SERKAN TOPAL (Hatay) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz 2019 yılı bütçe tasarısının bugüne kadar görüşülen ve kanunlaşan bütçelerden farklı olarak karşımıza gelmiş ve kabul edilmemesinin bir anlam ifade etmeyeceği, âdeta "Dostlar alışverişte görsün." görüşmelerinin yapıldığı bir yasa tasarısı olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz maalesef çünkü kamu adına yapılan bu bütçenin uygulayıcısı tek kişi.

Az önce değerli genç milletvekili arkadaşımız dedi ki: "Gençler Mecliste." Bütün milletvekili arkadaşlarımız genç olsa ne yazar? Farz edelim ki biz, burada "ret" verdik, ne olacak? Yani bizim yetkimiz yok. Ben de bir genç milletvekili olarak "ret" versem ya da 600'ün 600'ü de "ret" verse bunun uygulayıcısı...

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Öyle değil ama.

Sayın vekil, özür dilerim ama bu kadarı Parlamentoyu hiçe saymaktır.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Ben hiçe saymıyorum Sayın Vekilim.

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - 290 AK PARTİ milletvekili var, bu kadar. Güçleri de yetmiyor esasında ya.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Ben sizi dinledim...

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Ama hakaret ediyorsunuz.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Ama Sayın Vekilim, ben sizi dinledim, sizin de dinlemenizi rica ediyorum.

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Tamam, özür dilerim.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Burada, hakaret değil Sayın Vekilim.

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Biz çöp müyüz burada?

SERKAN TOPAL (Hatay) - Sayın Vekilim, bugün, bütün yürütme tek kişinin elinde mi?

BAŞKAN - Sayın Tatlıoğlu, niye sinirleniyorsunuz. Arkadaşımız "Ben gencim." dedi, ona verin. Hayret bir şey!

Buyurun Sayın Topal.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Bakın değerli arkadaşlar, devlet olmanın olmazsa olmaz koşullarından biri de bütçe yapma hakkıdır. Bu, aynı zamanda ulusal egemenliğimizin de en somut örneğidir. Bu bakımdan, bütçe hakkı tarih kapsamı içinde, uzun mücadeleler sonunda monarşinin elinden alınarak egemenlik ölçütü olarak tüm ulusun temsil edildiği Parlamentoya verilmiştir.

Bugün geldiğimiz nokta itibarıyla, bu hak dolaylı olarak Parlamentonun elinden maalesef alınmıştır.

Sayın vekilim, siz de dinlerseniz.

Bakın, Parlamentonun reddetmesi hâlinde, yürütme belirli oranda artırım yaparak bütçeyi uygulayabilecek mi? Uygulayabilecek. Yani benim az önce söylemeye çalıştığım olay buydu Sayın Vekilim. Tarihe not düşmek adına söylüyorum: Aslında, bu, bir anlamda egemenlik ihlalidir, bir daha söylüyorum, egemenlik ihlalidir. Bunu önümüzdeki süreçte de hepimiz birlikte yaşayacağız, görüp yaşayacağız arkadaşlar.

Değerli arkadaşlar, özellikle bir noktaya vurgu yapmak istiyorum: Spora verilen önem sadece devşirme sporcuları vatandaş yaparak elde edilen günübirlik başarılarla maalesef ölçülemez. Spor Bakanlığımız bu yöntemden derhâl vazgeçmelidir. Kürsüye çıktığında İstiklal Marşı okuyamayan, ulusal basına tercüman aracılığıyla açıklama yapan millî bir sporcu olabilir mi? Bir soru sadece. Her fırsatta "yerli ve millî" olduğunu iddia eden iktidarın vicdanına bırakıyorum. 13 milyon 24 yaş altı yerli ve millî genci olan bir ülkede ithal sporcuya bence ihtiyaç duyulmamalıdır. Atatürk'ün dediği gibi zeki, çevik ve ahlaklı sporcular bu ülkede hep vardır, var olacaktır yeter ki olanak verilsin.

Buradan açıkçası çok da merak edilen bir konuya değinmek istiyorum. Atatürk'le ilgili olarak kamuoyunun tepkisine neden olan ve bizlerin de defalarca, sürekli sorduğumuz ama bir türlü cevap alamadığımız bir konu: Bakanlık, adında Atatürk olan spor tesislerini yenileme gerekçesiyle yıkıyor, yeni yapılan tesislere başka adlar veriyor. Bunu hangi gerekçeyle yapıyorsunuz?