| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı b)Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı c)Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı d)Mesleki Yeterlilik Kurumu e)Devlet Personel Başkanlığı f)Türkiye İş Kurumu g)Sosyal Güvenlik Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 08 .11.2018 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; bütçemiz vatana millete, hayırlı uğurlu olsun.
Bir iki soruyla başlayayım, bu Devlet Personel Başkanlığını kaldırdınız. Neyle? 9/7/2018 tarih ve 703 sayılı Kararname'yle ama bir süre daha çalışacak. Kim görecek bu işi yani Devlet Personel Başkanlığı gereksiz bir şey miydi, ne oldu, kalktı mı? Çünkü şöyle bir şey var: Hani devleti yeniden kuruyorsunuz ya, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle bütün kurumlar, bakanlıklar kapatılıyor, ondan sonra ertesi gün aynı şekilde kuruluyor. Bu ne olacak? Madde sonunda diyor ki: "Geçici maddesinde belirtilen hükümler çerçevesinde Cumhurbaşkanınca belirlenen makam tarafından yapılır." Bu makam belirlindi mi, böyle bir şey var mı? İşte şey var, bu İnsan Kaynakları Ofisi filan, bu ofisler mi görecek; merak için sordum bu soruyu.
Başka bir konuyla ilgili birkaç cümle... Bu Mesleki Yeterlilik Kurumu var, bu kurumla ilgili şeyler geldi bana, ne diyeyim, ihbar mı diyeyim; cumhuriyet savcılıklarına falan da yapılmış ama bir netice alınamamış. Diyorlar ki: "Bu kurumlar, bu kurslar, bütün illerde belli yerlere, belli insanlara veriliyor. Bu da orta çaplı yandaşa bir kaynak aktarma kurumu hâline geldi." Acaba bu konuyla ilgili yaptığınız bir araştırma var mı? Ne kadar para, kimlere yaptırılıyor bu mesleki yeterlilik kursları, şeyler nasıl oluyor; bunlarla ilgili bir soru daha yöneltmiş olayım.
Değerli arkadaşlarım, üzerinde duracağım bir başka konu İşsizlik Sigortası Fonu. Önemli bir şey tabii bu, yani Türkiye gibi bir ülkede, hele krizlerin, sıkıntıların yaşandığı bir ülkede işsizlerin düşünülerek bir fon kurulması. Fakat elimizdeki rakamlar bu fonun işsizler için kullanılmadığını gösteriyor. Yanılıyorsam deyin ki: "Hayır, öyle değil, farklı." Bakın bugüne kadar bu fonda 120 milyar TL gibi çok büyük rakamlar toplanmış ancak 21 milyar TL'si işsizler lehine kullanılmış. Ondan sonra para ne olmuş? Bu paranın başına gelmeyen yok yani işte açıklar da şey yapılmış, GAP'ta müteahhitlere ödenmiş. En son, kim öğretiyor, sarayda ne gibi danışmanlar var, MacKenzie'yi kovdunuz filan, fikir, düşünce ama onun orada adamları mı var, bilemiyorum yani nasıl oluyorsa, nereden öğrendiniz de devlet bankalarının açıklarını kapatmak için İşsizlik Fonu'ndaki parayı kullandınız? Nasıl bir yetki bu, kim verdi size bu yetkiyi? "Size" derken Sayın Bakan sizi kastetmiyorum, buradaki bürokratları da, tepedekileri kastediyorum, "Bizi millet seçti, biz her şeyi yaparız." zihniyetini kastediyorum, oradaki kişileri de kastetmiyorum. Nasıl olur? Anayasa var, Anayasa'ya uygun bir şekilde yasalar çıkarılıyor, amacı belli, nasıl kullanılacağı belli, her şey belli. Ama siz "Orada para var." diyorsunuz, bir şekilde çöküyorsunuz o paraya, alıyorsunuz o parayı, bankaların açıklarını... Bankaların açıkları nereden geldi? Bankaların açıkları medyaya ele geçirmek için -isimleri vermeyeyim- filan holdingden alıp filan holdinge satmak için "O filan holdinge şu kadar borç para ver, 1 milyar 100 milyon dolar." diyorsunuz. İşte, kamu-özel ortaklığında insanlara "Al şu parayı, ver." diyorsunuz, ondan sonra bankalar açık veriyor, gidiyorsunuz, İşsizlik Fonu'ndan para alıyorsunuz, kullanıyorsunuz. Nasıl bir yetkiyle... Nasıl bir cesaret, ne kadar cesur insanlarsınız siz? Ya, cesurluğun ötesinde yani sizde haram, helal diye bir anlayış da kalmadı mı, merak ediyorum. Bununla geldiniz ya, hâlâ bunun siyasetini yapıyorsunuz ya, hâlâ "Din bizim, bizim dışımızdakilerin hepsi dinin dışında." diyorsunuz.
OYA ERANOT (Diyarbakır) - Nasıl bir konuşma bu?
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Öyle bir şey yok.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Diyorsunuz, diyorsunuz. Dinleyin.
Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı -Diyanet Haftası'nda, saraya topladı hocaları, Diyanet İşleri Başkanı- CHP'nin Genel Başkanını dinin dışına çıkardı, Diyanet işleri Başkanı da alkışladı. Diyorsunuz. Peki, böyle derken haram, helal, tüyü bitmemiş yetim hakkı filan böyle bir şey yok mu, yazmıyor mu? Sizi millet seçtiğinden dolayı muaf mı oldunuz bütün bu yükümlülüklerden, haramdan, helalden diye merak ediyorum değerli arkadaşlarım.
Bu para 6 küsur milyar TL, 7 milyar. Bu para... "Böyle bir hakkınız yok. Bunların hesabını vereceksiniz." dediğim zaman Sayın Başkan kızıyor, "Ne yapacaksınız, bizi mi yargılayacaksınız?" Ya, tabii, yargılanacaksınız yani. Yani hukuk var bu memlekette değil mi? Anayasa bunları yargılıyor. "400 tane milletvekili bunlar da Anayasa'ya, yasaya aykırı iş yapmışlardır." diyecek, Yüce Divana gönderecek ve yargılanacaksınız elbette yani bundan hiçbir şüpheniz olmasın değerli arkadaşlarım.
Başka bir konu Sosyal Güvenlik Kurumu. İşte bugünlerde tartıştığımız konu, emeklilikte yaşa takılanlar filan. Sürekli Sayın Cumhurbaşkanı da CHP Genel Başkanına "SSK'yi batırdı, edemedi." filan.
Değerli arkadaşlarım, SSK'nin durumu nedir, biliyor musunuz? Sosyal Güvenlik Kurumunun durumu nedir, biliyor musunuz? Başkanı filan da bütün arkadaşları da tanıyorum. Bakın, Başkan, kişilerle ilgili değil bu, sistem böyle. Bakın, bu sene 130 milyar TL transfer yapacağız, bütçeden vereceğiz. Gayrisafi millî hasılanın kaçta kaçıdır Sayın Aydemir, bütçenin kaçta kaçıdır? Parayı vereceğiz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bana niye sordunuz?
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Yine 20 milyar TL de açık verecek, 150 milyar. 304 milyar TL para kullanacak.
Değerli arkadaşlarım, bu, sürdürülebilir bir şey değil ki. Bu, baştan kurulduğundan itibaren batmış. Bunun üzerinde siyaset yapmak kadar yanlış hiçbir şey yok. Başta Sayın Cumhurbaşkanı yapıyor. Din üzerinde siyaset yapmak ne kadar yanlışsa bunun üzerinde siyaset yapmak o kadar yanlış. Niye? Çünkü bu millî bir mesele ya, bu batmış. Eğer bu sistem bu şekilde devam ederse... Şunu demiyorum ama: "Emeklilikte yaşa takılanların hakkını vermeyin, şuna vermeyin, buna vermeyin." demiyorum. Bu insanların...
Ya, siz İşsizlik Fonu'nda toplanan paraları bankaların hesaplarını düzeltmek için bankalara aktaran insanlarsınız yani. Yanlış kullanılmış. Siz de yanlış kullandınız, geçmişteki siyasetçiler de bu kurumu yanlış kullandılar ve şu anda Türkiye ekonomisinin en temel problemlerinden bir tanesi budur, yaşadığımız bu sıkıntıdır. Ama burada emeklilerin ve işçilerin hiçbir katkısı yok bu yanlışlıkta, bu kötülükte. Bu kötülük bütünüyle siyasetindir değerli arkadaşlarım, bunu bilelim. Rakamlara filan girecek vakit yok, o kadar vaktimiz yok.
SGK iflas etmiş vaziyettedir. Yani işte "Kılıçdaroğlu şey yapamadı, hastaneler böyleydi." Sizin uygulamış olduğunuz sağlık politikalarının da SGK'nin iflas etmesinde, açığın bu kadar büyümesinde etkisi var. Her şeyi biliyoruz. Her konuyu ama her konuyu, meslek edindirmesinden şeye kadar her konuyu rantın aracı olarak kullanabiliyorsunuz, kullanıyorsunuz, bu konuyu da kullanıyorsunuz değerli arkadaşlarım.
Bakın, finansman açığı, bütçe açığı; girmiyorum onlara, geçiyorum, SGK'yle ilgili söylenecek çok şey var.
Başka bir konu...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Diyorsunuz ki: "Bizim hatalarımızı söylemeyin."
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Öyle bir şey söylemedim ya, bizim ne hatamız var. Ya, biz ülkeyi yönetmiyoruz ki siz yönetiyorsunuz, on yedi seneden beri yönetiyorsunuz, tutturmuşsunuz "2002'de böyleydi, şimdi böyle." Ben de söylüyorum, 2002'de böyleydi, açığı 5'e 10'a katlamışsınız. SGK'nin açığını 10'a katlamışsınız, 10'a.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - 10'a katlamışsınız.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - 10'a katlamışsınız. Ama bir şey de söylüyorum, bakın insaflı davranıyorum ve diyorum ki: Böyle olması, sizin kişisel hatalarınız kadar bu sistemin yanlış bir sistem olmasından kaynaklanıyor, bunu diyorum yani. Bunu artık kullanmaktan, siyasetin aracı yapmaktan vazgeçin. İşsizler için toplanan parayı başka amaçlarla kullanmayın diyorum ya, kötü bir şey mi diyorum? Buna kızmanızın filan hiçbir anlamı yok ki. Bakın, sadece sağlıkta 80 milyar TL kullanılıyor, nereden kaynaklanıyor, nasıl geliyor?
Bir başka önemli konu iş kazaları. Soma filan şimdi hafızalarımızda, duyduğumuz zaman... O ukala, kendini beğenmiş, kibirli danışmanınızın işçi yakınına, oradaki maden şehidi yakınına attığı tekme filan gözümüzün önünde ya. İş kazaları, bakın, giderek artıyor.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Oradan çıkın artık, oralarda kalmayın.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Kalıyoruz, oralardayız. Bakın, siz 1940'lardasınız, oralardayız.
Bakın, iş kazalarıyla ilgili gerçek rakamları filan da vermiyorsunuz, kabul edilebilir sınırların ötesindedir. Para harcanarak alınacak tedbirler alınmadığından dolayı -patron- devlet de, siz değerli arkadaşlarım, siz burada oturanlar görevinizi yapmadığınızdan dolayı insanlar ölüyor.
BAŞKAN - Sayın Kadıgil, ricam, sadece konuşmacıyı çekmeniz, lütfen.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bakın, yıllar önce Tuzla'daki bir tersanede 2 kişinin, genç insanın ölümünden sonra oraya gittim ve yaptığım araştırmada sanıyorum o zamanki parayla 130 dolar civarında bir şey, gazı gösteren dedektör alınmadığından dolayı bilmeden çocuk oraya giriyor, patlıyor ve 2 kişi ölüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bekaroğlu...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bitireceğim, çok uzatmayacağım, bitiyor.
Değerli arkadaşlarım, açıkçası altını çiziyorum, patron para harcamıyor, daha çok kazanmak istiyor. Siz de görevinizi yapmıyorsunuz, gidip denetlemiyorsunuz. Denetlemiyorsunuz, iddia ediyorum. Şu kadar zaman...
Şöyle bir denetim olur mu değerli arkadaşlarım: Ben patronum, iş yeri açıyorum, yasa bana orada bir iş yeri güvenliği uzmanı çalıştırma zorunluluğu getiriyor, gidiyorum, ben buluyorum, maaşını ben veriyorum, ondan sonra o adam beni denetleyecek. Böyle saçmalık olur mu değerli arkadaşlarım, böyle bir devlet olur mu? Nerede görülmüş böyle bir şey ya?
Şimdi, Cumhurbaşkanı her tarafa insanları atayacak, aynı mantık, Anayasa Mahkemesi üyelerini atayacak, Anayasa Mahkemesi üyeleri eğer 400 milletvekili bulunur da, Cumhurbaşkanı suçlu bulunur Yüce Divana gönderilirse kendi atadığı adamlar tarafından yargılanacak; aynı kafa, aynı mantık. Bu mantıkla gidilecek bir şey...
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Eski teftiş kurulları da öyleydi. Eskiden o da yoktu.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - "Eskiden bunlar yoktu." diye bir şey de icat edilmiş ya. Yahu, eskiden bunlar yoktu, evet, eskiden şimdi...
BAŞKAN - Neyse, 16 Nisan öncesini söylüyor canım.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Değerli arkadaşlarım, burada bütçe açığı filan değil, burada insanlık açığı var, insanlık açığı. Bu insanlık açığı sizin açığınızdır. İnsan yok sizin kalkınmanızda, büyümenizde filan. Rant, para getirsin de nereden getirirse getirsin. Sen söyle, insafınla söyle, maaşını ödediğin adam seni nasıl şey yapacak işsizliğin böyle olduğu bir yerde? Ben son konuya giriyorum.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Bir şey arz edeyim.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Neyse sonra arz edersin. Son konuya giriyorum.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Hayır, soru-cevap...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sosyal yardımlar, siz 2002 yılında iktidara gelirken "3Y"yle mücadele edecektiniz, 3 tane "Y": Neydi, yolsuzluk, yoksulluk; neydi, yasaklar. Dünya kadar yeni "Y" eklediniz. Neyse ben o laflara girmeyeyim, kızacaksınız, o "Y"ler biraz kaba kaçabilir.
Değerli arkadaşlarım, inceledim, sizin sosyal yardımlarla ilgili şeylerinizi inceledim.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Sen bizdensin ağabey ya.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya, sizden, bizden filan... Baktım, müthiş harcamalar yapmışsınız.
BAŞKAN - Sayın Kadıgil, iyi bir aktris var değil mi, iyi bir aktris yani.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bakın, son on altı yılda ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza yaklaşık 283 milyar TL; müthiş bir şekilde gitmişsiniz. 3 milyon filan diyorsunuz ama benim yaptığım araştırmalarda, hayır, 3 milyon 201 bin değil, 15 milyon haneye ulaşmışsınız. Tebrik ediyorum sizi Sayın Bakan, müthişsiniz, nerede yoksul var oraya ulaşmışsınız. Ama her sene yoksul artmaya devam etmiş değerli arkadaşlar. Her sene artmış, her sene ayırdığınız pay bütçede artmış. Bak, şöyle demişsiniz: 2002 yılında 1,3 milyar -hiç vermiyorlarmış bunlar- 2017 yılında, 36,1 milyar TL; 2018 yılında 43,4 milyar TL gerçekleşeceğini şey yapıyorsunuz. Ne kadar ayırdınız 2019 yılında sosyal yardımlara? Dünya kadar para.
Bakın, siz yoksullukla mücadele filan etmiyorsunuz, yoksul üreten bir ekonomi şey yapıyorsunuz, balık tutmayı filan öğretmiyorsunuz, yoksul üretiyorsunuz. Niye üretiyorsunuz yoksul? Yani bu yoksulu sadece siz üretmiyorsunuz, sarıldığınız, neredeyse iman etmiş gibi sarıldığınız neoliberal politikalar üretiyor, siz bunu kullanıyorsunuz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bitiriyorum, son iki cümlem.
Sayın Erdoğan ve onun gibi sağ popülist liderlerin keşfettiği, iktidarda kalmak için keşfettiği konudur; yoksulluk sürekli şekilde var olsun, insanlara verelim, mecbur edelim, bize neredeyse minnet borcu duysun, sürekli şekilde borç versin. 15 milyon seçmen var yardım ettiğiniz insanlar arasında. Böyle bir ekonomiyle gidiyorsunuz, buna rağmen ekonomi battı.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yardım etmeyelim mi?
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bugün Sayın Bakan, "İki ayda saldırıyı püskürttük. Saldırı da bir yabancı ülkenin başkentinde." dedi, değil, değerli arkadaşlarım, o saldırı, operasyon Türkiye'nin başkenti Ankara'da yapıldı. Brunson filan hikâyeydi, ekonomi zaten batmaktaydı.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Brunson'a ve Trump'a yüklenerek işin içinden çıkmaya çalıştınız, çıkamadınız değerli arkadaşlarım.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Mızrak çuvala sığmadı.
BAŞKAN - Teşekkür ettim.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Bak, ağabey seni bugün tam dinledim ha. Bak, Başkana şey yok yani.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Dinlettim.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Bak, dinledim ağabey.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - İnşallah faydalanırsınız.
BAŞKAN - Nasıl tam dinlediniz? Konuşmanın son üçüncü dakikasında geldin, ortalığı karıştırdın.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Ama bir şey sormak istiyorum müsaadeniz olursa Başkanım.
BAŞKAN - Bana mı?
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Sayın Bekaroğlu'na.
Ne kadar vergi veriyor onu merak ediyorum. Yazıhaneniz var mı, çalışıyor mu?
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Yok, yok. Psikiyatri uzmanlığında artık çalışmıyorum.