KOMİSYON KONUŞMASI

SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Teşekkür ediyorum.

Herkesi saygıyla selamlıyorum.

Bugün bir eğitimci, bir ekonomist, akademisyen ve ebeveyn olarak konuşacağım. Türkiye, çok derin bir krizin içerisinde. Bu bütçe bu krizi görmezden geliyor. Aynı şekilde eğitim bütçesinde de bunu görüyoruz. Bu kriz sadece talep yavaşladığı için ortaya çıkmadı, bilakis üretim tarafında ciddi bir arz şoku yaşandığı için ortaya çıktı. Nitekim bu yüzden de çok yüksek bir enflasyon ve enflasyona eşlik eden bir durgunlukla karşı karşıyayız yani derin bir stagflasyon dönemindeyiz. Bu eğitim bütçesiyle giderilmesi gereken arz şokunu görmezden gelen anlayış varken eğitimin bütçesinin detayını konuşmak da maalesef anlamlı olmuyor.

Şunu söylemek gerek: Bu üretim şoku, sadece dolardaki değer kazancından, TL'nin değer kaybından bir maliyet şoku değil, aynı zamanda bu ülkenin üretim kapasitesinin eriyor olmasından. Bakın, yerinde sayıp saymadığından dahi bahsetmiyorum, erimesinden bahsediyorum ve en önemli eriyen üretim kapasitemizde beşerî sermayemiz ve insan kaynağımız. Tam da bu yüzden bu krizi aşmak için ihtiyaç duyduğumuz bütçe, en temel bütçe eğitim bütçesi.

Şimdi, bu erozyonun üzerine bir ikinci sıkıntı daha var, o da hiç konuşmadığımız sanayi 4.0'ın beşerî sermayemiz üzerinde yaratma ihtimalî olan büyük yıkım. Birçok iş Türkiye'de artık geçerliliğini kaybedecek ve sanayi 4.0 devrimi bizim gibi bütün ülkelerin karşısına şu soruyu dayatacak: Biz ucuz iş gücünün emek deposu mu olacağız yoksa nitelikli iş gücüyle üretim yapan, yeniliğin öncüsü olan bir ekonomiye mi dönüşeceğiz? Bu sorunun yanıtını bu bütçede ararsak yanıt çok açık: Ucuz iş gücü deposu olmaya devam edecek Türkiye. Oysaki nitelikli iş gücüne, insan gücüne yatırıma ihtiyaç varken bu bütçede bunu görmüyor olmamız sanayi 4.0 krizine de hazır olmadığımız anlamına geliyor.

O zaman soru tam da bu: Sanayi 4.0 ne gerektiriyor? Üç temel beceri gerektiriyor bütün insanlarda. Birincisi, yaratıcılık gerektiriyor. Bu bütçe özelinden soruyorum: Yaratıcılık için ne gerekiyor? Özgürlük gerekiyor. Peki, bu bütçe ve bu bütçenin dayandığı siyasi anlayışta özgürlük var mı? 70 bin üniversite öğrencisi tutuklu, "barış" demiş olan meslektaşlarım mesleklerinden men edilmiş, ihraç edilmiş vaziyetteler.

İkinci gerekli olan yeti, kompleks sorun çözebilme becerisi. Bir sorunun kompleksten basite indirgenebilmesi için temel bilim dallarının öğrenilmesi gerekiyor, mesela Evrim'i bilmesi gerekiyor çocukların. Soruyorum: Bu bütçenin dayandığı siyasi anlayışın ortaya çıkardığı müfredatta Evrim var mı, sanat var mı, tarih, coğrafya, temel bilimler, fizik, biyoloji, kimya hak edildiği şekilde var mı? Çocuklarımızı kaliteli ara eleman olarak gören değil, nitelikli bireyler olarak gören ve toplumla yaşamasını sağlayacak beceriler var mı?

Bir diğer ihtiyaç duyulan beceri eleştirel düşünce. Eleştirel düşünce için de ihtiyaç duyduğumuz en temel şey çocukların sorunsuz bir ortamda düşünebileceklerini sağlayacağımız bir güven duygusu. Şimdi "Bu güven duygusu var mı?" sorusunun yanıtı tam da şu cümlede yatıyor: Bu bütçenin dayandığı siyasi anlayış son on beş yıllık iktidarı sürecinde hiçbir öğrencinin başladığı müfredatla ve girdiği sınav sistemiyle mezun olması imkânını vermemiş, sürekli değişmiş ve yine bir değişimden bahsediyoruz. Çocukların bu belirsizlik içerisinde soru sorma, eleştirebilme, kompleksi basite indirebilmeyi düşünmeleri mümkün değil. Biz, ebeveyn olarak düşünemiyoruz. Kendimi çocukların yerine koyuyorum, imkânsız görüyorum. Bu bütçe de bu sorunu çözmüyor, açıklıkla bunu ortaya koyalım.

İkincisi: Eleştirel düşünce için farklı düşünceye açık olmak gerek, farklılarla doğal bir biçimde aynı ortamda yaşamak gerek. Kız ve erkek çocuklarının beraber okumasını zorunlu olmaktan çıkartan yönetmeliğin dayandığı bir bütçe çocuklarımızı farklı düşünceye alıştırmaz. Dolayısıyla biz bu çağda eğer hâlâ karma eğitimi bir soru olarak tartışıyorsak "Bu bütçe ne yapar?" sorusunun yanıtı: Krizi derinleştirir ve halkı, çocuklarımızı karanlığın içine hapseder. Nitekim kadınlara verilen değer bürokratların sırasında gözüyor, sadece bir kadın var. Bu Bakanlıkta değişmiyorsa yarının çocukları için nasıl bir karanlık olduğu da çok somut bir biçimde ortaya çıkıyor.

Yine eleştirel düzen için ve düşünce için ne gerekiyor? Kendi diline hâkim olmak ve dünyayla anlaşacağı bir yabancı dile de hâkim olmayı gerektiriyor. Sadece mesleği için değil, bu ülkenin vatandaşı olarak doğan bütün çocukların hakkıdır kendi dilini de iyi öğrenmek, yabancı bir dili de iyi öğrenmek. Bakın, Türkçe konuşmada ve anlama becerilerinde, kendi diliyle iş yapabilmede PISA'da 50'nci sıradayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - İzin verirseniz son bir cümle ekleyebilir miyim?

BAŞKAN - Son cümlenizi alayım.

SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Yabancı dil bilme sıralamalarında da Avrupa ülkeleri arasında hiçbir bir yabancı dil bilmeyenlerin sıralamasında Türkiye yüzde 82'yle 1'inci sırada. Bunları değiştirecek bir bütçe mi bu? Değil. Bu sorunun sıkça sorulması gerekiyor.

Teşekkür ederim.