KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, Bakanlığın değerli bürokratları ve sevgili basın mensupları; ben de sizleri saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, yıllarca bir eğitim sendikası avukatlığı yapmış biri olarak sendikaların çağırılmamasını şiddetle kınıyorum demeyeyim ama yanlış bulduğumu belirtmek isterim.

Beş dakikalık sürede, Millî Eğitim Bakanlığı gibi, ülkemizde yaşayan neredeyse her yurttaşı ilgilendiren konularda hizmet sunan bir Bakanlığın bütçesini de, bütçe sunuş yazısını da, dile getirilen başlıkları da değerlendirmek güç. Benim yine de önemli gördüğüm birkaç başlık var, söyleyeyim:

Bir tanesi; Bakanlığa ayrılan bütçe yetersiz. Son dört yıldır da düşüyor. Yüzde 13,38-13,18-12,13-11,84'e düşmüş. Yaklaşık yüzde 1,5'luk bir düşüş var. Bunun da, 113 milyar 813 milyonluk bütçenin yaklaşık 95 milyarı personel gideri ve SGK prim giderleri. Dolayısıyla, ayrılan bütçe yetersiz. Biz artırılması gerektiğini savunuyoruz. 2019'da eğitim kurumlarının tamamında tam gün eğitime geçileceği söylenmişti. 2019'a geldik, yanına bile yaklaşamadık. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Meclise en yakın okul sanırım Ahmet Vefik Paşa'dır. Sabah ortaokul, öğleden sonra ilkokul.

7,5 milyon yüksek öğretim öğrencisinden 630 bini devlet yurtlarından yararlanıyor, yani her 12 kişiden 1'isi. Biz bu yurt meselesinden çokça çektik, alternatif okullar, alternatif dershaneler, yurtlar, eğitim kurumları, cemaatler bu alanlara el atarak ülkemizin başına çok şey getirdiler. Yine aynı şeylerin yaşanmaması için, ülkenin en önemli sorunlarından biridir, yurt sorununun ivedilikle çözülmesi gerekir.

TÜİK'in 6 Eylül 2018 tarihinde açıkladığı rakamlara göre, "beyin göçü" demeyelim ama genel olarak göç rakamları var. 2017'de yüzde 42,5 artmış, bunun yüzde 42,2'si de 25-34 yaş arası. Bu ciddi bir sorun. Buna önlem alınması gerekir. Gerçekten bu ülkede eğitimde orta sınıfın önemli bir bölümü çocuklarını yurt dışında eğitime göndermeye çalışıyorlar ve gidenler geri dönmüyor.

Sözleşmeli, ücretli, kadrolu öğretmen sorunu büyük bir sorun. Bu bir an önce sona erdirilmeli. Aynı eğitim, aynı üniversitenin, aynı bölümünün, aynı sınıfından mezun olan 2 kişiden 1'inin sözleşmeli, 1'inin kadrolu öğretmen olarak atanmasının hiçbir mantığı yok. Bunlar üstelik bazen aynı eğitim kurumlarında görev yapıyorlar, aynı ilde görev yapıyorlar. Bunun bir an önce sona erdirilmesi gerekir. Bunun bir bilgi farkından da kaynaklanmadığı çok açık. Yani biri bir sınavdan girip 80, diğeri de 60 puan almış değil. Dolayısıyla bunun sona erdirilmesi gerekir.

"Atanamayan" demeyelim ama "atanmayan" öğretmen sorunu var. Bunun da çözülmesi gerekir ve çözülebilir. Öğretmenliğe kaynak teşkil eden bölüm mezunları yalnızca öğretmen olarak atanabilir. Üniversiteler açısından ticari işe dönen pedagojik formasyon uygulamasına derhâl son verilebilir. TÜİK tarafından nüfus projeksiyonları çıkarılıyor. Bu projeksiyonlara göre önümüzdeki yıllarda açılacak eğitim fakülteleri ve eğitim fakültelerine alınacak öğrenci sayısı önceden belirlenebilir. Bunların atanmasına göre planlama yapılabilir ve şu anda atanmayı bekleyen öğretmenlerin tamamı da belli bir periyotla atanabilir. Bu sorun çözülebilecek bir sorun. Ayrıca, eğitim fakültelerinden mezun olan öğretmenler atanabileceklerini bilirse, emin olun, ülkenin en başarılı öğrencileri eğitim fakültelerini tercih edeceklerdir ve bu üniversitelerde verilecek iyi bir eğitimle biz eğitim kalitemizi artırabiliriz.

Bir başka sorun: KHK'yla ihraç edilmiş öğretmenlerin ihraç biçiminin hukuka uygun olup olmadığı uzun bir tartışma konusu, ona girmeyeceğim ama bunların özel eğitim kurumlarında çalışmasına niye izin vermiyorsunuz, anlayabilmiş değiliz. Bunlar fizik anlatacaklar, kimya anlatacaklar, biyoloji anlatacaklar, coğrafya, tarih, edebiyat anlatacaklar. Bunların hepsi mahkûm olmuş değil, bunların hepsi hükümlü değil, bunların hepsi suçlu değil, mahkemelerce verilmiş karar yok. Bunun bir an önce çözülmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Fatih Projesi'nin tartışıldığı dönemde, "En büyük yatırımı öğretmene yapmak gerekir." diyorduk. Ben o zaman bir sendika avukatı olarak çok sık dile getirdim. Siz de Bakan değildiniz ama, Talim Terbiye Kurulu Başkanlığından ayrıldığınız dönemde siz de bunu savundunuz. Aynı şey tekrar yapılabilir. Fatih Projesi gibi gerçekten getirisi tartışmalı alanlara değil, öğretmene yatırım yapılması gerekir.

Talim Terbiye Kurulunda bir dizi yanlış var. Bunlardan bir tanesi kitap inceleme işleminin onlardan alınmış olması. Buna tekrar geri dönülmelidir. Siz bunu biliyorsunuz. O kitap incelemenin Talim Terbiye Kurulu tarafından yapılması niteliği artıran bir işti. Bu 1739 Milli Eğitim Temel Yasası'nda da, 2547 sayılı Yasa'da da var.

Yüksek öğretim ve eğitimin amacı, öğrencilerini hür ve bilimsel düşünce gücüne, geniş bir düşünme gücüne sahip olarak yetiştirmek.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ettim Sayın Tiryaki.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Ama akademisyenlerin, işten atılma eylemine katılan sendikacıları sadece düşüncelerinden dolayı görevden uzaklaştırıyoruz, ihraç ediyoruz, ceza davaları açıyoruz. Bu tehdit altındaki öğretmenleri, akademisyenleri, öğrencileri gerçekten bir bildiriye bile imza atabileceğini, düşüncelerini özgürce açıklayabileceğini umabilir miyiz? Bunun bir an önce...