KOMİSYON KONUŞMASI

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, öncelikle şunu söyleyeyim, ya bunu hazırlarken Anayasa Mahkemesinin 2016'daki düzenlemesini bilmiyorlardı veya bilgileri yoktu veya bilgileri vardı, artık Anayasa Mahkemesi 2016'dan farklı olduğu için bunu tekrar hazırlamış oluyorlar. Burada Anayasa Mahkemesinin hazırladığı metni az önce Cumhuriyet Halk Partisinden arkadaşlarımız okudular. 2016'da alınan tüm karar burada. Yani bile bile aynı karar aynı şekilde çıkarılıp gönderildiğinde bir daha iptal edilecek ya da Anayasa Mahkemesi artık işlevsiz ya da konuşulmuş "Bu düzeltilsin." diye. "Düzeltilsin." derken de ihtiyaç neyse, nereden yola çıkılmışsa...

Bakın şimdi, yanılmıyorsam çok yakın bir tarihte Cumhurbaşkanı bir yurt dışı gezisinde -basına da düştü, sosyal medyada da çok konuşuldu- "Niçin Türkiye'deki üniversiteler ilk 500'e giremiyor..." İşte, bundan dolayı giremiyor. Zaten rektörü siz atıyorsunuz, Sağlık Bakanını siz dışarıdan belirliyorsunuz, Sağlık Bakanlığına bağlı bir kurumdan da adam atıyorsunuz, bakan yardımcısını da koyuyorsunuz oraya, sonra YÖK üyelerini de siz belirliyorsunuz. Buna rağmen niye bu işi yapıyorsunuz? Bari bırakın o kurumlar kendi içlerinde işlerini yürütsünler. Yani bunu belirleyen zaten değil, YÖK üyesini zaten belirleyen aynı kurum, aynı kişi, Sağlık Bakanını belirleyen aynı kişi, Sağlık Bakanlığındaki Bakan Yardımcısı buraya girdiğinde herhâlde yine aynı kişi belirliyor. Yani bu kurumlar arasındaki ilişkiyi bile düzenleyemiyorsunuz. Bırakın bari bu kurumlar gelmişse, aynı kişi tarafından atanmışsa da onlar kendi aralarında bazı düzenlemeleri yapsınlar. Anayasa Mahkemesinin iptaline rağmen aynı şekilde niye gidiyor? Tekrar arkadaşlarımız söyledi. Ya, hem diyorsun ki "İlk 500'e giremiyor." hem de akademik kadroyu da Sağlık Bakanlığına veriyoruz. Yani bir taraftan "Türkiye'de akademisyen yetişmiyor." diyoruz "Niye ilk 500'e giremiyor?" diyoruz, "Niye makaleler yeterince yayınlanmıyor?" diyoruz, peşinden de hem bütün organlarını Sağlık Bakanlığına bağlıyoruz, akademiyi de Sağlık Bakanlığına bağlıyoruz. Yani bunun ismini o zaman hiç "üniversite" koymayalım. Direkt istediğimiz kişiyi profesör yapalım, doçent yapalım, tekrar eğitim araştırma hastaneleri gibi kalsınlar. Eskiden şef, şef yardımcıları vardı, onlar da yine kalsınlar. Şimdi kalkıyorsunuz, devasa bir kurum kuruyorsunuz, sonuna "üniversite" kelimesini ekliyorsunuz, sadece "üniversite" kelimesi kalıyor; ne özerkliği var, ne yönetimi var, ne akademik şeyi var, fiilî olarak tümüyle Sağlık Bakanlığının bünyesine koymuş oluyorsunuz.

Bu, tümüyle olumsuz, tümünün geri çekilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Saygılarımla.