KOMİSYON KONUŞMASI

ATİLA SERTEL (İzmir) - Sayın Başkan, Marmara Teknokent üst komisyonundan gelen Sayıştay kitabını okuduğunuzda geçmiş dönemdeki genel müdür zaten niye görevden alındı, niye işine son verildi çok açık ve net belli. Yani ben onca Sayıştay raporu okudum, böyle bir Sayıştay raporu görmedim. Yani her sayfası ayrı bir yolsuzluk, ayrı bir usulsüzlük içeriyor. Ben bunu hazırlayan Sayıştaydaki arkadaşların bu raporu yazarken gerçekten öfkelendiklerini hissettim çünkü Deniz Yavuzyılmaz belirtti, 2016 yılı raporunun 10, 11, 12, 13, 14'üncü sayfalarını okuduğunuz zaman çok açık ve net bir biçimde görülüyor ki -sayfa 11'de- Genel Müdür 32 bin lira maaş alıyor ve Genel Müdür, milletvekili maaşlarını söyleyen toplum açısından bakıldığında, milletvekili maaşının neredeyse 1,5 katı maaş alıyor, artı, tabii, altında arabası, devletin mazotu; güzel süren bir hayat. Ama ben, bakıyorum; mesela, BOTAŞ gibi, TOKİ gibi, MKE gibi stratejik öneme sahip kuruluşların genel müdürlerinin ortalama maaşı 13 bin lira seviyesinde. Yani bu Marmara Teknokent hiçbir iş yapmıyor, hiçbir üretimi yok ama Genel Müdür 32 bin lira maaş alıyor. Bu maaş durdu mu, devam ediyor mu, bilmiyorum. Yeni gelen Genel Müdüre de sormak istiyorum aslında: Yani 2018 yılında ve 2019 yılındaki Genel Müdür maaşı bu seviyede mi seyrediyor? Doğrusu ben bunu öğrenmek istiyorum.

2016 Sayıştay Raporu'nun "Giriş" bölümünde Ekonomi Bakanlığının TEKSEB'e ilişkin yeni Kentsel Planı onaylamaması nedeniyle kiralama işlemlerinin durmasına ve AR-GE başvurusu alınmamasına neden olduğu işaret ediliyor. Bahse konu plan onaylanmış mıdır? Onaylanmadıysa hangi aşamadadır? Bölgede şu anda faaliyet gösteren yerli, yabancı firma sayısı kaçtır? Yıl yıl belirtmek suretiyle son üç yılda üzerinde çalışılan AR-GE ve inovasyon projesi sayısı kaçtır? Yine, son üç yılda geliştirilen ürün sayısı kaçtır? 2018 yılı başından itibaren bölgede faaliyet göstermekteyken ayrılmak zorunda kalan firma sayısı ne, bu ayrılışların nedeni ne, kuruma maliyeti ne? Bunları da öğrenmek istiyorum. 2018 yılı itibarıyla girişimci firmaların toplam hasılatı, ihracatı ve ithalatı ne oldu? Onu da öğrenmek istiyorum.

Şimdi, bu rapor sadece Genel Müdürle ilgili değil. 12'nci sayfasını açtığımızda, Sayıştayın incelemesinde yine görülüyor; bu şirkette tam zamanlı olarak çalışan bir kişinin, aynı zamanda Millî Eğitime bağlı, 657'ye tabi memur olduğu ifade ediliyor. Bu kişinin yasal olmayan bir şekilde Millî Eğitimden aylıksız izinli sayıldığı ve hem Marmara Teknokentten hem de Millî Eğitim Bakanlığından iki maaş aldığı ortaya çıkıyor. Bu kişi kim? Kim bu şanslı personel? Yani bu, gerçekten hâlen kurumda çalışmakta mı; bu, devam ediyor mu; yoksa bugüne kadar çalışmıyorsa aldığı aylık nedir, ne değildir? Onu öğrenmek istiyorum. Konunun tespitinin ardından bu kişiye ödenen ücretler geri alınma yoluna gidildi mi, gidilmedi mi, bilmiyorum ama bildiğim bir şey var: Burada, bizi alt komisyonda temsil eden iki arkadaşımız; Başkanımız Metin Gündoğdu, Ordu Milletvekili; Başkan Yardımcımız da Tamer Dağlı, Adana Milletvekili. Şimdi bu kurum burada denetleniyor, bu iki arkadaşımız da burada yok. Yani bir insanın, kendisinin başkan olarak denetlediği kurumun en azından denetlenmesinde bulunması lazım ki... Onlar niye bunları görüp suç duyurusunda bulunmadı? Niye bu konuyu alt komisyondan üst komisyona çıkararak bir suç duyurusunda bulunmadılar? Bence, burada, bu kurumda bir hukuksuzluk ve gerçekten Sayıştayın raporlarına yansıyacak şekliyle usulsüzlükler dolu.

Yine, sayfa 13'te, okuyorum: Şirkette danışman kadrosu olmadığı hâlde bazı kişiler danışman kadrosuna alınıyor. Böyle bir durumda danışmanlara ihtiyaç duyulması normaldir ancak şirkette böyle bir personel istihdam etme durumu olmadığı hâlde, personelin, çalışmadığı cumartesi günlerinde çalışıyor ve çalışmış gibi gösteriliyor olması; bunların hepsi usulsüzlük. Bu şekilde çalışan kaç kişi var? İsimleri, görevleri nedir? Bunlar hangi kurumlardan geliyor? Bu kişilere kişi başına ödenen ücret ne kadar? Kurumun çalışmadığı cumartesi günleri bu kişiler acaba ne iş yapıyor? Gene bunlar Sayıştay raporundan okuduklarım.

Yine, sayfa 14'te: Şirketteki çalışma usul ve esaslarına göre genel müdür dâhil çalışanlara yılda 2 ikramiye verilmesi düzenlenmiş ama uygulamada bu, 3 ikramiyeye çıkarılmış dolayısıyla yönetmeliklerin de dışına çıkılmış. Çalışanlara ve genel müdüre yılda 3 ikramiye ne zaman başlamış? Bu süre zarfında fazladan verilen bir ikramiyenin toplam tutarı ne olmuş? Bu konuda yeni bir düzenleme planlıyor mu bu kurum tarafından? Bunu da merak ediyorum. Devam ediyor mu 3 ikramiye? Onu da merak ediyorum.

Sevgili arkadaşlar, yine sayfa 25, 26'da vahim bir tablo var eski Genel Müdürle ilgili. Eski Genel Müdürün kendisine ilişkin sayfa 25, 26'daki Sayıştay raporundan dolayı hakkında soruşturma açılması lazım ve hakkında, usulsüz açılan paraların iadesi için çalışma yürütmek lazım. Çünkü mevcut düzenleme kapsamında Genel Müdüre kredi kartı verilmesi mümkün değilken kendisine 2 adet kredi kartı verilmiş, 1 kredi kartı da satın alma memuruna verilmiş. Satın alma memuru 2016 yılında 872 liralık harcama yaparken Genel Müdür kartlardan birinden 28.177 lira, diğerinde 20.551 lira olmak üzere 48.728 lira harcamış. Sayıştay, bu harcamaları incelediğinde, hesap özeti aranmaksızın getirilen fiş ve faturalarla bazı harcamaların muhasebeleştirildiğini ancak 2016 yılı için 23.653 liralık harcamanın kanunen kabul edilmeyen özel harcamalar olduğunu tespit etmiş. Sayıştay bunu tespit ediyor yani devletin 23.653 lirasına usulsüz bir şekilde el koyan bir Genel Müdür, elini kolunu sallayarak evine dönüyor. Şimdi sormak istiyorum: Sayın Genel Müdür bu kredi kartlarını yasal dayanağı olmaksızın hangi amaçlarla almış ve kullanmış? Bunlar önemli. Kuruma ait kredi harcamalarında özel harcamalar yapıldığı doğru mu? Sayıştay bunları doğruluyor. 23.653 lirayı iade edecek mi bu Genel Müdür, yoksa bu kredi kartlarını yeni gelen Genel Müdür de kullanıyor mu, kullanmıyor mu; gerçekten bilmek istiyorum. 2017, 2018 yılında bu tip bir harcama var mı? Harcamalar ne için yapıldı? İçlerinde kabul edilmeyenler var mı? Bunları da sormak istiyorum.

Raporun 26'ncı sayfasında, 2016 yılında marka ve modeline göre 240 bin lira olduğu hâlde, kayıtlara 148 bin liraya kaydedilen bir makam aracı alındığından bahsediliyor. Bu araçta "Resmî hizmete mahsustur." yazması gerekirken yazılmadığı da vurgulanıyor Sayıştay tarafından. 240 bin liralık araç nasıl oluyor 148 bin liraya alınıyor? Bu aracın markası, modeli ne? Bunun açıklanmasını rica ediyorum. Araç üzerinde "Resmî hizmete mahsustur." yazması gerekirken neden yazılmıyor? Bu aracı kim, nasıl kullanıyor? Yani kuruma ait araç sayısı ve kiralanan araç sayısı kaçtır? Bu araçların yıllık toplam gideri nedir? Biraz önce BOTAŞ'ı biz denetledik, BOTAŞ gerçekten büyük işler yapıyor; bir sürü hizmet üretiyor, birçok şey yapıyor. Sayıştay raporlarına bakıyoruz, BOTAŞ'la ilgili böyle usulsüzlük ve yolsuzluklar yok ancak işte birkaç mühendis bulundurulmaması, işte birtakım hatalar, kusurlar var. Ama burada, resmen buranın bütçesi iç edilmiş yani birtakım usulsüzlüklerle götürülmüş.

Devam ediyorum: Bakın, kurumda harcırah ödemeleriyle ilgili olağan dışı uygulamaların da söz konusu olduğunu söylüyor Sayıştay. Proje seyahatlerinde kanuni olarak en yüksek harcırah 38 lira olarak belirtilirken Genel Müdürün yaptığı seyahatlerde Anayasa Mahkemesi Başkanı, Genelkurmay Başkanı, milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreteri gibi çok sayıda üst makamın -daha çok sayıda yazmış onu, sayfa 27, 28'de açıp okursanız, göreceksiniz- hepsinin üstünde bir harcırah istiyor ve alıyor. Bir diğer husus: Genel Müdür, yurt dışı seyahatlerine uçak biletleri, konaklama dâhil tüm harcamaları bir şirket tarafından davetli gidiyor. Davetli olarak gittiği seyahatlerde bile kurumun bütçesinden tek kuruş çıkmaması gerekirken yurt dışı harcırahı alıyor. Bunları da Sayıştay tespit ediyor. Sayıştay daha ne yapsın, Sayıştay daha ne yazsın, ne desin? Bu Sayın Genel Müdür Phuket Adası'na gidiyor. Bu hangi görevle gidiyor, hangi proje üzerinde çalışıyor Phuket Adası'nda? Davetli olduğu ve masrafları davet eden tarafından karşılandığı hâlde, kurum bütçesinden ne kadar harcırah kullanıyor? Bunların açıklanması lazım. Sayın Genel Müdür, görev süresi boyunca yurt içi ve yurt dışına birçok kez seyahate gidiyor. Hangi ülkelere, hangi amaçla gidiyor ve ne kadar harcırah kullanıyor? Bunun -Sayıştayın önerdiği şekilde- fazladan yapılan ödemelerin kuruma tahsili için siz ne yaptınız, hukukçularınız ne yaptı? Siz bu konuda bir girişimde bulundunuz mu? Kurumun parasını alıp götürenlere karşı bir hak arayışı içerisine girdiniz mi? İşlettiniz mi bu mekanizmayı mı, bilmiyorum ama soruyorum.

Devam ediyorum, bitiyor: Sayıştay raporunun yine 36, 37'nci sayfaları var, çok önemli iki konuya temas ediliyor. Burada uzun uzun anlatmayacağım ama ne olur, 36 ve 37'nci sayfaları okuyun, açın, okuyun. Tutanaklara girmesi açısından ben okumak isterdim ama vaktiniz kısıtlı, biliyorum. Eğer isterseniz o 36 ve 37'yi lütfen siz okuyun. O kısımda anlatılanlar ilgili sorumu sormak istiyorum yeni Genel Müdüre: DTİ İmplant Sistemleri A.Ş'yle imzalanan protokole ilişkin, kuruma 779.625 lira olması gerekirken 378 bin liralık gelir payı faturası kesilmiş. Geriye kalan 401 bin lira tahsil edilmiş mi? Tahsil edildiyse faturası neden yok? Sayıştay bunun faturasını soruyor, "Yok." diyor. Yine "DTİ" adlı firmadan 2015 ve 2016 yılları içinde toplam 123.627 dolar kira alınması gerekirken bu kiranın alınmadığını, alınmadığı hâlde alınmış gibi gösterilerek Ekonomi Bakanlığına fon payı gibi ödenmiş olduğunu, böylece gelir payı ve kira geliri olarak 1,5 milyona yakın paranın tahsil edilemediğini tespit ediyor. Bu firmadan tahsilat yapılmamasının sebebi ne? Bahse konu firma hâlen kurumla kiracı mı? Kiracıysa dönem alacaklarına ilişkin şimdiki alacaklar tahsil edilmekte mi? Firma ayrıldıysa alacaklarla ilgili bir girişimde bulundunuz mu? Aynı konumda olan başka bir firma ise "Hayriya" isimli firma. Bu firmanın da Teknokentte 27.500 dolar ve 652.500 lira ödemesi gerekirken bu alacaklar da tahsil edilmiyor. DTİ firması için yönelttiğim bu soruları bu firma için de yöneltiyorum ve yazılı yanıt bekliyorum.

Sevgili Başkan, Sayın Başkan, kıymetli üyeler, KİT Komisyonunun çok kıymetli üyeleri, sayın milletvekilleri; bu kurumun bizler için gerçekten önemli bir kurum olması gerekiyor. vaktinizi ayırdığınız için, dinlediğiniz için teşekkür ediyorum ama bir şeyi daha söylemek istiyorum: Sayıştayın 2016 yılı Raporu'nu 45'inci sayfadan başlayıp 64'üncü sayfaya kadar 19 sayfalık bölümünü de okumanızı istiyorum, okuyun. Sayıştay denetçilerimiz gerçekten çok titiz bir çalışma yapmışlar, Komisyon üyelerine detaylı bir rapor hazırlamışlar. Onlara huzurunuzda teşekkür ediyorum.

Özetle bahsetmek istediğim konu, idari bina ve kuluçka merkezi yapımı işidir. Bu öyle bir proje ki nereden tutarsanız elinizde kalıyor. 2015 yılında 24.400 lira iade edilen ve daha sonra bir şekliyle 28 milyon liraya çıkan, bunun yanında 1,5 milyona yakın, nereye gittiği belli olmayan bir para trafiğinin olduğu... Bu projenin bütün aşamalarında usulsüzlüklerden bahsediliyor. Bahse konu usulsüzlüklerin maddi boyutu milyonlarla ifade ediliyor. Bizlere ayrıca sunulan Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı incelemesinde birçok husus KİT Komisyonu gündeminden çıkarıldığı için değerlendirme yapılamadığından bahsediliyor. O nedenle, KİT Komisyonu üyeleri olarak denetim yetkimizi kullanarak alt komisyon oluşturulmasını, bu projeyi yerinde inceleme ve ilgililerle bire bir görüşme yapılmasını, bu konunun yeniden gündeme alınmasını öneriyorum. Usulsüzlüklerin ortaya çıkarılması ve sorumluların cezalandırılması için son derece önemli. Komisyonumuzda bu yönde bir karar alınmasının gerektiğine işaret ediyorum. Sayıştay da bu projenin Bakanlıkça incelenmesini öneriyor. Sayıştayın önerisiyle çelişmiyoruz ve bu konuda gerçekten bir komisyon kurarak bunun incelenmesini istiyorum. Ayrıca Sayıştay da bu proje konusunda tüm üyelerin önünde bir bilgilendirme yaparsa ben çok memnun olacağımı ifade etmek istiyorum. Ben bütün kurumlarımızın başarılı olmasını istiyorum. Kurumlardaki -bütün okuduklarımız sonucunda, Sayıştayın bize verdiği kitaplar ışığında- biz birtakım usulsüzlükleri, yolsuzlukları söylediğimiz zaman biz burada muhalefet yapıyor gibi görülmemeliyiz. Biz burada bir hakkın ve hukukun tecelli etmesi noktasındayız. Niye biz burada son derece başarılı olan ve son derece düzgün davranan genel müdürlere karşı veya kurumlara karşı birtakım suçlamalarda bulunmuyoruz, övgü dolu sözcükler söylüyoruz da bu kurum hakkındaki bu raporun bu kadar iç acıtıcı olduğunu söylemek istiyoruz? Yani bizim kişisel olarak kimseyle bir problemimiz yok. Arkadaşımız, yeni genel müdür 24'üncü Dönemde iki devre bu KİT Komisyonunda görev yapmış bir milletvekili. Yani o da KİT Komisyonun ne kadar değerli olduğunu ve çalışmalarının ne kadar önemli olduğunu biliyor.

Eğer, Sayın Başkanım, müsaade ederseniz, bu öneriyi siz kabul ederseniz ve bu konuda bir alt komisyon oluşturulması noktasında, bir inceleme yapma konusunda yetki verirseniz... Bakanlığa da bu konuda bir çağrıda bulunuyorum: Burayı da inceleyerek müfettişler temelinde bir raporlama yapmasının bu kurumun düzelmesi açısından önem arz ettiğini bildirmek istiyorum.

Sabırla dinlediniz, teşekkür ederim. Eğer bana yönelik bir konuşma olursa yanıt hakkımın olduğunu bildiriyorum.

Sağ olun, teşekkür ederim.