KOMİSYON KONUŞMASI

SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - Demin çok uzun bir süre vermemiştiniz bana hatırladığım kadarıyla.

BAŞKAN - Verdim, verdim.

SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - Pozitif ayrımcılığımı kullanarak bir iki dakika uzun tutmuştum sadece.

Şimdi, keşke bu kadar önemli bir maddeyi bu saatte konuşmuyor olsak. Bu da aslında -yine şu an burada birçoğumuz sağlıkçıyız- bir şiddet yöntemidir bu saate kadar çalışıyor olmak. Şimdi, niye bunu söylüyorum: Bu madde gerçekten çok önemli bir madde ve önemsiyoruz böyle bir maddenin yasa teklifi içerisinde olmasını önemsiyoruz fakat yeterli bir içeriği yok maalesef. Şiddeti önleyecek yeterince bir içerik içerisinde yer almıyor.

VİLDAN YILMAZ GÜREL (Bursa) - İdam mı bekliyorsunuz, ne bekliyorsunuz ki ben anlamadım. Yani yeteri kadar değil...

SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - Biz idama karşıyız zaten bunu daha önce de dile getirmiştik.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Şaka mısınız siz?

NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun) - Siz cezadan başka yöntem bilmiyorsunuz değil mi? Cezadan başka yöntem bilmiyorsunuz. En üst düzey idam...

VİLDAN YILMAZ GÜREL (Bursa) - Teknikten çok nasıl olabildiği...

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Ne istiyorsunuz? Ne istiyorsunuz? Öneriniz ne?

BAŞKAN - Tamam, Sayın Vekilim.

VİLDAN YILMAZ GÜREL (Bursa) - Bir miktar nasıl olabildiğini söylüyorum.

BAŞKAN - Sayın Vekilim, karşılıklı konuşmayalım lütfen, tamam... (Gürültüler)

NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun) - Söyledikleriniz gerçekten o kadar onur kırıcı ki.

BAŞKAN - Efendim, lütfen karşılıklı konuşmayalım.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Şaka mı bu ya?

BAŞKAN - Ali Bey, susar mısın. Tamam, susar mısın.

NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun) - Sizin çevrenizde şiddete uğrayan bir sağlıkçı yok mu?

VİLDAN YILMAZ GÜREL (Bursa) - Var.

BAŞKAN - Arkadaşlar, özür diliyorum, bir dakika...

NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun) - Çok üzüldüm, gerçekten çok üzüldüm bir kadın olarak. Vicdanınız kalmamış.

BAŞKAN - Sayın Vekili dinleyelim. Sayın Vekilim devam edin.

SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - Sükûnetimi koruyacağım ve devam edeceğim. Şiddete en çok biliyoruz ki sağlık alanında rastlıyoruz maalesef. Toparlamakta biraz zorlanacağım şimdi, kusura bakmayın.

HABİP EKSİK (Iğdır) - Dağıldın.

SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - Evet, dağıldım çünkü biraz. Bir kadından böyle bir söylem duymak gerçekten moral bozucu maalesef.

VİLDAN YILMAZ GÜREL (Bursa) - Çok ciddi bir söylemde bulunacağınızı da tahmin etmiyordum ben zaten.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Ama çok yanlış sizin bu yaklaşımınız.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bir milletvekiliyle konuşuyorsunuz ya. Bu nasıl bir şey? Bakın, her milletvekilinin arkasında 80 bin, 100 bin oy var. Hem günü geldiğinde "millî irade, millî irade" diyeceksin hem milletin yolladığı vekile seni çok ciddi bir şey söyleyeceğini sanmıyordum zaten.

VİLDAN YILMAZ GÜREL (Bursa) - Sayın vekilim...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Size bir milletvekilini aşağılama hakkını kim veriyor? Kimse vermez.

VİLDAN YILMAZ GÜREL (Bursa) - Sayın Vekilim, ben o kadar ciddi hakaretler alıyorum ki iki gündür.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Allah Allah!

HABİP EKSİK (Iğdır) - Siz baskılarla, valilerin etkisiyle seçilmiş olabilirsiniz ama biz alın teri dökerek, o insanların oyunu alıp da burada onları da temsil edeceğiz.

BAŞKAN - Arkadaşlar, karşılıklı konuşursanız bu iş bitmez. Bitene kadar devam edeceğiz bak, açık söylüyorum.

SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - Devam edebilmem için seslerin kesilmesi lazım.

HABİP EKSİK (Iğdır) - Öyle kendinizi beğenip üstenci bir yaklaşımla insanlara yaklaşamazsınız tamam mı?

BAŞKAN - Bu maddeler bitene kadar devam edeceğiz, isterseniz hep konuşun.

HABİP EKSİK (Iğdır) - Böyle, bu şekilde davranamazsınız. Siz gidin gidin, valileri, kaymakamları çalıştırın seçimlerde, sonra da gelin bize şey yapın.

SİBEL ÖZDEMİR (İzmir) - Konuşmak isterseniz konuşabilirsiniz, söz alıp konuşabilirsiniz.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Bakın, siz söz alabilirsiniz ve bu teklifinizi değerlendirebilirsiniz, biz de çok memnun kalırız, anlatabilirsiniz.

BAŞKAN - Tamam Serpil Hanım.

SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - Şu an bu gürültüde duyulacağını düşünmüyorum.

BAŞKAN - Sayın Güzel, devam edin efendim.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Konuşun, sizi dinleyelim. Konuşabilirsiniz, konuşmanızı istiyoruz, sizi dinlemek istiyoruz.

BAŞKAN - Serpil Hanım, bir dakika...

Sayın Güzel, lütfen devam edin.

SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - Sağlıkta Dönüşüm Programı'yla birlikte onlarca sağlık emekçisi arkadaşımız hayatını kaybetti maalesef; 2005 yılından bu yana 10 hekim arkadaşımız şiddet dolayısıyla hayatını kaybetti. Neden mi? Çünkü hasta ve hasta yakını ile hekimi ve sağlık emekçilerini karşı karşıya getiren, hastaların müşteri olarak değerlendirildiği akıl dışı bir sağlık sistemiyle karşı karşıyayız; bu, "Sağlıkta Dönüşüm" adı altında getirdiğimiz düzenlemeler yüzünden maalesef. Sağlığı piyasalaştıran, sağlık çalışanlarını köleleştiren ve itibarsızlaştıran uygulama ve düzenlemelerle sağlık emekçileri gittikçe ağırlaşan iş yüküne, 7/24 esnek, kuralsız, altmış dört saate kadar uzayan mesailere, baskı altında çalışmaya maruz bırakılıyor. Bu da aynı zamanda hekim açığından kaynaklanmaktadır ve ihraçlarla bu açıklar maalesef daha da artmıştır. Beş dakikada bir verilen randevu sisteminin, sunulan hizmetin niteliği açısından, nasıl kötü sonuçlar doğurduğunu artan şiddet vakalarında ve komplikasyonlarda görebiliyoruz. Tüm bunların sonucunda da bozuk bir sağlık sistemi, tedavi olamayan hastalar, sağlık emekçilerine yönelmiş öfke ve şiddet açığa çıkıyor.

Sağlıkta şiddete karşı yakın zamanda Türk Tabipleri Birliği ve SES tüm illerde eylem etkinlikleri yaptı ve halkı bilgilendirmek için sağlıkta şiddete karşı broşürler dağıttı; sağlıkçıların aslında neler yapmak istediğini, hekimlerin asıl amacını dile getirmek için.

Sağlık emekçilerine yönelik artan şiddet olaylarını önleyici düzenleme ve tedbirleri hayata geçirmek yerine şiddeti normalleştiren, sağlık emekçilerini hedef gösteren söylemlerde bulunmak... Ve sorunun asıl kaynağı, sağlıktaki yanlış politikalardır. Bu söylemler nelerdir? Biliyoruz ki Cumhurbaşkanımızın bazı söylemleri olmuştu: "Doktor adama iğne yaptırılmaz. Eğer doktor iğne yaparsa felç eder." gibi söylemler ve yine "Doktor efendi dönemi bitti." ya da benzer söylemler. Zaten bu da şiddeti artıran söylemler olduğu için bunları ifade ediyoruz, tabii ki sağlık emekçilerine yapılan şiddetten bahsediyoruz, bu söylemler hekimler üzerine söylendiği için bunları ifade ediyorum.

Sağlıkta şiddeti önlemede Hükûmet samimi olsaydı bu gibi düzenlemeler yapılırken sağlık alanında faaliyet yürüten Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Türk Tabipleri Birliği gibi emek ve meslek örgütlerinin görüş ve önerilerini dikkate alırdı. Konuya dair daha önce de Meclis Genel Kuruluna sunduğumuz onlarca önerge iade edildi veya reddedildi. Eğer Hükûmet sağlıkta şiddeti önlemek için gerçekten samimi adımlar atacaksa alanında dünyaca tanınmış, Türk Tabipleri Birliğinin hazırladığı sağlıkta şiddet yasa teklifini gündeme getirebilir. Türk Tabipleri Birliğinin verdiği bu sağlıkta şiddet yasa tasarısını ve bizim de vekilimiz olan Selçuk Bey'in verdiği yasa teklifini sizinle paylaşacağım: "Sağlık kuruluşlarında çalışan sağlık personellerine karşı, sağlık hizmeti sunumu esnasında veya verilen sağlık hizmetinden kaynaklanan nedenlerle cebir, şiddet veya tehditte bulunan kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır ve bu fiiller sonucu sağlık hizmeti kesintiye uğramış ise yukarıdaki fıkraya göre belirlenen ceza yarı oranında artırılır."

Teşekkür ediyorum.