıl burada konuşuyoruz, yasaklı hâli devam ediyor. Bunun haklı gerekçeleri Türkiye Cumhuriyeti tarafından olabilir ama bu gerekçe dünyada bizim interneti yasaklayan ülke olarak damgalanmamızı engellemiyor.

Bakın, bir medya gözlem raporuna göre, sadece son bir yıl içinde 450 haber sansürlenmiş durumda. 2018 yılında içerik kaldırmak için Twitter'a en fazla başvuran ülke Türkiye. Her gün ortalama 6 kişi, bakın, ülkemizde sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alınıyor, sadece ekim ayında 1.146 hesap hakkında inceleme yapılıyor, 898 kişi hakkında işlem yapılıyor. İnsanlar sadece Twitter'da yazdıkları 140 karakter nedeniyle aylarca tutuklu kalmak durumunda kalıyorlar. Bunlar, inanın, ülkemize yakışmıyor; inanın, koyduğunuz hedefleri yakalamamızın önündeki belki de en büyük engel bu yasakçı, baskıcı anlayıştır diye düşünüyorum.

Az önce Candan Hanım ifade etti. Ben de Çorlu'da -kaza diyemeyeceğim artık, bence taammüden adam öldürmek- orada hayatını kaybeden 25 vatandaşımıza, 300'ün üzerinde yaralı yurttaşımıza bir sorumluluğunuz olduğunu düşünüyorum hem Bakan olarak sizin hem de bürokratlarınızın. Bu sadece birkaç kişiye; orta seviyede, alt seviyedeki yöneticinin üzerine bırakılabilecek bir kaza değildir, göz göre göre gelmiştir ve bundan sonra yeni kazaların olmaması için hiçbir çalışma olmaması hepimize kaygı vermektedir. Sizden, eminim, zamanınız olmayabilir ama ekibinizden rica ediyorum, İnşaat Mühendisleri Odasının bu konudaki raporunu okutun. Diyorlar ki, bakın, "Kazadan sonra gittik, inceledik, hâlâ bunların onarımına yönelik hiçbir çalışma yapılmamakta." diye önümüzde daha vahim kazaların maalesef habercisi şeklinde, vahim bir şekilde, kara habercisi şeklinde raporlar var. Dediğim gibi, bunun sorumlusu, asla ve kata yağmur değildir. Bakın, Demiryollarında on beş-on altı yıldır aşağı yukarı aynı kadro yönetimde. Bu kadronun yönetimde olduğu dönemde Pamukova, Değirmenözü, Temelli ve son olarak Çorlu kazalarında yüzlerce yurttaşımız hayatını kaybetti ama bakın, hâlâ Demiryolları bünyesinde bir yağış, deprem, heyelan gibi olağandışı durumları izleyip rapor edecek, yani bir ön uyarı yapacak bir sistemin kurulmamış olması gerçekten hepimiz adına utançtır. Umarım bundan sonra derhâl kurulmalıdır ama Çorlu kazasına bakılırken...