KOMİSYON KONUŞMASI

SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - Kısa olması için konuşmamı hazırladığım metinden okuyacağım.

Bu önerilen yasa tasarısı aile hekimlerinin ve aile sağlığı merkezlerinin özelleştirilmesini beraberinde getirecektir. Devletin asli sorumluluklarından olan halk sağlığının gerekliliklerini yerine getirmek ve sağlık çalışanlarını korumaktır. Mevcut öneriyle kamu görevlisi niteliği bulunan hekimlerin kamu görevlerinden kaynaklanan hakları ellerinden alınmak istenmektedir. Yaş sınırlaması, izin gibi hakların diğer hekimlerden farklı olarak düzenlenmesi öncelikle aile hekimliğinde çalışan hekimlerin ayrımcı bir uygulamayla karşı karşıya kalmaları sonucunu doğuracaktır. Devlet Memurları Kanunu'nda da kamu görevlilerinin izin hakları açıkça belirtildiği hâlde aile hekimlerine ayrımcı bir yasa önerilmesi ve bunun olumsuz bir içerik taşımasının gerekçesi açıklanmamıştır. Bununla beraber aile hekimlerinin personel alması, çalıştırması gibi maddelerin geçirilmeye çalışılması aile sağlığı merkezlerinin kamu kurumlarından çıkıp özeleştirmeye gitmelerinin önünü açmaya çalışan bir madde olarak göstermektedir. Temel görevi sağlık hizmeti sunmak olan hekimlerin bu tür yükümlülüklerle tabi kılınması hekimlerin nitelikli sağlık hizmeti vermesinin de önünde çok büyük bir engeldir. Sigortalı her çalışanın işsizlik maaşından yararlanması yasada açıkça belirtilirken ASM'lerde çalışan personellerin bu haktan mahrum kalmasının haklı bir gerekçesi yoktur. Bu çalışanların güvencesiz bir şekilde çalıştırılmasının önünü açan bir durum yaratacaktır. Herhangi bir kamu kuruluşunun bütün denetim ve masrafları nasıl ki devlet tarafından karşılanıyorsa aynı maddelerin sağlık merkezleri için de uygulanması gerekmektedir.

Daha önce 694 sayılı KHK'yle 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'na eklenen 5258'inci maddeyle 65 yaşından sonra isteyen hekim, uzman hekim veya aile hekimlerine 72 yaşına kadar çalışma hakkı tanınmıştır. Şu anda önerilen yasa tasarısıyla bu yaş haddi aile hekimlerine özel olarak indirilmek istenmektedir. 65 yaşından sonra aile hekimlerinin çalışamayacağına dair hangi verilere dayanarak bu yasa getirilmek istenmektedir. Yasada bahsi geçen görevin gerektirdiği nitelik betimlemesi açıkça tarif edilmelidir. Bu önerideki nitelikler nelerdir? 2017 yılında düzenlenen kanun maddesiyle 72 yaş sınırı çalışma yaşı olarak belirlenmişken bir yıl sonra bu değişim kararının verilmesinin gerekçesi nedir? Aile hekimlerine yönelik bu ayrımcı tutum kabul edilemez. Yaş haddinin diğer hekimlerde olduğu gibi aile hekimlerine de 72 sınırına çekilmesi gerekmektedir. 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu 49'uncu maddesinde "İşsizlik sigortasının gerektirdiği ödemeleri hizmet ve yönetim giderlerini karşılamak üzere bu kanunun 46'ncı maddesi kapsamına giren tüm sigortalılar, işverenler ve devlet işsizlik sigortası primi öder." şeklinde açıkça ifade edildiği hâlde bu sorumluluğun müştereklerinden biri devlet olduğu hâlde sağlık kurumlarında çalışan personelin bu haktan mahrum bırakılması hem ayrımcı bir uygulamayı getirmekte hem de ilgili yasanın ihlale hâline gelmektedir. Sağlık merkezlerinde çalışan personellerin çalıştıkları süre içerisinde sigortalı olarak çalıştıkları göz önüne alındığında bu maddeden yararlanma haklarının olduğu görülmektedir. Var olan durumda fiilî olarak aile hekimleri sağlık merkezinde çalışan personelin giderlerini kendileri ve aile sağlığı merkezi bütçesi tarafından ödenmektedir. Bu durumla hâlihazırda işveren sicil numarası verildiği ve aile sağlığı merkezi giderleri için yapılan ödemeden personel çıkarabileceklerine dair yönetmelik hükümlerine yasal dayanak amacıyla getirildiği anlaşılmaktadır. Aile hekimleri birer işveren değildir, kamu görevlisi olarak tanımlanmaktadır. Birinci basamak sağlık hizmetlerinin bu şekilde düzenlenmesi aile hekimlerini devletten bağımsız özel bir kuruluş olmaya teşvik etmektedir. Devletin yetki ve sorumluluk alanında olan birinci dereceden sağlık hizmetlerinin bu şekilde düzenlenmesi kabul edilemez.

Kamu görevlilerinin temel haklarından olan yıllık izin hakkının bir yıl içerisinde kullanılması gerektiği düzenlemesi ayrımcı bir düzenlemedir. Diğer kamu görevlilerinin izni erteleme şansı varken aile hekimlerinin bu izinlerinin elinden alınması memuriyet yasasının 657'nci maddesinde belirtildiği gibi izinlerin bir sonraki yıla devredilmesi hakkının ihlalidir. İş yoğunluklarından kaynaklı çoğu zaman izinlerini parçalı ve eksik kullanmak zorunda kalan aile hekimlerinin yıllık izin haklarına dair yapılan bir uygulamadır. Diğer kamu görevlilerine de bu hak verilirken aile hekimlerine verilmemesi kabul edilemez. Kamu görevlilerinin mazeret izinleri yasada on gün artı on gün olarak belirlenmişken aile hekimlerinin beş günle kısıtlanması kabul edilemez. Aile hekimlerinin kamu görevliliği haklarından mahrum bırakılması ve engellenmesi anlamına gelmektedir. Kamu görevi statüsünde olan her çalışanın yararlanabileceği haklar olarak yasada tanımlanan bu hakların bazı kamu görevlilerine verilmemesi ayrımcı bir uygulamadır. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda 6'ncı maddenin birinci fıkrasında -birazdan onu da aktaracağım size- düzenlenen izin haklarının aile sağlığı çalışanlarına tanınmaması ayrımcılık içeren bir hüküm olmakla beraber sağlık çalışanlarının işini iyi yapmasının önünde de engeldir. Kamu çalışanlarına uygulanan izin hükümleri aile hekimleri için de uygulanmalıdır. Hastalık durumunda kullanılacak izin gününün en fazla kırk güne düşürülmesi haksız bir uygulamadır. Uzun dönemli hastalıklar için de aynı gün sayısının geçerli olması hekimlerin hastalıkları durumunda mağduriyet yaşamasına ve nitelikli sağlık hizmeti vermemesine sebep olacaktır. Bahsettiğimiz 657 sayılı Yasa'nın 6'ncı maddesinin birinci fıkrasını aktaracağım. Memura aylık ve özlük hakları korunarak verilecek raporda gösterilecek. Bunun üzerine...

BAŞKAN - Sayın Güzel, keşke metinden okumasanız da konuşsaydınız.

SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - Daha mı uzun oldu?

BAŞKAN - Evet.

SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - "Kanser, verem ve akıl hastalığı gibi uzun süreli bir tedaviye ihtiyaç gösteren hastalığı hâlinde on sekiz aya kadar, diğer hastalık hâllerinde ise on iki aya kadar izin verilir. Azami izin sürelerinin hesabında aynı hastalığa bağlı olarak fasılalarla kullanılan hastalık izinleri de iki izin arasında geçen sürenin bir yıldan az olması kaydıyla dikkate alınır." Yani bu da göstermektedir ki verilen izin süreleri kısadır, hastalığa göre de değişebilmektedir. O yüzden de böyle bir hastalık izninin bu kadar düşürülmesi doğru değildir.

Teşekkür ediyorum.