HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Evet, herkesi saygıyla selamlıyorum.

Ben de eğitim emekçisiyim. Bir vekilden ziyade bir eğitimci olarak meseleye yaklaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, Hazreti Muhammed'in çok güzel bir sözü var. Diyor ki: "Ben iki şeyden korkarım. Bir cehaletten, diğeri Tanrı'dan." Bize sorulsa hepimiz deriz "Biz Tanrı'dan korkarız." Ama bu ülke öyle bir hâle getirildi ki cahili sever hâle geldik. Cahil severler ülkesine dönüştük. Şimdi bakınız "Çin Seddi nerede?" diye bir üniversite öğrencisine soruluyor, bilmiyor. "Başkentimiz neresidir?" İstanbul, İzmir, Antalya, Antep, Adana'ya kadar götürülüyor. Cumhuriyet Üniversitesindeki öğrencilere soruluyor "Cumhur nedir?" 4 tane üniversite öğrencisine soruyor, cevap veremiyorlar cumhurun ne olduğuna. Şimdi dolayısıyla değerli arkadaşlar, biz akademisyenler, bilim insanları olarak kimi yetiştirdik? "Cumhurbaşkanımıza itaat etmek farzdır." diyeni yetiştirdik. "Cahil insanlar vatana millete daha yararlıdırlar, daha uysaldırlar." diyen bilim insanını yetiştirdik. "Abdest suyunu içmek yararlıdır." diyebilecek noktaya geldik. "Nuh Peygamber telefonla konuşuyordu." diyen bilim insanını yetiştirdik.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Ağabey, bunları anlattılar ya.

BAŞKAN - Sayın Çelebi, Allah rızası için... Sayın Çelebi...

HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Yani siz de dinlemeyi öğrenirseniz iyi olur değerli arkadaşım. Demek ki anlamamışsınız.

(AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Ya lütfen... Bir zahmet ya... Biraz düzenli olun, biraz saygılı olun.

Şimdi değerli arkadaşlar, uygar, bilimsel ülkelerin temel ilkeleri var eğitim konusunda. Türkiye'nin hâliyle eğitimi alsa birbirine benzerdir, devenin kamburları gibi. Deveye sormuşlar "Niye boynun eğri?" "E neresi düzgün ki!" Şimdi bu meseleyi bizim Bakanımız çözemez. Kimse kusura bakmasın. Türkiye'nin sorunları ve eğitim sorunu, başta eğitim sorunu bizim Bakanımızın çözebileceği bir şey değildir. Her şeyden önce, bizim, AKP iktidarını bilimsel zihniyet devrimine tabi tutmamız lazım. Şimdi bilimsel bir zihniyete sahip olmayan bir iktidarın Millî Eğitim Bakanı neyi değiştirebilir? Şimdi arkadaşlar, Avrupalılar dört yüz yıl önce Bruno ve Galileo gibi insanları ortaya sürerek devrim, zihinsel devrimi yaptılar. Şimdi biz hâlâ Gazzâlî'nin eğitim anlayışıyla hareket ediyoruz. Dolasıyla Orta Doğu'daki halklar bir kibrit çöpü üretemiyorlar. Şimdi Türkiye'de 60 bin tane okul var, 90 bin tane cami. Cami sadece insan ile Tanrı arasındaki bir ibadet mekânıdır. Peki, 60 bin okulda biz neler üreteceğiz? 90 bin camiyi üreten bir ülke eğer 60 bin okul üretiyorsa demek ki ilerleyemez, kendi sorunlarını da çözemez.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Ne alakası var?

HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Şimdi üniversite öğrencilerine istatistiki bakmışlar. Üniversite mezunu insanlar yüzde 3 oranında suç işliyorlar; ilkokula gitmeyenler ve ilkokul mezunu yüzde 47'ye kadar. Demek ki geri bir toplum suç da üretir.

Şimdi Türkiye'deki eğitim sistemine bakalım arkadaşlar. Bilimsel, demokratik, laik, ana dilde eğitim, eğitimin temel ilkeleridir. Şimdi biz AKP''ye haksızlık yapıyoruz. Diyoruz ki: Demokratik olun. Şimdi kendisinde olmayan bir şeyi istiyoruz. Şimdi, biz diyoruz ki: Laik olun. Şimdi Türkiye'deki...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - O kadar da ileri gitme. Beyefendi, o kadar da ileri gitme.

HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Ya bir zahmet bir dakika durun arkadaşım.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Beyefendi, bakınız, akşamın bu saatinde...

HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Bak, demokratik olmadığın buradan çıkıyor zaten.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - AK PARTİ'nin içerisine karışma.

HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Rahat dur, rahat dur, biraz rahat dur.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Türkiye'de laiklik deniyor. Şimdi...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - AK PARTİ'nin içerisine karışamazsın sen!

HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Başkan şunu susturun bir zahmet ya.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Önce seni susturacak Başkan.

HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Ya ben söz hakkı istemişim ya.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - AK PARTİ'nin içerisine karışamazsın.

HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Karışırız, karışırız. Sen dur bakayım.

BAŞKAN - Arkadaşlar, bir müsaade edin.

HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Şimdi, değerli arkadaşlar...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, bir uyarır mısınız? Bir uyarın ya!

BAŞKAN - Bir müsaade edin ya. Bir müsaade edin arkadaşlar.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Karışamaz bizim partimize.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Dinle... Dinle...

BAŞKAN - Ya arkadaşlar, yapmayın Allah rızası için ya.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Eleştirmeye hakkı var.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Benim partimi ne eleştirecek o? (Gürültüler, karşılıklı laf atmalar)

HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Senin partin eleştirilmeyi en çok hak eden partidir. Sen kim oluyorsun be?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Size ne bizim partimizden kardeşim?

HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Sen kim oluyorsun? Otur oturduğun yere!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sen ne karışıyorsun?

BAŞKAN - Sayın Aydemir, müsaade eder misiniz...

Sayın Özgüneş, siz de bitirin. Son bir dakikanız, buyurun.

HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Şimdi, arkadaşlar, bakın, bilimsel eğitimin laik temeli var. Türkiye'de laiklik sahtece kullanılıyor. Laiklik demek din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Bugün din devletin tekelindedir ve suni bir eğilime hizmet eder. Yezidi yoktur, Hristiyan'ın hakları askıya alınmış, Alevilerin hakları askıya alınmış. Dolayısıyla laik eğitimden bahsetmek mümkün değildir.

Ana dil eğitime dönüyorum. Kürt çocukları, Lazların, bilmem buradaki ne kadar azınlık varsa hiç birisi kendi ana diliyle eğitim yapamıyor. Kürt çocuklarına isimleri bile yasaklanmış. Dağlarımızın, köylerin isimleri bile yasaklanmış. Dolayısıyla ana dilde eğitim görmeyen bir insanın başarılı olması mümkün değildir.

Arkadaşlar, şimdi, bakınız...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özgüneş, teşekkür ederim. Süreniz doldu.

HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Başkan, bakın, siz AKP iradesine teslim oluyorsunuz. Bunun altını çiziyorum. Böyle olmaz.