| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a) Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı b) Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı c) GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı ç) Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı d) Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı e) Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı f) Kalkınma Ajansları g) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı ğ) Türk Standardları Enstitüsü h) Türk Patent ve Marka Kurumu ı) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu i) Türkiye Bilimler Akademisi |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 12 .11.2018 |
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın değerli bürokratları ve değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanımızın sunuşundan ve bize sunduğu bütçe sunuş raporundan ve bize iletilen birimlerin, başta Bakanlık ve ilgili başkanlıkların, dairelerin, kurumların, kuruluşların faaliyet raporlarından ve tabii ki bu bütün kurum ve kuruluşların, idarenin denetiminden sorumlu olan Sayıştayın bize sunduğu raporundan yaptığım incelemeler sonucunda birkaç konuya dikkatlerinizi çekmek istiyorum.
Ben, özellikle geçmişte akademik çalışmalarımda da GAP bölgesiyle çok yakından ilgilenmiş birisi olarak GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığının çalışmalarını da yakından takip ediyorum. Her yıl sunulan son durum raporlarını, 2018 yılında GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığınca sunulan son durum raporundan aldığım verilerle sizin raporunuzdaki rakamları da karşılaştırarak aslında rakamlarla oynandığını görüyorum yani "hissediyorum" demeyeceğim; bunu, hem son durum raporundaki bir grafik üzerindeki rakamların hem de sizin bize sunduğunuz sunuş yazınızdaki GAP'la ilgili bir "pie chart" dediğimiz pasta dilimi grafiğindeki yüzde oransal değerlerin birbirini tutmadığını, birkaç cümleyle ifade etmek istiyorum.
Şunu da önceden konuya girmeden belirteyim, gerek GAP gerek DOKAP gerek DAP gerek KOP, bu Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlıklarının, daha doğrusu bölgesel kalkınmayla ilgili söz konusu projelerin, çalışmaların sanki bütçeye bir yük olarak görüldüğü, sanki bunlardan yavaş yavaş kurtulunmak istendiği gibi bir algı çıkıyor ortaya konulan rakamlar veya AK PARTİ'nin 2002'den bugüne kadar bu bölgelerde yapılan çalışmaları ve bu projelerin başlangıç yılından bugüne kadar, işte, 2014'ten, 2011'den, hatta GAP'la ilgili 1989'da hazırlanmış master planın, 1990'da revize edilmiş olan master plandan bugüne kadarki bütçelerine bakarsak, daha doğrusu bu projelerle ilgili hükûmetlerin katkılarına bakarsak görülüyor.
GAP, bir kere bir bölgesel entegre kalkınma projesi. İlk çıkışı, bölgenin su ve toprak kaynaklarının efektif, verimli kullanılmasıyla ilgili başlayan proje, daha sonra bir bölgesel kalkınma planlamasına dönüşmüş ve üç safhalı, işte, 1990-1994, 1995-2004, 2005 sonrası olmak üzere. Yani ilk 2005'te tamamlanması öngörülmüş olan bir projedir master planla. 22 baraj, 19 hidroelektrik santral yani 22 barajın 19'u hidroelektrik santral, diğer 3'ü sulama amaçlı barajlar, DSİ'nin eklentisiyle toplam 1,8 milyon hektar alanın sulanması hedeflenmiş. Tabii, tarım, sanayi, ulaştırma, eğitim, sağlık, kırsal ve kentsel altyapı yatırımlarını da kapsayan bir entegre kalkınma projesi.
Bakın, Sayın Bakanım, GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığının web sayfasından siz de bakabilirsiniz, 2018 yılı son durum raporu, 28'inci sayfası: 1,8 milyon hektar alanın sulamaya açılması öngörülen projede, 2017 yılı sonuna kadar toplam 546.345 hektar sulamaya açılmış. Yani projenin başlangıcından itibaren 546.345 hektar sulamaya açılmış, bu da toplam hedeflenen 1,8 milyon hektarın yüzde 30,4'üne tekabül ediyor ve bu rakam, son durum raporunda, aynı "pie chart" pasta dilimi grafiğinde sanki yüzde 50'nin üzerindeki kısım sulamaya açılmış gibi bir rakam görüyoruz ki bunun doğru olmadığını, burada sunulan grafiğin, verinin doğru olmadığını söylüyorum, Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığının faaliyet raporundaki rakamdan bahsediyorum.
Şimdi, 197.969 hektar da sulama şebekesi inşaatı devam ediyor.
2002-2017, AK PARTİ'nin iktidarda olduğu on beş yıl içerisinde -2018 yılı raporu olduğu için 2017 yılı sonuna kadarki dönemde- toplam sulamaya açtığınız alan 313.237 hektar. Yani 1,8 milyon hektarlık GAP sulama hedefinin sadece 313.237 hektarı, on beş, on altı yıllık iktidarınız döneminde açılmış durumda.
Şimdi, eğer bu hızla giderse, bir hesap yaptım, yaklaşık altmış ya da yetmiş yıl sonra bu projeyi tamamlamış olacağız. Tabii, herhâlde AK PARTİ iktidarında olmayacak bu. Böyle giderse bölgenin zaten kendisine bir bölgesel kalkınma hizmeti gelmediği algısının zaten iktidarınıza siyaseten de olumsuz etki yarattığı söylenebilir. Enerjiyle ilgili ise evet, yüzde 74 oranında bir fiziki gerçekleşme oranına ulaşılmış yani buradan çıkan sonuç: Enerji ihtiyacını karşılamak için alan, projeler sömürülmüş ama vatandaşın ihtiyaç duyduğu sulama suyunu vermek konusunda çok cimri davranılmış iktidarınız döneminde. Bunu özellikle belirtmek istiyorum.
Sayın Bakanım, Türkiye'nin tarımsal sulama alanlarının açılmasına çok ihtiyacı var. Bu tür Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlıklarını bir yük olarak görmeyip bunlara daha çok kaynak aktarılarak bölgenin gelişmişlik farklılıklarını ortadan kaldırmak adına bu projelere daha çok kaynak aktarıp daha dikkatli eğilmenin çok daha yararlı olacağını, hem de bunun sosyal ve toplumsal barış adına ülkede ve eşdeğer kalkınmışlık, eşit kalkınmışlık adına çok önemli olacağını düşünüyorum.
Bir başka konu, herkes değindi, adı yeşil olan bir projenin, Yeşil Yol Projesi'nin ÇED kapsamında kabul edilmiyor olması, ÇED düzenlenmiyor olması, yani bu projenin, bu yolun doğada floraya, faunaya hiçbir etkisi yaratmayacağını düşünüyor olmak, bu projenin yer altı su hareketleriyle karasal ve denizel alanlar arasındaki etkileşimleri, hiçbir etkisinin olmayacağını düşünüyor olmak ve bunu ÇED kapsamının dışında tutmak kadar akla ve bilime aykırı bir yaklaşım olamaz. Böyle bir projede -bırakın yeşil yolu- bir yol yapacaksanız bile buna mutlak ÇED gereklidir ve ÇED'e ihtiyaç duyulması gerekir ve ÇED raporunun hazırlanması gerekir. Tabii, bunun neden hazırlatılmadığını, neden kapsam dışında tutulduğunu gayet iyi biliyoruz. Çünkü bu çevresel etki değerlendirmesi yapıldığında bir çevre felaketini açıkça ortaya koyacaktır. Hiçbir bilim insanı yani size yakın olsa bile "Böyle bir projenin çevresel etkisi yoktur." diyemeyeceğine göre... Bunu gerçi yapıyorsunuz, 2009/7 sayılı Genelge ile yeniden ÇED sürecini başlatıp yine ÇED verme yoluna, cihetine gidiliyor birçok alanda, birçok konuda, birçok projede, bunu da dikkatlerinize sunmak istiyorum.
Bu DOKAP'ın eylem planında yer almayan projelerin yürütülmesi ve birtakım belediyelere, işte, birtakım finansman yaratmak adına DOKAP'ın kullanılması da aslında yine Sayıştayın raporunda eleştirilen bir konu. Projelerin seçiminde iller arasındaki gelişmişlik farkına öncelik verilmiyor olması, projelerin uygulama sürecinde yeterli teknik ve mali incelemelerin yapılamaması, proje izlemelerinin sadece bütçedeki gerçekleşme rakamları üzerinden yapılması yine Sayıştay raporunun dikkat çektiği hususlar. Bu, aynı şey, Konya Ovası Projesi'yle de ilgili, herhangi bir ilerlemenin görülmediği 2016 yılında tamamlanması gereken projeler açısından ifade edilmiş, bunlara da dikkatlerinizi çekmek istiyorum.
Çok rica ediyorum Sayın Bakanım, bu Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlıklarının GAP, DOKAP, DAP, KOP gibi projelerin yatırımlarına ne kadar değer verirseniz, ne kadar önem...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan, çok uzatmayacağım.
BAŞKAN - Buyurun, lütfen tamamlayın Sayın Sındır.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - ...ne kadar kıymet verirseniz bu, bölge, ülke insanımız için iyilik ve yarar getirecektir ve yurttaşlarımızın da teveccühüyle karşılaşacaktır. Sonuçları da siyaseten de size fayda sağlayacaktır. Burada siyasi bir mesele olarak görmeyip konuyu, aslında halkımızın, yurttaşlarımızın ihtiyaçları açısından bakmak gerekir.
Sunuşunuzda "Yüksek katma değerli üretim, AR-GE ve inovasyon faaliyetlerinin desteklenmesiyle mümkündür." diye bir başlık var. Peki bunun gereği yapılıyor mu? Yani, bakın, AR-GE, eğer hedeflere ulaşmak istiyorsak, eğer katma değeri yüksek, yüksek teknolojik ürün üretimi ve ihracattaki payını artırmak istiyorsak burada kamu yatırımlarından tasarruf edilebilir, edilmelidir içinde bulunduğumuz ekonomik kriz sürecinde ama bilim ve teknolojiye yatırımdan asla tasarruf etmemeniz gerekir. Tam tersine bizim geleceğimizi teminat altına alacak olan bilim ve teknolojik yatırımlardır, AR-GE'dir. Dünyada İsrail'de yüzde 4,21, Kore'de 4,15, Almanya'da 2,94, Amerika Birleşik Devletleri'nde 2,81, Çin'de 2,02 iken, Avrupa ortalaması 1,92 iken, OECD ortalaması 2,40 olan AR-GE'nin gayrisafi yurt içi hasıladaki payı bizim ülkemizde 1 bile değil. Bakın, ABD'nin 2,81 diyoruz ama hacmen baktığımızda 485 milyar dolar.
Sayın Bakanım, biz Amerika Birleşik Devletleri, Çin, Japonya, Kore, İsrail'e ekonomik büyüklük anlamında değil ama kişi başına gayrisafi millî hasıla anlamında baktığınızda, onlara yaklaşmak, hatta hedefimiz olan, bize Büyük Önderimizin öngördüğü çağdaş uygarlıkların da üzerinde bir seviyeye ulaşabilmemiz için bunlardan daha çok bu alanda AR-GE alanında kaynak ayırmamız gerekir. Bu konuya da dikkatlerinizi çekiyorum.
Bütçemizin hayırlı olmasını diliyorum ülkemize, vatanımıza, milletimize.
Saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.