KOMİSYON KONUŞMASI

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum. Ben de TRT kurumumuzun çok değerli yöneticilerine hoş geldiniz diyorum. Buradaki çalışmaların, alınacak kararların kurumumuz ve ülkemiz açısından hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Ben hemen Esin Kara Milletvekilimizin bıraktığı yerden devam edeyim. Ben de not almıştım. Bu özellikle 2014, 2015 ve 2016 yıllarında bilançolarda gözüken o şüpheli ticari ve şüpheli diğer alacaklar hem mali müşavir olan hem de muhasebe finans profesörü olarak ikimizin de dikkatimizi çekmiş. Önceden aldığımız veri değil, burada raporlar üzerinde gördüğümüz yani dikkat çeken bir veri. O bilgi herhâlde verilecek.

Ben ilave olarak bir de kıdem tazminatlarını daha önce de gündeme getirmiştim. Kıdem tazminatına tabi olan kurum çalışanları var ama maalesef bilançoda kıdem tazminatlarına ilişkin herhangi bir karşılık bugüne kadar ayrılmadığını görüyoruz. Bu, şu anlama gelir bizim dilimizde: Yani, burada önemli miktarda, TRT gibi bir kurumda uzun süre çalışıp kıdem tazminatı almaya hak kazananları da düşündüğümüzde, giderlerin örtülü olarak saklandığı anlamına gelir. Yani mali tablolarda bunların gösterilmemesi, bir anlamda borçların da gizlenmesi anlamına gelir. Bu sizde değil, birçok KİT'te aynı şekilde. Biraz da vergi mevzuatını takip etmeden kaynaklanan belki bir durum. Onun için bunun tahakkukunun yapılmasının mali konuları değerlendirmede şeffaflık açısından önemli olacağını... Sayıştayımız herhâlde diğer kurumlarda da o önerileri -ben artık görmeye başladım- getirmeye başladılar. Olması gereken de bu diye düşünüyorum.

Bu, dışa iş yaptırma olayı, "outsourcing" bir dönem çok yaygın bir şekilde kamu kurumlarına önerildi. Bunun hakikaten uygulama açısından baktığımızda, kapasite maliyetlerinin ürün maliyetlerine binmesini önleme ya da ürün maliyetleri içerisinde, hizmet maliyetleri içerisinde kapasite maliyetlerini genel olarak düşürmede etkili bir yöntemdi ama biz bunu ne kadar doğru yapabildik, o bir tartışma konusu. Nitekim taşeron konusu, geçen dönemde de biliyorsunuz, taşeronların kurumlarda kadroya alınmasıyla birlikte o yapı gitti. Önümüzdeki günlerin önemli tartışma konu ve alanlarından olacağına inanıyorum. Bu konuyla ilgili gerekli ve yeteri kadar sorular soruldu, çok fazla üzerinde durmak istemiyorum.

Sayın Genel Müdür, bu yeniden yapılanmadan çok fazla bahsetmediniz ama bir yeniden yapılanma çalışması olduğunun işaretini verdiniz. Biz de basından, medyadan bunu görüyoruz ve özellikle son dönemlerde kurum çalışanlarının motivasyonunu ciddi şekilde düşüren bir şey, kurumda çalışan personel fazlasının havuza gönderileceği şeklinde... Biz genellikle bu uygulamayı bir kurumun kapatılması ya da özelleştirme söz konusu olduğunda görüyorduk. Burada bir yeniden yapılandırma olayının, evet, söz konusu olacağı söyleniyor. Tabii ki bu olabilir, kurumlar daha etkin, daha verimli çalışabilecek bir ölçüye gelme noktasında o yeniden yapılandırmayı... Çünkü bu organizasyonlar sonuçta yaşayan organizasyonlar. Bunlar yapılacaktır, bunlara itirazımız yok. Personel fazlalığı varsa bunların da personel ihtiyacı olan diğer kurumlara gönderilmesi normaldir, buna da herhangi bir itiraz söz konusu değil. Tabii ki bunların belli hak, hukuk ve özlük haklarına riayet edilerek yapılması da işin en doğal, olması gereken tarafı. Ben burada bu istihdam fazlası personelin devlet personel havuzuna gönderilmesi durumunda -şu anda tam durumu da net olarak bilemiyorum ama- ne tür kriterlerin kullanıldığını, kullanılacağını, buralardaki o belirleme işlemlerinin neye göre yapılacağını... Aslında şunu da ifade edeyim hemen: Bu konuyla ilgili ciddi bir rahatsızlık var, genellikle kurum personelinin, belli kesimlerin, belli görüş ve düşüncede olan insanların tasfiyesi yönünde, özellikle de milliyetçi kadroların kurumdan tasfiye edildiği şeklinde. Benim aslında bunu burada bu şekilde ifade etmem de ne kadar doğru, onu bilmiyorum ama zatıalinize ulaşmaya çalıştım. 3 sekreteriniz var, onlar Özel Kaleme ulaşamıyorlar, dolayısıyla birkaç defa daha denedim. Dolayısıyla telefonda ulaşmak mümkün olmadığı için ben de burada söylemek durumunda kaldığımı da ifade etmek istiyorum. Tabii, çok yoğunsunuz, ona bir şey...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Milliyetçi kadrolar derken tam olarak neyi ifade ediyorsunuz?

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Yani oradaki insanlar havuza gönderilme şeyini söylerlerken diyorlar ki: TRT'de genellikle milliyetçi kadrolarının tasfiye edildiği şeklinde bir şikâyet. Ben buna inanmıyorum ama en azından böyle bir yanlış anlaşılma ya da rahatsızlık varsa dikkat edilmesi konusunda dikkat çekme yapmaya çalıştığım. Sayın Genel Müdüre eğer ulaşabilseydim, kendisine telefonda en azından sorardım; herhâlde ne yapıldığını ya da olayın ne olduğunu öğrenme imkânı olabilirdi diye düşünüyorum ama yoğunluktan biz de buradaki ortamı değerlendirme yani bir milletvekili olarak görevimizi yerine getirme durumunda kaldık.

Yine çok fazla konuşulan şeylerden bir tanesi, tabii, TRT, 15 Temmuz, o işgal, lanet girişimin muhataplarından olan önemli bir kurumumuz, daha doğrusu başta gelen kurumlardan birisi. Bu kurumla ilgili birçok şey söylendi. Şu anda kurumun da internet sitesinde "Tarih ve Hafıza" adı altında 15 Temmuz gecesini anlatan, süreci anlatan -bir belgesel mi diyelim, kitapçık mı diyelim- böyle bir yayın var. Ben onlara da şöyle bir baktım.

Tabii, o gün biz Türk milleti olarak bu darbe girişiminin karşısında durduk yani sağcısı, solcusu, hangi kökenden, etnik gruptan, inançtan olursa olsun Türk milleti bir bütün olarak, hepsini kapsayan bu kavram altında -özellikle söylüyorum- bu şeyin karşısında durdu. O gece Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli hemen Genel Merkeze geçti, biz hemen arkasından geçtik ve arkasından, oradaki milletvekili arkadaşlarımızın Türkiye Büyük Millet Meclisine hemen gitmeleri talimatını verdi ve bir açıklamayla Sayın Başbakana ulaşılmaya çalışıldı. Ben de oradaydım, ertesi günü saat on bire kadar Genel Merkezden ayrılmadık. Saat 23.00'ten önce Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli bunun bir darbe olduğunu ve dolayısıyla Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu darbeyi yapanlara karşı olduğumuzu, Hükûmetimizin arkasında, meşru Hükûmetin arkasında olduğumuzu ifade ettiler. Bu, basında, medyada yer aldı. Ama ne hikmetse bu tür belgesellerde, tarihe, arşive bırakılacak belgesellerde buna hiç işaret edilmiyor, oranın hep üstü kapatılıp geçiliyor çünkü Türk milleti bunu biliyor ki bu söylem özellikle şok içerisinde olan millet açısından son derece önemliydi. Yani olabilir ama diğer siyasi partilere burada hiçbir şey söylemiyorum, diğer siyasi partilerin genel merkezleri açık değildi, genel başkanlarının bir beyanatı yoktu, sonradan o beyanatlar devreye girdi. Sayın Başbakan devreye girdi, Sayın Cumhurbaşkanı devreye girdi ve o gece millet 3 kişi, başbakan, Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Devlet Bahçeli tarafından bu darbeye karşı bir duruş talep ve isteği çok net şekilde ortaya konuldu. Söylediğim gibi, yanlış anlaşılmasın, burada Türk milleti bir bütün olarak bu darbenin karşısında oldu, Allah hepsinden razı olsun.

Şimdi, burada TRT World önemli, önemli kaynak tüm şeyler için. Kamunun kaynaklarını kullanıyoruz. TRT gelirleri içerisine baktığımızda bunun yüzde 80-85'i bandrol ve elektrikten alınan paylardan oluşuyor. Biliyorsunuz, bu bir tüketim vergisidir aynı zamanda. Tüketim vergisi, güce bakılmadan fakir fukara, garip gureba, işli işsiz herkesten alınan bir vergidir. Yani işi olmayan, sokakta bekleyen ya da TRT'nin önüne gelip geçici iş isteyen oradaki gariban da aslında oraya bir destekte bulunuyor, işin gerçeği bu. Biz de zaten o görevi yerine getirmeye çalışıyoruz, sizler de eminim ki bunun bilincindesiniz, aksi bir şey söylemiyorum. Ama tabii ki burada kanallar var, tematik kanallar var, bunların belli amaçları, hedefleri var, misyonları var. Biraz önce Esin kardeşim çok güzel ifade etti yani gerçekten ben de 2 torun sahibiyim, dolayısıyla TRT'yi tercih etmeye çalışıyoruz ve öyle devam etmeye çalışıyoruz. Şunu da söyleyeyim: Yani son yıllarda, özellikle TRT gerçekten daha izlenebilir bir kurum hâline geldi kanalları itibarıyla. En azından ben günde üç saat, dört saat TRT World'u izleyebiliyorum, izlemeye çalışıyorum, dinlemeye çalışıyorum.

Burada "Dünyaya açılan bir pencere." dedik, doğru. Yani Türkiye Cumhuriyeti'nin, ülkemizin haklı davalarının dışarıya anlatılmasında, kamuoyu oluşturulmasında önemli bir misyonu yerine getiren bir kanalımız, burada da herhangi bir şeyimiz yok ama hep böyle tartışmalar içerisinde kalan da bir kanal hâline geldi. Yani 15 Temmuzda TRT, TRT yönetimi acaba biraz böyle gafil mi avlandı? Yani ifadelere baktığımızda, o geceyi anlatanlara, kurum yöneticilerinin ifadelerine, "İşte haber geldi ama ciddiye almadık." şeklinde, 22.00'de İstanbul basılıyor, TRT World stüdyoları ele geçiriliyor. Ama yine buralardan, belgelerden öğrendiğimiz, TRT World planlanırken dışarıda da, işte Londra'da da bir ofisi var, dolayısıyla oradan da yayın yapabiliyor veya başka yerlerden de planlanıyor veya hazırdı o, bilmiyorum o gece. Yani biz TRT World'un yayını -yine yanlış söyleyebilirim saatleri- 22.00 vesaire, o şeylerde kesiliyor ama ertesi gün saat dörde kadar TRT World başka bir... Dışarıdan belki yayın yapma imkânı var mı yok mu, onu bilemiyorum yani bu konularla ilgili bilgi istiyorum. Dışarı çekip yayınını devam ettireceği yerde... Çünkü daha sonrasında ben birkaç defa Sayın Cumhurbaşkanıyla, birkaç defa sayın bakanlarla yurt dışına özellikle bu konuları anlatmak için gittiğimizde, hakikaten yani bizim o içeride yaşadıklarımızdan dışarıdaki hiç kimsenin haberinin olmadığını... Özellikle o gece bizim dışarıyla kapandığımızı, saat dörtte yayına TRT World'un de girdiğini ama İngilizce olarak değil, Türkçe olarak diğer kanallarla, altıdan sonra İngilizceye geçtiğini yine bu dokümanlardan anlıyoruz. Yani burada, bilmiyorum, Sayın Genel Müdürün bu konulardaki görüş ve düşünceleri nedir?

TRT'yle ilgili bir şey de hakkını verelim diye söylüyorum, başka yönlerden eleştiriyorum da... Süleyman Soylu oraya kadar gitti ve dolayısıyla hakikaten yani birçoğu birçok yerde saklanır, "Hele dur bakalım, ne olacak?" derken çıkmış, orada birçok şeye hedef olmuş. TRT'nin en azından işgalini önleme ya da kurtarılması anlamında bir fotoğraf konmuş aslında o şeylere ama o süreç içesinde, TRT'yle alakalı da olduğu için bir hakkını vermek lazımdı diye düşünüyorum.

Ben çok daha fazla uzatmak istemiyorum ama herhâlde bu anlattığımdan merak ettiğim konular da net bir şekilde anlaşıldı diye düşünüyorum. Tekrar çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.