| Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
| Konu | : | Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi(2/1186) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 05 .11.2018 |
HABİP EKSİK (Iğdır) - Şimdi, Sayın Başkan, şunu özellikle önce belirteyim; Komisyonun Başkanı sizsiniz, Grup Başkan Vekiliniz değil, bunu belirtmekte fayda var.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Konuşmanı yap sen!
HABİP EKSİK (Iğdır) - Benim diğer milletvekili arkadaşlarıma söz verme şeklinde gibi çalışma, anlayış içerisine girmedim, sadece nezaket gösterdim, sadece adil davranılması konusunda ben kendimden feragat ettim, bu gayet doğal ve doğru bir davranıştır bence. Bir milletvekilinin, kendisinden daha önce söz isteyen bir milletvekiline öncelik tanınmasını doğru bulması ona söz veriyor anlamına gelmez. Kaldı ki bu Komisyonun Başkanı sizsiniz, sizin Grup Başkan Vekiliniz değil.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bunları düşünmeyin siz, konuşmanızı yapın!
HABİP EKSİK (Iğdır) - Orada oturup bunu yönetmesi doğru değil. Yani o şekilde olacaksa, siz o zaman gelin yönetin.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Konuşmanı yap sen!
HABİP EKSİK (Iğdır) - Siz o zaman yönetin, siz Komisyonun üyesi de değilsiniz, bu şekilde şey yapmanız doğru değil, bu şekilde beni sürekli taciz ederek, konuşmamı bölerek de emin olun yıldıramazsınız, susturamazsınız, onu da söyleyeyim, onu net bir şekilde ifade edeyim.
Şimdi, bu yasayla ilgili, yasa teklifinin ne kadar hukuksuz olduğunu, hem hukukçu arkadaşlarımız hem bizler defalarca ifade ettik. Benim zaten söz alma amacım tam da bu tarzınız, bu Komisyonu yönetme şeklinizle alakalıydı, zaten sayın vekilin yaşadığı durum da bunu net bir şekilde özetledi, ortaya çıkardı.
Şimdi, arkadaşlarımız önerge veriyor, önergesi üzerinde konuşulmadan önergeyi oylamaya çalışıyorsunuz. Arkadaşlarımız önerge üzerine konuşmak istiyor, "Oylayalım, sonra konuşursunuz." Oyladıktan sonra biz niye konuşalım? Niye kendimizi yoralım? Niçin konuşalım artık? Yani bir kere biz bir şey üzerine konuşuyorsak, onu değiştirmekle ilgili -değil mi- onun anlaşılması üzerine konuşuruz. Yoksa niye konuşalım ki? Kabul edildikten veya reddedildikten sonra o önergenin üzerine oturup defalarca konuşmanın bir anlamı yok. Bunu doğru bulmuyoruz. Bu anlayış yanlış bir anlayıştır. Bu şekilde uzlaşmadan uzak, bu şekilde "Sadece kendim bilirim.", "Biz yaparız.", "Biz çoğuz.", "Bizim dediğimiz olur.", "Benim dediğim doğrudur.", "Biz maddeleri biliyoruz ama siz bilmiyorsunuz." anlayışı, dili, üslubu hiç doğru değil. Hiç doğru değil ve bu Meclise de yakışmıyor, bu Komisyona da yakışmıyor.
Hele gecenin bu vaktinde, doktor olan insanların, sağlıkçı olan insanların, eczacı olan insanların, diş hekimi olan insanların, bu şekilde, yangından mal kaçırır gibi, sanki günler çuvala girmiş gibi, böyle sabahın körüne kadar çalışması hiçbir şekilde kabul edilebilir bir durum değil.
Bakın, burada hayati bir durum söz konusu değil ki. Yani bunu yarın da konuşabiliriz, ertesi gün de konuşabiliriz ama görünen o ki...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HABİP EKSİK (Iğdır) - ...size çok böyle yukardan sağlam bir emir gelmiş, "Geçirin, ne ederseniz edin, sabahın körüne kadar da olsa geçirin." Yani bu anlayış bu Komisyona, bu Meclise yakışmıyor. Sizin tarzınız da doğru değil. İnsanlar konuşuyor, zaten ancak yapabildiğimiz bu gördüğümüz kadarıyla çünkü doğruyu da söylesek, ne yaparsak yapalım siz değiştirmiyorsunuz; dediğinizi, bildiğinizi okuyorsunuz çünkü sizlik bir durum değil. Bu maddeleri siz yazmamışsınız, bu maddeleri Sayın Bakan yazmamış, o da gerçekten buradan haberdar oluyor. Yani bunu net bir şekilde görüyoruz, bunu birileri hazırlamış ve vermiş.
Bu Anayasa'ya da aykırıdır, defalarca söyledik, 1'inci maddede de söyledik, 2'nci maddede de söyledik, 3'üncü maddede de söylüyoruz ve siz diyorsunuz ki: "Öncesinde söylemediniz."
Siz, geçen gün, bizim geneli üzerinde konuşmalarımıza izin vermediniz ki. Siz, daha konuşmalarımız devam ederken, daha önerilerimiz devam ederken alelacele oyladınız, bitirdiniz. Dediniz ki "Kabul edenler, kabul etmeyenler." Biz oy bile kullanamadık Sayın Başkan, bu doğru değil, bu yakışmıyor, hele yıllarca okumuş, hekim olmuş insanlara hiç yakışmaz. Bu, bu halkın vekillerine yakışmaz, bu halkın Meclisine yakışmaz, bu şekilde bir komisyona sabaha kadar sağlıksız bir şekilde çalışmak yakışmaz.
Bakın, o kadar uzun tutuyorsunuz ki çalışma süresini, insanlar ara olmadığı için lavaboya gitmek zorunda kalıyorlar, WC'ye gitmek zorunda kalıyorlar ve kendi önergeleri okunduğu zaman burada olmadığı için, sizin vekiliniz tarafından bu defa eleştiriliyor ama insanlar robot değildir, android değildir; insanların ihtiyaçları vardır; yemek, içmek, tuvalet ihtiyacını gidermek. Bunlar zaruri ihtiyaçlardır, insani ihtiyaçlardır ve bu insanlar bunu karşılamak zorunda. Siz böyle sırf emir aldınız diye, biz, burada sizin dediklerinizi yapmak zorunda değiliz, biz sizin istediğiniz gibi konuşmak zorunda değiliz. Yani her şeyi illa ki "Şunu yapma, bunu yapma." Bir bırakın, bir gerekçesi vardır, bir sebebi vardır. Ben sayın vekile, "Tamam, olabilir, o konuşabilir." diyorsam bir sebebi vardır, zaten kendisine haksızlık yapıldığını düşündüğü için ben onu söylüyorumdur. Ama sizin grup başkan vekiliniz sanki hepimiz AKP'nin emir verdikleri kişileriymişiz gibi üstenci bir yaklaşımla "Sen söz veremezsin." diyor, bu çok yanlış bir dildir, bu doğru değildir.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.