KOMİSYON KONUŞMASI

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; sabah dinlediğimiz sunumda, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının çok parlak ifadelerini, tanımlamalarını gördük. Fakat benden önceki birçok konuşmacının da ifade ettiği gibi bu bir torba bakanlıktır, iktidar eğer "Güçlü bir kadın profili." diyorsa, eğer "Çocuklarımıza sahip çıkacağız." diyorsa mutlaka ve mutlaka kadın ve çocuk bakanlığını ayrı kurmalıdır, kadını aile kavramı içine kurban etmemelidir.

Sunumu dinlerken her alanda güllük gülistanlık ortam var gibi bir izlenim oluşabilir fakat ne yazık ki gerçekliğe baktığımız zaman bu izlenimden oldukça uzak gerçeklikle karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz. Örnek olarak "Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Ulusal Programı bütün kesimlerin katılımıyla başarıyla yürütülmüştür" deniyor ve çalışma 3 bin, 5 bin çocuk üzerinden yapılmış ama 2 milyon işçi çocuk var. 2 bin, 3 bin, 5 bin üzerinden yapılmış bir çalışmayla sanki 2 milyonun sorunu çözülmüş gibi bir intiba yaratılmak isteniyor ve ne yazık ki yapılan sunumun tamamında böylesi parlak laflar altında yanılsamaları görebiliyoruz.

"Kadına yönelik şiddete sıfır tolerans" deniyor. Bunun asla gerçeklikle bir bağı yoktur. Bu iktidar döneminde kadına yönelik şiddet yüzde 1.400 oranında artmıştır. İstanbul Sözleşmesi'yle uyumlu olarak hazırlanan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun çıkarıldı fakat kadınların kahkahalarına, giyimine, kaç çocuk doğuracağına, nasıl doğuracağına dair dönemin Başbakanı, şimdiki Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere, Diyanet İşlerinin kadrosu tepeden tırnağa kadar verdikleri fetvalar ve yaptıkları yorumlarla, kadınlar üzerinde yaratmış oldukları mahalle baskısıyla ve bunun yanı sıra yaratılan toplumsal algılarla, asla ve asla kadına yönelik şiddetle mücadele eden bir zihniyet değil, tam tersi kadına yönelik şiddeti daha fazla derinleştiren uygulamalarla karşı karşıya olduğumuzu görebiliyoruz.

Kız çocukları okullaştırılıyor, bunun oranı artmış deniyor. Ortaöğretimden itibaren çoğu kız çocuğu okulu terk ediyor ya da açık öğretimden devam ediyor. Mesela, Kürt illerinde yüzde 47,9 oranında kadın okulu bırakmış durumdadır. Sosyal politika ve istihdam alanında çalışan 600'e yakın kurum ve kuruluşa, 935 projeye destek verildiği ifade ediliyor. Bu destek kimlere verilmiştir? DBP'li belediyelerin projelerine ve DBP'li belediyelerin uygulamış oldukları yerel yönetim programlarına koca bir çarpı koyarak aslında bu konudaki samimiyet ortaya konulmuştur.

Son olarak şunu değinmek istiyorum: Mutlaka ve mutlaka, başta bu Bakanlık olmak üzere bütün bakanlıklar programlarını ve bütçelerini belirlerken kadınlar lehine pozitif ayrımcılığı temel ilke edinmek zorundadır. Planlama yaparken dünya görüşü ve kadın bakış açısı sizlerle aynı olmayan kadın kurumları, kuruluşlarıyla, inisiyatifleriyle sahici bir çalışma, bir saha faaliyeti yürütmenizi öneriyoruz.

"İnsan merkezli yaklaşım var." deniyor ama bizim görebildiğimiz, iktidar ve rant merkezli yaklaşımlar var. Örneğin, ihraç edilen doktorlar ne yiyecek ne içecek, bunu hiç düşündünüz mü? Burada acaba hangi insanı, nasıl önemsediniz, gerçekten çok merak ediyorum.

Yine "Şiddetle mücadele ediyoruz." deniyor. Sıklıkla ifade edilen "Cennet anaların ayaklarının altındadır." sözünde cennet elhaktır, batıl değil, batılın anlamını ifade etmez ama Cumartesi Anneleri başta olmak üzere, bugün Türkiye'de birçok anneye ne kadar acı yaşattığınızı, Cumartesi Annelerinin nasıl gazlandığını, coplandığını hatırlatmak isterim. Acaba annelik tanımı sizler için farklı mıdır, ayrı kategorilerde mi ele alıyorsunuz? Bunu bir kere daha sormak isterim.