| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı b)Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı c)Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı d)Mesleki Yeterlilik Kurumu e)Devlet Personel Başkanlığı f)Türkiye İş Kurumu g)Sosyal Güvenlik Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 08 .11.2018 |
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Sayın Başkan, ben de herkesi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, sunumunda ailenin korunmasından, kimsesizlerin kimsesi olması gereken devletin sosyal çalışmalarından, yardımlarından uzun uzun söz etti. Öncelikle şunu belirtmek isterim: Keşke sosyal yardımlara bakışımızı değiştirsek ve bütün bunları sosyal yardım değil sosyal hak olarak görmeye başlasak. Bizler bütün bunları sosyal hak olarak görüyoruz ve hiç kuşkusuz sosyal haklara ayrılan bütçenin artırılması gerektiğini düşünüyoruz. Sürem elverdiğince birkaç konuya değineceğim.
Birincisi şu: Ülkemizin en büyük sorunlarından birisi kayıt dışı ekonomi ve kayıt dışı istihdam. Bu alandaki sorunları çözemediğimiz gibi Suriye'den gelen sığınmacıları da kendimize benzettik. Şöyle ki: Ülkemizdeki Suriyeli göçmen sayısının 3 milyona yakın olduğunu söylüyoruz. Kuşkusuz bunların tamamı çalışma yaşamı içerisinde değil ama anladığımız kadarıyla çalışma yaşı içinde olup ülkemizde çalışabilenlerin önemli bir bölümü de kayıt dışında ve ucuz iş gücü olarak çalışıyor çünkü yalnız Suriyeliler değil ülkemizdeki bütün yabancı, izinli çalışan sayısı birkaç yüz bin. Bunu da dağıtılan kitapçığın 118'inci sayfasındaki istatistiklerden görüyoruz.
Yine, kitapçığın 71'inci sayfasında iş gücüne katılma oranlarındaki değişimi gösteren bir tablo yayımlanmış. Son on bir yıldaki ortalamamız yüzde 7,3. Bu rakam, 34 ülke içindeki en yüksek oran. En düşük oranlar, Danimarka yüzde eski 3,4; İrlanda yüzde eksi 4,6; Norveç yüzde eksi 8,9. Bu istatistik iyi bir şeymiş gibi yayımlanmış. Durum şu: Bizde işsizlik oranı çok yüksek, Danimarka, İrlanda ve Norveç'te neredeyse yok. Bu yüzden, o ülkelerde iş gücüne yeni katılım çok düşük, neredeyse yok. Kaldı ki iş gücüne katılım oranındaki yüzde 7,3'lük yükselme her nasılsa işsizliği de düşürmemiş. Üç yıldır işsizlik yüzde 10,9; yüzde 10,9 ve yüzde 10,8 seviyesinde. İşsizlik oranının en yüksek olduğu bölge seçim bölgem olan Batman'ın da içinde yer aldığı Mardin, Batman, Şırnak ve Siirt. Buradaki işsizlik oranı ortalaması yüzde 26,9 yani Türkiye ortalamasının neredeyse 2,5 katı hatta 2,5 katının üstünde.
Biz, bugün, uzun uzun sosyal yardımları, ailenin korunmasını, buna ilişkin olarak yapılanları dinledik ama aynı Meclisin çatısı altında daha dün Sağlık Komisyonunda kabul edilen bir yasa maddesiyle eğitimiyle muhtaç olmak bir yana, kendisine, ailesine, topluma ve ülkeye yararlı birer birey olan hekimleri, diş hekimlerini KHK'yle ihraç edildikleri için bir de sosyal yardıma muhtaç bireyler hâline getirdik. 30 bin öğretmene de aynı gerekçeyle, KHK'yle ihraç edildikleri gerekçesiyle özel eğitim kurumlarında çalışma izni verilmiyor. Hepimiz biliyoruz, KHK'yle ihraç edilenlerin önemli bir bölümü hakkında bırakınız herhangi bir mahkûmiyeti, soruşturma bile yok. Daha ilginci, çoğu ne için suçlandığını bilmiyor, ne için KHK'yle ihraç edildiğini bilmiyor. Meclis Genel Kurulundaki konuşmalarda Adalet ve Kalkınma Partisinin grup başkan vekilleri ihraç edilenlerin ne için ihraç edildiklerini çok iyi bildiğini söylüyor; oysa, bilinmiyor. 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu diye bir kanun var, bu kanuna göre, herhangi bir nedenle hakkınızda kamuda bir işlem yapıldıysa nedenini öğrenebiliyorsunuz. KHK'yle ihraç edilenler hiçbir kurumdan bilgi alamıyorlar. Başbakanlık Bilgi Edinme ve Değerlendirme Kurulu diye bir kurul var, bunun üyeleri yüksek yargı mensupları ve Başbakanlık Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu da diyor ki: "Hiçbir kurum ne için atıldığınızı size söylemek zorunda değil." Dolayısıyla, resmî olarak hiç kimse ne için ihraç edildiğini bilmiyor. Ne için ihraç edildiğini bilmiyorlar, idare mahkemesine gidip dava açtıklarında idaresi mahkemesi diyor ki: "Ortada bir idari işlem yok." KHK'yle ihraç edilenler istinaf ve temyize başvuruyorlar. İstinaf ve temyizde idare mahkemesi kararlarının doğru olduğu söyleniyor. Ana muhalefet partisi Anayasa Mahkemesine başvurmuştu. Bu KHK'ler OHAL KHK'si değil. Daha önceki yıllardaki Anayasa Mahkemesi kararlarını, içtihatlarını hatırlatmışlardı. Anayasa Mahkemesi de bu konuda bir karar vermedi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de "Zamanım yok." diye haksız bir biçimde bu dosyaları incelemedi. Komisyondan da henüz bir sonuç alamamış bu insanları sosyal yardıma muhtaç hâle getirecek düzenlemeler yapıldı bu Meclis çatısı altında. Biz, bir yandan toplumda sosyal yardıma muhtaç hâle...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tiryaki.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Bunun büyük bir çelişki olduğunu söylüyorum.
Teşekkür ediyorum.