TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli Komisyon üyeleri, çok değerli milletvekilleri, sevgili bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, sunumunuzu dikkatle dinledik ve hayret içinde kaldık. Türkiye'nin ekonomik olarak büyük bir krizden geçtiği günlerde maalesef çözüm olarak sunulabilecek hiçbir şey söylemediniz. 13 Ağustosta Amerika Birleşik Devletleri'nin ülkemize yönelik vergi oranlarını 2 katına çıkarması üzerine "Aynı şekilde karşılık verdik." diyorsunuz. Peki, bu ekonomik baskının sebebi olan Papaz Brunson geri gönderildiğine, ABD ve Türkiye hükûmetleri tarafından normalleşme adımlarının atıldığı söylendiğine göre vergi oranları hâlâ 2 kat olarak uygulanmaya devam edilecek mi? Yok, edilmeyecekse bir ay öncesinde gerçekleşmiş olan bu olayla karşılık devletin attığı adımları neden bakanlığınıza mal ediyorsunuz?

Sayın Bakan, muhalefet acı söyler. Sunumu hazırlayan kadronuzu gözden geçirmenizi öneririm. Dış ticaret açığı almış başını gitmiş, binlerce esnaf iflas etmiş, Türk lirası döviz kuru altında her gün değer kaybediyor. Ticaretin nasıl güçleneceğini, bütçeden alınan payla bunun nasıl daha verimli hâle getireceğinizi anlatmanız gerekirken siz bize ülkelere yaptığınız ziyaretleri, plaka tanıtım sistemlerini, narkotik suçlarla mücadeleyi, Alo 175 Tüketici Danışma Hattı'nı anlatıyorsunuz. Bu büyük ekonomik krizin ticaret ayağını nasıl yöneteceksiniz? Ülkeye ticari anlamda kalkınma hamlesini hangi adımlarla atacaksınız? Sayın Bakan "Serbest bölgelerle yapılan faaliyetler sonucunda 20 milyar dolar ticaret hacmi elde edildi." dediniz. Bu rakamlar bakanlığınız açısından yeterli midir? Bu serbest bölgelerin sayısında artış olacak mıdır? Cibuti'yle serbest bölge anlaşmalarımız ne durumdadır? Yine, "Afrika Ekonomi ve İş Forumu düzenlendi ve 47 Afrika ülkesiyle 245 resmî görüşme gerçekleşti." dediniz. Peki, bu görüşmelerin ekonomimize kattığı değer nedir?

Sayın Bakan, Sayın Durmuş Yılmaz da gündeme getirdi altın ticaretini. 12/4/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Sanayi Komisyonunda Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'ye altın ithalatı ve ihracatında Birleşik Arap Emirlikleri'yle her ay aynı oranda ithalat ve ihracat yapılmasının sebebini sormuştum. "Bu nasıl ticaret? Bunun açıklamasını bekliyoruz." demiştim. Sayın Bakan tutanaklara geçen şu cevabı vermişti, aynen okuyorum: "Türkiye'nin bir devlet politikasıdır, paylaşmakta da bir mahzur görmüyorum. Bunun içinde 2017 yılında Merkez Bankamızın kendi varlığı olup da yurt dışında belirli merkezlerde tuttuğu, zamanında parasını ödeyip bu milletin değeri olan altının Türkiye'ye transfer etme girişimi var; bu da 10 milyar doların üzerinde. Yani ithalat olarak görünüyor, bir girdi olarak görünüyor ve cari açığın bir unsuru olarak görünüyor, dış ticaret açığının bir unsuru olarak görünüyor ama aslında değil." Peki, ne sizce Sayın Bakan? İthalat gibi görünüyor ama ithalat değil, cari açık gibi görünüyor ama değil. "Teknik bir konu" denilen Birleşik Arap Emirlikleri ile Türkiye arasındaki bu ticareti Ticaret Bakanı olarak Sayın Bakanın açıklamasını bekliyoruz.

Ticaret Bakanlığının 2019 yılı bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.