KOMİSYON KONUŞMASI

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Başkan, birkaç sorum olacak, onları hızlı bir şekilde aktarayım. Öncelikle, yeniden yapılanma dediğimiz, TRT'deki süreçle ilgili olarak tabii, kavramların kullanımı kulağa çok hoş gelebilir ama altını nasıl doldurduğumuz çok önemli. Özellikle, gerek devlet kurumlarında gerek özel sektörde dört tane kuşağın bir arada olmasını ve kurum hafızasını sürekli olarak iç eğitimlerle de destekleyerek devam ettirmesini bekliyoruz. Bu bağlamda, TRT'nin 657 sayılı Devlet Memurları Yasası'na tabi olan personellerinin özel hukuka tabi personel olarak çalıştırılmak istenildiği iddiaları var, bunlar doğru mudur? TRT'de çalışanların istihdam fazlası personel olarak değerlendirildiği iddiaları var. TRT çalışanlarının başka kurumlara gönderilmek için havuza atılarak ikna odalarına veya adı kavram olarak değişim ofislerine sokuldukları iddiaları var. TRT kadrosunda yer alacak kişilerin sınavsız olarak işe alınabilmesiyle ilgili çalışmaların yapıldığı doğru mudur? Yine, yeniden yapılandırma kavramının altına koyarak ifade ediyorum, TRT'nin şirketleştirilmek istenildiği doğru mudur? Bir noktada, TRT'de küçültmenin olmadığı ancak istenilen ve dilenilen personellere yer açmakla ilgili bir çalışma yapıldığı konusunda bazı düşünceler var. TRT'nin deneyimli, TRT terbiyesi almış yayıncılarının kurum dışına gönderilmemesini, kurumda istihdam edilmesini ve kurum hafızasını gelecek nesillere taşımasını istiyoruz.

Aynı zamanda, TRT'nin personel alımıyla ilgili 2016 yılında bazı girişimleri vardı. Yaklaşık bir buçuk yıl süren bir mülakat düzeni gelişti. Bu, tabii, mülakata katılanlar için çok hırpalayıcı bir süreç, büyük beklentilerin ve umutların aynı zamanda yaşandığı bir süreç. 380 personel alımı yapılacağı belirtilmişken 251 personel alınmıştır, bunun gerekçesini sizden rica ediyorum.

TRT Çocuk kanalıyla ilgili birkaç husus ifade edildi. Özellikle, subliminal mesajlar verildiğine yönelik bazı örnekler de gösterildi vekillerimiz tarafından. Sormak istediğim şu: TRT Çocuk kanalında reklam uygulamanız var mı? Varsa bu noktadaki hedef kitleniz kimdir? Çocuklar mı? Özellikle yabancı çocuk kanallarında 2018 yılında, bu çağda sağlıksız abur cubur içeren reklamlarının ve tüketimi fişekleyen oyuncak reklamlarının bulunmasını biz TRT Çocuk kanalında istemiyoruz. Bu doğrultuda birçok ebeveyninde talebi var açıkçası. Çünkü bizler yeni bir nesil yetiştiriyoruz ve üç yılda bir değişen jenerasyonlar, kuşaklar olarak tanımlanıyor. Dolayısıyla biz yaşı büyük olanlar yeni yetişen nesli anlamaya çalışıyoruz ve bir yandan da bambaşka bir dünyada yaşayacakları hâlde kendi dünyamıza uydurmaya çalışıyoruz. Bu noktada, vücut sağlıklarını ve zihin sağlıklarını da çok üst düzeyde tutmamız gerekir. TRT vatandaşlardan vergi aldığı için, ayın zamanda, bu vergiyi de eşit bir şekilde dağıtmakla yükümlü olduğu için ama maalesef de yeterince bunu yapmadığını vekil arkadaşlar da ifade ettiler. Dolayısıyla, bu noktada, bari bunu çocuklarımıza yansıtmayalım. TRT'nin reklam gelirini artırmak amacı çocuklarımızın sağlıksız yetişmesine neden olmasın.

Bir diğer nokta TRT Erzurum Radyosu. 1960 yılında kurulmuş ve faaliyet gösteren, aynı zamanda, Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi'nin sesini milyonlarca insana duyuran bir radyo, bu noktada, kapatma kararı aldığınız gibi bir tepki var kamuoyunda. Bu doğru mudur? Bu süreç gerçekleşti mi? eğer böyle bir düşünceniz varsa sizden, özellikle, ülkemizin doğusuyla, batısıyla, güneyiyle ve kuzeyiyle bir bütünlük içinde, her vatandaşımızın farklı etnik, kültürel özelliklerini birbirine duyurması bakımından bu radyomuzun yaşamasına izin vermeniz ve burada istihdam edilen personelin de desteklenerek... Ben bir Zonguldak Milletvekili olarak aynı zamanda, o bölgemizin de sesini hem duymak hem vatandaşlarımıza da ulaştırmayı canıgönülden isterim.

Subliminal mesajlar derken aslında bu, biraz komplo teorilerini de içeren... Biraz daha açmak gerekirse, insan gözü saniyede 24 kare fotoğraf çekiyor, o, bir 25'inci fotoğrafı da oraya eklemek suretiyle bilinçaltına mesaj göndermek içerikli. Ama bunun bir diğer versiyonu da özellikle, biliyorsunuz, Hollywood'un kendi bünyesinde yaptığı filmleri dünyaya pazarlamak ve satmak suretiyle dünya politikasında bazı toplumsal algılar için zemin yaratma çabası. Şimdi, bu çaba sadece bu filmleri pazarlamakla olmuyor, ayın zamanda, kendi yapımcılarıyla, senaristleriyle, konsept danışmanlarıyla birlikte onların farklı ülkelerdeki sinema sektörüne ve televizyon dünyasına bir şekilde hizmet vermesi süreciyle de gerçekleşiyor. Bu noktada Filinta dizisinden bir atıf yapmak istiyorum. RTÜK üyeleri de burada, kendileri bu konuyla ilgili de bir inceleme yaparlar. 44'üncü, 45'inci ve 46'ncı bölümleri çok dikkat çekici. 15 Temmuz darbe girişiminden önce yayınlanmıştır. Aslında 3 sezon olarak planlanan ama darbe girişiminden sonra 3'üncü sezonu devam etmeyen bir prodüksiyon. Konsept danışmanı yine bir Hollywood yönetmeni Bobby Roth. Senaristinde bir değişiklik oluyor dizinin çekimi esnasında, 40'ıncı bölümden itibaren yeni bir senaristler yol alınıyor. Tabii, senarist derken, senarist kendisi de oturup yazmıyor, bir senaryo ekibi var, ekiple birlikte bu içeriği üretiyorlar. Küçük bir bilgilendirme, şöyle geçiyor o bölümler arası özellikle: Osmanlı döneminde bir polisiye dizi ancak bir darbe girişimi planlanıyor, darbe girişimi akamete uğruyor. Bunun üzerine "Kardeşlik Teşkilatı" denilen bu teşkilat yani bizim devlet yapımıza karşı olan yabancı menşeili aynı zamanda ama içine de sızmış, saraya kadar sızmış olan teşkilat kendi teşkilatındaki üyeleri teker teker deşifre etmek suretiyle ve manipülasyonlarla devleti bu başarısız darbe girişiminden sonra zayıflatmayı amaçlıyorlar taktiksel olarak. Bu da "kripto FETÖ'cüler" diye tarif ettiğimiz noktaya da sanki atıf yaparak -darbe girişiminden önce olan bir konu bu- bu kişilerin, kripto FETÖ'cülerin... FETÖ'cü değil tabii orada, kendi teşkilatlarına mahsus kişiler, bunlar kimsece de bilinmeyenler. Bilinenleri deşifre ediyorlar ve devletin üst kademelerine yerleştiriyorlar, ilerleyen bölümlerde de gerçek darbe gerçekleşiyor ve devlet yapısını bir ölçüde ele geçirmeyi başarıyorlar. Bu noktada subliminal mesajın da aşıldığı bir durum var. Devlet kurumlarımızın bu kadar hazırlıksız olduğu, hazırlıksız yakalandığı bir darbe girişiminde... Ki bu kadar olumsuz sonuçlar doğurmuştur, acil tedbirler alınmak istense de o gün ve sonrasında. Bu noktada, bunun Amerikalı konsept danışmanının, değişen senaryo grubunun ve aynı zamanda, bunu takip eden bölümlerin iyi incelenmesi gerektiğini size salık vermek istiyorum.

Birkaç farklı konu... Olimpiyat oyunlarını biz TRT'de izleyerek büyüyen nesilleriz. Dolayısıyla, olimpiyat oyunlarını tüm kategorilerde TRT'nin bir şekilde vermesini istiyoruz. Yani ihalelerinde, o süreçlerde bazı problemler olabilir ama bunların şifreli kanallarda veya farklı özel kanallarda yayınlanmak suretiyle Türkiye'nin ulaşmayan noktalarının kalmamasını sizlerden istiyoruz. Sadece kendi sporcularımızı değil spor çeşitliliğini de gençlerimize, çocuklarımıza aktarmak bakımından önemli olduğunu düşünüyorum.

Program katılımcılarına ödenen ücretlerle ilgili konular konuşuldu milletvekili arkadaşlarımız tarafından. Bu bakımdan, tek bir cümleyle bu konuda size bir tavsiye aktarmak istiyorum. Bunlar hepimizin de hassas olduğu konular. Zehir ölçüdedir, ölçü kaçarsa bu sadece TRT'yi değil bütün toplumu, vergi ödeyen herkesi rahatsız eder, bu konuda da tepkiler gelişir. O yüzden, dozajı kaçan bir konu varsa -ki olduğunu biliyoruz, Sayın Sertel detaylarıyla ifade etti- lütfen, bu hataları düzeltmenizi sizden milletvekilleri olarak istiyoruz.

Anadolu Ajansı ile TRT'nin yaptığı sözleşmeyi sizden talep ediyorum. Anadolu Ajansı aynı zamanda, seçim günü sandıklardan topladığı verileri hızlı bir şekilde özel kanallara ve TRT'ye aktarmakla yükümlü bir kuruluş. Ancak 180 bin sandığa kaç kişi yerleştirdiler ve ne kadar hızlı bir şekilde bu sonuçları aktardılar ve TRT dâhil olmak üzere diğer kanallar bunları Türkiye kamuoyuna yansıttı, bunu anlamakta biraz sıkıntı yaşıyorum. Bir mühendisim, süre, çalışan sayısı ve hızını hesap ettiğimde, gerçekten, herhâlde bu konuda Türkiye bir rekor kırmıştır diye düşünüyorum. Aynı zamanda da sizin TRT Kurumu olarak tabii ki yetki alanınızda olmayabilir ama birlikte bir disiplin oluşturmak ve sözleşme tabiiyeti bağlamında da bu 180 bin sandıktan verileri toplayan Anadolu Ajansında çalışan kişilerin sigorta girişlerinin yapılıp yapılmadığını da merak ediyorum. Netice itibarıyla, tüm kurumların devlete olan yükümlülük itibarıyla bunu yapma zorunluluğu var yani bu kayıtların olması gerekli.

RTÜK yetkililerimiz burada, onlara da duymaları açısından seslenmeyi bir görev biliyorum. Biz Türkiye halkı olarak, özellikle yeni kuşaklar olarak bu evlenme programlarından bıktık. Yani bizleri bu eziyetten kurtarmanızı istiyoruz. Çarpık ilişkiler ifade edildi, Türkiye'nin gelenek ve göreneklerine aykırılıklar ve özellikle, ne şekilde para kazandıkları belli olmayan ve sürekli lüks yaşamın yüceltilmesine dayalı, feodalitenin normalleştirilmesine ve yüceltilmesine dayalı sürekli programlar izlemek zorunda bırakılıyoruz. Yani bu arz talep noktasında halkın böyle bir talebi yok. Yani bir noktada artık bütün kanallar bunu yayınladıkça hâliyle sonuç şuna dönüşüyor: Memnun da olsak bir süre, sürekli aynı aslanların belgeselini izler hâle geliyoruz. Bizim artık biraz daha özellikle TRT'de uzay ve teknoloji ağırlıklı, uzay, teknoloji, bilim, sebep-sonuç ilişkileri bağlamında analitik zekâyı ortaya koyan programlara ihtiyacımız var. Yani daha doğrusu, şöyle söyleyeyim: Belki bir yaş grubunun üzerinde böyle bir ihtiyaç olmayabilir ama dünyanın geleceğinde Türkiye'yi de dünyayı da yönetmesi gereken, üretim yapması gereken nesiller bunu istiyor, buna ihtiyaçları var. Buradan da sosyal medyayı ve bilim ve teknolojiyi bu bağlamda ne kadar kullandıklarını zaten sizler de biliyorsunuz.

Bir diğer konu: Fetullah Gülen'in güftesiyle ilgili...

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Teröristbaşı efendim.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ha, tamam yani FETÖ. Tabii, hepimiz aynı fikirdeyiz zaten.

Aslında iyi oldu, bu lafa karışma çok güzel oldu çünkü tam ona atıf yapacaktım. Şimdi, Sayın Sertel konuşma yaptı, baktım -bu genelde de gerçekleşen şey burada da- birçok konuda sataşmalar, lafa girmeler, konuşmayı kesmeye çalışmalar ama dedi ki...

BAŞKAN - Sayın Yavuzyılmaz, yapmadık ama ya, hiç öyle olmadı.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Yok, yok, tamam; o kısmında değilim, ben başka boyutunu söyleyeceğim. Bu, genel işleyişle ilgili olan şey.

BAŞKAN - Çok güzel bir toplantı gerçekleştiriyoruz.

ATİLA SERTEL (İzmir) - "Yapmıyorum." derken yapıyor zaten.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Konu şu: Bu güfteyle ilgili konu açıldığında ben beklerdim ki -bir vekilimiz yaptı onu, sağ olsun- bu konuyla ilgili hemen biraz daha o sızlanmaların, homurdanmaların olduğu konuların dışında TRT Genel Müdürümüz de hazır burada, kendisinden bu konuyla ilgili bir özür talep edelim. Neticede bu kurumun başında, her ne kadar kendisi böyle düşünmese dahi onun kurumunda gerçekleşmiş bir olay. Onun özrünün bile toplumdaki yansıması bu konuya ne kadar hassasiyet gösterilmesi gerektiğine bir işaret olur. Ama o konuda hiç kimse konuşmadı, sustu Sayın Sertel söylerken. Dolayısıyla, ben TRT Genel Müdürümüzü bu noktada yapılan bu yanlışlıkla ilgili özür dilemeye davet ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Subaşı zaten söyledi, aynı konuyu, mükerrer konuyu tekrarlamanın bir anlamı yok Yavuzyılmaz.

Lütfen, devam edin.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Subaşı genel müdür değil Başkanım.

Bakın, şöyle enteresan bir durum oluşuyor: Ben konuşurken "teröristbaşı" diye söylediniz ya, bu bir sahiplenme biçimine dönüşüyor. Ki bana göre de ben de biz de aynı şekilde bakıyoruz ve bunun mücadelesini gazi Meclis olarak da verdik. Böyle garip hatırlatmalarla, atıflarla konunun sahiplenilmesi gibi bir durum var ya, ben de diyorum ki bu boyutu itibarıyla ben sahipleniyorum. Buna saygı duyarak "Evet, bu konuda bir hata yapılmıştır." denilebilir. Özür dilenmesini talep etmenin de bana göre nezakete aykırı bir tarafı da yok.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Ben kayıtlara öyle girmesin diye yani ileride de birileri sizin söylediğinizi okur, kayıtlara girmesin. Öyle düşünmediğinizi elbette biliyoruz. Bu bir yardımdı, onun için, teşekkür ederseniz memnun olacağım ben de.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Teşekkür ediyorum.

Yani bu özür talebi noktasında sizlerin de burada aynı şekilde düşündüğünü anlamış oldum.

Şimdi, TRT'nin özellikle, Türkiye Dil Kurumuyla iş birliği yaparak Türkçeye yeni kelimelerin kazandırılması...

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Türk Dil Kurumu efendim.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Pardon.

Türk Dil Kurumuyla iş birliği yaparak Türkçeye yeni kelimeler kazandırmak için çeşitli programlar yapmasını, aynı zamanda, yarışma programları düzenlemesini ve halkın, Anadolu'nun içlerinde belki de artık kullanılmayan birçok kelimenin tekrar canlandırılması ve yeni dünyanın yeni kavramlarının vatandaşlarımız tarafından üretilmesine katkı sağlamasını istiyorum. Özellikle, yurt dışında birçok devlet televizyonu buna benzer çalışmalar yapıyor, bu doğrultuda bir araştırma yaparsanız. TRT'den de buna benzer bir yarışma programı yapmasını istiyoruz.

Teşekkür ediyorum.