| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)Ticaret Bakanlığı b)Gümrük Ve Ticaret Bakanlığı c)Ekonomi Bakanlığı ç)Rekabet Kurumu d)Helal Akreditasyon Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 09 .11.2018 |
CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Bakan, değerli bakan yardımcıları, bürokrat arkadaşlarımız, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Bakanlığımızın ismi Ticaret Bakanlığı. Ticaret Bakanlığı deyince de esasen yediden yetmişe yani bu toplumda yaşayan her bireyi bire bir ilgilendiren bir bakanlık olduğunu düşünüyorum. Çünkü günlük yaşantımız içerisinde almış olduğumuz ekmekten başlayarak tükettiğimiz tüm ürünler dâhil günlük yaşantımızdaki tüm ihtiyaçlarımız ve bunun yanı sıra da üretime dayalı, ticarete dayalı tüm etkinlikler içerisindeki husus da Bakanlığınızı direkt ilgilendirmekte.
Son dönemlerde ülkemizde ciddi bir ekonomik sorun yaşandığını, bir kriz yaşandığını esasen hepimiz biliyoruz. Bu anlamda da partimiz Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi bizleri, eylül ayında illerde bu ekonomik krizlerin neticeleriyle ilgili inceleme yapmak üzere görevlendirmişti. Bu çerçeveden olarak ben ve arkadaşlarım, örneğin Batman, Şırnak ve Trabzon'da görev üstlendik. Birbirinden farklı coğrafya olan bu 3 ilde yaptığımız değerlendirmelerde gördük ki sorunlar neredeyse hemen hemen aynı ve ekonomik krizlerin sonucu da hemen hemen aynı. Gerek Batman ve Şırnak'ta gerekse Trabzon'da ticaretle bire bir ilgili odalarla ve ticaret erbaplarıyla görüştüğümüzde -ziraat odası temsilcileriyle, ticaret borsa yöneticileriyle- ülkede bir kriz yaşandığını, üreticilerin, tüketicilerin, herkesin bu krizden direkt etkilendiği ve özellikle de önümüzdeki süreçte ciddi ekonomik çıkmaza doğru gidileceği dile getirildi. Yani bu eylül ayının başında tespit yapıldı ve bugün de birer birer ortaya çıkmakta.
Bugün yaşadığım bir anıyı hemen sizinle paylaşayım. Bugün Antalya'dan bir grup misafirim gelecekti ancak ticaretle ilgilenen bir arkadaşım gelemedi. Sebebini söyleyeyim: Mal satışı yaptığı bir firmanın İzmir'de bugün konkordato ilan edeceğine, kararı alacağına dair girişimde bulanacağını öğrenir öğrenmez İzmir'e gitti. Yani son günlerde artık öyle bir hâle gelindi ki ülkede önceden sadece şirketlerin konkordato ilan ettiği bir Türkiye'de 15/3/2018 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan 7101 sayılı İcra ve İflas Kanunu'yla iflasın ertelenmesi hakkındaki hükümden vazgeçilmiş ve onun yerine de artık bireylerin de yani direkt gerçek kişilerin de konkordato ilan edebilmesi imkânı getirilmiş.
Yani burada aslında belki konkordato müessesesine samimi boyutuyla baktığımızda, evet, borçlu ile alacaklı arasında bir köprü oluşturma, bir iletişim kurabilme ve en azından süreç içerisinde bu alacak verecek ilişkisinin uzlaşıya tabi tutulabilmesi gibi değerlendirilse de artık maalesef borçluların süreç içerisinde borçlarından kurtulabilmek adına böyle bir yolu tercih etmeye başladıklarını görüyoruz. Tabii, burada borçlananın da esasen direkt bir kusuru olmayacağını, artık gelinen noktada da benzer sonuçların çok sayıda yaşandığını hep beraber görüyoruz.
Ülkemizde yatırım teşvik uygulamalarında maliyet, etkinlik, hesap verebilirlik, şeffaflık, esneklik, atıl kapasite oluşturulmaması ile verimlilik ilkeleri gözetilerek istihdam, yüksek katma değer ve ihracat artışına yönelik yatırım alanlarına öncelik verileceği ifade edilmiş. Evet, siz burada böyle bir planlama olduğunu dile getirmişsiniz. Peki, ben soruyorum: On altı yıldır AKP iktidarı bu planlamayı niye yapamadı, niye yapmadı?
Yine "İsrafın önlenmesi, verimlilik artışı sağlanması ve harcama programlarının önceliklendirilmesi suretiyle kamu harcamaları kontrol altında tutulacaktır." Evet, çok doğru bir tespit. Kamu harcamaları kontrol altında tutulmalı ve israf ekonomisinden derhâl vazgeçilmeli. Bu tespite aynen iştirak ediyorum ve soruyorum: On altı yıldır AKP iktidarı bu israf ekonomisinden neden vazgeçememişti de şimdi bu kararı alma ihtiyacı hissetti?
"Kamu harcamalarının etkinleştirilmesiyle elde edilecek tasarruf ve tahsis edilecek ilave kaynaklar büyümeyi destekleyecek, yatırım harcamalarında teşviklerde ve AR-GE desteklerinde kullanılacaktır." denilmektedir. Evet, çok doğru bir tespit ve tekrar soruyorum: Bugüne kadar, on altı yıldır niye yapamadınız?
Yatırım programlarını ve daha doğrusu yatırım politikasını değerlendirdiğimizde, bu bağlamda Hükûmetinizin yaptığı değerlendirmede, 2019 yılı yatırım ödeneklerinin tahsisinde devam eden öncelikli projelerden en kısa sürede tamamlanabilecek olanlara, başlatılmış bulunan diğer projelerle bağlantılı veya eş zamanlı olarak yürütülmesi ve tamamlanması gereken projelere, mevcut sermaye stokunun daha etkin kullanılmasına ve korunmasına yönelik idame, yenileme, bakım onarım, rehabilitasyon, modernizasyon türü yatırım projelerine, afet riskinin azaltılması, afetlere hazırlık ile afet hasarlarının telafisine yönelik projelere öncelik verileceği, ihalesi yapılmamış ve ihalesi yapılmış ancak başlanılmamış projelerin öteleneceği ifade edilmektedir. Yani bu yatırım politikası dahi bugün Türkiye'de ekonominin ne noktaya geldiğinin açık göstergesidir ve bu yatırım politikası, iktidarınızın ekonomik anlamda geldiği noktayı resmî olarak kendi ağzınızdan ifade etmesi anlamına gelmektedir.
Ülkemizde Ocak-Temmuz 2018 döneminde imalat sanayisi üretimi bir önceki yılın aynı dönemine göre ortalama yüzde 7,5 artmış, bu dönemde gıda, giyim, kimya, ilaç, plastik, taş ve toprak, elektronik ve makine sektöründe üretim artışı imalat sanayisi ortalamasının üstünde olmuş ancak tekstil, deri, petrol ürünleri, ana metal, elektrikli teçhizat, otomotiv ve mobilya sektöründe ise altında kalmış.
Şimdi, öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki -yine sizin yatırım politikanızda da gündeme alınmış- Türkiye'nin sorunu ana ham maddelerin ihracatı değildir, Türkiye'nin sorunu katma değeri yüksek ürün elde edemeyişidir. Bugün, Sayın Genel Başkanımızın da çok sıkça dile getirdiği, Türkiye'de katma değeri yüksek ürün imali sorunu bulunmaktadır. Bu anlamda da katma değeri yüksek teknolojik ürünlerin geliştirilmesi ve markaların yaratılması amacıyla başta öncelikli sektörlerde olmak üzere ticarileştirme faaliyetleri özellikle desteklenmelidir.
Değerli arkadaşlar, özellikle bölgesel teşviklerde zaman zaman bölgelere "destekleme" adı altında teşvik değerlendirmeleri yapılmakta. Tabii, iller arasında şöyle bir durum doğmakta: Teşvik desteği daha yüksek olan bir il varken ihtiyacı olan diğer ile yakın yerlerden o bölgelere ciddi bir talep söz konusu olmakta. Bu da yine bölgesel dengeleri etkilemekte ve ayrıca bölgesel dengelemelerden öte, projelerin desteklenmesinin daha önemli ve doğru olduğunu düşünmekteyim.
Bu arada, özellikle doğu ve güneydoğu illerimiz yönünden baktığımızda da -biraz önce başta söylemiştim, Batman ve Şırnak gezimi- işte bu çerçevede, orada yaptığım incelemede...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Arı, lütfen tamamlayın.
CAVİT ARI (Antalya) -...orada yapmış olduğumuz görüşmelerde, özellikle Şırnak ve Hakkâri bölgesinin bölge olarak değil, şehir olarak desteklenmeye ve destek kapsamına alınmaya ihtiyacı olduğu, aksi hâlde dört beş ilin birlikte değerlendirilmesi hâlinde diğer illerdeki birtakım desteklemelerden yararlanıldığı, yine bu iki ildeki desteklemeden bu iki ile gerekli ilginin gösterilmediği ifade edilmektedir.
Bugün Türkiye'de ekonominin yeniden canlanması, sosyal olarak ve özellikle eğitimin yeniden istenilen seviyeye gelmesi, kısacası Türkiye'nin gelişebilmesi adına en önemli görevlerden birisini üstlenmiş bulanan Bakanlığınızın önümüzdeki yıl bütçesinin öncelikle hayırlı olmasını diler, sizlere de başarılar dilerim.
Çok teşekkür ediyorum.