| Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
| Konu | : | Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi(2/1186) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 05 .11.2018 |
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, ben ilk söz aldığımda da dile getirdiğimde de konuştuğumda da sivil toplum örgütleriyle, demokratik kitle örgütleriyle önceden görüşülüp bu konunun değerlendirmesi gerektiğini düşünmüştüm ve artı Türk Eczacılar Birliği, Türk Diş Hekimleri Birliği, Türk Tabipler Birliği gibi ve bu alanda çalışan bütün örgütlü sendikalardan herhangi bir fark gözetmeksiniz -lehinde de konuşabilir aleyhinde de konuşabilir- görüş almamız gerektiğini dile getirmiştim. Fakat burada bir yasa, ne demiştim? Birden paldır küldür getiriliyor ve "şiddete karşı" diye tanımlanıyor, 44 maddenin içerisinde tek bir madde şiddetle ilişkili. Bunun üzerine maalesef gerçekten maalesef bir hekim arkadaşımız, savaşın halk sağlığıyla ilişkisini ele aldığında... Ki siz Değerli Başkan halk sağlıkçı olduğunuzu dile getiriyorsunuz. Nasıl ki insan olmanın değerleri var, nasıl ki biz vicdan diyoruz veya nasıl annelerle ilgili konuştuğumuzda veya bütün mahlukatlarla ilgili konuştuğumuzda bir koruma güdüsü var. Hekimlerin ve sağlık çalışanlarının en büyük görevi de korumaktır. Burada birçok hekim arkadaşımız var ve sağlık çalışanı var. Ve halk sağlığında -sizler öğretiyorsunuz, bizler uyguluyoruz- olmazsa olmaz koşullar vardır. Eğer bir yerde yoksulluk varsa, bir yerde aşı yapılmıyorsa, bir yerde kirli su varsa, bir yerde insanlar iyi konutta oturmuyorsa, bir yerde insanlar temizliğe önem vermiyorsa, bir yerde huzur, barış ortamı yoksa sağlık yoktur. Sağlık reçete yazmak değildir, sağlık hastaya ilaç yazıp göndermek değildir. Sağlık insanların hasta olmaması için çaba harcamaktır. Eğer siz hekimliği, sağlık çalışanlığını böyle ele almazsanız işte Sağlık Bakanlığını işletmeye dönüştürürsünüz ve o yüzden ilaç, para, tüketici, müşteriye dönüştürürsünüz, O yüzden kaliteye önem verirsiniz. Bir ülkede önemli olan hasta sayısını azaltmaktır, "Hastanelere 20 bin kişi geliyor, 30 bin kişi geliyor." demek doğru değildir, ne kadar az hasta gelirse o kadar iyidir. Evde sağlık bakımı çok iyidir, özürlülere yanaşmak çok iyidir, bunları biz de gelip destekleriz, çalışırız ve sahip de çıkıyoruz. Çünkü sosyal devletin olmazsa olmaz koşullarıdır. Ama sosyal devletin olmazsa olmaz koşulu en büyük hiddet, en büyük vahşet savaşa karşı çıkmaktır sağlık çalışanları için. Bir hekimin bunu söylemesi -bir kere hekimlikle ilişkisi olmuyor- tümüyle ilişkisiz.
Ben Sayın Ağralı'nın şeyine baktım. Bir yardımlaşma derneğinde de yöneticilik yapmış ve en büyük şeyi de göç edenlere, mazlumlara yardım ediyorsunuz. Mazlumlar neden kaçıyorlar? Türkiye'ye Suriye'den gelen bu kadar insan -ve siz bunu her ortamda övünerek söylüyorsunuz- neden geliyor?
ABDULLAH AĞRALI (Konya) - Esat'ın zulmünden kaçıyorlar.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Savaştan kaçıyorlar.
BAŞKAN - Lütfen karşılıklı söz almayalım efendim, rica ediyorum.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Savaşa karşı çıkmamak, barışı savunmamak değil ki hekim bütün sağlık çalışanlarının asli görevidir.
Bakın, "sağlık"ın diğer bir tanımı da şudur: Eğer en sık öldüren, en sık hastalık yaratan bir problem varsa siz onunla mücadele edersiniz, bir yerde içme suyu kötü akıyorsa siz sadece tifo reçetesi yazıp, sadece dizanteri reçetesi yazıyorsanız siz hekim değilsiniz, siz sağlık çalışanı değilsiniz, siz bunu yaptığınız sürece de başarılı olamazsınız. O kirli suyu önlemeniz lazım. Siz bir yerde temizliğe önem vermiyorsanız, "Sürekli insanlar hasta olsun, gelsin." diyorsanız bu hekimlikle ilişkisizdir. Ve sağlığın olmazsa olmaz koşullarından söz ettiğimde, partinizin isminde yer alan "adalet" kavramına, "adil olmak" kavramına, barış ve özgürlüğe önem vermek lazım. Bunu biz yapmadığımız zaman hiçbir şeyle ilişkimiz kalmıyor ve bunların tümünde de -"1'inci madde" diyeceksiniz- tekçi anlayıştan daha çok çıkıp demokratik bir şekilde katılımı sağlamak, demokratik bir şekilde bütün herkesin ilacından tutun aşısından tutun tedavi hizmetlerine kadar bu ortamı yaratmaktır. Eğer biz bunu yaratmazsak tümüyle bir perişanlığa doğru gideriz.
1 Mart tezkeresi... Az önce bir hatip tekrar söyledi, o dönem hatırlar herkes, Türk Tabipleri Birliği ve sağlık çalışanları 50 bin kişiyle Ankara'da miting yaptı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Bitiriyorum.
Ve lütfen Türkiye'de eğer biz katılımı istiyorsak, demokratik bir teamülü istiyorsak bizi eleştirenlere, bize özellikle yapıcı ve daha sağlıklı, uzun bir gelecek sunan kurullara saygı göstermemiz lazım ve Türk Tabipleri Birliği gibi Türkiye'nin sağlık mücadelesinde altın tarihi olan bir kuruma bu saygısızlık yapılmaması lazım. 6023 sayılı Yasa'yla kurulmuş fakat Türkiye'de Köy Enstitülerinden sonra savunulan ve uygulanan sağlık ocağı sistemi Türk Tabipleri Birliğinde Nusret Fişek Başkanlığında o dönem Sağlık Bakanlığında yürütülmüş, Anadolu'nun birçok köyüne sağlıkevi yapılmıştır, sağlık ocağı yapılmıştır ve en olmadık dönemde. Hekimler, sağlık çalışanları bir tek yerde savaş mücadelesi sürdürmüştür Türkiye' de, veremle savaşmıştır, leprayla savaşmıştır, trahomla savaşmıştır, buna benzer şeylerle savaşmıştır ki insanlar hasta olmasın. Ve hep bu mücadeleyi sürdürmüştür, sürdürecektir. Bu tür kurumlara da saygı göstermemiz lazım.
Teşekkür ediyorum.