KOMİSYON KONUŞMASI

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; Sayın Bakanımızın sunumunu ayrıntılı bir şekilde dinledik. Sadece bir şeyin altını özellikle çizmek istiyorum. Bir kadın bakan... Yine, metinde de iki yerde -eğer eksik takip etmemişsem- "iş adamı" kavramı geçiyor ama bir yerde de "iş insanı". Keşke hepsi "iş insanı" olarak geçmiş olsaydı. Bu konuda bundan sonra daha hassas davranacağınızı umut ediyorum.

İkinci bir meselemiz ise bu ülke... Bu çok önemli, dünyada sermayenin yüzde 99'una sahip olan erkekler, şu kürsülerde sabahtan akşama kadar kadınları konuşturmamaya çabalayan, siyasetin dışında tutan erkekler olduğu sürece başta bu Meclis çatısı altında, bu sözler sizin için fazlalık gibi gelebilir ama bunu her zaman her fırsatta ifade etmeye devam edeceğimizi bir kere daha belirtmek istiyorum.

Üçüncü bir şey: Bu ülke son zamanların en derin krizini yaşıyor ekonomik anlamda ama bizler Ticaret Bakanlığının bütçesini konuşurken bütün metinde bir "kriz" kelimesi dahi geçmiyor. Bu, kamuoyuna dönük bir üstünü örtme midir? Zaten başından beri mevcut iktidarın "Bu ülkede kriz mriz yok." tanımlaması aslında bu ülkeyi bu düzeye getiren yanlış politikanın ta kendisidir. Bu ülkede çok derin bir kriz var, bu ülkede çok derin bir yoksullaşma var. Bu yoksullaşmayı çarşı pazar gezdiğinizde, domatesin, patlıcanın, biberin fiyatına baktığınızda, manavın rafına baktığınızda ne kadar derin bir ekonomik kriz içinden geçildiğini tahmin ediyorum ki anlayacaksınız, anlarsınız.

Döviz dalgalanmalarına karşı İçişleri Bakanlığı esnafı suçlarcasına "Bu, stokçuların ürettiği bir şeydir." diye küçük esnafla uğraşıyor ve valililere talimatlar yağdırılıyor bu anlamıyla. Burada esnafı esnafla, esnafı vatandaşla karşı karşıya getiren bir zihniyettir, bir yöntemdir ve gerçekten, iktisadın kurallarını altüst edecek, bilinçsiz yaklaşım ancak bu kadar ciddi bir şekilde ifade edilmiş olabilir. Enflasyonun sebebi küçük esnafın stokçuluğu falan değil, bunu cümle âlem bilir. Bu şekilde yansıtılması 80 milyon insanın aldatılması anlamına gelmektedir.

Fırıncılar Odasını ziyaret ettiğimizde ekmeğe zam yapılsa bir türlü, yapılmasa bir türlü... Bugün fırıncıların yaşadığı sorun ortadadır. Ekmek yoksulun temel gıda maddesidir ama bir yanıyla burada yaşanan çelişki, ekmeği imal ederken ürün maliyetinin yükselmesi fırıncıyı buna zorlamaktadır. Başta ekmek olmak üzere, temel gıda ürünlerinin sübvanse edilmesi gerektiğini belirtmek istiyorum.

Bunun yanı sıra kaçakçılıkla mücadeleden bahsediliyor ama IŞİD'le yürütülmüş olan bugüne kadarki petrol ticaretleri doğrudan bu iktidarın eliyle yürütüldü, bunların belgeleri de ortadadır ama buna dair zerre kadar bir açıklama yapılmış değildir. Bu anlayış, asla ve asla gerçek anlamıyla kaçakçılıkla mücadele edemez. Bu zihniyetin değişmesi lazım.

Diğer bir değinmek istediğim mesele ise Orta Doğu politikası dolayısıyla özellikle 2011 yılından itibaren bu ülkenin izlemiş olduğu Orta Doğu politikası aynı zamanda komşu ülkelerle bugüne kadar geliştirilmiş olan ticari anlaşmaların birçoğunun fiilî olarak da son bulmasına neden olmuştur. Bakın Hatay'da Türkiye'nin en büyük 2'nci tır filosu bulunuyor ama Hatay bir tırlar mezarlığına dönüşmüş durumda çünkü savaş politikaları desteklendi. Bölgede barışa öncülük edecek bir ülke olmalıyken bu ülke, tam tersi "Sınırda Kürt var, Alevi var, Hristiyan var." diye mezhepçi bir yaklaşımla ticareti durdurma aşamasına gelmiş durumdadır. Sadece şu örnekleri vermek istiyorum, son zamanlarda işlemeyen gümrük kapıları: Derbesiye, Ayn el Arap, Afrin, Rasulayn, Tel Abyad, Kamışlı, Keseb ve böyle bu liste uzayıp gidiyor. Şimdi, bu kadar büyük bir atıllığın nedenini nasıl açıklayabiliriz? Bugün Irak'la yapılan ticaret hacmi özellikle ihracat düzleminde Irak'taki...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Bir dakika devam edebilir miyim Başkan?

BAŞKAN - Son cümlenizi alayım lütfen.

Buyurun.

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Teşekkür ederim.

İhracatta Irak'la olan ilişki ilk 5 sıralarda ama yine siyasi sebeplerle oradaki ticari ilişkiye de nasıl darbe vurulduğu ortadadır. Dolayısıyla hakikaten yoksul vatandaşı merkezine alıyor, insanı merkezine alıyor gibi yaklaşımlar eğer varsa -ki neredeyse her bakanlık kendi metninde bu şekilde bunu ifade etti- bu ülkede yaşayan yoksulun hakkını, bu ülkede yaşayan esnafın, işçinin, çiftçinin, emekçinin hakkını savunan ve bu krizin faturasını onların sırtına yıkmayacak biçimde bir politika geliştirilmelidir. Ama ne yazık ki mevcut olan iktidar, kendini bütün bunlardan azade görerek ve aklayarak krizin en ağır biçimde faturasını yoksulun, işçinin, emekçinin sırtına yüklemiştir.

Teşekkür ederim.