KOMİSYON KONUŞMASI

CAVİT ARI (Antalya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli bakan yardımcıları, değerli bürokrat arkadaşlarımız, sevgili milletvekili arkadaşlarım ve değerli basın mensupları; öncelikle hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Toplumun çekirdeğini oluşturan, bireyleri ve toplumu bir arada tutan aile kurumu, özellikle Türk toplumu için güçlü toplumun temelidir. Aile kurumu, sanayileşme ve kentleşmeyle birlikte ortaya çıkan toplumsal sorunların küreselleşmeyle daha da büyümesi ve çeşitlenmesi karşısında büyük tehditlerle karşı karşıya kalmıştır. Resmî verilere göre yani TÜİK'in verilerine göre 2017 yılı sonu itibarıyla ülkemizde 22 milyon 206 bin 776 hane bulunmaktadır. Çekirdek ailelerden oluşan hane halkının oranı 2016 yılında yüzde 66,4 iken 2017 yılında yüzde 66,1'e düşmüştür. Geniş ailelerden oluşan hane halklarının oranı ise 2016 yılında yüzde 16,3 iken 2017 yılında yüzde 16'ya gerilemiştir. Tek kişilik hane halkının oranı 2016 yılında yüzde 14,9 iken bu oran 2017 yılında yüzde 15,4'e yükselmiştir. Ülkemizde 2017 yılında toplam hane halklarının yüzde 8,5'i yalnız ebeveyn ve çocuklardan oluşmaktadır. Bunların yüzde 1,8'i baba ve çocuk, yüzde 6,7'si ise anne ve çocuk olan hane halklarıdır. Baba veya anneyle yaşayan çocuklardan oluşan hane halklarının oranında da yıllar itibarıyla artış gözlemlenmektedir.

Sayın Bakanım, burada vermiş olduğum değerler 2016 ve sonrasını göstermekte. Bu oranlarda tahmin ederim ki özellikle AKP iktidarının ve burada diğer bakanlıkların yapmış olduğu sunumlarda baz alınan 2002 tarihindeki rakamlar eğer ortaya konmuş olsaydı bu oranlar daha farklı çıkacaktı. Yani bu oranlar şunu göstermektedir: Türkiye'de aile, özellikle son dönemde yıpratılmaktadır yani bizde, geleneklerine bağlı bir ülke ve millet olan Türkiye'de artık aile bireyleri arasında ciddi sorunlar yaşandığı açıkça ortaya çıkmıştır. Kültürel değişimin hızlanması, aile kurumunun önemini daha da artırmaktadır. Ekonomik gelişmenin sosyal kalkınmayla tamamlanabilmesi için aile kurumunun güçlendirilmesi, statünün geliştirilmesi ve aile üyelerinin yaşam standartlarının yükseltilmesini amaçlayan politikalar temel öncelikler hâline gelmelidir.

2017 yılında 569 bin 459 evlenme, 128 bin 411 bin boşanma meydana gelmiş Sayın Bakanım. Yani bu Türkiye nereye gidiyor? Yani 560 bin evlenme var, 130 bine yakın boşanma var. 2007-2017 döneminde ülkemizde gerçekleşen evlilik sayısında yüzde 0,7 oranında azalma olurken boşanma sayısında ise yüzde 37,3 oranında bir artış gözlemlenmektedir. Yani burada aslında şu ortaya çıkmakta: Özellikle boşanmalarla birlikte bireyler yalnızlaştırılmakta. Yalnızlaştırılan birey nedir? Yalnızlaştırılan bir birey, özellikle ekonomik anlamda da sıkıntısı varsa çaresizleştirilen ve bir anlamda başkalarının denetimine ve yardımına ihtiyacı olan bireyler hâline gelen demektir. Yani acaba bu oranlara dikkat ettiğimizde ve sistematik olarak son dönemlerde özellikle TV programlarında, dizilerde gördüğümüz ve uzun dönem yine ülkemizde bu evlenme programlarıyla o yaşlı başlı, yaşını almış insanların TV programlarında olmayacak davranışlar içine sokulduğu yine TV dizilerinde ya cinayete teşvik ya gayrimeşru ilişkileri teşvik ya da özellikle mafyavari dizilerle bu Türk toplumunun DNA'sı acaba bir şekilde zedelenmekte mi?

Sayın Bakan ve değerli arkadaşlarım; ben bu bütünşehir yasasının dahi bireylerin yalnızlaştırılmasına yol açabilecek bir yasa olduğunu düşünürüm çünkü bütünşehir yasasıyla, örneğin 2014'te yapılan son yerel seçimle ülkemizde 16 bin civarında köy, tüzel kişiliğini kaybetti ve mahalle statüsüne döndürüldü. Buralarda artık şehir yaşantısına dönem vatandaşımız karşılaştığı külfetlerle beraber şehirlere göç etme durumunda kaldı, kalmakta ve kalacak da da bundan sonra ve oralarda da şehirlerde daha zor koşullarda yaşayan ve oralarda yaşamak zorunda bırakılan bireyler hâline getirilmekte.

Son dönemde her ne kadar biz insani yardım olarak bunu görsek de resmî verilere göre 4 milyon ama öyle tahmin ederim ki geldikten bu tarafa da yine resmî verilere göre 500 bin yeni doğumla beraber yaklaşık 4,5 belki de 5 milyon seviyesinde ülkemize gelen Suriyeli vatandaş var. Yani 80 milyon üzerinden bir oranlama yaptığımızda, değerli arkadaşlar, 80 milyonda 5 milyon demek, 80'de 4 demektir yani 20'de 1 demektir. Bugün Türkiye'de 20 kişiden 1'isi Suriyelidir değerli arkadaşlar. Yani matematiksel olarak bir oranlama yaparsak etrafımızda her 20 kişiden 1'inin Suriyeli olma ihtimali var. Özellikle bu sayının 1,2 milyon civarında bulunan bir kısmı Güneydoğu Bölgesi'nde yani GAP bölgesinde yaşamakta. Öyle ki özellikle belirli illerde artık çoğunluğu ele geçirmiş vaziyetteler yani orada seçme seçilme hakkını bir şekilde kullanıyor olsalar, tahmin ederim ki herhâlde belediye seçimlerini alabilecek vaziyete geldiler diye düşünüyorum.

Şimdi, ekonomik anlamda ülkemize 30 milyar dolayında yol açtıkları ciddi bir ekonomik zararın ötesinde, özellikle kültürel, sosyal, gelenek, görenek ve yaşam anlayışımız itibarıyla farklılıklar önümüzdeki yıllarda Türkiye adına ciddi bir tehdit oluşturacaktır.

Bir küçük bilgi daha, özellikle son dönemde kurulan yabancı firmaların çoğunluğunun da Suriyeli sermayesiyle kurulan şirketler olduğunu da buradan hatırlatmak istiyorum. Bir ara sosyal medyada dolaşan bir resim vardı, biliyorsunuz "Bir Türk genci işe müracaat etmeye gittiğinde 'Biz, yabancı almıyoruz.' diyen bir Suriyeli var." diye sosyal medyada dolaşan resimler vardı.

Şimdi, Değerli Bakanım ve özellikle iktidara seslenmek istiyorum: İnsani anlamda bu Suriyeli meselesine... Tabii ki zorda kalmış insanların bir şekilde yardımına koşmak bizim Türk milletinin bir geleneğidir ancak artık bayramlarda akın akın bayramlaşmaya gidip, bayramlaşıp bayram bitiminde turistik gezi yapmış gibi geriye dönenlerin de artık bir şekilde geriye dönüşlerinin sağlanması lazım. Kaldı ki Sayın Cumhurbaşkanının da bu konuda vermiş olduğu taahhütler var.

Sosyal güvenlikle ilgili Sayın Bakan tarafından yapılmış olan açıklamalar içerisinde özellikle şunu hatırlatmak istiyorum: Sayın Bakanımız emeklilere her iki dinî bayramda bin TL ikramiye verildiğini ifade etmişti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAVİT ARI (Antalya) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Sayın Arı, buyurun.

CAVİT ARI (Antalya) - Ben de size şunu söylemek istiyorum: Cumhuriyet Halk Partisinin özellikle 2015 Haziran seçimlerinde bilhassa sosyal güvenlik alanında ciddi projeleri vardı. Cumhuriyet Halk Partisinin ailelere ilişkin sosyal desteklerin 2 katına çıkarılması, 5 milyon yurttaşın sosyal yardım kapsamına alınması, hiçbir hanenin gelirinin 720 TL'nin altına düşmeyecek olması, kadınların -400 TL kreş desteği dâhil- genel sağlık sigortasından yararlandırılması, emeklilere her iki dinî bayramda birer maaş ikramiye verilmesi, çalışan emeklilerden kesilen sosyal güvenlik destek priminin kaldırılması önerisi.

Türk halkına, özellikle emeklilere buradan bir kez daha seslenmek istiyorum: Eğer emekliler bugün dinî bayramlarda bin TL alıyorsa başta Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun her grup toplantısında söylediği "Emeklilere bir maaş ikramiye verilecek." taahhüdüyle bu yola çıkılmıştır. Yine, çalışan emeklilerden sosyal güvenlik primi kesintisi kaldırılmışsa bu da yine Cumhuriyet Halk Partisinin projelerinden yapılmış alıntıdır.

Tabii, Cumhuriyet Halk Partisinin yine benzer projeleri vardır yani bu projelerin de yine Bakanlığınız tarafından, İktidarınız tarafından uygulanmasının bizim açımızdan hiçbir mahzuru yoktur. Bu projeleri, diğer projeleri de kullanabilirsiniz çünkü Cumhuriyet Halk Partisi projeleri halkımızın sorunlarını çözmeye yarayacak ve insanların sorunlarını giderecek nitelikte olan projelerdir diyorum.

Bütçemizin hayırlı olmasını diler, teşekkür ederim.