KOMİSYON KONUŞMASI

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; toplumumuzdaki kutuplaşmaları, ayrışmaları derinleştiren en önemli faktörlerden biri maalesef eğitim sistemimiz. Bu eskiden de böyleydi. Yasaklarla, faşizan ve militarist pratiklerle nice nesiller yetişti. AKP "Bunları değiştireceğim." diyerek ya da eleştirerek gelmişti hatırlarsanız ama bugün baktığımızda izlediği eğitim politikalarıyla bu ayrışmaları derinleştirmekten başka bir şey yapmıyor. Ayrımcılık, şiddet maalesef okul sıralarında öğretiliyor. Ön yargılar eğitim müfredatıyla pekiştiriliyor. Ana dilde eğitim fiilen hâlâ yasak, cinsiyetçi müfredat, cinsiyet eşitsizliğini normalleştiriyor. Ayrımcılık ve geleneksel cinsiyet rolleri da okul sıralarındayken öğreniliyor ve biz yıllardır toplumsal cinsiyet eşitliği, eğitim müfredatında başlı başına ünite olsun dedik, bunun için mücadele ettik. Hâlâ böyle bir ünitemiz yok. Üstelik de gerçekten o müfredat Karşılaştırmalı Eğitim Derneğinin en son olarak yaptığı araştırmaya göre kadın-erkek rollerinin yine aynı cinsiyetçi rollerle benimsendiği, üstelik tarihte bile daha öncesinde 2017 müfredatında olanların bile değiştirildiği, tarihte mesela önde olan kadınların dahi artık müfredatta yer almadığı ve o rollerin görsellerde de aynı şekilde kullanıldığına ilişkin.

Yıllara göre özel eğitim kurumlarının toplam içindeki oranı hızla artıyor ve ticarileşmeyle sınıfsal eşitsizlikler artarken eğitim hakkından faydalanmak isteyen milyonlarca çocuk din temelli çalışan taşeron kurumlara mecbur bırakılıyor. Güya dershaneler kapatıldı, cemaatin birisi bu alandan temizlendi ama yerine başka cemaatler dolmuş durumda şu anda ve dinsel nesil yetiştirme gayesiyle Diyanetin ve din temelli çalışan vakıf, dernek gibi kurumların etki alanı birçok protokol ve kadrolaşmayla da genişledi, artık müftülükler ve cemaatler akademik, sportif, sanatsal, kültürel faaliyetlerle sosyal ve yabancı dil gibi alanlarda yeteneklerin ortaya çıkarılması ve geliştirilmesiyle ve maddi manevi destek vermekle de sorumlu. Bu, ciddi bir tehlike Sayın Bakan. Devletin sorumluluğunu yine cemaatler yükleniyor ve öğrenciler cemaat yurtlarına emanet ediliyor. Biz bunun acılarını 10 yaşlarında 11 çocuk ve 18 yaşında bir eğitimcinin hayatını kaybettiği Aladağ yurt yangınında yaşadık, aynı şekilde Ensar Vakfı münasebetiyle Karaman'da yaşadık ve Çocuk İstismarını Önleme Komisyonu kurulmuştu Mecliste ama hâlen bir çocuk hakları daimi komisyonu kurulmadı ve kurulmamakta bir devlet politikası olarak âdeta ısrar ediliyor. Daha dün Kanuni Sultan Süleyman Eğitim Araştırma Hastanesinde 1.260 gebe çocuğun olduğunu Sağlık Bakanlığı raporunda tespit ettik ve öğrendik. Yine daha dün Antalya'da bir öğretmen 20 öğrencisine cinsel istismardan tutuklandı. Şimdi biz sadece olduktan sonra ah vah ediyoruz. Eğer okullarda müftülükleri görevlendirmek yerine etkin bir rehberlik, psikolojik danışmanlık sistemi kurulsa, gerçekten rehber öğretmenler nitelikli olarak sayıları arttırılsa ve bu öğretmenler bildirim yapma yükümlülükleri konusunda eğitilseler ciddi bir şekilde ve bildirim yaptıklarında da başlarına bir şey gelmeyeceği, uzaklaştırılmayacakları o okuldan teminatına, garantisine sahip olsalar, gerçekten sonradan ah vah etmek yerine aslında idarenin pozitif yükümlülüğünü yani önleme yükümlülüğünü yerine getirmiş oluruz.

Size ekim ayında bir önerge verdim cinsiyetçi müfredatla ilgili. Umarım cevabını alabilirim. Ama belirttiğim gibi Adalet Bakanlığı verileri bile yılda ortalama 8 bin çocuğun cinsel istismara uğradığını ve son on yılda çocuk istismarı vakalarının yüzde 700 oranında artarak 300 bin çocuğun cinsel istismara maruz kaldığını ortaya koyuyor. Çocuk yaşta evlilikler çok büyük ölçüde, yani "Kız çocuklarının okullaşması" dediğiniz şey hayata geçebilmiş değil. Maalesef böyle bir durumdayız. Çalışan çocuklar sorunu var, mülteci çocuklar sorunu var...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kerestecioğlu, teşekkür ediyorum, son cümlenizi alayım.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Evet, son cümlemi söylüyorum.

Size bir öneride de bulunmak istiyorum. İstanbul Sözleşmesi'nin denetim organı GREVIO yeni bir rapor yayınladı ve orada, 15-18 yaş aralığındaki kız çocuklarına karşı cinsel şiddet ve zorla evlendirmenin ceza hukukunda ayrı başlıklar olarak tanımlanmasını tavsiye ediyor. Lütfen siz de Bakanlık olarak Adalet Bakanlığına aynı tavsiyede bulunun ve bunun hayata geçmesini hep birlikte sağlayalım diyorum.

Teşekkürler.